Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1625 E. 2021/779 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1625
KARAR NO : 2021/779

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2018
NUMARASI : 2016/555 Esas 2018/501 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.06.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı Aydın 4.Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 08.10.2020 gün ve 2017/236 E. – 2020/243 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 16.04.2015 tarihinde davalının ZMMS sigortacısı olduğu aracın yaya haldeki müvekkiline çarpması ile meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır derecede yaralandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL geçici iş göremezlik 1.000,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, geçici iş göremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, gerçek zararın belirlenmesi gerektiğini, davadan önce müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, Tosya Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/357 esas sayılı dosyasında dava dışı sürücüsü …. hakkında kamu davası açıldığı ancak, yargılama sırasında davacının sürücü sanık ile anlaştığını, sanığın tüm masrafını karşıladığından şikayetçi olmadığını beyan etmesi üzerine kamu davasının düşmesine karar verildiğini, arabuluculuk tutanağının incelenmesinde 50.000,00 TL tazminat karşılığında davacının şikayetinden feragat edeceğini ve birbirlerinden şikayetçi olmayacağını belirterek uzlaştıklarının anlaşıldığı, CMK’nın 253/19 maddesi gereğince taraflar arasındaki uyuşmazlığın arabulucu vasıtasıyla giderilerek tutanak düzenlendiği, davalı sigortacının uzlaşma yapılan sürücünün sigortacısı olması nedeniyle açılan davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davacıya imzalatılan matbu uzlaştırma teklif formunda genel bir ifade tarzında uzlaşmanın sağlanması halinde tazminat davası açılamayacağının yazılı olduğu, kusuruyla zarara sebebiyet veren sürücü yanında kanundan ve sözleşmeden kaynaklanan hukuki sorumlulukları bulunan işleten ve sigorta şirketine de tazminat davası açılamayacağının açıklanmadığını, müvekkilinin böyle bir uzlaşma teklifi ile uzlaşmadan sadece sürücünün yararlanacağı, işleten ve sigorta şirketinin hukuki sorumluluğunun devam edeceği düşüncesine kapıldığını, uzlaşma teklifinin hukuk devleti, hukuki güvenlik, hukuk, belirlilik , hak arama özgürlüğü ve adil yargılama ilkelerine ayrıca CMK 253/5 maddesindeki düzenlemeye aykırı olduğunu, sözleşmelerin sonuç doğurabilmesi için en az 12 puntoyla yazılmaları, hükümlerin müzakere edilmesi, açık ve anlaşılır olması koşullarına tabi tutulmasının da gözden uzak tutulmaması gerektiği, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4 ve 6098 sayılı TBK’nın 23., 6502 sayılı kanunun 5/3.fıkrasıyla standart önceden hazırlanmış sözleşmelerdeki şartların ilgililerle müzakere edilmediğinin kabul edilmekte olduğunu, yapılan ödemenin müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığın, yetersiz bir bedel karşılığında tarafların arabuluculuk prosedürünü gerçekleştirmiş olması, müvekkili gerçek zararının giderilmesi için başvurabileceği tüm hukuki haklardan feragat ettiğine dair bir ibarenin kullanılması ve bunu kanun maddesi ile uyarlama yapılmasının tamamı ile hayatın olağan akışına aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve deliller toplandıktan ve değerlendirildikten sonra işin esasına ilişkin karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının tahsili istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
5271 sayılı CMK’ nın 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “, CMK’ nın 253/19. Bendinde “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup, anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.
” Arabuluculuk Anlaşma Tutanağı ” başlıklı belgenin incelenmesinde; 29.05.2015 tarihinde davacı ile sigortalı araç sürücüsü davacının vekili ve arabulucu tarafından tutanağın alt kısmının imzalandığı, tutanakta “taraflar birbirlerinden olan alacaklarını dava konusu yapmayacakları hususunu taahhüt ederler. Ayrıca taraflar müzakere edip neticeleri hususunda anlaşmaya varmış oldukları iş bu olayla ilgili olarak ceza davası açmaktan feragat ettiklerini ve birbirlerinden şikayetçi olmayacaklarını, vaki şikayetlerinden de feragat edecekleri hususunu karşılıklı olarak taahhüt etmişlerdir. Taraflar tazminat miktarı olarak 50.000,00 TL …. tarafından (sigortalı araç sürücüsü) ….’ a (davacı) ödenmesine karar vermişlerdir. ” şeklinde tutanakta anlaşma şartları bölümünde yazıldığı, tutanağın ödeme planında ise “5.500,00 TL nakden, 29.05.2015 tarihinde …. tarafından …. tutanak mümzileri huzurunda ödenmiştir. Bakiye için …., …. lehine düzenlenmiş 29.05.2015 tanzim tarihli 05.06.2015 vade tarihli 44.500,00 TL bedelli bir adet bonoyu huzurda tanzim ederek ….a teslim etmiştir. ” şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davaya konu kazaya ilişkin davalının ZMMS sigortacısı olduğu sigortalı araç sürücüsü hakkında taksirle davacının yaralanmasına neden olması eylemine ilişkin yapılan soruşturma sonucunda,16.06.2015 tarihinde düzenlenen iddianamede, taraflar uzlaşamadıklarından kamu davası açıldığı açıklanmış olup, Tosya Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/357 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, müşteki davacının talimat mahkemesince 16.12.2015 tarihli celsede alınan ifadesinde; sanık ile anlaştığını, tüm masraflarını sanığın karşıladığını, bu nedenle şikayetçi olmadığını beyan ettiği, 21.01.2016 tarihinde mahkemece TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8 maddeleri gereğince kamu davasının düşmesine karar verildiği görülmüştür. Uzlaşma nedeniyle düşme kararı verilmediği, şikayetten vazgeçme nedeniyle CMK ‘nın 223/8.maddesi uyuarınca düşme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Kamu davası açılmadan önce ve sonrasında, davacı ile sigortalı araç sürücüsü arasında uzlaşma sağlanamamış olmasına, ceza dosyasında davacının şikayetten vazgeçmesi nedeniyle düşme kararı verilmesine göre, ilk derece mahkemesince deliller toplanarak esas hakkında karar verilmesi gerektiği halde, yukarıda anılan kanun hükümlerine aykırı olarak, uzlaşma yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerindedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince, dava şartının bulunmadığına ilişkin kabulü usul ve yasaya aykırı bulunmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-5 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.05.2018 tarih 2016/555 Esas 2018/501 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-5 maddesi gereğince kesin olmak üzere 28.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.