Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1593 E. 2021/1245 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1593
KARAR NO : 2021/1245

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.03.2018
NUMARASI : 2017/876 E. 2018/288 K.
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 25.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.10.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.03.2018 gün ve 2017/876 E. 2018/288 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı kooperatifin 30.06.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin toplantıya katılarak kooperatif yönetimince önceden hazırlanan kararların hukuka aykırı bir şekilde genel kuruldan geçirildiğini, genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin kooperatif başkanı tarafından kooperatife naylon üye yapıldığını, bu kişilerin kooperatif giriş aidatını ödemesi gerekirken ödemediğini, aksine kooperatifçe bu kişilere para ödendiğini, halen kooperatifin kayıtlı 52 ortağı bulunduğunu, bu üyelerden 16 tanesinin kooperatif başkanı tarafından hiçbir bedel ödenmeksizin kooperatife ortak yapıldığını, bu kiavalı kooperatifin 30.06.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin toplantıya katılarak kooperatif yönetimince önceden hazırlanan kararların hukuka aykırı bir şekilde genel kuruldan geçirildiğini, genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin kooperatif başkanı tarafından kooperatife naylon üye yapıldığını, bu kişilerin kooperatif giriş aidatını ödemesi gerekirken ödemediğini, aksine kooperatifçe bu kişilere para ödendiğini, halen kooperatifin kayıtlı 52 ortağı bulunduğunu, bu üyelerden 16 tanesinin kooperatif başkanı tarafından hiçbir bedel ödenmeksizin kooperatife ortak yapıldığını, bu kişilerin giriş aidatı ödemediği gibi daha sonra genel kurulca belirlenen kooperatif aidatlarını da ödemediklerini, bu kişilerin genellikle genel kurul toplantılarına fiilen katılmadığını, gösterilen kişilere vekalet vererek kooperatif yönetiminin istediği kararların genel kuruldan geçirilmesine aracılık ettiklerini, davalı kooperatife ait arsanın rant değeri yüksek olan bölgede olduğunu, kooperatif başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin gerçekte kooperatifle ilgisi olmayan kooperatife hiçbir şekilde ödeme yapmayan kişileri kooperatif ortağı yaparak kooperatife ait arsada hisse sahibi gösterdiğini, sonradan ortak yapılan bu kişilerin paylarının yönetim kurulu üyelerine ait olduğunu, bu şekilde yıllardır kooperatife aidat ödeyen ortakların kooperatif arsasındaki hisse miktarının düşürülerek gerçek ortakların zarara uğratıldığını ileri sürerek davalı kooperatifin 30.06.2017 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının iddialarının gerçeği yansıtmayıp hiçbir delil ve dayanağının olmadığını, her zaman eksik aidatların üyelerden tahsil imkanı olup genel kurul kararının iptal sebebi olmadığını, kooperatifin tüm üyelerinin usulüne uygun şekilde üyeliğe alınmış olup, dava konusu genel kurulda da üyelik sıfatı taşımayan hiç kimsenin genel kurula katılmadığını, naylon üye tabir edilen üyelerin kimler olduğunun dahi açıklanmadığını, alınan genel kurul kararlarının usulsüz olması, iyi niyete veya ahlaka aykırılığı gibi bir iddianın ileri sürülmediğini, üyelik sıfatı taşımayan kişilerin oy kullanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının genel kurulda bu hususta hiçbir itirazda bulunmadığı gibi muhalefet şerhi de koymadığından dava açma hakkının bulunmadığını, geçmiş genel kurullarda da davacının üyelerin usulsüz olarak kooperatife alındığı yolunda hiçbir itirazının bulunmadığını, kooperatif ortaklarının uzun süredir hiçbir değişim göstermediğini, dava konusu genel kurulda 10 tanesi asaleten 3 tanesi vekaleten olmak üzere 13 üyenin toplantıya katıldığını, 16 naylon üyenin vekaletleri toplanarak genel kurula katılmaları gibi bir durumun söz konusu olmadığını, dava konusu genel kurulda alınan karaların usulüne uygun olup oy birliğiyle alınan kararların üyelerin menfaatine uygun olduğunu, gündemin 4.maddesinde alınan kararla yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasının gerçekleştiğini, 50,00 TL gibi düşük aidat toplanmasına karar verildiğini, alınan kararlarda hiçbir usulsüzlük söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin 48 ortağının bulunduğu, dava konusu genel kurul toplantısına 10 ortağın asaleten 3 ortağın vekaleten olmak üzere 13 ortağın katıldığı, 1163 sayılı yasanın 45. maddesinde düzenlenen toplantı nisabının sağlandığı, 1163 sayılı yasanın 53. maddesinde genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahiplerinin genel kurul kararları aleyhine dava açabileceklerinin düzenlendiği, davacının dava konusu edilen genel kurula katılmadığı ancak anılan hüküm uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin toplantıya ve karara katılmış bulunduğunu iddia eden davacı açısından alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada gerekli olan red oyu ve muhalefet şerhi koşulunun aranmayacağı ve davacı açısından iptal davası açma koşullarının oluştuğu, kooperatifin 16 üyesinin kooperatif başkanı tarafından hiç bir bedel ödemeksizin kooperatife ortak yapılan kişiler oldukları, bu üyelerin kooperatife girişlerinde giriş aidatı ödemediği gibi genel kurulca belirlenen kooperatif aidatlarını da ödemediklerinin iddia edildiği, davacı vekiline söz konusu 16 kişinin ismini bildirmek üzere süre ve kesin süre verildiği, davacı vekilinin davalı kooperatifin 11.11.2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile 58 kişinin kooperatife ortak olarak alınmasına karar verildiği, söz konusu yönetim kurulu kararı ile ortak olarak alınan …, …, …, …, …, …, …, …’ nin iptali istenen genel kurula katılarak bu kişilerin katılımı ile genel kurulda karar alındığını belirttiği, davacı tarafça sunulan 11.11.2009 tarihli yönetim kurulu kararında davacının da kooperatife ortak olarak kaydedilmesine karar verildiği, söz konusu kararın usulsüz olarak kabulü halinde davacının da davalı kooperatife ortak olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafça kooperatif üyelerince aidatların ödenmediğinin belirtildiği ancak bu hususun kooperatifin iç denetimine ilişkin olduğu, kooperatifin iç denetiminin mahkemece yapılamayacağı, toplantıya katılmaması gerekip de katılan ve olumlu oy kullanan kimselerin toplantı ve karar nisabına müessir olduğunun ispatlanması gerektiği, katılmaması gereken kişilerin toplantıya ve karara katılması, toplantı ve karar nisabını etkileyecek nitelikte ise bu hususun butlan nedeni değil iptal nedeni olduğu, davacı tarafça naylon üye iddiasının kanıtlanamadığı ve genel kurulda alınan kararların katılan 13 ortağın oy birliği ile alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dosyaya sunulan belgelerin incelenerek davalı kooperatif ana sözleşmesinin 10-11.maddesinde belirtilen ortaklığa kabul şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda kooperatif kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, ayrıca mahkemece davalı kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi verildikten sonra, kooperatif kayıtları üzerinde yaptıkları incele sonucunda verdikleri 01.03.2018 tarihli dilekçede, üyelerden yapılan tahsilatların kooperatif ortaklar defterinde işlenmediği, kooperatifin gayrı faal olduğu belirlendikten sonra kooperatif yönetim kurulu karar defterinde başvurusu bulunmayan kişilerin kooperatife ortak olarak alındığı, dava konusu 30.06.2017 tarihli genel kurul kararlarının usulsüz olarak kooperatife kaydedilen ortakların çoğunlukta olduğu genel kurulca alındığı, ortakların kooperatife yaptıkları ödemelerin yevmiye defterine işlenmediği,kooperatif arsasının değerinin bilançolarda düşük kooperatif genel kurul kararlarında yüksek gösterildiği bu suretle üyelerin yanıltıldığı ,koop. k.m 46 hükümlerine aykırı olarak henüz imar durumu belli olmayan kooperatife ait taşınmazla ilgili koop.yönetim kuruluna sınırlama getirilmeden satış yetkisi verildiği yönündeki iddiaların da mahkemece incelenmediğini, kararın gerekçesinin ise hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, zira kooperatif yönetim kurulu üyeleri …, … ve … yönetim kurulu üyeleri olmalarına rağmen kendilerini de bu karar ile kooperatif ortağı yaptıklarını, kooperatife 11.11.2009 tarihinde 58 ortak alınmasına, öncesinde de 17 ortak bulunmasına, kooperatifin toplam 75 ortağı bulunmasına rağmen 2011 yılında yapılan genel kurul tutanağında kooperatifin 41 ortağı bulunduğunun yazıldığını, kooperatif başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin yönetimde bulundukları 11.11.2009 tarihinde kendilerini yeniden kooperatife ortak olarak kaydettiklerini, davalı kooperatifin hiçbir kaydının koop.k. ve ana sözleşmeye uygun olarak tutulmadığını, kooperatif yöneticilerinin basiretsiz yönetimi ile kooperatife ana sözleşmenin 10 ve 11.maddelerine aykırı biçimde ortak alındığı belirlenmesine rağmen, hukuka aykırı biçimde bu tespitin davacının da bu kararla üye olduğu şeklinde davacı aleyhine değerlendirilerek davanın reddine karar verildiğini, gerçekte davalı kooperatifin başkanı olan …nin aynı dönemlerde, 2009 yılına kadar …. başkanlığını ve … esnaf odası başkanlığını da bir arada ,halen de davalı esnaf konut kooperatifi ve … esnaf odası başkanlığını yürütmesi nedeniyle keyfi ve özensiz tutumu sonucunda her iki kooperatifin kayıtlarının birbirine karıştırıldığını, hatta davalı kooperatifin mali kayıtlarının 2009 yılına kadar hiç tutulmadığını, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olsaydı tüm iddiaların ortaya çıkacağını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunmaları halinde alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmaz ise de bir aylık hak düşürücü süre içinde davanın açılması zorunludur. Aynı Yasa’nın 98. maddesi yollamasıyla TTK’nın 361/son maddesi hükmüne göre, toplantıya katılmaması gerekip de katılan ve olumlu oy kullanan kimseler oylama sonucuna etkisi olabilecek kişiler ise, davalı kooperatif bu iştirakin karara müessir olmadığını ispatlarsa, bu katılım sonuca etkili olmayacağından, bu halde iptal isteminin aynı madde uyarınca reddi gerekir. Diğer anlatımla, katılmaması gerekenlerin toplantıya katılması sonucu etkiler ise yokluk nedeni değil, iptal nedenidir.
Eldeki davada davacı vekili dava dilekçesinde, davalı kooperatifin 30.06.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin toplantıya katılarak kooperatif yönetimince önceden hazırlanan kararların hukuka aykırı bir şekilde genel kuruldan geçirildiğini, genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin kooperatife naylon üye yapıldığını, bu kişilerin giriş aidatını ve daha sonra genel kurulca belirlenen kooperatif aidatlarını da ödemediklerini ileri sürerek davalı kooperatifin 30.06.2017 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dava süresinde açılmış olup, toplantıya katılmamaları gereken kişilerin karara katılımının tüm kararlarda sonuca etkisi bulunduğu iddia edildiğinden, muhalefet şerhi koşulu aranmaması doğrudur. Mahkemece açıklama dilekçesi istenmesi üzerine davacı vekili ibraz ettiği 01.03.2018 tarihli dilekçesinde ise, 11.11.2010 tarihli yönetim kurulu kararı ile kooperatife 58 kişinin ortak kaydedildiğini, ancak bu kişilerin kooperatife ortak olma iradesini gösteren herhangi bir dilekçesinin bulunmadığını, yönetim kurulu üyelerinin bu karar ile kendilerini de ortak yaptıklarını, bu 58 kişiden kooperatife usulsüz yönetim kurulu kararı ile ortak olarak alınan …, …, …, …, …, …, …, … ile birlikte 3 ü vekaleten olmak üzere 13 kişi ile 30.06.2017 tarihli genel kurul kararlarını aldıklarını belirtmiş, ancak mahkemece davacının, ortak olmayan kişilerin toplantıya katıldığı ve bu hususun karar nisabını etkilediği yolundaki iddiası ile ilgili herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan bilirkişi raporu alınmaksızın davanın reddine karar verilmiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece, davalı kooperatifin tüm defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter kayıt ve belgelerin incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılmaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise, Ticaret Sicil Memurluğu’ndan, mümkün olmazsa ilgili Bakanlık İl Müdürlüğünden davalı kooperatifin genel kurul tutanakları, ortaklık cetvelleri getirtildikten sonra kooperatif uygulamalarında uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak, usulsüz olarak ortaklık kaydı yapılsa dahi genel kurul tarihinde ihracı kesinleşmeyen ortakların genel kurula katılabileceği ve kooperatif ana sözleşmesinin ilgili maddeleri gözetilerek davacının, ortak olmayan kişilerin toplantıya katılarak oy kullandığı ve bu katılımın sonucu etkilediği yolundaki iddiası ve davalı vekilinin aksi yönündeki savunması ile ilgili rapor alınıp, katılımın karar sonucunu etkileyip etkilemediği hususları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporu alınmadan eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2014/10438 E 2015/1656 K, 2015/1443 E 2015/1665 K, 2015/6627 E 2015/5858 K sayılı içtihatları da bu doğrultudadır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.03.2018 gün ve 2017/876 E. 2018/288 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25.10.2021