Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2358 E. 2021/1078 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/2358
KARAR NO : 2021/1078

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.07.2018
NUMARASI : 2016/276 E. 2018/718 K.
DAVANIN KONUSU: Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından Kaynaklanan Hasar ve Değer Kaybı Tazminatı
KARAR TARİHİ : 27.09.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.09.2021

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.07.2018 tarih 2016/276 E. 2018/718 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 04.02.2016 tarihinde davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı aracın müvekkilinin aracına çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, değer kaybına uğradığını ileri sürerek 15.000,00 TL hasar, 1.000,00 TL değer kaybı tazminatının temerrrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle hasar bedeli talebini toplam 30.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, kusuru kabul etmediklerini hasar ve değer kaybı için bilirkişi raporu alınması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kusuru bulunmadığı, kaza nedeniyle KDV dahil 35.382,00 TL hasar ve 5.000,00 TL değer kaybı oluştuğu, davalı tarafça toplam 31.000,00 TL olarak davanın ıslah edildiği, davalının 30.000,00 TL hasar, 1.000,00 TL değer kaybı talebinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 31.000,00 TL’nin(16.000,00 TL’sine dava tarihinden, 15.000,00 TL’sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte) davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, ATK raporuna itirazları doğrultusunda yeniden bilirkişi raporu alınmadan karar verildiğini, kazanın oluş şekli ile hasar faturalarının uyumsuz olduğunu, ATK raporunda hasar resimleri, yedek parça fiyatları, yedek parça detayları, parçaların fiyat kontrolü araştırması mevcut olmadan davacı tarafın iddialarına dayanılarak afaki bir değerlendirme yapıldığını, tamirhane faturasında kaza sırasında davacıya ait aracın ilk darbeyi arka kısımlarından aldığı iddia edilmiş olmasına rağmen ATK raporuna esas alınan …’e ait faturalarda, aracın arka kısımlarında yer alan bu bölgeye ait herhangi bir yedek parça işlem bedeli olmadığını, araçta yapılan onarımların doğru olup olmadığının şüphe uyandırdığını, taraflar arasında tanzim edilen kaza tespit tutanağı, tramer sistemine girilmediğini ve müvekkiline veyahut mağdur aracın kasko şirketine herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını, genel şartlarının B2/2.2 maddesi uyarınca mağdur araç anlaşmalı olmayan serviste yaptırdığı onarım faturalarını sigorta şirketine ibraz etmekle doğrudan faturada belirtilen tutarın karşılanmasını talep edemeyeceğini, hasarın anlaşmalı bir servise gidilseydi uygulanacak iskonto ve işçilik indirimi gözetileceğini, tedarik iskontosu konusunda hiçbir inceleme yapılmadığını, iskonto indirimi uygulanmadığını, müvekkili şirkete fatura aslı ibraz edilmediğinden müvekkilinin KDV’den sorumlu tutulamayacağını, ATK raporunda pert total değerlendirilmesi yapılmadığını, rayiç bedelin fahiş tespit edildiğini, aracın rayiç bedeli 56.000,000 TL belirtilmiş ise de aracın gerçek km bilgisi ve geçmişteki 12.249,54 TL tutarındaki başkaca kazası nedeniyle rayiç bedelin daha az olduğunu, satılık ilanlarında geçen fiyatların aracın pazarlıksız bedelini yansıttığını, bilirkişinin sigorta eksperi olmadığını, poliçenin 04.08.2015 tarihli olması nedeniyle yeni genel şartlara göre değer kaybının belirlenmesi gerektiğini, değer kaybı için KTK’nın 97. maddesi uyarınca müvekkiline başvurulmadığını, kusur tespitinin de doğru olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, araç hasar ve değer kaybı tazminatının kazaya sebebiyet veren karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. 14.04.2016 tarih 6704 sayılı Kanunun 5 maddesiyle değişik KTK’nın 97. maddesiyle zorunlu mali sorumluluk sigortacısı aleyhine dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru şartı getirilmiş ise de anılan yasal değişiklik dava tarihi olan 04.03.2016 tarihi itibariyle yürürlükte olmadığından dava şartı eksikliği bulunmamaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 tarih 2019/6271E -2020/8104K).
Somut olayda poliçe tarihi olan 04.08.2015 tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında belirtilen hesaplama tekniğine göre değer kaybı belirlenmesi gerekir ise de Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan iptal kararından sonra bu hükümlerin uygulanması mümkün olmadığı gibi dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…hesaplanır.” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir.
Mahkemece Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapor benimsenerek hüküm kurulmuş ise de anılan rapor hüküm kurumaya elverişli değildir. Zira raporun ilk sayfasında 01.06.2015 tarihli Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında belirtilen esaslara göre değer kaybının belirlendiği belirtilip ikinci sayfasında piyasa rayiç değerine göre hesaplama yapılması çelişki oluşturmaktadır. Yine araç hasarına ilişkin olarak kaza tespit tutunağı ile tamir faturası tek tek irdelenerek hasarın kaza tespit tutanağıyla uyumlu olup olmadığı, tek tek hasar kalemlerinin ne olduğu açıklanmadığı gibi aracın pert total sayılmasının gerekip gerekmediği, aracın sovtaj değerinin ne kadar olduğu hususunda da bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu nedenle ortada usulünce alınmış bir bilirkişi raporunun varlığından söz edilemez. Mahkemece yukarıda anılan ilkelere uygun, dosya kapsamıyla örtüşen, denetime elverişli ve taraf vekillerinin itirazlarını karşılar şekilde hasar ve değer kaybı(piyasa rayiç değerine göre) hususlarında rapor alınması gerekmektedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.07.2018 tarih 2016/276 E, 2018/718 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27.09.2021