Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1417 E. 2021/332 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/1417
KARAR NO : 2021/332

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.12.2017
NUMARASI : 2016/255 E. 2017/725 K.

ASIL DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Cenaze, Defin Gideri
BİRLEŞEN DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 17.03.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.03.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.12.2017 gün ve 2016/255 E. 2017/725 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA : Davacılar vekili, 14.12.2014 tarihinde müvekkillerinin babası olan … ‘ın kullandığı araçla gerçekleşen tek taraflı kazada müvekkillerinin babasının vefat ettiğini, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığını, müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek, belirsiz alacak davasına esas olmak üzere her bir müvekkili için ayrı ayrı 1.000,00’er TL destek tazminatı ve 500,00 TL cenaze ve defin giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, değer artırım dilekçesiyle müvekkili … için 45.56,41 TL destek tazminatı, 875,00 TL cenaze defin gideri, müvekkili … için 63.848,99 TL destekten yoksun kalma ve 875,00 TL cenaze ve defin gideri olmak üzere toplam talebini 112.489,41 TL’ye yükseltmiştir.
BİRLEŞEN DAVA : Davacı … vekili, asıl davada belirtilen tek taraflı kazada sigortasız araçta yolcu olan sürücünün kardeşi … ‘ın vefat etmesi nedeniyle mirasçılarına 01.03.2016 tarihinde toplam 185.055,00 TL ödendiğini, müteveffa sürücünün kanında 0.50 promilden fazla alkol bulunduğu için vefat edenin sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde araca binmesi nedeniyle tazminattan % 30 indirim yapıldığını, müvekkilinin ödediği tazminatı araç maliki olan davalı …’den ve sürücünün mirasçılarından rücuen isteyebileceği için davalılar hakkında takip başlattıldığını, takibe itiraz nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2016/5176 E sayılı takibe itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP : Davalı vekili, 26.04.2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren KTK’nın 97. maddesinde düzenlenen dava açmadan önce başvuru yapılmasına dair dava şartı yerine getirilmeden doğrudan dava açıldığını, talep edilen tazminat kalemlerinin teminat dışı olduğunu, davacı mirasçılar bakımından alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğini, kaza nedeniyle ölen yolcu … ‘ın mirasçılarına müvekkili tarafından ödenen tazminatın bu davadaki alacaktan takas mahsubunu istediklerini, olayın salt murisin kusuru ile meydana geldiği için davanın reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP : Davalılar vekili, müvekkillerinin Menemen Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 28.04.2015 tarih 2015/229E, 2015/410K sayılı dosyası üzerinden mirası reddettiklerini, hatır taşıması bulunduğunu, müteveffa yolcunun emniyet kemerinin takılı olmadığını, alkollü sürücünün aracına bindiğini, bu nedenlerle müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacı …’in 47.647,41 TL, davacı …’nın 64.848,00 TL destekten yoksun kalma, cenaze ve defin masrafı isteyebileceği, kısa kararda davacı … yönünden davanın reddine karar verildiği belirtilmiş ise de dava dilekçesinde bu kişi adına açılmış dava bulunmadığı, velayeten dava açtığı görülmekle hatanın gerekçeli kararda düzeltildiği, birleşen davada sürücünün mirasçıları olan …. ve …’in mirası reddetmeleri nedeniyle takibe itirazlarının haklı olduğu, davacı … Hesabının ödemesi gereken 187.544,32 TL’den daha az olan 185.055,00 TL ödediği, yaptığı ödemenin bilirkişi tarafından hesaplanan tazminat içinde kaldığı gerekçesiyle asıl davada davacı … yönünden davanın reddine, davacı … için 47.641,41 TL, davacı … için 64.848,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, birleşen davada davanın davalı … yönünden kabulü ile itirazın iptaline, davalılar … ve …. yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Aslı davada davacılar/birleşen davada davalılar vekili, asıl davada … açısından herhangi bir talepleri olmamasına rağmen bu kişiyle ilgili olarak davanın reddine karar verilmesi hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturduğunu, bilirkişi raporunda gece görüşün zor olması, yol sathının bozuk olmasının irdelenmediğini, davalı/davacının açıkca ikrar ettiği üzere müteveffanın alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına binerek ölüm olayının meydana gelmesinde etkisi olduğu için müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kazanın oluşumunda alkolün münhasıran etkili olmaması nedeniyle …nın rücu hakkını kullanamayacağını, müteveffa … kaza sırasında emniyet kemeri takılı olmadığını, bu yöndeki müterafik kusurun irdelenmediğini, kusur raporunu makine mühendisi hazırladığı için hükme esas alınamayacağını, ATK , İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü’nde görevli bilirkişilerden rapor alınarak karar verilmesi icap ettiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Birleşen davada davacı/asıl davada davalı vekili, asıl dava yönünden 6407 sayılı Kanunla değişik KTK’nın 97. maddesinde öngörülen dava açılmadan önce başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmeden dava açıldığını, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, TBK’nın 135. maddesi uyarınca alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğini, zira tek taraflı kazada ölen sürücünün kusuru nedeniyle mirasçıları olan davacıların tazminat hakları bulunmadığını, sürücünün tam kusuru ile gerçekleşen trafik kazası sonucu sürücünün desteğinden yaralananların …ndan tazminat hakkı bulunmadığına dair Yargıtay HGK kararları bulunduğunu, birleşen dava ile ilgili olarak da davalıların borca itiraz dahil her aşamada mirası reddettiklerini sakladıklarını, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle asıl ve birleşen dava yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Asıl dava, destek tazminatı, birleşen dava rücuen tazminata vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da istinaf incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, istinaf incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir.
Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri …. ve ….’nın babasının sürücüsü olduğu araçla gerçekleşen tek taraflı kazada müvekkillerinin babasının vefat ettiğini, aracın zorunlu sorumluluk sigortası bulunmadığını ileri sürerek, …ndan destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze, defin gideri talebinde bulunmuştur. Dava küçük çocuklar adına anneleri … tarafından velayeten açılmış olup eş/anne …. tarafından kendi adına açılmış bir dava bulunmadığı için tefhim edilen kısa kararda bu kişi hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi kısa karara uygun şekilde gerekçeli karar yazılması gerekmekte olup gerekçe de bu hatanın belirtilmesi de hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
HMK’nin 114.maddesinde dava şartları gösterilmiş, 115/2. maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Asıl dava, 11.05.2016 tarihinde açılmış olup dava tarihi itibariyle 14.04.2016 tarihli 6407 sayılı Kanunla değişik KTK’nın 97. maddesi yürürlüktedir. Yargıtay 17. H.D’nin 11.12.2018 tarih 2018/4932E, 2018/12056K sayılı kararında açıklandığı üzere dava açılmadan önce sigorta şirketine/…na başvuru yapılması tamamlanabilir dava şartıdır. Davalı … vekili, cevap dilekçesinde davacıların müvekkiline başvurmadan doğrudan dava açtıklarını ileri sürdüğüne göre dava şartı resen gözetilerek davacılar vekiline dava tarihinden önce bir başvuru yapılıp yapılmadığı yönünde açıklamada bulunmak ve başvuruda bulunulmuş ise başvuru belgelerini sunmak, başvuruda bulunulmamış iseler başvuruda bulunmak üzere kesin süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı eksikliğinin tamamlanması için imkan sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dava şartı eksikliği giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Birleşen dava yönünden ise, mahkemece işleten davalı …’ün neden sorumlu tutulduğuna dair gerekçeye yer verilmediği gibi, davalı vekilinin mütevefa yolcunun emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusuru bulunduğuna dair itirazı da hiç değerlendirilmemiştir.
Yine gerekçeli kararın vekalet ücreti, yargılama gideri ile ilgili kısmında sorumlu tutulacak miktar hiç belirtilmemiş olup tavzih yoluyla hükmün yargılama giderleri yeniden yazılmıştır. Tavzih yoluyla taraflara tanınan hak ve borçlarda değişikliğe gidilemeyeceği için usulüne uygun bir tavzihten bahsedilemeyeceği gibi birleşen davada, davalı … ve davalı … mirası reddettiklerini takibe itiraz dahil davadan önce bildirmediklerinden nüfus kaydına göre dava açan davacı … Hesabının mirasın reddi nedeniyle davanın reddine dair kararda red vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğinin gözetilmemesi de doğru değildir. (Yargıtay 17. H.D’nin 16.02.2016 tarih 2014/12530 E, 2016/1763 K sayılı kararı).
Bu durumda, ilk derece mahkemesince asıl dava yönünden hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturulması, asıl davada dava şartlarına aykırılık bulunması, tavzih yoluyla yargılama giderlerinin değiştirilmesi, birleşen davada yeterli gerekçeye yer verilmemiş olması ve emniyet kemeri takılmamasına ilişkin müterafik kusur iddiasının incelenmemesi nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Asıl davada davacılar/birleşen davada davalılar vekili ve birleşen davada davacı/asıl davada davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.12.2017 tarih 2016/255E, 2017/725K sayılı kararınınve05.02.2018 tarihli tavzih kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
5-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuranlar vekillerinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17.03.2021