Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1745 E. 2021/536 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/1745
KARAR NO : 2021/536

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.04.2018
NUMARASI : 2016/830 E. – 2018/365 K.

DAVANIN KONUSU : Maluliyet ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 26.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.04.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.04.2018 gün ve 2016/830 E. – 2018/365 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 11.05.2015 tarihinde davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu araç ile davacının içinde yolcu olarak bulunduğu araçın çarpışmaları sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu davanın ciddi bir şekilde yaralandığını, … Hastanesince düzenlenen 29.01.2016 tarihli raporuna göre davacının trafik kazası nedeniyle çalışma gücünü sürekli olarak % 12 oranında kaybettiğini, davacının garsonluk yaparak hayatını kazandığını, tedavi süresince çalışamadığından tam gelir kaybına uğradığını, maluliyet nedeni ile de sürekli malul hale gelerek ekonomik geleceğinin sarsıldığını, her iki aracın zorunlu sigortasını düzenleyen davalı … şirketine başvurulmasına rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL maluliyet tazminatının kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 35.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte araç sürücüleri ve maliki olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, kazaya karışan her iki aracın da trafik sigortasının müvekkili tarafından yapıldığını, dava açılmadan önce başvuru üzerine davacıya 01.07.2016 tarihinde 57.365,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini, ibranamelerin hasar dosyası evrakında yer aldığını, sigorta teminatı kapsamında zararların karşılanması nedeniyle müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, mahkeme aksi kanaatte ise ödeme tarihinden hesap tarihine kadar geçen dönem için yasal faiziyle güncellenmiş ödemenin hesaplanan tazminattan indirilmesi gerektiğini, davacının zararını ispat etmesi gerektiğini, hatır taşımasının değerlendirilmesi gerektiğini, öncelikle müvekkili şirketin ödeme tarihi itibariyle hesap yapılarak yapılan ödemenin açıkça yetersiz olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, ödeme yeterli ise geçerli ibraname nedeni ile davanın reddi gerektiğini, temerrüt tarihinin KTK 99.maddesi gereğince ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin tebliğ tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesiyle oluşacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, ceza davasının kararının henüz kesinleşmediğini, temyiz sonucunun beklenmesi gerektiğini, bilirkişi incelemesi ile kusur oranının tespiti gerektiğini, müvekkilinin yasal hız sınırları içerisinde aracını kullandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, dava konusu trafik kazasında ilk geçiş hakkına sahip olan davalı müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarında asli düzeyde kusurlu olanın diğer davalı sürücü olduğu, tali düzeyde kusurlu olanın ise davalı müvekkili olduğunun tespit edildiğini, ancak müvekkilinin tali kusuruna ilişkin kararın temyiz incelemesinde düzeltilmesi mümkün olduğundan ceza davasının dosyasının kesin hükümle sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini, maddi vaka tespitinin hukuk hakimini bağlayacağını, %12 maluliyet oranına dair raporun kabulünün mümkün olmadığını, ATK’ya sevki ile maluliyet durumunun tespiti gerektiğini, davalı … tarafından her iki aracın trafik poliçesi kapsamında davacı tarafa 57.365,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini, ibraname ve sulh anlaşması gereğince açılan davadan ve fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinden feragat edildiğinin açıklandığını, ibraname ve sulh anlaşması başlıklı belgede maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin toplamda 34.500,00 TL kadar daha ödeme yapıldığı ve dava konusu kaza ile ilgili olarak sigorta şirketinin araç işleteninin ve sürücüsünün ibra edilerek her türlü maddi ve manevi tazminat taleplerinden feragat edildiğinin belirtildiğini, araç maliki sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısının yasal mevzuat gereğince müteselsil borçlu olduklarını ancak TBK’nın 166.maddesi gereğince ödemenin borcu sona erdiren hallerden olup davalı … şirketince talep edilen maddi ve manevi tazminat tutarının, işlemiş faizin ve avukatlık ücretinin ödenmesi nedeniyle borcun sona erdiğini, borcun ödeme ile sona ermesinin sadece ödeme yapan borçlu açısından değil tüm borçlular açısından etki doğuracağını, davadan sonra taraflar arasında imzalanan ibraname ve sulh başlıklı anlaşmanın 05.10.2016 tarihli belge ile davacının açmış olduğu davadaki talep sonucundan tamamen vazgeçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava aşamasında davalı … tarafından 01.07.2016 tarihinde … nolu poliçeden dolayı 14.341,26 TL ve … nolu poliçeden dolayı 43.023,77 TL’lik ödeme yapıldığı, 05.10.2016 tarihinde ise Zorunlu Karayolları Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesine ilişkin …., …. nolu hasar dosyaları ile Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesine ilişkin …. nolu hasar dosyalarına ilişkin olarak davalı … ile davacı vekili arasında düzenlenen ibraname ve sulh anlaşması ile 15.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminat ve vekalet ücreti ile faiz ve yargılama giderine ilişkin toplam 34.500,00 TL yönünden ibraname ve sulh anlaşması yapıldığı, söz konusu anlaşmada …nin belirtilen bedeli ödemekle ibraname ve sulh anlaşmasında poliçedeki tüm taahhütlerini tamamen yerine getirdiğinden sigorta şirketi, araç işleteni ve araç sürücüsünün 11.05.2015 tarihinde gerçekleşen mahkemedeki işbu dosyasında dava konusu trafik kazası ile ilgili her türlü maddi ve manevi tazminattan dolayı poliçe teminatına kadar borç, yükümlülük, faiz ve taahhütlerinden ibra edilerek feragat edildiğinin belirtildiği, manevi zararın zarar gören üzerinden doğduğu ve bölünemez nitelikte bulunduğu, davacının manevi zararının da 05.10.2016 tarihli ibraname kapsamında karşılandığı, davaya konu kazaya ilişkin yeniden manevi tazminat talebinde bulunamayacağı, dava açıldıktan sonra verilen ibranamenin davacı tarafı bağladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, … Tıp Fakültesi Hastanesi 07.12.2017 tarihli 86404264- 2061 adli sağlık kurulu raporunda davacının sağ ön kolunun sol ön kola göre kısa olduğu belirtilmesine rağmen meslekte kazanma gücünde kaybı olmadığının belirtildiğini, raporda hiçbir gerekçe ve ayrıntılı açıklama bulunmadığını, rapora itirazlarını bildirdiklerini, oysa ki kaza sonrası davacı için verilen 29.01.2016 tarihli 842 numaralı … üniversite hastanesince davacının %12,1 oranında meslekte kazanma gücünün sürekli kaybı yönünde rapor düzenlendiğini, bu raporun kapsamlı ve tıbbi gerekçelerinin açıklandığını, ege üniversitesi tıp fakültesi hastanesi adli sağlık kurulu raporunun dava açılırken dosyaya sundukları bu raporla büyük bir çelişki gösterdiğini, bu çelişkinin giderilmesi için davacının davaya konu kaza ile ilgili olmak üzere yeniden muayenesinin yapılarak kaza nedeni ile oluşan meslekte sürekli kazanma gücündeki kaybın belirlenmesi talebinin mahkemece kabul edilmediğini, dosyada mevcut birbiriyle çelişkili 2 rapor bulunmasına rağmen mahkemece yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmadan ve çelişki giderilmeden hukuka ve usule aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, davalı şirkete başvuru sonucunda yapılan ödemenin davacının mağduriyetini karşılamayacak derecede komik, orantısız ve yetersiz olduğunu, davalı şirketle yapılan anlaşma veya ibranamelerin bu anlamda makbuz hükmünde olup iptal edilebilir ve geçersiz olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111.maddesi 2.fıkrasına göre, zarar görenlerin, sigorta şirketinden veya sorumlulardan aldıkları tazminatın “yetersiz” olduğunu ileri sürerek “iki yıllık hak düşürücü içinde” açacakları bir dava ile anlaşmanın iptalini ve kalan zararlarının ödenmesini isteyebileceğini, davalı … şirketince ödemelerin dava açıldıktan sonra yapıldığını, davanın açılmasına tüm davalıların sebebiyet verdiklerini, ancak mahkemece avukatlık ücretleri ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesinin usulsüz ve hukuka aykırı olduğunu, belirtilen anlaşmanın ve ödemelerin davacının zararını karşılamadığını, sigorta şirketlerinin düzenleyip imzalattıkları “geniş kapsamlı” ibranamelerin, yalnızca sigorta güvencesi ile sınırlı olarak geçerli olup, zarar görenin, işleten ve sürücüden zararın kalan bölümünü isteme hakkını ortadan kaldırmadığını, sigorta şirketine verilen ibranamedeki irade açıklamasının, hem sigortacı hem de tazminat borçlusu yönünden, ancak “sigorta kapsamı ile sınırlı olmak üzere” sonuç doğurduğunu, sigortadan para alırken ibraname veren davacının, zararın kalan bölümünü işletenden ve sürücüden isteme hakkı bulunduğunu, sigortadan alınan paranın yetersiz olup olmadığının, maddi zararın miktarının kusur oranlarına göre bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenmesi gerektiğini, sigorta şirketinin ödediği miktar ile ödenmesi gereken gerçek miktar arasında aşırı bir fark bulunup bulunmadığının, ödeme tarihindeki verilere göre belirlenmesi gerektiğini, sigorta şirketince ödenen miktarın yetersiz olduğu saptanmışsa, ibranamenin iptali için ayrıca dava açılmasına gerek bulunmayıp, ödenen miktar düşüldükten sonra bakiyesine hükmedilmesi gerektiğini, mahkemece eksik inceleme ile hukuka aykırı karar verildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, maluliyet tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince dava açıldıktan sonra verilen ibranamenin davacı tarafı bağladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkeme hakimince re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; davacı vekili davalı … şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin trafik kazası sonucu yaralanarak maluliyet zararına uğradığını ileri sürerek davacının yolcu olarak bulunduğu araç maliki ve sürücüsünden, karşı aracın maliki ve sürücüsünden ve her iki aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinden maluliyet tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Her iki tarafın kabulünde olduğu üzere, davadan sonra davalı … tarafından davacıya 01.07.2016 tarihinde 57.365,00 TL maluliyet tazminatı ödendiği, yine davadan sonra davalı … ile davacı vekili arasında düzenlenen 05.10.2016 tarihinde ibraname ve sulh anlaşması ile 15.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminat ve vekalet ücreti ile faiz ve yargılama giderine ilişkin toplam 34.500,00 TL yönünden ibraname ve sulh anlaşması yapıldığı, söz konusu anlaşmada …nin belirtilen bedeli ödemekle poliçedeki tüm taahhütlerini tamamen yerine getirdiğinden sigorta şirketi, araç işleteni ve araç sürücüsünün 11.05.2015 tarihinde gerçekleşen mahkemedeki işbu dosyasında dava konusu trafik kazası ile ilgili her türlü maddi ve manevi tazminattan dolayı poliçe teminatına kadar borç, yükümlülük, faiz ve taahhütlerinden ibra edilerek feragat edildiğinin belirtildiği, ibranamede belirtilen 34.500,00 TL’nin davacı tarafa ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı vekilince dava dilekçesi ekinde ibraz edilen ve hasar dosyası içinde de bulunan İzmir… Üniversitesi Hastanesince düzenlenen 29.01.2016 tarihli raporda davacının meslekte kazanma gücünü % 12,1 oranında kaybettiği bildirilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 05.10.2016 tarihli ibraname tarihinden sonra … Tıp Fakültesi Hastanesince düzenlenen 07.12.2017 tarihli raporda ise davacının meslekte kazanma gücünde kaybı olmadığı belirtilmiştir. Anılan bu ibraname, davacının maluliyet oranının yani zararının belirlenmesi için mahkemece maluliyet raporu ve aktüerya bilirkişi raporu alınmadan önce verilmiş olmakla, davacının maluliyet oranı ve hak edeceği tazminatı belirlemeden önceden verdiği bu ibranamenin henüz belirli hale gelmemiş alacağa ilişkin olduğu açıktır. Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde, ödenen miktarların yetersiz olup davacının zararını karşılamadığını, ibranamenin makbuz hükmünde olduğunu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, KTK’nın 111/2. maddesi gereğince ödeme tarihindeki verilere göre ödenen miktar ile ödenmesi gereken miktar arasında aşırı fark bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini belirterek KTK’nın 111/2. maddesi kapsamında ibranameden dönme ve ibranamenin iptali iradesini ortaya koyduğundan ibranamede belirtilen sulh ve feragata hukuki bir değer izafe edilmesi ve ibranamenin davacı tarafı bağladığını kabul etmek mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Dairesinden kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporu alınmasından sonra, aktüer bilirkişi incelemesi yaptırılması ile davalı tarafından yapılan ödemelerin, ödeme tarihlerindeki verilere göre yeterli olup olmadığı tespit edilip yetersiz ise daha sonra güncel verilere göre hazırlanacak rapor tarihine kadar işleyecek yasal faiziyle birlikte ödemelerin güncellenerek toplam tazminattan mahsubu ile bakiye tazminat miktarı hesaplattırılarak ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın esasına etkili deliller toplanmadan yazılı şekilde dava açıldıktan sonra verilen ibranamenin davacı tarafı bağladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazları haklı bulunmuştur. Nitekim Yargıtay 17. HD’nin 2015/5333 E -2018/210 K, 2016/14876 E- 2019/6046 K, 2013/11231 E – 2014/13018 K içtihatları da bu doğrultudadır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.04.2018 tarih, 2016/830 E. – 2018/365 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere 26.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.