Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1763 E. 2021/478 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1763
KARAR NO : 2021/478
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.05.2018
NUMARASI : 2016/1510 E. – 2018/554 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.04.2021
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.05.2018 tarih 2016/1510 E. – 2018/554 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ….. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın 19.09.2016 tarihinde davacının maliki olduğu araca arkasından çarpması neticesinde davacıya ait araçta yüksek maddi hasar meydana geldiğini, davaya konu hasar nedeniyle davalı şirkete başvuru üzerine eksik hasar ödemesi yapıldığını, davalı şirketin sigortalı aracın neden olduğu riziko nedeniyle gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkilinin aracında oluşan gerçek zararın karşılanmadığını, davalı şirketin değer kaybı zararından da sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 550,00 TL tazminatın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacıya ait araçta oluşan hasarın ekspertiz raporunda ve alınan fiyat teklifleri doğrultusunda 20.000,00 TL üzerinden giderilmesi konusunda davacı tarafla mutabık kalındığını, mutabakatname ve yapılan 20.000,00 TL’lik ödeme ile müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, imzalı mutabakatnamenin davacı tarafı bağlayıcı nitelikte olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla değer kaybının bu konudaki yargıtay içtihatlarında belirtilen kriterlere göre hesaplanması gerektiğini, davacının ticari amaçla kullandığı ve piyasadaki muadillerine göre çok daha düşük fiyatla alıcı bulabilecek aracında fahiş değer kaybı oluşmasının mümkün olmadığını, davacıya ait aracın dava konusu kazadan önce pek çok ağır hasarlı kazaya karıştığını, 15 ayrı hasar kaydının bulunduğunu, hurda niteliğinde olduğunu, mutabakatname doğrultusunda ödenen 20.000,00 TL’nin fazla bile kaldığını, haksız fiilden kaynaklanan davada avans faizi isteminin yerinde olmadığını, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketine sigortalı aracın davacıya ait aracın sağ arka kısımlarına çarptığı, sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün bir kusurunun bulunmadığı, davacıya ait aracın çekildiği servisin, davalı sigorta şirketine verdiği taahhüt yazısında; davacıya ait aracı anahtar teslim 20.000,00 TL’ye yapmayı taahhüt ettiği, araç maliki olan davacının davalı sigorta şirketine verdiği 11.10.2016 tarihinde verdiği taahhüt yazısında; “9376194 no.lu dosya içerisinde değerlendirilen ….. plakalı aracımın orijinal, muadil ve orijinal, çıkma parçalarla onarımının 20.000,00 TL’ne yapılmasını kabul ettiğimi, taahhüt ederim. ….’dan bu hasarla ilgili başka ek bir talebimin olmayacağını bildiririm. Mağduriyetimin giderilerek gereğinin yapılmasını bilgilerinize arz ederim” şeklinde beyanda bulunduğu, taraflar arasında ibraname düzenlenerek 20.000,00 TL hasar bedelinin davalı sigorta şirketince ödendiği, dava konusu aracın hasar bedeli konusunda taraflar arasında mutabakatname bulunduğundan, mutabık kalınan miktarın hasar bedeli olarak kabulünün zorunlu olduğu,Yargıtay 17.HD’nin 2016/18939 esas,2017/10148 karar sayılı, 2015/8791 esas, 2015/14895 karar sayılı emsal kararlarının da bu yönde olduğu, davalı sigorta şirketinin davacı ile mutabık kalınan miktarı dava açılmadan önce ödediği, bu nedenle davacının hasar bedeli alacağı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, eksper raporuna göre bile davacının aracında davalı şirket tarafından ödenen 20.000,00 TL’nin neredeyse iki katı 36.578,00 TL zarar hesaplandığını, otomotiv uzmanı bilirkişi tarafından mutabık kalınan 20.000,00 TL hasar bedelinin ödenmiş olması nedeniyle müvekkilinin talepte bulunamayacağı yönünde hukuki değerlendirme yapıldığını, KTK’nın 111.maddesi gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz ya da fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar ve uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceğini, KTK 111 maddesine göre mutabakat başlıklı belgenin geçersizliği ve iptali mümkün iken dava hakkını ortadan kaldıran bir belge olarak kabulünün hatalı olduğunu, bu konunun gerekçelendirilmemiş olmasının usule aykırı olduğunu, yargıtayın yerleşik yüzlerce içtihadında tazminat miktarına ilişkin yetersiz ya da fahiş olduğu açıkça belli olan başlığı ibraname ya da mutabakatname olan belgenin varlığına rağmen bakiye alacakların tazminine karar verildiğini, sigorta şirketlerinin mali güçlerini kullanarak zor durumdaki sigortalıları veya 3.kişi zarar görenlerin tazmin taleplerini uzun süre oyalayarak haksız gerekçelerle tamamen reddettiğini ya da çeşitli başlıktaki belgeleri baştan imzalatarak gerçek zararın altında ödemeleri kabule zorladıklarını, çoğu zarar görenin yargılamanın uzun sürmesi, yargılama giderlerinin yüksekliği ve öncesinde imzaladığı belge nedeniyle kaderine razı olarak hakkını aramadığını, sigorta şirketlerinin gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, KTK’nın 111.maddesi ile zarar görenleri koruma amacıyla hareket edildiğini, KDV hariç çıkma, eş değer parçalarla ödeme teklifi ve zorda kalarak kabulü sonrasında ödemenin de yasaya aykırı olup, belgenin bu yönden de geçersiz olduğunu, bu belgeye istinaden sigorta şirketine dava açılamayacağının kabul edilmesi halinde işleten ve sürücü olan diğer sorumlulara dava açılacağını, işleten ve sürücünün de kendi sigorta şirketine rücu etmesi halinde sigorta şirketinin de sadece kendisi yönünden geçerli sayılan mutabakatnameye sigortalısına karşı ileriye süremeyecek olması nedeniyle sonuçları itibariyle çarpık bir durum ortaya çıkacağını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından bakiye hasar bedeli ve değer kaybı bedeli istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince mutabık kalınan bedelin ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosyada bulunan 11.10.2016 tarihli davacı tarafından imzalanan belgede ” davacının aracının onarımının 20.000,00 TL’ye yapılmasını kabul ve taahhüt ettiği, sigorta şirketinden bu hasarla ilgili başka ek bir talebinin olmayacağını bildirdiği, yine davacı tarafından imzalanan mutabakatnamede ise; mutabık kalınan 20.000,00 TL tutarındaki tazminatı aldığını beyan ve ikrar ettiği, tazminatı almakla sigorta şirketini ibra ettiği anlaşılmıştır. Davacı ve davalı sigorta şirketi arasında mutabakatname yapıldığı ve anılan mutabakatname gereği davalı sigorta şirketince davacıya 20.000,00 TL ödeme yapıldığı dava dilekçesi ve cevap dilekçesiyle de sabit olup tarafların kabulündedir. Davacının aracının onarımının 20.000,00 TL’ye yapılmasını kabul etmesi ve mutabık kalınan 20.000,00 TL tutarındaki tazminatın davalı sigorta şirketince davacıya ödenmesi karşısında 11.10.2016 tarihli taahhüt beyanının davacıyı bağlayacağı gözetilerek mutabık kalınan miktarın araç hasar bedeli olarak kabulü ile davalı sigorta şirketinin davacı ile mutabık kalınan miktarı dava açılmadan önce ödemesi nedeniyle davacının hasar bedeli alacağı kalmadığı sonucuna varılmakla; mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 09.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.