Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1716 E. 2021/1312 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1716
KARAR NO : 2021/1312

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09.05.2018
NUMARASI : 2017/809 E. 2018/510 K.
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 09.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.11.2021

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.05.2018 tarih 2017/809 E. 2018/510 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, müvekkillerinin halen davalı kooperatifte üye olup ortak olarak bir dairenin sahibi olduklarını, davalı kooperatifin 18.06.2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında gündemin 4-5-6-7-9-10 maddeleri çerçevesinde alınan kararların kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğunu, müvekkillerinin genel kurul kararına katılıp karara muhalif kaldığını, kooperatifçe … ilçesi, … ada, … parsel ve … ada … parselde arsa payı karşılığı 2 blok halinde inşaat yapıldığını, bu inşaatın paylaşımı hususunda arsa sahipleri ile kooperatif arasında İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/75 esas sayılı dosyasında davanın halen derdest olduğunu, bu davada keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak alınan bilirkişi raporunun kooperatif lehine geldiğini, … ada … parselde inşa edilen binaya kooperatif üyelerinin yerleştiğini, bu nedenle arsa sahiplerince kendi haklarına tecavüz edildiği ve sözleşme uyarınca almaları gereken inşaat paylarını alamadıklarının iddia edildiğini, inşaatların arsa sahiplerine eksik teslim edilip edilmediği noktasında derdest dava neticelenmeden iddia edilen eksik inşaat payı oranında arsa sahiplerine para ödenmesi noktasında genel kurul kararı alınmasının hukuka aykırı olduğunu, eksik teslim edildiği iddia edilen inşaat payı karşılığı arsa sahiplerine ödenmesine karar verilen bedelin neye göre ve hangi kriterlere göre tespit edildiğinin belli olmadığını, bu hususta bir mahkeme kararı, uzman görüşü vs. bulunmadığını, yönetim kurulunun kendi insiyatifine göre böyle bir para tespiti yapamayacağını, alt blok dairelerin tamamlanması işinin davalı taraflardan birinin oğluna verilmesinin de etik olmadığını, karşı tarafa verilmek üzere ayrılan 12 dairenin işgal edildiğini ve işgal edenlerin daire sahibi yapıldığını, dava konusu genel kurul kararı ile hukuk ve ahlaka aykırı işlemin yasallaştırılmaya çalışıldığını ileri sürerek, davalı kooperatifin 18.06.2017 tarihinde yapılan olağan gelen kurul toplantısında gündemin 4-5-6-7-9-10 maddeleri ile alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, kooperatifin kuruluşundan beri davacının 2009-2013 yılları arasında yönetim kurulu üyeliğinin yanı sıra kooperatifin avukatlığını da yaptığını, 2003 yılından bu yana davacının yönetim kurulu üyesi olduğu yıllar dahil yapılan tüm genel kurullarda arsa sahipleri ile olan sorunların anlaşma ile sonuçlandırılması için yönetim kuruluna sürekli yetki verildiğini, İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/75 esasında görülen arsa sahipleri ile kooperatif arasında devam eden davanın yerel mahkemede kooperatif lehine sonuçlandığını, Yargıtayda ise kararın bozulduğunu, mahkemece bozma kararına uyularak yargılamaya devam edildiğini, bozma kararı doğrultusunda yönetim kurulunun kooperatif ve ortaklar lehine olacak olası durumları dikkate alarak 2014 yılı olağan genel kurul öncesi ortaklarla gruplar halinde bilgilendirme ve çözüm önerileri için toplantılar yaptığını, bu toplantılardan elde edilen önerilere göre alternatifli bir anlaşma protokolü hazırlayarak sorunun bir an önce bitirilmesi yönünde gündem oluşturduğunu, 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında da anlaşma protokolünün üyelerce kabul edildiğini, kabul edilen anlaşma uyarınca 1 yıl bir sürede yapıların tüm dairelerinin yapı kullanma izin belgeleri alınarak kat mülkiyeti tapularının çıktığını ancak bu protokolde öngörülen sürenin aşılması sebebiyle arsa sahipleri ile yeniden yapılan müzakere sonucu uygulama protokolü hazırlanarak imzalandığını ve bu protokolün dava konusu genel kurulda ortaklara açıklanarak ortakların onayına sunulduğunu, davacının iptalini istediği tüm maddelerin 1 red oyuna karşın oy çokluğu ile genel kurulda kabul edildiğini, ezici çoğunluktaki kabul oyuyla arsa sahipleri ile yapılan protokolün uygulanmasına karar verildiğini, davacınında bu protokol gereği kooperatife olan borçları ile arsa sahiplerine ödenmesine karar verilen parayı ödeyerek ortağı olduğu dairenin tapu kaydını üzerine aldığını, buna rağmen iptal davası açmasınında hukuki yararı olmadığı gibi dava açmasının da kötü niyetli olup hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, genel kurulun ezici iradesinin arsa sahipleri ile yapılan anlaşmanın uygulanması yönünde olduğunu, davacılar dahil ortakların tamamına yakınının daire tapuları üzerine ferdileştiğinden kararın iptal edilmesinin kaosa neden olacağı gibi genel kurulun iradesine müdahale olacağını, ortakların tamamen lehine olan bu maddedeki protokolün uygulanmasının tamamlanmış olmasının dahi davanın reddi için yeterli bir neden olduğunu, arsa sahiplerine ödenmesi gereken paraların 2015 ve 2016 yıllarında yapılan olağan ve olağanüstü genel kurullarda görüşülerek kabul edildiğini, dava konusu genel kurulda sadece daha önceki genel kurullarda kabul edilen protokolün uygulama protokolünün görüşüldüğünü, alınan kararların yasaya ve ana sözleşmeye uygun ve iyi niyet kurallarına uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/75 Esas sayılı dosyasında davacı kooperatif ile davalı arsa sahipleri arasındaki davanın yargılama safahatında mahkemece davacıların ve davalıların paylarının belirlendiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 20.07.2010 tarihli 2010/2403 E – 2010/4224 Karar sayılı kararı ile “1997 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi kapsamında sözleşmedeki paylaşım şeklinin değiştirildiğinin kabul edilemeyeceği, yapılan fazla imalatların bedelinin arsa sahiplerinden istenemeyeceği, ancak yüklenicinin arsa sahibinin bağımsız bölümlerine sözleşmede kararlaştırılan dışında imalat yaptığı taktirde bunların bedelinin istenebileceği, ortak yerlere yapılan fazla imalatlardan dolayı yüklenicinin arsa sahiplerinden talepte bulunamayacağı” gerekçesiyle yeniden rapor alınması kapsamında kararın bozulduğu, mahkemece yargılamaya devam olunduğu, daha sonra tarafların anlaşma yoluna gittikleri, dava konusu genel kurulda dava dışı arsa sahiplerine bırakılan 36 adet dairenin onarımı ve eksiklerinin giderilmesi, bu konuda anlaşma yapılması için yönetim kuruluna yetki verilmesi, protokolün hazırlandığı ve buna ilişkin karar alındığı, tarafların anlaşmasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, gündemin 4. maddesinde gelir gider hesaplarının ve yönetim kurulu faaliyetlerinin oylandığı, 1 red oyuna karşılık tüm üyelerin yönetim kurulunu ibra ettiği, gündemin 5. maddesiyle 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında arsa sahipleriyle yapılan protokol uyarınca gerekli yapı kullanma izin belgelerinin alınması arsa sahipleriyle yeni bir uygulama protokolünün hazırlanmasının oylandığı ve oylamayla kooperatifin arsa sahiplerine bir takım ödemeler yaparak anlaşmaya vardığı, bu anlaşmanın kapsamında İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/75 Esas sayılı davada ve diğer davalarda tarafların karşılıklı olarak feragat etmeyi kabul ettikleri, bu protokolün de 1 red oyuna karşılık diğer üyelerin tümü tarafından kabul edildiği, gündemin 6. maddesinde arsa sahipleriyle varılan anlaşmayla … … İlçesi … ada … parselde bulunan kooperatif adına alınacak dairelerin azami satın alma değerlerinin belirlenmesi ve satın alınan bu daireler üzerinden arsa sahipleri lehine ödenmeyen borç kadar ipotek konulmasının 1 red oyuna karşılık tüm üyelerin oy çokluğuyla kabul edildiği, gündemin 7. maddesi ile … … İlçesi … ada … parselde bulunan kooperatifin tüzel kişiliğine geçmiş yada geçecek olan bağımsız bölümlere ortak kaydı yapılması durumunda asgari 350.000,00 TL değer belirlendiği, bu kararın da 1 red oyuna karşılık oy çokluğuyla kabul edildiği, gündemin 9. maddesiyle bütçenin 450.000,00 TL’lik kısmının harcandığı, borcu olan ortaklardan toplanacak parayla harcamaların karşılanacağı yönünde karar alındığı ve bu konuda uygulanacak gecikme cezası ve faizin belirlendiği, yine gündemin 10. maddesiyle kooperatifin tasfiyesi yönünde karar alındığı, kooperatif lehine alınan tüm kararların ana sözleşmeye ve iyi niyet kuralına aykırı olmayan hükümler içerdiği, ortakların karar verme iradelerinin de bulunduğu, tüm taleplerin katılan kooperatif ortaklarınca tartışıldığı, 47 ortaktan 34 ortağın toplantıya katıldığı, 33 ortağın kabul oyu ile kararların alındığı, (red oyu veren üyenin davacı … olup kendisi ve vekaleten temsil ettiği diğer paydaş … adına red oyu verdiği), kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet hükümlerine aykırı bir yön bulunmayan bu kararların iptali talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, mahkemece usule ve esasa yönelik yeterli irdeleme yapılmadan davanın tek celsede bitirildiğini, mahkemece usule ilişkin eksikliklerin giderilebileceğinin kabulü ile davanın diğer şartları yönünden de incelendiği ibaresi kullanılarak muallak bir söylemle gerekçesinin ne olduğunun açıklanmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, dava konusu genel kurul kararlarında hayatın akışının tam tersi istikametinde birilerinin haksız kazanç elde ettiği yönünde hukuka aykırılıklar bulunduğunu, arsa sahipleri ile kooperatif arasında görülen davada bozma kararı üzerine keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığını, bilirkişi raporunun kooperatif lehine geldiğini, raporun iyi niyet kurallarına ve hukuka aykırı olarak düzenlendiğini, kooperatifçe … ada … parselde inşa edilen binaya kooperatif üyelerinin yerleştiğini, arsa sahiplerinin kendi haklarına tecavüz edildiği yine sözleşme uyarınca almaları gereken inşaat paylarını alamadıklarını iddia ettiklerini, bu aşamada inşaatların arsa sahiplerine eksik teslim edilip edilmediği noktasında dava neticelenmeden bu yönde karar alınmasının hukuka aykırı olduğunu, kooperatif yönetiminin lehlerine gelen bilirkişi raporuna adeta üzüldüğünü, eksik teslim edildiği iddia edilen inşaat payı karşılığı arsa sahiplerine ödenmesine karar verilen paranın ne şekilde tespit edildiğininde belli olmadığını, bu konuda bir mahkeme kararı ya da uzman görüşü vs. olmadığını, arsa sahiplerine verilmek üzere ayrılan 12 dairenin işgal edildiğinin tespit edilmesine rağmen dava konusu genel kurul kararı ile işgalcilerin bu dairelere malik yapılmasının hukuka ve ahlaka aykırı işlemin yasallaştırılmaya çalışıldığını, 12 senedir boş olan dairelerin bir anda işgal sonrası bir takım devirlere maruz kaldığını, ayrıca kooperatif üyesi olan bir kişinin başkasına yaptığı haklı devir için kooperatif yönetiminin devir işlemini kabul etmeyerek devir alanın devirden vazgeçmesi sebebiyle asıl kooperatif üyesini de zarara uğrattığını, bu üyenin bu genel kurul işlemine karşı açtığı davanın İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1055 esas sayılı dosyasında davanın kabulü ile sonuçlandığını, bu dosya ile yönetimin hangi boyutta olduğunun açıkça görüleceğini, kooperatif yönetiminin tamamen arsa sahibi lehine yaptığı işlemlerin kabul edilemeyeceğini, eksik teslim edildiği iddia edilen inşaat payı için tespit edilen bedelin, neye göre ve hangi kriterler göre belirlendiğinin de belli olmadığını, yönetim kurulu üyeleri ile arsa sahipleri arasında danışıklı bir işlem olup olmadığı hususunda soru işaretleri bulunduğunu, hissedarı belli olmayan 2 kooperatif dairesinin sahiplerinin belli olduğunu, bu manada açılan davaların derdest olduğunu, dava konusu genel kurul toplantısında gündemin 4-5-6-7-9-10 maddeleri ile alınan kararların kanuna ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olup iptali gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu genel kurul toplantısının gündemin 4. maddesinde gelir gider hesaplarının ve yönetim kurulu faaliyetlerinin, yönetim kurulunun ibrasının oylandığı, gündemin 5. maddesiyle 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında arsa sahipleriyle yapılan protokol uyarınca gerekli yapı kullanma izin belgelerinin alınması arsa sahipleriyle yeni bir uygulama protokolünün hazırlanmasının oylandığı ve oylamayla kooperatifin arsa sahiplerine bir takım ödemeler yapması, bu anlaşmanın kapsamında İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/75 Esas sayılı davada ve diğer davalarda tarafların karşılıklı olarak feragat edilmesi konularında karar alındığı, gündemin 6. maddesinde arsa sahipleriyle varılan anlaşmayla kooperatif adına alınacak dairelerin azami satın alma değerlerinin belirlenmesi ve satın alınan bu daireler üzerinden arsa sahipleri lehine ödenmeyen borç kadar ipotek konulmasına karar verildiği, gündemin 7. maddesi ile kooperatifin tüzel kişiliğine geçmiş yada geçecek olan bağımsız bölümlere ortak kaydı yapılması durumunda asgari 350.000,00 TL değer belirlenmesinin kararlaştırıldığı, gündemin 9. maddesiyle bütçenin 450.000,00 TL’lik kısmının harcandığı, borcu olan ortaklardan toplanacak parayla harcamaların karşılanacağı yönünde karar alındığı ve bu konuda uygulanacak gecikme cezası ve faizin belirlendiği, gündemin 10. maddesiyle kooperatifin tasfiyesi yönünde karar alındığı, 47 ortaktan 34 ortağın dava konusu genel kurula katıldığı, alınan kararlara sadece davacı …’ın kendisi ve vekaleten temsil ettiği diğer davacı paydaş … adına red oyu verdiği, 33 ortağın kabul oyu ile tüm kararların alındığı, toplantı ve karar nisabının bulunduğu, tüm gündem maddelerinin katılan ortaklarca genel kurulda tartışıldığı, kooperatif ile dava dışı arsa sahipleri arasındaki derdest davanın anlaşmalarına engel bir durum oluşturmadığı, davacı dışında toplantıya katılan tüm ortakların anlaşmayı uygun bularak kabul oyu verdikleri, kooperatif ile dava dışı arsa sahiplerinin anlaşmasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, genel kurulda ortakların ödeme bedellerini resen ve belli kriterlere bağlayarak tespit ettikleri, dava konusu genel kuruldan önce yine kooperatif ile dava dışı arsa sahipleri arasında yapılan protokolün karar altına alındığı 02.08.2015 tarihli genel kurul toplantısında bu doğrultuda alınan kararların aynı iddialarla iptali istemiyle davacı tarafından açılan davada yapılan yargılama sonucunda İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1045 E 2015/1061 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2016/1875 Esas 2018/3332 K sayılı 25.05.2018 tarihli ilamı ile davacının temyiz itirazları yerinde görülmeyerek kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği, dava konusu 18.06.2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında gündemin 4-5-6-7-9-10 maddeleri çerçevesinde alınan kararların kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olmadığı sonucuna varılmakla; mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Her ne kadar dava konusu genel kurul toplantı tutanağında toplantıya katılan davacının alınan kararlara muhalafet şerhi bulunmamakta ve muhalefet şerhi dava şartı ise de; istinafa gelenin sıfatı da gözetilerek red kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan bu nedenle kararın kaldırılmasına gerek görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacılardan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacıların yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09.11.2021