Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1805 E. 2021/476 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/1805
KARAR NO : 2021/476

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.12.2017
NUMARASI : 2015/575 E. – 2017/1283 K.

DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 09.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.04.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.12.2017 gün ve 2015/575 E. – 2017/1283 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalıların sürücüsü-maliki ve ZMMS sigortacısı olduğu aracın 27.08.2014 tarihinde davacıya çarpması neticesinde davacının ciddi şekilde yaralandığını, ayak bileğinde kırıklar oluştuğunu, daha sonrasında ameliyat olduğunu ve ayağına platin takıldığını, ameliyat sonucunda 2.160,00 TL katılım payı ödemek zorunda kaldığını, bu tutarın SGK tarafından karşılanmadığını, 72 yaşında olan müvekkilinin kaza sonucu ayak bileğinde kırık olması sebebiyle kendi işlerini yapamadığını ve kazadan sonra 1 yıl süre ile bakıcı tuttuğunu, ameliyat nedeni ile hastane gideri, tedavi gideri, yol gideri ve bakıcı gideri ödemek zorunda kaldığını, kaza nedeni ile manevi zarara da uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tedavi ve iyileşme gideri olarak 5.000,00 TL’nin yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı sürücüden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, kazanın davacının aniden kendini yola atmasıyla oluştuğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, kazadan sonra davacı ile ilgilendiğini ve hastaneye götürdüğünü, kabul etmemekle birlikte talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini, kusurun ve zararın ispatı gerektiğini, tedavi ve iş göremezlik taleplerinin 6111 yasa uyarınca reddi gerektiğini, SGK tarafından ödenen meblağların ise mahsubu gerektiğini, davadan önce başvuru yapılmadığından ancak dava tarihinden itibaren yasal faizle yükümlü olunabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporuna göre davalı sürücünün %25, davacı yayanın %75 oranında kusurlu olduğu, belgeli olmayan tedavi giderlerinden davalı … şirketinin sorumlu olacağı, davacının yaralanması sebebiyle hastane ve diğer sağlık kurumlarına gidip gelme yol masraflarının da tedavi gideri kapsamında kaldığı, davacının %19 oranında maluliyeti ve 4 aylık tıbbi iyileşme süresinin bulunduğu, tıbbi şifa süresi içerisindeki davalının kusuruna isabet eden bakıcı ve yol giderinin 1.169,10 TL olup davalıların bu miktardan sorumlu oldukları, davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olmayacak şekilde manevi tazminat takdiri gerektiği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.169,10 TL bakıcı ve yol giderlerinin, davalı …’nin kaza tarihi olan 27.08.2014 diğer davalı … Sigorta AŞ nin ise dava tarihi olan 08.05.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 2.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27.08.2014 tarihinden itibaren davalı …’den yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, mahkemenin tedavi ve iyileştirme giderlerine yönelik verilen kararın eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna yapılan itirazların göz önünde bulundurulmadığını, dinlenen tanık beyanlarından kaza nedeniyle müvekkilinin 1 yıl boyunca bakıcı tuttuğunun sabit olduğunu, bilirkişinin hesaplama yaparken sadece tıbbi iyileşme süresini göz önünde bulundurduğunu, müvekkilinin halbuki kaza sebebiyle 1 yıl boyunca işlerini göremediğini ve bakıcı tutmak zorunda kaldığını, bu nedenle bakıcı gideri hesaplamasının 1 yıl üzerinden yapılarak düzeltilmesi gerektiğini, manevi tazminat yönünden oldukça düşük bir rakam belirlendiğini, davacının 72 yaşında olduğu, kaza sonucunda en az 1 sene hiçbir işini yapamadığını, eşinden aldığı dul maaşının çoğunu bakıcıya ödemek zorunda kaldığını, %19 oranında kalıcı maluliyetinin bulunması ayak bileğinin kırılması sebebiyle çektiği acı ve mağduriyetinin fazla olması, davalı sürücünün futbolcu olup sosyal ve ekonomik durumunun iyi olması gözetilerek manevi tazminatın adaletli hakkaniyet çerçevesinde belirlenmesi gerekirken çok düşük tazminata hükmedilmesinin müvekkilinin manevi olarak tatmin etmediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmektedir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle davacı yayaya çarpan aracın sürücüsü-maliki ile zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tedavi ve iyileşme giderine dair maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.169,10 TL bakıcı ve yol giderleri ile 2.500,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkilinin kaza sonucu ayak bileğinde kırık olması sebebiyle kendi işlerini yapamadığını ve kazadan sonra 1 yıl süre ile bakıcı tuttuğunu ve bakıcı gideri ödemek zorunda kaldığını, ileri sürerek bakıcı gideri talebinde bulunmuştur.
Mahkemece alınan İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 08.07.2016 tarihli raporda, Maluliyet Tespiti işlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacının geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen arızası sebebiyle %19 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, yaralanmasının 4 ayda şifa bulucağı bildirilmiştir. Aktüer hesap raporunda ise, bakıcı gideri tazminatı yönünden, ATK raporunda belirtilen 4 ay şifa süresi için bakıcıya ihtiyaç duyulacağı kabul edilerek 4 aylık asgari ücretin brüt tutarı üzerinden 4 aylık bakıcı gideri hesaplanmış ve mahkemece de rapor benimsenerek 4 aylık süre için bakıcı giderine hükmedilmiştir.
Oysa ki davacı vekili dava dilekçesinde ve hesap raporuna itirazlarında, müvekkilinin kazadan sonra maluliyet oranı sebebiyle 1 yıl süre ile bakıcı tuttuğunu ve bakıcı gideri ödemek zorunda kaldığını belirterek bakıcı giderinin 1 yıllık süre üzerinden hesaplanmasını istemiştir. Davacı tarafça tedavi süresi içerisinde ve devamındaki maluliyet nedeni ile bakıcı gideri talep edilmesine rağmen mahkemece, bakıcı giderlerine ilişkin tazminat talebi yönünden yeterli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece kazayla ilgili tüm tedavi evrakları getirtilerek eldeki delillere göre, yaşı ve maluliyet oranı da dikkate alınıp, ATK’dan davacının geçici işgöremezlik süresi sonrasında maluliyeti ile ilgili bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı , ihtiyaç var ise ne kadar süreyle bakıcıya ihtiyaç duyacağı hususunda dosya üzerinden denetime elverişli rapor alınması, sonrasında yine uzman bilirkişiden rapor alınarak davacının bakıcı gideri talebinin değerlendirilmesi ve usuli kazanılmış haklar da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.12.2017 tarih, 2015/575 E. – 2017/1283 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 09.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.