Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2301 E. 2021/1145 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2301
KARAR NO : 2021/1145
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
NUMARASI : 2017/457 Esas 2018/800 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.10.2021

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.06.2018 tarih 2017/457 Esas 2018/800 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin ve davalının dava dışı …’nin ortakları olduğunu, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/803 E. 2015/1090 K. sayılı dosyasında şirketin tasfiyesine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, şirketin böylece tasfiye olduğunu, tasfiye sırasında kâr dağıtım stopajı nedeniyle, müvekkilinin %75 hissesine karşılık 11.552,12 TL, davalının %25 hissesine karşılık 3.850,70 TL şirkete borçlandıklarını, davalının tasfiye memuru dava dışı …’in tüm sözlü ve yazılı taleplerine olumsuz yanıt vererek borçlandığı bu tutarı şirkete ödemediğini, tasfiyenin aksamaması için müvekkilinin davalının borcunu şirketin banka hesabına ödediğini, davalı hakkında İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1104 E. sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyan ederek, itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkiline fiilen ödenmiş bir kâr payı bulunmadığını, ortaklar genel kurulu yapılmadan vergi dairesine kâr dağıtımı beyannamesi verildiğini, çıkan stopaj vergisinin davacı tarafından yatırıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/803 Esas 2015/1090 Karar sayılı kararının kesinleşmesi üzerine 16.03.2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde şirketin tasfiyeye girdiğinin yayınlandığı, dava konusu alacağı oluşturan işlemin ise tasfiye öncesi 31.01.2016 tarihli işlem olduğu, dava dışı münfesih şirketin borçlarının, davacıların kâr payı alacaklarından karşılandığı, bakiye 15.402,82 TL borcun davacı tarafından kapatıldığı ve davalı hissesine düşen 3.850,70 TL’nin tahsili için eldeki davanın açıldığı, bu süreç içerisinde kâr payı dağıtımına ilişkin münhasır yetkili genel kurul kararı bulunmadığı, tasfiye memurunun yaptığı yetkisiz işlem ile oluşan borcun davacı tarafından ödenerek “kar payı dağıtım stopajı” adı ile davalıdan istendiği, esasen davalıya kâr payı ödemesi yapılmadığı, her ne kadar davacı vekilince kâr payı dağıtımı yapılmasa bile davalı adına ödeme yapıldığını ileri sürmüş ise de, itirazın iptali davasının takip talebi ile sıkı sıkıya bağlı olması nedeniyle davacının davalıdan kâr payı dağıtım stopajı alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davanın konusunun ortakların kâr payı alıp almaması, kâr dağıtımının yasalara uygun yapılıp yapılmaması olmadığını, Tasfiye Sonu Tasfiye Memuru raporunda şirkette ortaklara örtülü kâr payı dağıtıldığının, belgesiz ve usulsüz olarak hesaplara aktarımı yapılan ve ortaklara şirketten çıkışı yapılan toplam paranın kâr dağıtım stopajı hesaplattırılıp muhtasar beyanname ile beyan edildiğinin, tahakkuk eden meblağın kâr dağıtım stopajının şirket hesabından ödendiğinin, kâr dağıtım stopajı nedeniyle müvekkilinin 11.552,12 TL, davalının 3.850,70 TL şirkete borçlandığının açıkça belirtildiğini, bilirkişinin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin resmi memur olarak atanan tasfiye memurunun talimatlarını yerine getirerek davalının borcunu ödediğini beyan ederek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, limited şirketin tasfiyesi sırasında hesaplanan kâr payı dağıtım stopajının eksik kalan kısmına ilişkin olarak davacı ortak tarafından şirket hesabına yatırılan tutardan davalının hissesine karşılık gelen miktarın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itirazının iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı tarafından İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1104 E. sayılı dosyasında davalı aleyhine 3.850,70 TL asıl alacak, 58,48 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.909,18 TL’nin tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, borcun sebebinin “… tarafından ödenen, …’e ait … – Kâr dağıtım stopaj borcu” şeklinde belirtildiği, davalının itirazı üzerine takibin durması nedeniyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Limited şirkette kâr payı dağıtımı ile ilgili olarak TTK’nın 508. maddesinde “Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kâr ve tasfiye payı pay sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesap edilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Aynı kanunun 616/1-e maddesinde, limited şirketlerde genel kurulun devredilemez yetkileri arasında kâr payı hakkında karar verilmesi ve kazanç paylarının belirlenmesi sayılmıştır.
Davacı tarafça her ne kadar tasfiye memurunun talimatı üzerine ortaklara dağıtılmış olan kâr payının stopajının ödenmesi için şirket hesabına para yatırılması gerektiği, davalının hissesine isabet eden dava konusu tutarın da davacı tarafından yatırıldığı iddia edilmiş ise de, gerek tasfiye memuru tarafından hazırlanan tasfiye sonu raporunda, gerekse mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava dışı şirket tarafından tasfiyeden önce usulüne uygun şekilde yapılmış bir kâr dağıtımının bulunmadığı, şirket muhasebe hesaplarında belgesiz ve usulsüz olarak aktarım ve kayıtlar yapıldığı, şirketten çıkan 613.784,23 TL’nin kâr dağıtımı olduğu kabul edilerek stopajı hesaplanıp muhtasar beyanname düzenlendiği, bu tutarın aslında şirketin borç bakiyesi olduğu, bunun 598.381,00 TL’sinin ortakların kâr payı dağıtımından doğan alacakları ile kapatıldığı, kalan 15.412,82 TL’sinin ise hisseleri oranında ortakların şirkete borçlandırılmak suretiyle karşılandığı anlaşılmakla, davalıya usulüne uygun biçimde kâr payı ödendiği kanıtlanamamış olmakla, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08.10.2021