Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2030 E. 2021/765 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2030
KARAR NO : 2021/765

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.04.2018
NUMARASI : 2017/505 E. – 2018/343 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.06.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.04.2018 tarih 2017/505 E. – 2018/343 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, kiralık araç işletmesi sahibi olan müvekkilinin portföyünde bulunan davalı tarafından genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan araç, aracı kiralayan şahısın idaresinde iken 10.05.2015 tarihinde gerçekleşen kazada aracın hasarlandığını, tespit mahkemesinde alınan raporda araç değerinin 38.000,00 TL, hurda bedelinin 14.000,00 TL, istenebilecek zararın 24.000,00 TL olduğunun belirlendiğini ileri sürerek 24.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle hasarın teminat dışında olduğunu, aracın kiralık olmasının önemi bulunmadığını, yüksek prim alınması sebebinin aracın daha fazla ve farklı şahıslarca kullanılması nedeniyle kaza riskinin daha fazla olması olduğunu, akdedilen sigorta poliçesinde alkollü araç kullanımının teminat dışı hal olarak düzenlendiğini, tespit raporunda pert işlemi yapılması şeklinde kanaat bildirmediğini, tek taraflı yapılan tespiti kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, alınan rapordan kiralanan araç sürücüsünün 1,85 oranında alkollü olması nedeniyle salt alkolün etkisi ile kazanın meydana geldiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, davaya konu kazaya karışan müvekkiline ait otomobilin araç kiralama ticari işletmesinde kullanılan bir araç olup, sigorta poliçesi düzenlenirken bu hususun beyan edildiğini, aracın kullanım şeklinin de poliçede ”kısa süreli kiralama” olarak yazıldığını, müvekkilinin normal sigorta priminden yaklaşık üç kat fazla prim ödeyerek aracın kirada iken uğrayacağı rizikoları da sigortaladığını, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere araç sahibinin araç üzerinde hakimiyeti bulunmadığı anda yaşanan kazalarda kazaya karışan sürücünün alkollü olup olmaması konusunda bir inceleme yapılmadığını, sigorta tazminatının işletene rücu edilemeyeceğini, müvekkili hakimiyeti dışında meydana gelen kaza sebebiyle sigortacının tazminatı ödemekten kaçınamayacağını ileri sürerek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, trafik kazasında davacıya ait aracın hasarlanmasından kaynaklanan araç hasar bedelinin kasko sigortacısından tahsili istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, davacının kiralık araç işletmesine ait aracın genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile kullanım şekli kısa süreli kiralama olarak sigortalandığı, araç kiralayanın hakimiyeti altında bulunduğu sırada, ehliyetsiz ve alkollü olan dava dışı sürücünün sevk ve idarisindeki sigortalı araç ile çift taraflı kazaya karışması sonucu, aracın hasarlandığı hususlarında uyuşmazlık konusu değildir.
Kaza tarihinde yürürlükte olan Kasko Genel Şartlarındaki A.5.5 maddesindeki düzenlemeye göre, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması, yani alkollü sürücünün tamamen kusurlu olması, kazaya etken başka bir sebep bulunmaması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında; sürücünün aldığı alkol oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, bilirkişi raporuyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediği ve alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığı saptandıktan sonra, tüm deliller irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan nörolog, trafik uzmanı ve sigorta uzmanı bilirkişilerden oluşturulan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda, kaza saatinden 161 dakika sonra sürücünün alkol düzeyinin 1,45 promil tespit edildiğini, kaza saatine göre alkol düzeyinin 1,85 dolayında olması gerektiğini, bu düzeydeki alkolün araç kullanma becerisinin belirgin bir şekilde bozulmasına neden olacak düzeyde olduğu , araç sürücüsünün ehliyetinin de bulunmadığı, sürücü belgesi olmayan kişilerin araç kullanamayacağı, bu hususunda teminat dışı hal olarak düzenlendiği, alkollü olan sigortalı araç sürücüsününü kazanın oluşumunda tamamen kusurlu olduğu, karşı araç sürücüsünün olayda bir kusurunun bulunmadığı, kazanın oluşumunda alkolün tek neden olduğu belirtilmiştir. Kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün trafiği aksatacak ve tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştirerek ve alkollü olarak aracı kullanırken kazanın gerçekleşmesine neden olduğu, asli kusurlu olduğu, karşı araç sürücüsünün kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Davacı tarafça, sigorta poliçesinin Kullanım Şekli kısmında “kısa süreli kiralama” yazılarak, davacıdan diğer poliçelere göre belirlenen primlerden daha fazla, sigorta prim ücreti alınması alınması nedeniyle, sigortalı aracın kiralandığı dönemdeki tüm rizikolar için sigortalandığı iddia edilmektedir. Poliçedeki Özel Şartlarda, davaya konu sigortalı araç sürücünün alkollü olması halinin de teminat altına alındığına, kısa süreliğine kiralanan sigortalı aracın kiralayanın hakimiyeti altında bulunduğu sırda gerçekleşen her türlü rizikonun teminat altına alındığına ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca, sigortalı araç kiralayanın hakimiyeti altında bulunduğu sırada kaza gerçekleştiğinden, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olup olmadığının, salt alkolün etkisi altında kazanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılamayacağı ileri sürülmekte ise de, uzun süreliğine kiralanmayan sigortalı aracın işleteninin ve sigortalısının davacı olması, sözleşmesel ilişkiye dayanılarak aracın kiralayana teslim edilmesi karşısında, davacının bu yöndeki iddiaları kabul edilmemiştir. Davacı tarafın dayandığı içtihat tamirhaneye onarım için bırakılan sigortalı araca ilişkin olup, davaya konu somut olaya uygulanamayacaktır. Dosya kapsamına, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, davaya konu kazanın sigortalı araç sürücüsünün salt alkol etkisi altındayken gerçekleştiği, kazaya başka bir sebebin etken olmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 25.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.