Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2336 E. 2021/1131 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2336
KARAR NO : 2021/1131

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2018
NUMARASI : 2015/1212 Esas 2018/478 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.10.2021

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.04.2018 tarih 2015/1212 Esas 2018/478 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin maliki, davalının kasko sigortacısı olduğu aracın 12.09.2015 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, eksper tarafından düzenlenen raporda, müvekkili aracında KDV hariç 54.779,76 TL hasar tespit edildiğini, bu rakam aracın rayiç değerini aştığından eksper tarafından pert-total hesabının da yapılarak, aracın 2.el rayiç değerinin 36.000.-TL, sovtaj değerinin 10.000,00 TL, hasarın (36.000,00-10.000,00) 26.000,00 TL belirlendiğini, davada, mahkemece nihai olarak tespit edilecek zararın tahsilinin istendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 8.000.-TL hasar bedelinin, temerrüt tarihi olan 22.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 17.450,00 TL’ ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacı tarafça yapılan ihbar üzerine, görevlendirilen ekspere aracın gösterilmediğini, yaklaşık 2.500,00,00 TL hasar onarım bedeli gerekeceği bildirmesine rağmen, aracın tam hasara uğradığının anlaşıldığını, ihbar edildiği şekilde oluşan kazada davacı aracının bu denli hasarlanamayacağını, uygulamada araçların sık sık hasar aldığını, her defasında hasarların onarılarak, tekrar trafiğe çıkarıldığını, sigortalının hem aracı onardığını, hem de bedelini alarak tekrar trafiğe çıkartığını, davacı tarafın müvekkili şirketten bu hasarı talep edebilmesi için trafikten çekilmiştir kaşeli ruhsat ibraz etmesi gerektiğini, ibraz edilmediğinden dava tarihinin temerrüt tarihi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre ; gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporuyla da belirlendiği üzere, davacıya ait araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu ve aracın tamir bedelinin aracın rayiç değerinin %50’sini aşması nedeni ile aracın pert-total işlemine tabi tutulması gerektiği, aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki rayiç değeri 34.000,00 TL, hurda değeri 17.000,00 TL olmakla, davalı sigorta şirketinin Genişletilmiş Kasko poliçesi kapsamında bakiye zararın 17.000,00 TL’sinden sorumlu olduğu, kaza tespit tutanağının, davalı sigorta şirketinden haksız kazanç elde etmek amacıyla gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği, kazanın belirtilen yer ve zamanda meydana gelmediği, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiği idialarının davalı sigorta şirketince somut delillerle ispatlanamadığından zararın teminat kapsamında olduğu, hasarın kaza ile uyumlu olduğu, aracın davacı şirkete ait araç olması nedeniyle dava ve ıslah tarihinden itibaren avans faizi istenebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 17.000,00 TL’ nin 8.000,00 TL’ sine 30.11.2015 dava tarihinden geriye 9.000,00 TL’ sine 12.09.2017 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olması kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davaya konu hasara karışan her iki aracında ,aynı anda servise bırakıldığını, servis istasyonu ile müvekkil şirketin sıklıkla ihtilaf yaşadığını, kaldı ki davacı tarafın müvekkil şirkete davaya konu hasarı sadece ihbar etmiş olmak adına ihbar ettiğini,ancak görevlendirilen ekspere aracı göstermediğini, davacının, sigorta eksperinin inceleme yapmasını engelleyerek, daha sonra ileri bir tarihte kendi görevlendirdiği ekspere aracı gösterdiğini, bu konuda mevzuata aykırılık bulunmasa da davacının ihbar ettiği ile atadığı eksper tarafından tespit edilen hasarlar arasındaki farkın açıklanması gerektiğini, davacı araçtaki hasarı ihbar ederken araçta hafif hasar olduğunu ve yaklaşık 2.500,00 TL hasar onarım bedeli gerekeceğini bildirmesine rağmen, daha sonra kendi görevlendiriği eksper tarafından hazırlanan rapora göre huzurdaki davada aracın tam hasara uğradığının anlaşıldığını, bu hususun da açıklanması gerektiğini, sigortalı KSGŞ’ nın 1.5.maddesi ve TTK’nın 1446.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminatı içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını, ispat külfetinin bu defa sigortalıya geçeceğini, kazanın meydana gelişine ilişkin bulunulan beyanlar ve yapılan ihbar konusunda da çelişkiler mevcutt olduğunu, bu davranışların açıkça kötüniyet içerdiğini ve hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini, hukuk düzeninin kötüniyeti korumayacağını, bu yöndeki savunmaları dikkate alınmaksızın davacı tarafından ispatlanamayan davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka ve usule aykırı olduğunu, Kasko Sigortası Genel Şartları’nın (KSGŞ) B.3.3.1.2 maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin ilgili maddesi hükümleri doğrultusunda trafikten çekildiğine dair “trafikten çekilmiştir” kaşeli tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenemeyeceğini ve tam hasar işlemi yapılamayacağını uygulamada araçlar sık sık hasar almakta, her defasında hasarlar onarılmakla, sigortalı, hem aracı onardığını hem de bedelini alarak tekrar trafiğe çıkardığını, bu şekilde trafikte olmaması, hurda olması gereken araç tekrar trafiğe çıkarak, tekrar hasara uğramsıyla tekrar onarım bedeli alındığını, üstelik hangi parçaların hasarlandığı ve değiştiğinin bilinmediğini, davacı tarafın ,müvekkil şirketten bu hasarı talep edebilmesi için “trafikten çekilmiştir” kaşeli ruhsat ibrazı gerektiğini, bu ibraz sağlanmadan davacıya tam hasar ödemesi yapılmasıın mümkün olmadığını, ayrıca davacı taraf 12.09.2015 tarihinde meydana gelen hasar için ikame etmiş olduğu davasını 11.09.2017 tarihli dilekçe ile ıslah ettiğini bildirdiğini, ancak harcını 12.09.2017 tarihinde ikmal ettiğini, davacının ıslah ettiği kısmın ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
GEREKÇE :Dava, kasko poliçesine konu aracın kazada hasarlanmasından kaynaklanan zararın tazmini istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Davaya konu kazaya ilişkin, sürücüler tarafından düzenlenen ” Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı ” belgesinin aksi ispat edilinceye kadar geçerli ,resmi belge niteliğinde olmasına, alınan bilirkişi raporlarında, kazayla hasar arasında bir uyumsuzluk tespit edilmemiş olmasına, davacı sigortalının , davalı tarafça atanan eksper yerine , başka bir eksperin atanmasın talep ederek, bu ekspere aracını incelettirerek, rapor alınmasının yasal hak olmasına, davalı tarafça atanan ekspere aracın gösterilmemesinin tek başına kötü niyetin varlığı için yeterli olmamasına, davalı sigortacının şüpheleri dışında, somut olarak, kazanın meydana gelişi ve gerçek hasarın ne şekilde olması gerektiği hususlarda beyanda bulunmamasına ve tutanağın aksine somut bir delil sunamamasına, bu konuda dosyada tespit bulunmamasına, alınan bilirkişi raporlarında kaza ile hasarın uyumlu olduğunun tespit edilmesine göre, ilk derece mahkemesince hüküm kurmaya ve denetime elverişli, olayın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.3.3.1.2.1 maddesi hükmü uyarınca, “Onarım masrafları, sigortalı taşıtın, rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır. Bu durumda değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği taktirde sigortacının malı olur.” Buna göre, davalı sigorta şirketi, meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup sigortalı araç hurdasını sigorta ettiren kendisine verilmesini istemedikçe, sigortacı tarafından, araç hurdası sigorta ettirenin uhdesinde bırakılıp, hurda bedelinin tazminattan indirilmesi olanaklı değildir. Mal sigortalarından olan Kasko sigortasında aslolan amaç zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Hasarlı aracın kimin uhdesinde kalacağı hususunda sigortalıya seçimlik hak tanınmıştır. Sovtajın sigortalı tarafından talep edilmemesi halinde, sigortacıda kalacağı anlaşılmaktadır.Sigortalı seçimlik hakkını, aracın hurdasının sigortacıda kalmaı yönünde kullanması durumunda, Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre hasarlı aracın trafikten çekme (veya hurda) belgesi de istenerek, davacı tarafından aracın trafik kaydı üzerindeki takyidatlardan ari (temiz) olarak davalı sigortacıya teslimi kaydı ile belirlenen tazminatın davacıya ödenmesine şeklinde karar verilmelidir. Somut olayda, her ne kadar, davacı sigortacı tarafından açıkça, hurdanın kimde kalınması yönünde tercih haklarının ,ne şekilde kullanıldığı beyan edilmemiş ise de, aracın 2.el piyasa rayiç değerinden, aracın hurda bedelinin mahsubu ile hesaplann miktara göre, verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurmaması karşısında, araç hurdasının tarafında kalması yönünde tercih hakkını kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, seçimlik hakka sahip davacı sigortalı, aracının hurdasını, sigortacıya teslimine zorlanamayacağından, trafikten çekme belgesinin ibrazına da gerek bulunmamaktadır.
Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemez. Somut olayda, dava dilekçesinde her ne kadar davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmemiş ise de, ” davada mahkemece nihai olarak tespit edilecek zararın tahsilinin istendiği ” açıklamasına göre, dava belirsiz alacak davası olup, zamanaşımı süresi dolmadan açılan davada, arttırılan kısım için de zamaaşımı gerçekleşmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.161,27 TL’den peşin alınan 290,32 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 870,95 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08.10.2021