Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1583 E. 2021/810 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1583
KARAR NO : 2021/810
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29.03.2018
NUMARASI : 2016/1452 E. – 2018/393 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 02.07.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.07.2021

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.03.2018 tarih 2016/1452 E. – 2018/393 K.sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı banka şubesinde hesabı bulunduğunu, müvekkili şirket çalışanlarının 15.11.2016 tarihinde hataen/sehven davalı şirketin davalı banka nezdindeki … Şubesideki iban hesabına 5.000,00 TL havale işlemi gerçekleştirdiklerini, işlemin hatalı olduğunun anlaşılması üzerine aynı gün derhal davalı banka şubesine fax yoluyla talimat geçilerek işlemin sehven/hataen yapıldığı bildirilip iptali talep edilmiş ise de ilgili banka şubesince işlemin iptali gerçekleştirilmediğini, 17.11.2016 tarihinde ihtarname keşide edilerek işlemin iptali ile paraların iadesi ve paranın ödenmeyerek davalı şirket hesabına bloke konulması talep edildiğini, ancak davalı bankanın cevap vermediğini, şifahi olarak mahkeme kararı getirilmesi gerektiğini, davalı şirketin bankaya riski bulunduğunu belirttiğini, müvekkilinin işlem tarihi itibariyle davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı gibi söz konusu havale işleminin gerçekleştirilmesini gerektirecek herhangi bir sipariş vs bulunmadığını ileri sürerek müvekkili şirket çalışanlarınınca yapılan havale işleminin hatalı/sehven yapıldığının tespitiyle iptaline, 5.000,00 TL’nin müvekkili şirketin hesabına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili bankanın aracı konumunda olduğu için müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, para yatırma ve havale işlemleriyle paranın hesaba geçtiğini, müvekkilinin müdahale yetkisi bulunmadığını, davacının basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … davaya cevap verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın cevap dilekçesinde de belirtildiği gibi davacının talimatı üzerine havale edilen paranın davalı …’nin hesabına geçtiği anda paranın mülkiyetinin davalı …ne ait olduğu, bu noktadan sonra diğer davalı …’nin onayı olmadan bu paranın hesaptan geri alınmasının söz konusu olamayacağı, mahkeme kararı olmadan hesaba tedbir veya bloke konamayacağı, davalı bankanın diğer davalı ile arasındaki sözleşmeden doğan yetkisine dayanarak diğer davalının hesabında bulunan parayı alacağına mahsup ettiği, dolayısıyla burada davalı bankanın yalnızca işleme aracılık eden bir güven kurumu olarak sorumluluğunun bulunmadığı, hataen gönderilen paranın hesap sahibi davalı …’nden talep edilmesi icap ettiği gerekçesiyle davalı …i yönünden davanın kabulü ile 5.000,00 TL’nin tahsiline, davalı bankaya açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen havale işleminin yanlış olduğunun belirlenmesinden sonra derhal davalı bankanın … Şubesine faks çekilmek suretiyle havaleden cayıldığını, havaleden caymanın TBK 559. maddesi gereği davacı müvekkil şirketin yasal hakkı olup bu hak kullanıldığını, davalı bankanın davalı … firmasının banka nezdinde mevcut borcuna mahsup ettiğini, çekişmeli ve itirazi kayıt dercedilen bir paranın davalı bankaca bilinmesine karşın banka alacağına mahsup edilmiş olması açıkça hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olup dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, bilirkişi raporunda paranın davalı bankaca 05.12.2016 tarihinde davalı … firması adına ek hesap tasfiyesi açıklaması ile tasfiye hesaplarına aktarıldığını, paranın iadesinin istediği tarih itibariyle davalı bankanın muaccel ve risk altında olan alacağının bulunmadığını, davalı bankaca yasal takip işlemlerine girişilmemiş olmasına karşın banka alacağına mahsup edilmesinin hakkın kötüye kullanılması kapsamında kaldığını, uyuşmazlık konusu meblağı yasal takip işlemi bulunmamasına karşın yedinde tutması açıkça hukuka aykırılık oluşturduğunu, banka aracı kurum olma sıfatını bir kenara bırakarak alacağını bir şekilde tahsil etme yoluna gittiğini, davalı bankanın bir nevi istihkak iddiasında bulunduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, internet bankacılığı yoluyla sehven yapılan havalenin havale alıcısından ve bankadan tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle havale alıcısı davalı yönünden davanın kabulüne, davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı TBK’nın 555 vd. maddeleri ile özellikle havale edenin geri alma hakkının düzenlendiği 559. maddenin uygulanmasını gerektirmektedir. Anılan 559. maddenin ikinci fıkrasında, havale ödeyicisinin (davalı banka) havale alıcısına havaleyi kabul ettiğini açıklamadığı sürece havale edenin onay verdiği yetkiyi geri alabileceği öngörülmüştür. Somut olayda, davalı banka, havaleyi kabul ile havale eden tarafından gönderilen parayı havale alıcısının hesabına geçirmiş olmakla, havale konusu para üzerinde tasarruf hakkı havale alıcısına geçmiş olup havale eden, TBK 559/1.maddesi uyarınca havale alıcısına vermiş olduğu yetkiyi geri alabilirse de, davalı havale ödeyicisi bankaya verdiği yetkiyi geri alamayacağından irade fesadına dayalı dahi olsa iade istemini davalı bankaya karşı ileri süremez. TBK’nın 557/1. maddesi de gözetildiğinde, davalı bankanın havale alıcısının hesabına aktardığı havale konusu para üzerine, havale alıcısı ile aralarındaki sözleşme ilişkisine dayanarak bloke koymuş olmasında yasaya aykırı bir durum sözkonusu olmayıp blokenin usulsüzlüğü ancak havale alıcısı şirket tarafından bankaya karşı ileri sürebilir. Yine bankanın kötü niyetinden söz edilemez. Bu nedenlerle mahkemece davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin tüm istinaf itirazları reddedilmiştir. Nitekim Yargıtay 11. H.D’nin 27.11.2017 tarih 2016/4541 E, 2017/6590 K ve 17.11.2014 tarih 2014/10647 E, 2014/17756 K sayılı kararları da bu yöndedir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 02.07.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.