Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1904 E. 2021/633 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1904
KARAR NO : 2021/633
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
NUMARASI : 2016/255 Esas 2018/708 Karar
DAVANIN KONUSU : Destek Tazminatı
KARAR TARİHİ : 24.05.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.05.2021
İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.06.2018 tarih 2016/255 Esas 2018/708 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, davacılardan … ve …’in müşterek çocuğu diğer davacıların kardeşi olan …’in 11.10.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat ettiğini, desteğin yolcu olduğu kazaya karışan aracın zorunlu trafik sigortasının davalı şirket tarafından yapıldığını, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL destek tazminatının dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle davacı anne ve baba için talebini toplam 71.934,70 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, ölenin kardeşlere olan desteğinden bahsedebilmek için, Türk Medeni Kanunu’nun 364. maddesine göre özel koşulların varlığı gerektiğini, davacıların kardeşlerinin desteğinden yoksun kaldığı iddiasında bulunamayacağını, kusur raporu alınması gerektiğini, desteklik zararının makul ve muteber delillerle ispatlanması gerektiğini, hesaplamaların ancak aktüerya uzmanı bilirkişilerce yapılması gerektiğini, davaya konu kaza neticesinde vefat edenin müterafik kusurunun tazminattan düşülmesi gerektiğini, toplanan delillerle beraber ve kazanın oluş şekline göre müteveffanın emniyet kemerini takmadığının sabit olduğunu,davacının kaza sırasında emniyet kemeri kullanmaması hali ayrıca müterafik kusur indirimi teşkil edeceğini, hatır taşıması nedeniyle %40 dan az olmamak üzere zarar miktarından indirim yapılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle, uygulanması gereken faizin yasal faiz olacağını, davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ıslahın bir defa yapılabileceği ve davacıların ıslah ile davacı olarak davadan çıkartılması mümkün olmadığından davacı …, …, …, …, …, …, …, …, …’in davadan ıslah yoluyla çıkartılması talebinin reddine karar verildiği, ATK raporuna göre davalı … şirketine sigortalı olan araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu, davacı kardeşlerin Yargıtay uygulamalarına göre özel haller dışında destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceği ve davacı tarafça böyle bir delil ileri sürülmediği gerekçesiyle davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …’in destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine, davacı … ve …’nin destekten yoksun kalma tazminatı davasının kısmen kabulü ile davacı … için 47.284,19 TL, davacı … için 24.559,77 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, dava konusu olayda hatır taşıması bulunmakta olup mahkeme tarafından hatır taşıması indirimi yapılmamasının hukuka ve usule aykırı olduğunu, haksız fiile dayanan davada ispat yükünün davacının üzerinde olduğunu, davacı tarafça davaya konu kazada hatır taşıması olmadığının ispat edilmediğini, ölenin her hangi bir çıkar ve ücret karşılığında yolculuk yapmadığını, yerleşik Yargıtay kararlarına göre tazminat alacaklısının bir çıkar karşılığı olmaksızın taşındığı olaylarda, taşıyanın sorumluluğu haksız eylemden doğma bir sorumluluk olmakla beraber hatır taşıması söz konusu olduğundan %30 oranından az olmamak üzere tazminattan indirim yapılması gerektiğini, yargılama kapsamında yer alan belge ve beyanlar ile müteveffanın sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilerek araca bindiğinin tespit edildiğini, müteveffanın sürücünün alkollü olduğunu bile bile araca binmesi sebebiyle ayrıca müterafik kusur indirimi yapılmadan hüküm verildiğini, bu durumu bilerek araca binen ve seyahat eden yolcunun da % 60’dan aşağı olmamak üzere müterafik kusurunun bulunmasının hakkaniyete uygun olacağını, Borçlar Kanunu 52. maddede, müterafik kusurun ağırlığına göre hakimin tazminatı indirebileceği ve hatta tamamen ortadan kaldırabileceğinin düzenlendiğini,hem hatır taşıması, hem de alkollü sürücünün aracına binme nedeniyle ayrı ayrı hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, müteveffanın emniyet kemeri takmadığının dosyada mübrez belge ve delillerden açıkça anlaşıldığını, 23.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda müteveffanın emniyet kemeri takmadığının tespit edildiğini, müteveffanın kullanılması zorunlu olan emniyet kemerini kullanmamış olması nedeni ile ayrıca müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken yapılmamış olması nedeni ile de mahkeme kararının ortadan kaldırılması gerektiğini, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Sürücülerin ve Yolcuların Koruyucu Tertibat Kullanma Mecburiyeti” başlıklı 150. Maddesi ve sair mevzuatla emniyet kemeri kullanmanın zorunlu olduğunu, davacılar murisinin kaza sırasında emniyet kemeri kullanmaması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, emniyet kemeri takılmaması, sürücünün alkollü olduğunu bile bile araca binmesi, hatır taşıması nedeni ile ayrı ayrı müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, trafik kazası neticesi ölüm nedeniyle destek tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davacı kardeşlerin destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine, davacı anne ve babanın destekten yoksun kalma tazminatı davasının kısmen kabulü ile davacı … için 47.284,19 TL, davacı … için 24.559,77 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır .
Davacılar vekili, müvekkilleri … ve …’nin oğlu, diğer müvekkillerinin kardeşi olan …’in davalının trafik sigortacısı olduğu araçta yolcu iken meydana gelen trafik kazası sonucu vefat ettiğini ileri sürerek, destek tazminatı isteminde bulunmuştur. Mahkemece, kardeş olan davacıların destek tazminatı talebi reddedilmiş, davacı anne ve baba için aktüer bilirkişi tarafından belirlenen destek tazminatlarına hükmedilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporunda, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün 1,36 promil alkollü iken seyri sırasında yola gereken dikkatini vermemesi, hızını yol durumuna göre ayarlamaması, seyir şeridine manevra yapan sürücüsü ve plakası belirtilemeyen araca karşı kendi şeridi içerisinde kalacak şekilde etkili tedbir alamadan yolun sağına doğru manevra yaparak metal bariyerlere çarpıp direksiyon hakimiyetini kaybederek yaya kaldırımına çarpması akabinde toprak şeve çarpması nedeniyle kazanın oluşumunda %70 oranında kusurlu olduğu, plakası ve sürücü belirtilemeyen dava dışı araç sürücünün %20 oranında kusurlu olduğu, davacıların yakını yolcu …’in alkollü olduğunu bildiği dava dışı sürücü idaresindeki vasıtaya binerek güvenliğini tehlikeye düşürmesi nedeniyle %10 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, aktüer bilirkişi tarafından davacı anne ve baba için davalıya sigortalı araç sürücüsünün %70 oranında kusuruna isabet eden tazminatlardan müteveffanın %10 oranında kusuru indirilerek hesaplanan destek tazminatlarına hükmedilmiştir.
Davalı vekili, müteveffanın kaza sırasında emniyet kemeri takmaması, sürücünün alkollü olduğunu bile bile araca binmesi ve hatır taşıması nedeni ile ayrı ayrı müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmektedir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında ölenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmekte olup, zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır.
Somut olayda, kaza tespit tutanağında müteveffanın kaza sırasında emniyet kemeri takılı değil olarak işaretlenmiştir. Emniyet kemeri takmamak müterafik kusur teşkil edip tazminattan indirim sebebi olduğundan, mahkemece müteveffanın kaza sırasında araçta emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılmaması doğru değildir. Dosya kapsamından, destek ve sürücünün arkadaş olduğu, desteğin davalı sürücünün alkollü olduğunu bilerek aracına bindiği ve kazaya neden olacak etken bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Alkollü sürücünün aracına bilerek binmek, kazaya etken bir kusur olmayıp, zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet veren müterafik kusurdur. Davalıya sigortalı araç sürücüsünün alkol aldığını bile bile onun kullandığı araca binen ve kaza sırasında emniyet kemeri takmayan destek yolcunun müterafik kusuru bulunduğunun kabulü ile maddi tazminattan TBK’nın 52. maddesi uyarınca Yargıtay 17. HD’nin yerleşik içtihatlarına göre en fazla %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken % 10 oranında kusur indirimi yapılması doğru olmamıştır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda TBK.’nun 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim, tazminattan mutlaka indirm yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Somut olayda; dosya ile ekli ceza dosyasındaki ifade tutanaklarının incelenmesinde, arkadaş olan müteveffa ile sigortalı araç sürücüsünün olay günü birlikte alkol adıkları, desteğin sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilerek aracına bindiği ve eve dönüş yolunda kazanın olduğu anlaşılmaktadır.Davalı … şirketinin süresinde verdiği cevap dilekçesinde desteğin sigortalı araçta hatır için taşındığını savunmuş olmasına ve desteğin arkadaşının aracında yolcu olması nedeniyle olayda hatır taşıması bulunmasına rağmen, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi içtihatlarına göre, hatır taşıması nedeniyle de tazminattan ayrıca %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken, hatır taşıması indirimi yapılmaması da doğru değildir.
Bu nedenlerle, olayda hem hatır taşımasının var olduğu, hem de alkollü vaziyette yine alkollü olan sürücünün aracına bilerek binen ve kaza sırasında emniyet kemeri takmayan müteveffanın müterafik kusurlu olduğu anlaşılmakla; Dairemizce bu iki husus gözetilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış, aktüer raporunda hesaplanan sigortalı araç sürücüsünün % 70 kusur oranına isabet eden destek tazminatlarından önce Yargıtay içtihatlarına göre en fazla % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılabileceği gözetilerek % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak bulunan tazminattan % 20 oranında da hatır taşıması indirimi yapılarak Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
Yargıtay 17. HD’nin 10.05.2018 tarihli ve 2015/17764 E.-2018/4846 K. sy. emsal kararında da belirtildiği üzere davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği ve yargılama giderleri yönünden taraflar arasında paylaştırmaya gidilemeyeceği gözetilerek Dairemizce aşağıda kurulan hükümde müterafik kusur ve hatır taşıması indiriminden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmemiş ve yargılama giderleri taraflar arasında paylaştırılmamıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yukarıda açıklanan hususlarda yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.06.2018 tarih 2016/255 Esas 2018/708 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, … için açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının REDDİNE,
Davacı … ve …’nin destekten yoksun kalma tazminatı davasının kısmen kabulü ile; davacı … için 33.656,84 TL, davacı … için 17.496,73 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.494,30 TL karar harcından başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL harç ve 74,92 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.248,60 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 5.048,53 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan 214,88 TL harç, 255,00 TL tebligat-posta gideri, 1.100,00 TL bilirkişi ücreti, 288,65 TL ATK fatura bedeli olmak üzere toplam 1.858,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılar … ve …’ye verilmesine,
Davalı … reddedilen davacıların davası yönünden kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 90,00 TL vekalet ücretinin davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …’den alınarak davalıya verilmesine.
Tarafların yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran ve haklı çıkan davalı … şirketinin yatırdığı istinaf karar harcının iadesine,
4-İstinafa başvuran davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle takdiren üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.24.05.2021