Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1647 E. 2021/538 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1647
KARAR NO : 2021/538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.05.2018
NUMARASI : 2017/57 E. 2018/518 K.
DAVANIN KONUSU : Hasar ve Değer Kaybı Bedeli
KARAR TARİHİ : 26.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.04.2021
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.05.2018 tarih 2017/57 E. 2018/518 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ….. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 15.09.2016 tarihinde davalının trafik sigortacısı olduğu aracın müvekkinin temlik alacaklısı olduğu araca çarpmak suretiyle hasarlanmasına neden olduğunu, kaza tutanağında çarpan aracın çıktığı yol tali yol olarak gösterilmiş ise de sözkonusu alan teknik olarak tali yol olmayıp benzin istasyonu içinde bulunan bir alan olduğunu, davalı sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğunu, aracın kaza sonrası çekici vasıtası ile servise çekilerek hasar ihbarı yapıldığını ve eksper tarafından gerekli incelemeler yapıldıktan sonra müvekkili tarafından tamir edilerek malikine teslim edildiğini, ancak araç teslim tarihi itibari ile sigorta şirketince ödeme yapılmaması nedeniyle araç malikinin mağdur olmaması için alacağın temlik alındığını, alacaklarının ödenmesini teminen davalı sigorta şirketine 15.11.2016 tarihinde başvurulması üzerine davalı sigorta şirketince 1.458,99 TL hasar ve 705,50 TL değer kaybı ödemesi yapıldığını, hasar bedelinin ve değer kaybının eksik ödendiğini, zararın ödenmeyen kısmı için davalının sorumluluğunun devam ettiğini ve kısmi ödeme tarihi olan 02.11.2016 tarihinde temerrüde düştüğünü ileri sürerek şimdilik 2000,00 TL bakiye hasar bedeli, 100,00 TL bakiye değer kaybının 02.11.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile, 236,00 tl çekici ücretinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini, 236,00 tl eksper ücretinin yargılama gideri olarak hükümde nazara alınmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili şirketin poliçelerden kaynaklanan sorumluluğunun azami teminat limiti dahilinde gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olup meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün %50 oranında kusurunun bulunduğunu, sigortalı aracın kusur durumunun mahkemece belirlenecek bilirkişi raporu vasıtasıyla tespiti gerektiğini, kaza tarihi ve poliçe vadesi itibari ile 01.06.2015 yürürlük tarihli Genel Şartlarda düzenlenen hesaplama kriterleri dikkate alınarak değer kaybının tespiti gerektiğini, davalı müvekkili şirket tarafından bu kritlerlere göre hesaplanan 1.411-TL değer kaybı bedelinden sigortalı aracın %50 kusur oranına isabet eden 705,50-TL değer kaybı bedelinin ödendiğini, ekspertiz raporu ile araçta KDV hariç 2.917.TL hasar tespit edildiğinden %50 kusuruna göre 1.458,00 TL hasar bedeli ödendiğini, müvekkili şirketin olayda temerrüdü bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğu, araçta yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam KDV dahil 13.621,87 TL hasar meydana geldiği, davalı sigorta şirketinin ise sigortalı aracın sürücüsünün % 25 kusuru oranında 3.405,46 TL zarardan sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu 1.458,99 TL ödemenin mahsubu ile 1.946,47 TL zararın davalı sigorta şirketinden tahsilinin gerektiği, ayrıca aracın değer kaybının da 3.000,00 TL olması nedeniyle sorumluluk miktarı olan 750,00 TL ‘dan daha önce ödenen 705,50 TL ‘nin mahsubu ile geri kalan 44,50 TL değer kaybından da sorumlu olduğu, ayrıca bilirkişi raporu ile belirlenen çekme ücreti ve eksper ücretinin de gerçek zarar içerisinde değerlendirilmesi nedeniyle bu zararın da davalı sigorta şirketinden karşılanması gerektiği, davalı sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarih olan 02.11.2016 tarihinde temerrüde düştüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 1.946,47 TL hasar bedeli, 44,50 TL değer kaybı, 236,00 TL çekici ücreti ve 236,00 TL eksper ücreti toplamı olan 2.462,97 TL ‘nin 02.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili , kazanın özel mülk olan petrol istasyonu içerisinde meydana geldiğini, kaza yerinin kavşak olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca hasar bedeli üzerinden yapılan % 5 iskontonun yasal olmadığını, asıl uyuşmazlığın kusura ilişkin olduğunu, bilirkişi raporunda kaza yerinin karayolu olmamasına rağmen KTK’ya tabi olduğunun belirtildiğini, KTK’nın 2. Ve 3.maddesine göre akaryakıt istasyonunun karayolu olmadığını,özel mülk alanı olduğunu, kavşağın ise iki ya da daha fazla karayolunun kesişmesi ve ya birleşmesi ile oluşan ortak alan olarak tanımlandığını, dava konusu olayda kara yolu olmayan özel mülk içindeki iki yolun birbirine üstünlüğü olmayacak şekilde birleşmesinin söz konusu olduğunu, benzin istasyonu içerisinde kavşak düzenlemesinin bulunmadığını, ayrıca kaz yerinin kavşak olduğunu belirten herhangi bir işaretlemenin de bulunmadığını, kaza yeri düz ve geniş alan olmasının kavşak olarak nitelendirilmesini imkansız kıldığını, hatta yıkama alanının istasyona bağlayan kısmın yol olarak dahi değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı aracının sürücüsünün gaz aldıktan sonra sağdan yıkama ünitesinden bir aracın çıkacağını bilmesinin mümkün olmadığını, kaza yerinin kavşak olup olmadığı konusunda bir tereddüt ve tartışma olması nedeniyle HMK 31.maddesinde belirtilen hakimin davayı aydınlatma ödevi gereğince bu durumun Karayolları Fen Heyeti ya da İTÜ’den rapor alınmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerektiğini,bu konudaki itiraz ve taleplerinin mahkemece dikkate alınmadığını, ortada bir yol ve hatta iki yolun birleşmesi olarak adlandırılan kavşak diye tabir edilen bir alan yokken bilirkişinin kaza mahallini kavşak olarak nitelendirip sağdan gelenin üstünlüğünden bahsetmesinin olaya ve KTK’na uygun olmadığını, hangi durumlarda bir yerin kavşak olarak kabul edilebileceği ve kusur konusunda Karayolları Fen Heyeti ya da İTÜ’den rapor alınmasını talep ettiklerini, özel mülk olan benzin istasyonu içerisinde gerçekleşen kazanın kazanın ve mülkün özellikleri nazara alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, istasyonun araç trafiğine açık alanları nazara alınarak genel akım ve seyrin ne şekilde olduğu, yıkama bölümünün istasyonunu arka alanında ve sağında olmakla soldan akan trafiğe katılmak isteyen istasyon müşterilerinin yolu çıkış şekillerini de nazara alınması gerektiğini, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından bakiye hasar ve değer kaybı bedeli, çekici ile eksper ücretinin tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 2.maddesinde “Bu kanun karayollarında uygulanır, ancak aksine bir hüküm yoksa a)Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerde de bu kanun hükümleri uygulanır” hükmü yer almaktadır. Eldeki davada, mahkemece alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporunda; trafik kazasının benzinlikte meydana gelmesi nedeniyle KTK’nın uygulanacağı, petrol istasyonunun yolun sağında girişi olup gidiş yönüne doğru da caddeye çıkışının olduğu, benzinlik içinde market olarak çalıştırılan binanın arkasındaki otomatik araç yıkama makinesinden benzin pompaları istikametine doğru caddeye paralel olan yol ile bina önünden cadde çıkışına doğru olan yolun kesiştiği dörtlü bir kavşak olduğu, dava konusu kazanın benzinlik içinde market olarak çalıştırılan binanın oluşturduğu kavşakta meydana geldiği, bu nedenle benzinlik içinde kavşak oluşturan binanın arkasında ve önünden gelen yolların kesişmesinin kavşak tarifine de uygun olduğu, sağdan gelen sigortalı araç sürücüsünün geçiş üstünlüğü bulunması ve davacı araç sürücüsünün sağdan gelen araca geçiş üstünlüğü tanımaması nedeniyle davacı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğu, davalı araç sürücüsünün ise % 25 oranında kusurlu olduğu belirtilmekle, 2918 sayılı KTK’nın 2.maddesine göre akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerde de bu kanun hükümleri uygulanacağından bilirkişi raporu dosya kapsamına, olayın oluş şekline uygun ve denetime elverişli bulunmakla, mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak kabul edilen kusur oranı doğru olup davacı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.
Bilirkişi tarafından tespit edilen hasar bedelinde indirim yapılmadığı, davaya konu aracın onarımının temlik alan davacı tarafından gerçekleştirilmesi ve yedek parça fiyatlarında bizzat temlik alan davacı tarafından %5 iskonto yapılması nedeniyle davacı vekilinin bu husustaki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26.04.2021