Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2077 E. 2021/1239 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2077
KARAR NO : 2021/1239

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2018
NUMARASI : 2016/1234 Esas 2018/713 Karar

DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 22.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.10.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.07.2018 gün ve 2016/1234 Esas 2018/713 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı … vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın 13.08.2016 tarihinde davacının Alman plakalı aracına çarpması neticesinde davacının aracında maddi hasar ve değer kaybı meydana geldiğini, trafik polis memurlarınca düzenlenen trafik tespit tutanağına göre davalı sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu, müvekkiline ait araçta kaza sonrası meydana gelen hasar, değer kaybı ve bilirkişi ücretinin ödenmesi için davalı sigorta şirketine başvuru yapılmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkiline ait ve Alman trafiğine kayıtlı aracın kaza sonrası tamir masrafının Almanya ‘da bulunan mühendislik bürosu tarafından düzenlenen 09.09.2016 tarihli bilirkişi raporu ile 10.019,65.Euro olarak tespit edildiğini, ayrıca araçta 400 euro değer kaybı tespit edildiğini, müvekkilinin aracının yabancı plakalı olup müvekkilinin daimi ikametgahının Almanya ‘da olduğundan araçtaki zararının da Alman rayiç değerlerine göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin zararını gidermek için yabancı para euro üzerinden harcama yapacağını da kabulü gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin zararının da euro üzerinden hesaplanması ve fiili ödeme günündeki kur üzerinden tahsil edilmesi gerektiğini, müvekkilinin aracında meydana gelen zararın tespiti için alınması zorunlu bilirkişi raporunun tanzimi için 1.104,32 euro ödemede bulunulduğunu, davalı sigorta şirketine yapılan başvurunun 26.09.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı sigortanın ihbarı izleyen 8. iş gününden itibaren temerrüde düştüğünü ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.019,65.Euro hasar tazminatının, 400 euro değer kaybı tazminatının davalı sigorta şirketinden poliçe limitleri dahilinde temerrüde düştüğü tarihten, diğer davalılar yönünden dava tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a md sine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru karşılığı TL olarak tahsiline, bilirkişi ücreti olarak ödenen 1.104,32 euronun karar tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru karşılığı TL olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı sigorta vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı teminat ile sınırlı olduğunu, gerçek zararın belirlenmesi gerektiğini, sigortalının kusur oranının tespiti gerektiğini, usulüne uygun başvuru yapılmadığını, kaza tespit tutanağının objektiflikten uzak nesnel değerlendirmeler içermeyen değerlendirmeler olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davacının yurtdışında bilirkişi incelemesi yaptırmış olmasının bu raporun gerçekleri barındırdığı anlamına gelmediğini, araçtaki gerçek hasarın objektif ve bilimsel bir raporla tespiti gerektiğini, yurtdışından alınan raporun yeterli görülerek aracın gerçek hasarının tespitinin mümkün olmadığını, tazminatın döviz olarak talep edilemeyeceğini, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre Türkiye ‘deki bir kazada hasar gören bir aracın yurtdışında onarılmış olmasının tazminatın yabancı para ile ödenmesini gerektirmeyeceğini, yabancı paranın olay tarihindeki kur itibariyle tazminine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüdü olmadığını, ancak dava tarihinde temerrütten bahsedilebileceğini, davacının 3095 S.Y ‘nın 4/a maddesi gereğince faiz talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, haksız fiil söz konusu olduğundan ödenmesi gereken faizin yasal faiz olabileceğini savunarak davanın reddin istemiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, karşı araç maliki olan davalı … vekilinin tebligatın usulüne uygun olmadığı yönündeki iddialarının subut bulmadığı, kazanın oluşumunda davalı sürücünün % 100 oranında kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün kusurlu olmadığı, davacı aracındaki toplam hasar bedelinin 10.019,65 Euro, değer kaybının 400,00 Euro olduğu, davacı tarafça davalı sigorta şirketine hasar ihbarının 26.09.2016 tarihinde yapıldığı ve davalı sigorta şirketinin 05.10.2016 tarihinde temerrüte düştüğü, davacı tarafça hasarın tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve 1.104,32 Euroluk masraf yapıldığı, söz konusu masrafın yargılama giderlerinde değerlendirilmesi gerektiği, davacı aracının Alman Plakalı olduğu ve zararın yabancı para biriminden doğduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.419,65 Euronun, 05.10.2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, (Davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti olan 31.000,00 TL ile sınırlı tutulmasına), eksper ücretinin ödeme tarihindeki TL karşılığının yargılama giderlerinde nazara alınmasına, eksper ücretinin karar tarihindeki TL karşılığının yargılama giderlerine dahil edilmesine yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … vekili, müvekkili şirketin ticari ikametgahının uzun yıllardır … Otogarı No:…/… …. …. olduğunu, mahkemece yapılan tebligatlarin özellikle dava dilekçesi ve eklerinin … Yolu ….km … Turizm Tesisleri … … adresine gönderildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin davaya cevaplarını ve delillerini sunamadığını ve savunma hakkının kısıtlandığını, şirket merkezine yapılmayan tebligatın ayrıca da şirket yetkilisinin orada olup olmadığı dahi araştırılmadan müstahdeme yapıldığını, T.K’nun 17. Maddesine ve Yönetmeliğin 26. Maddesine göre bir yerde devamlı olarak mesleğini icra edenlerin orada bululnmamaları durumunda ancak evrak yetkilisi bulunmaması halinde müstahdeme tebliğ edilebileceğini, müvekkili şirketin usulsüz olarak yapılan bu tebligati haricen öğrendiğini, dava dilekçesi içeriğinden ve dava konusundan müvekkili şirketin haberinin olmadığını, bu hususun cevap ve savunma haklarını elinden aldığını, mahkemenin tebligatı alan kişinin şirket çalışanı olup olmadığı hususunu incelemediğini, sigortaya başvuru şartının ifa edilip edilmediği hususunun tespiti gerektiğini, zarar görenin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurması ve 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplaması gerektiğini, ATK raporuna dayanak yapılan Almanya ‘da hazırlanan raporun kabulünün mümkün olmadığının, davacının yurtdışında bilirkişi incelemesi yaptırmış olmasının bu raporun gerçekleri barındırdığı anlamına gelmediğini, araçtaki gerçek hasarın objektif ve bilimsel bir raporla tespit edilmesi gerektiğini, söz konusu rapor yeterli görülerek, aracın gerçek hasarının tespitinin mümkün olmadığını, hazırlanan bilirkişi raporunun denetime elverişsiz eksik ve hatalı tespitler içerdiğini, ATK raporunda yüksek mühendis Alman bilirkişi raporu dikkate alınarak 38.153,00.TL zarar tespiti yapılmış ise de öncelikle gerçek zararın varlığının ve miktarının belirlenebilmesi için aktüeryal hesaplama yapılması zorunluluğu bulunduğunu, söz konusu hesaplama mahkeme nezdinde yetkili kılınan bir bilirkişi aracılığı ile alınmadığından tespite esas olamayacağını, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre Türkiye ‘deki bir kazada hasar gören bir aracın yurtdışında onarılmış olmasının tazminatın yabancı para ile ödenmesini gerektirmeyeceğini, olay tarihi itibariyle gerçekleşen zararın memleket parası olarak ödenmesi biçiminin kabul edildiğini, davacının aracında oluşan hasarın yurtdışında giderimi için yabancı para harcanmış olsa bile Türkiye ‘deki koşullara göre belirlenecek giderim miktarının hesap edilip karar verilmesi gerektiğini, davacının zararının fiili ödeme günündeki kur üzerinden hesaplanamayacağını, yüksek mahkeme uygulamasına göre zararın yabancı paranın olay tarihindeki kur değeri itibariyle tazminine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla haksız fiillerde olay tarihi itibariyle yapılan yabancı para ödemelerinin Türkiye ‘deki kur esas alınarak Türk parasına ve yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenle 3095 sayılı yasanın 4/a md uyarınca faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla vermiş olduğu dilekçesinde; davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hesabında mahkemece kabul edilen tutarın karar tarihindeki euro kuruna denk düşen TL karşılığının esas alınması gerekirken dava tarihindeki kur esas alınarak yapılan vekalet ücreti hesabının hukuken kabul edilemeyeceğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, trafik kazası nedeniyle Alman plakalı davacı aracında meydana gelen hasar ve değer kaybı zararlarının karşı aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece yargılama aşamasında alınan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nin 18.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda, Almanyada hazırlanan bilirkişi raporunda belirtilen Euro cinsinden hasar ve değer kaybı bedeli kaza tarihindeki kur üzerinden TLye çevrilerek hasar ve değer kaybı bedeli belirlenmiş, aracın onarım masrafı ve 2.el rayiç değeri belirtilmemiş, kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığı, aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmamış, mahkemece de ATK raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. ATK raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayıp eksik inceleme ile karar verilemez.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 tarih 2019/6271E -2020/8104K). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir.
O halde, mahkemece İTÜ veya KGM Fen Heyetinden seçilecek bilirkişi kurulundan, kaza tarihindeki Almanya ülkesindeki piyasa rayiç değerine göre inceleme yapılarak aracın tamir bedelinin ne kadar olacağı, aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, tamiri ekonomik değilse; aracın markası, modeli, yaşı, hasar gören kısımları, özellikleri ve Almanya’daki alım satım fiyatları esas alınmak suretiyle kazadan önceki hasarsız haliyle Almanya’daki 2.el rayiç değeri ile sovtaj değerinin tespiti ve belirlenen piyasa rayiç bedelinden sovtaj değeri düşülerek Almanya ülkesi koşullarına göre gerçek zarar miktarının belirlenmesi, aracın tamiri ekonomik ise kaza tarihindeki hasarsız 2.el piyasa rayiç değeri ile onarılmış haldeki 2. el piyasa rayiç değerleri belirlenerek arasındaki farka göre değer kaybının hesaplanması ve Almanya ülkesi koşullarına göre gerçek zarar miktarının belirlenmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı, delil vasfına haiz olmayan ATK raporu benimsenerek karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalı … şirketinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı … vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.07.2018 tarih 2016/1234 Esas 2018/713 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı …. ve davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davalı … ve davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.22.10.2021