Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1787 E. 2021/690 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/1787
KARAR NO : 2021/690

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.04.2018
NUMARASI : 2015/28 E. 2018/349 K.

DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ : 09.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.06.2021

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.04.2018 tarih 2015/28 E. 2018/349 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine klasik yangın sigorta poliçesi ile sigortalı iş yerinde 27.06.2012 tarihinde yangın çıkması sonucu hasar meydana geldiğini, iş yerinin boya atölyesinde bulunan … marka … sistem olarak adlandırılan statik elektrik toplama ekipmanı panosunda kısa devre ile patlama ve alevli yangın oluştuğunun tespit edildiğinin, yangın sonrasında iş yerinde yapılan ekspertiz incelemesinde toplam 29.543,86 Euro zarar meydana geldiğinin tespit edildiğinin 22.01.2013 tarihinde bu hasar bedelinin müvekkili tarafından sigortalıya ödendiğini, yangına sebebiyet veren … sisteminin İtalya’da mukim … firmasından davalı şirketin aracılığı ile geçici ithalat rejimi formu ile alınarak iş yerine kurulduğunu, kısa devre yapmak suretiyle yangına sebebiyet veren sistemin sahibi olan … firmasına izafeten davalı … aleyhine TTK m.1472.maddesine göre halefen bu davanın açıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 29.543,86 Euro alacağın ödeme tarihi olan 22.01.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun m.4/a uyarınca devlet bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına işlettiği en yüksek faiz oranına göre işleyecek faiziyle birlikte TBK m.99 uyarınca fiili ödeme günündeki Türk parası karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, müvekkilin … firmasının ticari mümessili, ticari vekili, satış memuru, ticari işler tellalı, komisyoncusu veya acentası olmadığını, bu nedenle izafeten de olsa müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğinden davanın husumetten reddi gerektiğini, … firmasının hükmi şahsiyetinin bulunmadığını, davanın doğrudan … firmasına açılması gerektiğini TTK 103. ve 105. Maddelerinde tarif edilen anlamda … firması ile müvekkili arasında anlaşma, sözleşme ve bağlantı olmadığını, sigortalı firma ile de anlaşması bulunmadığını, müvekkilinin acenta da olmadığını, kaldı ki acentaya karşı dava açılabilmesi için acentanın müvekkilin nam ve hesabına sözleşme akdetmesi hususunda aracılık etmesi gerektiğini, haksız fiilden doğan sorumluluklarda acentaya husumet yöneltilemeyeceğini, … sisteminin satın alınmasında müvekkilinin aracılık yapmadığını, geçici ithalat rejimi formu ile alımda ve kurulumda dahlinin olmadığını, bu nedenle acenta olmadığını, kaldı ki acentanın temsil yetkisinin ancak aracılıkta bulunduğu ve akdettiği sözleşmelerle sınırlı olduğunu, kastı, kusuru ve illiyet bağı olmayan yangın nedeniyle … firmasını temsil etme yetkisinin olamayacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla yangına … firmasının satmış olduğu … sisteminin sebebiyet vermediğini, ürünün kurulumu ve montajının … firması tarafından yapılmadığını, yangın nedeniyle müvekkiline ve … firmasına kusur yüklenemeyeceğini, yangının … firmasına ihbar edilmediğini, müvekkili hakkında değil sözleşmenin tarafı olan … firması hakkında hüküm verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
CEVAP : … vekili, diğer davalının İtalya’da mukim olan müvekkili şirketinin Türkiye distibütörü olarak 03.03.2009 tarihinde 11.02.2013 tarihine kadar faaliyet gösterdiğini, sigortalı … firması tarafından 01.06.2011 tarihinde verilen sipariş üzerine proforma fatura düzenlendiğini ve müvekkili şirketin üretmiş olduğu 2 adet … sistemleri ve 2 adet basit boyama sistemlerinin montaj materyalleri ile birlikte … şirketine gönderildiğini, gönderilen ürünlerin montajının … şirketinin görevlendirdiği çalışanları tarafından yapıldığını, yangın çıkardığı iddia edilen … Sisteminin montajının müvekkili şirketin yetkili personeli tarafından yapılmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun veya garanti taahhüdünün bulunmadığını, yangın raporu ve yangın hasarı ekspertiz raporunda çıkan yangına … sistemlerinden birinin sebep olduğu yönünde tespit içerdiğini ancak söz konusu yangının ortamda bulunan havalandırma borusunun bir kısa devre ya da elektrik kablosu tarafından ısıtılması sonucu patlamasından meydana geldiği yönünde müvekkili şirketin görüşü bulunduğunu, kablo üzerinden geçen havanın kuvvetli bir alevlenmeye sebebiyet vermiş olabileceğini, zaten fabrika çalışanlarının herhangi bir yanık kokusu duymadan ve duman görmeden patlamanın olmasının bu iddiayı desteklediğini, … sisteminin 12 bar basınca dayanıklı olup İtalya’daki kalite standartları sertifikasına sahip olduğunu, yangının hatalı montajdan veya hatalı kullanımdan ya da ortamdan kaynaklanan bir sebepten çıktığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalı şirketin fabrika binası ve yanındaki makine ve tesisatın 01.03.2012 -2013 tarihleri arasındaki rizikolara karşı klasik yangın poliçesiyle sigortalandığı, poliçe limitinin 28.342.700,00 Euro ile sınırlandırıldığı, dava dışı sigortalının fabrikasında 27.06.2012 tarihinde yangın çıktığı, benimsenen bilirkişi raporuna göre yangının … Marka panonun elektrik kısa devresi yapması sonucunda çıktığı, yangının … marka panonun kullanımından kaynaklanmadığı, bakım ve onarımlarının davalı şirket tarafından yapılmamasından kaynaklandığı, yangın sonucunda 29.543,86 Euro zarar meydana geldiği, davalı sigorta şirketi tarafından oluşan zararın 22.01.2013 tarihinde ödendiği, davacının davalıdan ödemiş olduğu bedeli TTK 1472/1. maddesi uyarınca rücu etme hakkı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, 29.543,86 EURO hasar bedelinin 22.01.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4.a maddesine göre yürütülecek değişken faiz ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalı … şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, aleyhine izafeten dava açılan …’ın TTK 105/3.maddesi uyarınca sorumlu olmayacağının tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … vekili, müvekkili ile … firması arasında TTK 105. maddesinde ifade edilen şekilde acentalık sözleşmesinin bulunmadığını, taraflar arasında distribütörlük/satış temsilciliği anlaşması bulunduğunu kanunun aradığı acentalık ilişkisi olmadığından müvekkili şirketi yönünden kararın husumet yokluğu sebebiyle kaldırılması gerektiğini, … sisteminin montajının müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, montajın sigortalı … firmasının çalışanları tarafından yapıldığını, müvekkili şirket ile sigortalı şirket arasındaki yazışma ve belgelerin hiçbirinde müvekkili şirketin bakım ve servis üstlendiğine dair ifade bulunmadığını, bilirkişi raporundaki değerlendirmenin hatalı olduğunu, mahkemece alınan 06.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu yangının cihazdaki bir imalat hatasında mı yoksa montaj, kullanım periyodik bakım sırasında sigortalı … şirketi elemanlarınca yapılan hatalardan mı kaynaklandığı hususunda kesin bir kanaate varmanın mümkün olmadığının belirtildiğini, 05.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda ise davaya konusu … panosunun yanması olayında … şirketinin sorumluluğunun devam ettiğini, cihazın kurulumundan sonrasında da gerekli bakımların yapılmasından da sorumlu olduğu, … firmasının sistemi 5 ay deneme süresi içerisinde cihazı deneme amaçlı kullandığı, bu süre içerisinde herhangi bir arızanın rapor edilmediği ancak kurulumundan yangın tarihine kadar geçen sürede … şirketinin sistemin bakımını gerektiği gibi yapmamasından dolayı patlama ve yangının meydana geldiğinin belirtildiğini, 27.11.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ise …’ın olayda kusurlu olabilmesi için sistemin kendisine resmi olarak devredilmediği, sistemin kullanımından kaynaklı bir hatanın tespit edilmediği, çıkan yangında sistemin bakım sorumluluğunu devretmeyen … firmasının kusurlu olduğunun belirtildiğini, her üç bilirkişi raporunun da birbiri ile çeliştiğini, bilirkişi kök raporunda illiyet bağı bulunmadığının belirtildiğini, müvekkili şirket ile … arasında yapılan sözleşmede sistemin resmi devrinin yapılması gerektiğine ilişkin herhangi bir madde bulunmadığını, sözleşmenin imza altına alınması ile sistemin sorumluluğunun zaten geçtiğini, sözleşmenin 10. maddesi ile …’ın artık sistemin kurulumundan periyodik bakımlarına ilişkin tüm sorumluluğu yerine getirmek için taahhüt verdiğini, bu aşamadan sonra müvekkili şirketten sistemin bakım ve denetiminin yapılmasının beklenmesinin sözleşmeye ve genel hukuka aykırı olduğunu, bilirkişilerin kendi uzmanlık alanında olmayan hukuki bir konuda görüş bildirdiklerini, 05.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda hukuki dayanaktan yoksun ve maddi tespit ve delile dayanmayan yorum ile … firmasının kusurunun ortadan kaldırıldığını, ayrıca ekspertiz raporu, yangın raporu ve diğer bilirkişi raporlarında da davaya konu yangının çıkış sebebinin tam olarak tespit edilemediğini, davacının kusurun kimde olduğunu açık ve şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koyması gerektiğini, bilirkişilerin kullanıcı hatası ve montaja ilişkin kusur tespitlerinin somut delillerle tespit edilmeyip, şüpheye mahal bıraktığını, … sisteminin 12 bar basınca dayanıklı olup İtalya’daki kalite standartları sertifikasına sahip olduğunu, yangının çıkış sebebinin … sistemi olmadığını, … firmasının kusurlu olmadığı varsayılsa dahi sözleşmenin 10. Maddesinde satın alımdan sonraki tüm sorumluluğun … firması-…’a ait olduğunu, mahkemenin yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması talebini haksız olarak reddettiğini, birbiri ile çelişen, eksik ve denetime elverişsiz bilirkişi raporları ile hüküm kurulmasının usul, yasalara ve hakkaniyete aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davacı sigorta şirketine klasik yangın sigorta poliçesi ile sigortalı iş yerinde çıkan yangın sonucu iş yerinde meydana gelen ve sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile 29.543,86 EURO hasar bedelinin 22.01.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4.a maddesine göre yürütülecek değişken faiz ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalı … şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, aleyhine izafeten dava açılan …’ın TTK 105/3.maddesi uyarınca sorumlu olmayacağının tespitine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı … vekili, müvekkili ile … firması arasında TTK 105. Maddesinde ifade edilen şekilde acentalık sözleşmesinin bulunmadığını, taraflar arasında distribütörlük/satış temsilciliği anlaşması bulunduğunu, kanunun aradığı acentalık ilişkisi olmadığından müvekkili şirketi yönünden kararın husumet yokluğu sebebiyle kaldırılması gerektiğini istinaf itirazı olarak ileri sürmekte ise de; davalı … vekili davaya cevap vererek delillerini sunmuş ve savunma hakkını kullanmış olduğundan izafeten dava açılan … firmasının acente olup olmaması sonuca etkili bulunmamıştır.
Mahkemece İTÜ’den elektrik mühendisi ve makine mühendisinden alınan 05.09.2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, İtalyan menşeli … firmasının kendi tasarımı olan … ve … sistemlerinin paten sahibi olduğu, ürünün patentinin alınabilmesi için bir çok testten geçtikten sonra mekanik açıdan da patlama ile etrafı tehdit etmeyecek yapıda olduğu tespit edildikten sonra patent işleminin tamamlandığı, bu sistemin Türkiye koşullarında uygun olduğundan Türkiye’de satılabileceği, iki adet … cihazı ve bu cihazın parçaları olan üç adet … cihazlarının ön anlaşma sonrası 05.07.2011 tarihli proforma fatura ile sigortalı … fabrikasında kurulduğu, yapılan anlaşmaya göre kurulumun 15 Temmuzda iki iş günü içerisinde İtalyan …. şirketinin sağlayacağı teknisyen gözetiminde ve koordinasyonunda kurulum işleminin yapılacağı, kurulumdan önce gerekli koşulların sigortalı şirket tarafından sağlanacağı, toprak hattı olmadan İtalyan teknisyenin bu sisteme elektrik verilmesini onaylamasının mümkün olmadığı, panonun yanması olayında … firmasının gerekli bakımların yapılması konusunda sorumlu olduğu, kurulum sırasında herhangi bir açık ayıp sayılabilecek bir hatanın olmadığı, gizli ayıbın kurulumdan çok kısa bir süre sonra ortaya çıkabileceği ancak çıkmadığı, öncelikle patlamanın panoda başlamış olmasının pano içinde basınçlı tüplerden birinde gaz karışımının sızması olduğunu gösterdiği, olayın bu şekilde meydana geldiği, sigortalı şirketin de pano ve benzeri cihazların ne şekilde kullanacağını bildiği, dosyada … panosunun sigortalı … tarafından güvensiz kullanıldığını gösteren bir delil olmadığından kullanım hatasının olmadığı, meydana gelen yangın olayı ile ilgili … şirketi ve ….firması ile illiyet bağı kurmanın mümkün olmadığı, 5 ay deneme süresi içerisinde deneme amaçlı kullanıldığı, bu süre içinde herhangi bir arıza rapor edilmediği, kurulumdan yangın tarihine kadar geçen sürede davalı şirketin sistemin bakımını gereği gibi yapmamasından dolayı patlama ve sonrasında yangının çıktığı kanaatine varıldığı belirtilmiş, ek raporda ise; elektrik akımının meydana getirdiği ısınma sargı izolasyonlarında yumuşamaya ve zamanla bağlantı noktalarında gevşeme ile birlikte ark atlamalarını yapacağı, ısınma ile birlikte başlayan yangın sonrasında çoklu kısa devreler ile birlikte basınçlı sistemi patlatıp yangının önlenemez hale geleceği,yaklaşık bir sene fabrika içinde kullanılan sistemin bakım görmediği, bakım eksikliği nedeniyle kök raporda … firmasının kusurlu olduğu kanaatine varılmış ise de sistemin kendisine resmi olarak devredilmediği, sistemi henüz deneme amaçlı kullanma aşamasında olan fabrikada çıkan yangında sistemin bakım sorumluluğunu devretmeyen …. … firmasının kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece elektrik mühendisi, makine mühendisi ve sigorta hukukçusu bilirkişilerden alınan 06.05.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, yangının cihazdaki bir imalat hatasından mı, yoksa montaj, kullanım ve periyodik bakım sırasında sigortalı şirket elemanlarınca yapılan hatalardan mı kaynaklandığı konusunda kesin bir kanaate varmanın mümkün olmadığı belirtilerek net bir tespit yapılamamış ancak Mahkemece İTÜ’den elektrik mühendisi ve makine mühendisinden alınan 05.09.2016 tarihli bilirkişi heyeti kök ve ek raporunda yangının çıkış sebebi konusunda net bir tespit yapıldığından raporlar arasında çelişki bulunmamıştır. İTÜ’den elektrik mühendisi ve makine mühendisinden alınan gerekçeli, teknik,bilimsel ve denetime elverişli bilirkişi heyeti kök ve ek raporuna göre; davalı … şirketinden proforma fatura ile satın alınan iki adet … cihazı ve bu cihazın parçaları olan üç adet … cihazının sigortalı şirketin fabrikasında kurulmasından sonra deneme amaçlı kullanıldığı süre içinde herhangi bir arıza rapor edilmediği, kurulumdan yangın tarihine kadar geçen sürede davalı şirketin sistemin bakımını gereği gibi yapmamasından dolayı patlama ve sonrasında yangının çıktığı, sigortalı şirketin kullanım hatasının olmadığı,yaklaşık bir sene fabrika içinde kullanılan sistemin bakım görmediği, bakım eksikliği nedeniyle sistemi henüz deneme amaçlı kullanma aşamasında olan fabrikada çıkan yangında sistemin bakım sorumluluğunu devretmeyen …. … firmasının kusurlu olduğu, meydana gelen zarardan da sorumlu olduğu sonucuna varılmakla; mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 5.122,64 TL’den peşin alınan 1.280,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.841,94 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09.06.2021