Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/2015 E. 2021/1194 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2015
KARAR NO : 2021/1194

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31.05.2018
NUMARASI : 2016/840 E. 2018/607 K.
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 18.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.10.2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.05.2018 tarih 2016/840 E. 2018/607 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesidavalı … Sigorta Şti ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı, davalıların sürücüsü ve ZMMS sigortacı olduğu aracın yaya geçidinde yayalara yeşil ışık yanmakta iken tarafına çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kaza sonrası düzenlenen kaza tespit raporunda davalı sürücünün kusurlu bulunduğunu, kaza sonucu sağ ayak bileğinde kırık, yüzünde ise derin kesik meydana geldiğini, kazanın hemen sonrasında ayak bileğinden ameliyat edildiğini ve ayağına platin çivi uygulaması yapıldığını, yüzündeki yaraya ise 50 adet dikiş atıldığını, tedavi sürecinde uzun bir müddet çalışamadığını, 27.04.2014 tarihi ila 04.07.2014 tarihine kadar çalışamadığını gösterir heyet raporu verildiğini, ayağındaki kırığın düzelme seviyesinin 1-2 yıl içinde netleşeceğini, çalışma kaybının bu sürede belli olacağı doktorlar tarafından ifade edildiği için davayı hemen açmadığını, ayağında oluşan kırık sebebiyle uzun bir süre çalışamadığı gibi yapılan tıbbi müdahale sonrasında ayağının eski hale gelmesinin tıbben mümkün olmadığını, ayak bileğinde halen platin bulunmakta olup, bu durumun çalışma gücü kaybına sebebiyet verdiğini, çalışamadığı günlere ilişkin kazanç kaybı ile kaza nedeniyle oluşan çalışma gücü kaybından doğan kazanç kaybı talebi bulunduğunu, kaza esnasında bisikletinin zarar gördüğünü, bisikletini kendi imkanlarıyla tamir ettirdiğini, yetkili servise KDV dahil 600,00 TL ödediğini, kaza esnasında üzerinde bulunan cep telefonunun zarar görerek kullanılamaz hale geldiğini, telefonun kaza tarihindeki değerinin 729,00 TL olup aynı telefondan fatura ile bir adet daha satın almak zorunda kaldığını, 1999 yılından beri serbest avukat olarak çalıştığını, aylık 5.000,00-10.000,00 TL geliri olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle bisiklet onarım bedeli olmak üzere 600,00 TL, cep telefonu bedeli olmak üzere 729,00 TL, geçici iş göremezlik zararına ilişkin 7.988,59 TL, sürekli maluliyet zararına ilişkin 226.057,91 TL olmak üzere maddi tazminat talebini 235.375,50 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, kaza sırasında 198,9 miligram alkollü olduğu anlaşılan davacının aniden yola ve müvekkilinin kullandığı aracın önüne fırlaması nedeniyle kazanın oluşumunda davacının tamamen kusurlu olduğunu, kaza tespit tutanağı hatalı olduğundan kabul etmediklerini, davacının kullandığı bisikletle davalı müvekkilinin kullandığı aracın önüne fırlamasına karşın davalının çok yavaş olan aracında refleks ile frene basarak hiç ilerlemeden olduğu yerde durabildiğini, müvekkilinin davacının sağlık durumuyla ilgilendiğini, davacının raporlu olduğu dönemde avukat olarak takip ettiği davalarda adliyeye, duruşmalara ve bürosuna gidip çalışıp çalışmadığının araştırılması gerektiğini, davacının mesleği itibariyle kazadan dolayı bir iş gücü kaybının olmayacağını, mesleğini gereği gibi yapabileceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla 2004 yılı itibariyle davacının vergi levhasında 10.804,02 TL kazanç olduğu, 1.620,60 TL vergi tahakkuk ettiğini, vergi çıktıktan sonra aylık kazancının ortaya çıktığını, bu sebeple davacının aylık 5.000,00-10.000,00 TL kazandığı iddiasının mesnetsiz ve soyut olduğunu, cep telefonuyla ilgili iddianın da soyut olduğunu, davacının hastane çıkış evrakında ve polis merkezine verdiği ifade tutanağında cep telefon numarasını bildirdiğini, hasar görmüş bir telefon için numaranın verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının telefonunun kazada kırıldığı varsayılsa dahi kırılan eski telefonun bedeli yerine yeni bir telefon bedelini talep edemeyeceğini, bilirkişi üzerinde hasar bakımından adli bilirkişi tespiti yapılmadığını, bu noktada 2014 yılı itibariyle iki bisiklet parasından daha fazla tutarda 600,00 TL tamir bedeli faturasının kabulünün hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sürücünün sevk ve idaresindeki kapalı kasa kamyonet tipi aracı ile kaza mahalli olan ışıklı yaya geçidi mahaline geldiğinde, trafik ışıklarında kendisine yanan sarı fasılalı ışığa rağmen, ışıklı yaya geçidi mahalinde bisikleti ile yeşil fasılalı ışıkta geçmeye çalışan davacıya çarptığı, kazanın oluşumunda davalı sürücünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacının ise kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığı, davacının kaza sebebiyle %16,12 oranında daimi iş gücü kaybı ile 3 ay geçici iş gücü kaybına yol açacak şekilde yaralandığı, ayrıca davacının kaza esnasında kullandığı bisikleti ile cep telefonunun hasarlandığı, avukat olan davacının daimi iş gücü kaybından dolayı oluşan zarar miktarının 226.057,91 TL’sı, geçici iş gücü kaybından doğan zarar miktarının 7.988,59 TL’sı, bisikletin onarımı için sunulan fatura içeriğine göre oluşan zarar miktarının 600,00 TL, davacıya ait telefonun hasarından dolayı oluşan zarar miktarının 729,00 TL’sı olduğu, oluşan zararın kazanın oluşumunda kusurlu bulunan aracın ZMSS poliçesini yapan davalı … şirketinden, ZMSS poliçesi limiti ve kapsamı dahilinde kaldığından talep edilebileceği, yine kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olan araç sürücüsü davalının da davacının oluşan maddi zararını karşılamakla yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 7.988,59 TL geçici iş gücü kaybı bedeli, 226.057,91 TL daimi iş gücü kayıp bedeli, 600,00 TL bisiklet hasar bedeli, 729,00 TL telefon hasar bedeli dahil olmak üzere toplam 235.375,50 TL maddi tazminatın davalı … yönünden dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 27.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta Şti ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … Sigorta Şti vekili, … Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından verilen 15.09.2017 tarihli sağlık kurulu raporunda belirlenen maluliyet oranı esas alınmış ise de söz konusu raporda kırığın komplikasyonsuz iyileşmiş olduğu belirtilmesine rağmen maluliyet oranının belirlendiğini, bu durumun çelişkili olduğunu ve Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden maluliyet oranına ilişkin rapor alınması talebi olmasına rağmen mahkemece bu hususun hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmadığını, tartışılmadığını, talebin neden kabul edilmediğine dair herhangi bir gerekçe belirtilmediğini, maluliyet oranının tespitine ilişkin raporun özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmeliğe göre düzenlenmesi gerektiğini, davacı ve davalı sürücünün ifadelerinin çelişkili olduğunu, birinin yeşil ışıkta geçtiğini iddia ederken diğerinin sarı ışıkta geçtiğini iddia ettiğini, ışık ihlalinin hangi tarafa ait olduğunun kesin olarak belirlenemediğini, kusur durumunu netleştirebilmesi için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, davacının gelirinin tahmini olarak belirlendiğini, bağlı çalışan avukat mı serbest çalışan avukat mı olduğu hususunun gözetilmediğini, bağlı çalışan avukat ise maaş bordrolarının, serbest çalışan avukat ise gelir giderini gösteren herhangi bir belge sunulamadığını, bu durumda asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken tahmini bir değer olan 7.000,00 TL’nin belirlenmesinin hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, kazadan sonra davacının bisikleti ve cep telefonu üzerinde bir hasar tespiti yapılmadığını, bu yönde bir mahkeme tespiti ya da resmi tutanak olmadığını, hem bisiklet hem cep telefonu için hasar iddiasının kanıtlanmadığını, böyle bir hasarın olduğuna dair davacı tarafından sunulmuş hiçbir delilin olmadığını, bisiklet tamir faturasında belirtilen kalemlerin gerçek olup olmadığı, kazadaki hasarın tamirine ilişkin olup olmadığının kanıtlanmadığını, faturanın gerçeğe aykırı olup kaza hasarına ilişkin tamir bedelini kanıtlamadığını, 2014 yılı itibariyle iki bisiklet parasından daha fazla tutarda olan 600,00 TL tamir bedeli faturasının kabulünün hukuken mümkün olmadığını, davacının … Ortopedi servisi çıkış evrakında 30.04.2014 tarihinde cep telefonu numarasını hastane kayıtlarına verdiğini, 24.08.2014 tarihinde de polis merkezinde alınan ifade tutanağında cep telefonu numarasını bildirdiğini, hasar görmüş bir telefon için numaranın verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla telefonun kazada kırıldığı varsayılsa dahi kırılan eski telefonun bedeli yerine yeni bir telefonun bedelini talep edemeyeceğini, eski telefonun bu kazada kırıldığını gösterir hiçbir delil sunulmadığını, yeni bir telefon faturasının sunulmasının kabul edilemeyeceğini, davalı müvekkiline bilirkişi raporunda 2918 sayılı KTK’nın 52.maddesi nedeniyle %100 kusur verildiğini, kanunun bu maddesinde yaya geçidine gelirken hız azaltımından bahsedildiğini, davalı müvekkilinin hızının trafik sıkışıklığı nedeniyle zaten çok yavaş olduğunu, bu durumun tutanak, ifadeler ve kazanın oluş durumuyla sabit olduğunu, davalı için yanan sarı ışığın aynı zamanda bisikletle yaya geçidine dalan davacı için de geçerli olduğunun raporda görmezden gelindiğini, en azından davacının da davalı kadar kusurlu olduğunun açıkça ortada olduğunu, kazanın oluşumunda 198,90 promil alkollü olduğu sabit olan davacının bu derecede alkollü olmasının kazanın oluşmasında bir etkisinin bulunmadığının öne sürüldüğünü, üst sınır olan 50 promil alkolün 4 katı derecede alkollü bulunan davacının kendisine sarı ışık yanarken bisikletle yola fırlamasında alkolün etkisinin olmadığının öne sürülmesinin bilirkişinin kabul edilemez bir varsayımından ibaret olduğunu, raporun denetime elverişli olmadığını, vergi levhası ile davacının aylık kazancının 765,20 TL olduğunun sabit olduğunu, buna rağmen bilirkişi raporunda davacının gelirinin 2017 yılında davacının beyanına dayalı olarak yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasında öne sürülen aylık 7.000,00 TL olarak belirtildiğini, davacının 2017 yılında aylık 7.000,00 TL kazandığına ilişkin hiçbir somut delil bulunmadığını, davacının ekonomik durumunun 2017 yılına göre değil kazanın olduğu 2014 yılına göre belirlenmesi gerektiğini, geçici ve kalıcı iş gücü kaybı zararının aylık 7.000,00 TL üzerinden hesaplayan bilirkişi raporunun denetime ve hükme elverişli olmadığını, bilirkişi raporunda çoğunlukla beyan olunan matrahın üzerinde kazanç elde edilebildiği, bu sebeple hesaplamada davacının asgari ücretin 3 katı düzeyinde gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapıldığının belirtildiğini, ortada devletin resmi evrakı var iken resmi evrakın reddedilip varsayıma göre asgari ücretin 3 kat düzeyi üzerinden gelir elde ettiğinin kabul edilmesinin adalet ve hukuk duygusunu zedelediğini, kazanın 2014 yılında olmasına rağmen davacının şifai beyanına dayalı mali durum araştırmasındaki 2017 yılındaki aylık 7.000,00 TL kazandığı sözüne dayalı olarak hesaplama yapılıp kaza tarihinden itibaren faiz verilmesinin de hukuken kabul edilemeyeceğini, başka bilirkişi raporları alınmadan karar verilmesinin da hukuka ve adalete aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davalıların sürücüsü ve ZMMS sigortacı olduğu aracın davacıya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı, kazada hasarlanan bisiklet ve cep telefonun hasar bedeli istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece trafik bilirkişisinden alınan kusur raporunda, davalı sürücünün kendisine yanan sarı ışıkta yaya geçidi üzerinden geçtiğini beyan ettiği, davacının bisikleti ile yeşil fasılalı ışıkta yaya geçidi üzerinden geçtiği, davalı sürücünün ışık ihlali yaparak yaya geçidine yaklaşırken hızını düşürmemesi ve sarı ışıkta yaya geçidi üzerinden geçmesi nedeniyle kazanın oluşumunda % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacının alkollü olmasının kazanın oluşumuna etkisinin olmadığı belirtilmiş olup, kusur raporu kaza tespit tutanağına, dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun, gerekçeli ve denetime elverişli olduğundan hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmediğinden ilk derece mahkemesince kabul edilen kusur oranı doğru olup davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin istikralı emsal içtihatlarında, haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın belirlenmesi için alınması zorunlu olan maluliyet raporlarının, 11.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen kazalarda Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasındaki kazalarda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonraki kazalarda ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.Eldeki davada … Üniversite Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümünde oluşturulan uzman doktor heyeti tarafından davacıda bulunan şikâyetler ve tüm tedavi belgeleri dikkate alınarak düzenlenen maluliyet raporu kaza tarihi olan 27.04.2014 tarihinde yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenmiş ve itirazlar üzerine düzenlenen ek raporda da anılan yönetmelik hükümlerine göre itirazlar giderilmiş bulunduğundan mahkemece kaza tarihi itibarıyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre usulüne uygun olarak düzenlenen maluliyet raporunun esas alınması doğru olup, davalı … vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Kaldı ki maluliyet raporu davalı … vekiline 09.10.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı … vekilince maluliyet raporuna süresi içerisinde itiraz edilmediğinden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Mahkemece hükme esas alınan hesaba ilişkin bilirkişi raporunda, davacının işgörmezlik tazminatı belirlenirken aylık gelirinin asgari ücretin 3 katı olduğu kabul edilerek aktif dönem için asgari ücretin 3 katı üzerinden, pasif dönem için AGİ’siz asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmış ve mahkemece de hesap raporu hükme esas alınarak karar verilmiştir. Kaza tarihinde serbest avukat olarak çalışan davacının kaza tarihine kadar meslekte geçirdiği süre de gözetilerek denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan raporda davacının aylık geliri asgari ücretin 3 katı olduğu kabul edilerek aktif dönem için asgari ücretin 3 katı üzerinden yapılan hesaplama dosya kapsamına uygun ve makul bulunmuş olmakla davalılar vekilinin bu hususa ilişkin istinaf itirazları haklı bulunmamıştır. Dava konusu kaza sırasında bisikleti ile giden davacının kaza nedeniyle bisikletinin ve üzerinde bulunan cep telefonunun hasarlanması hayatın olağan akışına uygun olup bisiklet ve cep telefonuna ilişkin ibraz edilen fatura miktarları da dosya kapsamına uygun ve makul bulunmuş olmakla davalı … vekilinin bu hususa ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … Sigorta Şti ve … vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı davalı … Sigorta Şti yönünden istinaf karar harcı olan 16.078,50 TL’den peşin alınan 4.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 12.078,50 TL’nin davalı … Sigorta Şti’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 16.078,50 TL’den peşin alınan 803,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.274,55 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davalıların yaptığı giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18.10.2021