Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1497 E. 2021/735 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1497
KARAR NO : 2021/735
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.03.2018
NUMARASI : 2016/1207 E. 2018/352 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.06.2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.03.2018 tarih 2016/1207 E. 2018/352 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı ile alacaklı banka arasında imza edilen üye iş yeri sözleşmesi uyarınca davalıya maximum pos cihazının tahsis edildiğini, davalıya gönderilen 03.04.2015 tarihli ihtarnamede “12.09.2014 tarihinde …’e ait kredi kartı ile yapılan 6.000,00 TL tutarlı satış işleminin 5.300,00 TL lik kısmına itiraz edildiği, uluslararası kart kuralları gereğince 5.300,00 TL’nin davalının hesabından tahsil edilmek üzere davacı banka şubesine mal edildiği, taraflar arasınca imzalanan sözleşmenin 7.14, 8.5, 8.6 maddeleri gereğince söz konusu alacağın tamamen ödeneceği tarihe kadar faiz, BSMV, fon, masraf vs. her tür ferileri ile birlikte 3 gün içinde ödenmesi aksi takdirde toplam borcun tahsili için davalı borçlu hakkında yasal yollara başvurulacağı” hususunun ihtar edildiğini, alacağın tahsili için İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2015/16449 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine davalının itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, dava konusu alacak miktarı likit olup davalı tarafça da önceden açık ve net bir şekilde bilindiğini ileri sürerek, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, dava dilekçesinde belirtilen ihtarnamenin müvekkiline tebliğ edilmediğini, iade şerhinin düşüldüğü, alacağın muaccel hale gelmediğini, davalı müvekkilinin aliminyum doğrama ve pvc kapı pencere işi ile iştigal ettiğini, taraflar arasında 12.03.2013 tarihli üye iş yeri sözleşmesi imzalandığını, bu şekilde davacı banka tarafından maximum pos cihazının tahsis edildiğini, dava dışı … ile aralarında bu kişinin yazlığına pvc pencere sistemi ve panjur taktırma işinin yapılması konusunda 13.000,00 TL’ye anlaşarak 24.07.2014 tarihli sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin 12.09.2014 tarihinde sözleşme gereği işini tamamlayarak dava dışı iş sahibine teslim ettiğini ve bu kişinin yapılan işi yazlığında görüp, inceleyip kredi kartından 6.000,00 TL’yi ödediğini, iş sahibi bu kişiye fatura kesilerek tebliğ edildiğini, bu kişinin faturalara herhangi bir itirazının olmadığını, işin tamamlanmasından ve ödemenin yapılmasından 3 ayı aşkın bir süre geçtikten sonra dava dışı bu kişinin 31.12.2014 tarihinde davacı bankaya ürünün tanımlandığı gibi olmadığı sebep kodunu girerek davalının yaptığı 12 panjur ile ilgili sorun yaşandığını, panjurların hareket ettiği yayaların 5-6 cm olması gerekirken 2 cm daha fazla aralıklı takıldığını, panjur dilimlerinin sarkma yaptığını ileri sürerek işlemin 5.300,00 TL lik kısmına itiraz ettiğini, davacı bankanın bunun üzerine davalı müvekkiline bu durumu bildirdiğini, müvekkilinin ise yapılan itirazın haksız olduğunu, işlemi tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini belirttiğini buna rağmen davacı bankanın dava dışı iş sahibinin 5.300,00 TL’sini kartına iade ettiğini, müvekkilinden de uluslararası kart kurallarını ileri sürerek 5.300,00 TL’nin ödenmesi için müvekkili hakkında icra takibi yaptığını, müvekkilinin mevduat hesabında bulunan 2.000,00 TL’sine el koyduğunu, yapılan işin mesafeli satış sözleşmesi olmadığını, kart hamilinin işi yerinde inceleyerek ödeme yaptığını, dosyada işin müvekkili tarafından eksik yapıldığına, işin tamamlanmadığına ilişkin dava dışı iş sahibinin beyanından başka hiç bir somut delil bulunmadığını, kart hamilince bankaya yapılan itiraz ekinde işin eksik yapıldığına ilişkin hiç bir tespit mahkeme kararı veya benzeri hukuki belge bulunmadığını, dava dışı kart hamilinin panjurlara bilerek ve isteyerek zarar vermiş olabileceğini, bankanın belge istemek yerine bu hususu göz ardı ettiğini, davacı bankanın yapılan itiraz ile ilgili olarak eksik hususla ilgili delil talep etmeden detaylı bir inceleme yapmadan karar verdiğini, taraflar arasında imzalanan üye iş yeri sözleşmesinin 8.5 maddesinde ” banka, kart hamili ile üye iş yeri arasında alışveriş konusu mal veya hizmetin kalitesi, miktarları, nakliyesi, teslimi, cinsi, fiyatı ve ifası ile ilgili olayları bilme, anlaşmazlıklarda taraf olma ve hiç bir surette karar verme durumunda değildir” şeklinde hüküm bulunduğunu, buna rağmen davacı bankanın sözleşmenin bu maddesine aykırı davranarak hizmetin ifasından kaynaklandığı iddia edilen sorunla ilgili müvekkili aleyhine karar verdiğini, yapılan işle ilgili olarak dava dışı kart hamili tarafından müvekkiline hiç bir ihbarda bulunulmadığını, yapılan işlemle ilgili anlaşmazlığın iş yeri ve kart hamili bankalarca çözümlenememesi halinde hakem komitesi tarafından sorumluluğun hangi tarafta olduğuna karar verileceğini, davacı banka tarafından olayla ilgili hakem komitesine başvurulmadan ve detaylı hiç bir inceleme yapılmadan iade yapıldığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını, istenen faiz tutarının fahiş olduğunu, savunarak davanın reddini, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava dışı kişi ile davalı arasında eser ve mal satışına ilişkin sözleşme olduğu, bu sözleşme uyarınca davalı tarafından temin edilen ürünlerin dava dışı kişiye ait evde monte edildiği, bunun karşılığında davalı nezdinde bulunan kredi kartı ile taksitli satış yolu ile bedelin tahsili yönünden anlaşma yapıldığı, dava dışı kişi tarafından davalının monte ettiği ürünlerde ayıp olduğu iddiasında bulunulduğu, bu iddianın davalı ile aralarındaki hukuki ilişkiye dayandığı, gerçekten böyle bir ayıplı imalat var ise önceklikli olarak bu hususun davalı ile dava dışı gerçek kişi arasında tespiti gereken bir husus olduğu, davacı bankanın bu nevi bir ilişkide sözleşmeye müdahil olmak suretiyle bedelin iadesi işlemini yapılmasını gerektirir bir konumunun tespit edilemediği, zira dava dışı kart hamilinin teslim edilen ürünleri ve yapılan imalatı görerek hizmeti ve malzemeyi satın aldığı, hizmette ve malzemede meydana gelen ayıbın sözleşmenin bu seviyesinden sonra ancak davalıya karşı ileriye sürülmesi gerektiği, üye iş yeri sözleşmesinin 8.5. maddesine göre bankanın kart hamili ile üye iş yeri arasında oluşan anlaşmazlıklarda taraf olma ve hiçbir surette karar verme durumunda olmadığının açıkça belirtildiği, buna rağmen söz konusu edimden kaynaklandığı iddia edilen durum ile ilgili davalı aleyhine işlem yapıldığı, kaldı ki davalının dava dışı kart hamili ile yaptığı sözleşme uyarınca yerine getirdiğini iddia ettiği edime dayalı olarak fatura düzenlediği, bu faturaya kart hamili tarafından itiraz edilmediği, ürünün tanımlandığı gibi olmadığı sebep kodunun bu nevi bir sözleşme ilişkisinde kabulünün mümkün olmadığı, taraflar arasında mesafeli satış ilişkisinin bulunmadığı, böyle bir işlemin özellikle kredi kartı ile hizmet ve ürün satışı gerçekleştiren tacirler yönünden kabulünün mümkün olmadığı, zira ihtilafın ürünün ayıplı olmasına ilişkin olduğu dikkate alınarak söz konusu ayıbın tespiti ve hukuki niteliği yönünden yapılması gereken incelemenin karşılıklı iddia ve savunmaları birlikte barındırması gereken bir ortamda çözümlenmesi gerektiği, davacı banka tarafından ürünü ve hizmeti teslim ve satın alan dava dışı kişinin bu şekilde bir başvurusu ile bedelin iadesi yoluna gitmiş olmasının özellikle üye işyeri yönünden sonucu belirsiz durumların oluşmasına neden olabileceği, her ne kadar bilirkişi tarafından iade edilen bedelin davalıdan tahsil edilebileceği yönünde kanaat bildirilmiş ise de, bu hususun açıklanan sebeplerle kabulünün mümkün olmadığı, bu yöndeki kanaate itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, bankacı bilirkişi tarafından imzalanan bilirkişi raporunda talep konusu, davalı tarafından ileri sürülen itirazlar ile banka kayıtları incelenerek alacak miktarının tespit edildiğini, mahkemece bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemece raporun yetersiz bulunması halinde ek rapor veya başka bir bilirkişiden yeni bir rapor alınmasına karar verilmesi gerekirken uzmanlık gerektiren konu hakkında bilirkişi raporuna aykırı karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davacı banka nezdinde üye iş yeri sıfatı ile pos cihazı teslim edilen davalı tarafından dava dışı 3. kişiye evde montajı gerçekleştirilen pvc kapı ve panjurların bedelinin davalı tarafından kredi kartı ile tahsil edilmesinden sonra dava dışı 3.kişinin panjurlarda sarkma olduğu ve tanımlanan ürün olmadığı itirazı üzerine, davacı banka tarafından kart hamiline iade edilen 5.300,00 TL’nin davalı üye işyerinden tahsili için hakkında başlatılan icra takibine davalının itirazının iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı banka ile davalı arasında 12.03.2013 tarihli üye iş yeri sözleşmesi imzalandığı, bu şekilde davacı banka tarafından davalıya maximum pos cihazının tahsis edildiği, davalı ile dava dışı kart hamili arasında bu kişinin yazlığına pvc pencere sistemi ve panjur taktırma işinin yapılması konusunda 24.07.2014 tarihli sözleşme akdedildiği, davalının 12.09.2014 tarihinde sözleşme gereği işini tamamlayarak dava dışı iş sahibine teslim ettiği ve bu kişinin kredi kartından 6.000,00 TL’yi ödediği, işin tamamlanmasından ve ödemenin yapılmasından sonra dava dışı bu kişinin 31.12.2014 tarihinde davacı bankaya ürünün tanımlandığı gibi olmadığı sebep kodunu girerek davalının yaptığı 12 panjur ile ilgili sorun yaşandığını, panjurların hareket ettiği yayaların 5-6 cm olması gerekirken 2 cm daha fazla aralıklı takıldığını, panjur dilimlerinin sarkma yaptığını ileri sürerek ve panjurlarla ilgili fotoğraf ekleyerek işlemin 5.300,00 TL lik kısmına itiraz ettiği, davacı bankanın bunun üzerine davalıya bu durumu bildirdiği, davalının ise yapılan itirazın haksız olduğunu, işlemi tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini belirterek yapılan işle ilgili belgeleri ibraz ettiği, davacı bankanın dava dışı kart hamilinin 5.300,00 TL’sini iade ettiği, kart hamiline iade ettiği 5.300,00 TL’nin ödenmesi için davalı hakkında icra takibi yaptığı, icra takibine davalının itirazı üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Dosyadaki delillerden, davacı bankanın dava konusu işin davalı tarafından eksik ve ayıplı yapıldığına ilişkin yeterli belge bulunmadan ve yeterli, detaylı inceleme ve araştırma yapmadan chargback sürecinin prosedürüne tam olarak uymadan itiraza konu tutarı iade ettiği, davacı banka tarafından yapılan işlemle ilgili anlaşmazlığın çözümlenememesi halinde hakem komitesine başvurulması gerektiği, davacı banka tarafından detaylı hiç bir inceleme yapılmadan ve olayla ilgili hakem komitesine başvurulmadan iade yapıldığı, böylece dava dışı kart hamilinin davalının monte ettiği ürünlerde ayıp olduğu iddiasının davalı ile dava dışı kart hamili arasında tespiti gereken bir husus olduğu, üye iş yeri sözleşmesinin 8.5. maddesine göre bankanın kart hamili ile üye iş yeri arasında oluşan anlaşmazlıklarda taraf olma ve hiçbir surette karar verme durumunda olmadığının açıkça belirtildiği, buna rağmen söz konusu edimden kaynaklandığı iddia edilen durum ile ilgili davalı aleyhine işlem yapıldığı, kaldı ki davalının dava dışı kart hamili ile yaptığı sözleşme uyarınca yerine getirdiğini iddia ettiği edime dayalı olarak fatura düzenlediği, bu faturaya kart hamili tarafından itiraz edilmediği, üründe iddia olunan ayıbın tespiti ve hukuki niteliği yönünden yapılması gereken incelemenin karşılıklı iddia ve savunmaları birlikte barındırması gereken bir ortamda çözümlenmesi gerektiği, davacı bankanın ürünü ve hizmeti teslim ve satın alan dava dışı kişinin bu şekilde bir başvurusu ile bedelin iadesi yoluna gitmiş olmasının chargback kurallarına uygun olmadığı, bilirkişi raporundaki aksi görüşün mahkemeyi bağlamadığı, delillerin hakim tarafından değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenlerle davacı bankanın iade ettiği bedeli davalıdan isteyemeyeceği sonucuna varılmakla; mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 21.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.