Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1381 E. 2021/871 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1381
KARAR NO : 2021/871

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.04.2018
NUMARASI : 2017/128 E. – 2018/57 K.
DAVANIN KONUSU : Tasarıma Tecavüzün Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 13.07.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.07.2021

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 16.04.2018 tarih 2017/128 E. – 2018/57 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davacı şirketin abiye elbise tasarımlarını 2015/00809 tescil numarası ile tescil ettirdiğini, tasarımlarının haklı bir üne kavuştuğunu, tasarımları ile hem üretim hem de pazarlama faaliyetlerine devam ettiğini, davalının müvekkilinin 2015/00809 numarası ile tescilli 10,25 numaralı tasarımlarını haksız olarak kullandığını, bu durumun mahkemenin 2015/51 D.iş sayılı kararı ile tespit edildiğini, müvekkili şirketin tescilli tasarımlarının yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olup müvekkilinin izni olmaksızın başka bir şahsın bu tasarımları kullanmasının mümkün olmadığını, davalının müvekkilinin tescilli tasarımlarının ayırt edilemeyecek şekilde benzerlerini üretmesi ve satması yoluyla iltibas yaratarak haksız kazanç sağladığını, haksız rekabet sonucunu doğurduğunu ileri sürerek, davalının müvekkili şirkete ait tescilli tasarımlarına tecavüzün önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Sınai Mülkiyet Kanununun 150.maddesi uyarınca hesaplanacak 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 9.905,34 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davalının 1992 yılından bu yana tekstil sektöründe çalışıp tekstil camiasında tanınan bir kişi olduğunu, uzun yıllardır aynı sektörde çalışan davalının birçok yeni tasarıma imza atarak TPE’ne başvurularda bulunmadığını, davalının davaya konu tasarımların tasarımcısı olarak gözüken ….’nun da olduğu sektöre yeni giren birçok kişiye yol gösterici olduğunu, 30.07.2015 tarihinde iş yerinde yapılan tespit üzerine düzenlenen bilirkişi raporunun tebliğinden sonra müvekkili tarafından mahkemeye başvuruda bulunulduğunu, mahkemenin 2015/141 E. – 2016/102 K.sayılı 11.07.2016 tarihli kararı ile davaya konu 25 sayılı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, bu nedenle 25 sayılı tasarıma yönelik talebin reddedilmesi gerektiğini, davaya konu 10 sayılı tasarımın da uzun yıllardır piyasada olduğunu, Ordella firmasının 2013 yılı kataloğu içerisinde de yer aldığını, google da yapılacak basit bir arama ile bu durumun ortaya çıkacağını, 10 sayılı tasarım açısından bilirkişi raporuna bağlı kalınarak hükümsüzlük başvurusunun reddedildiğini, ayrıca davalının anılan tasarımın satışını yapmadığını, sadece bir adet numune olarak bulundurduğunu, davacının başvuruda bulunduğu birçok tasarımın uzun yıllardır piyasada olan neredeyse her firma tarafından üretilen modeller olup, bu durumun davacının kötü niyetini gösterdiğini, davacının maddi tazminat talebini SMK’nın 151.madesi uyarınca hangi hesaplama yöntemine dayandırdığını açıklamadığını, davalının davaya konu tasarımı satmadığından davacının maddi zararının söz konusu olmadığını, manevi zararı da söz konusu olmayıp manevi tazminat talebinin de oldukça yüksek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın tasarım hakkına tecavüzün önlenmesi ve tazminata ilişkin olduğu, davalının kullandığı elbise tasarımının davacıya ait 2015/00809 -10 çoklu tasarımının belirgin benzeri olduğunun 2015/51 D.iş sayılı tespit dosyasında belirlendiği, moda tasarım uzmanı tarafından düzenlenen tespit raporunun davalıya tebliğ edildiği, davalının tespit raporuna itirazda bulunmadığı, SMK’nın 59, 81. maddeleri uyarınca tescilli tasarımın aynı veya belirgin benzerinin ticari ve sınai amaçla kullanımının, tasarım ihlali suretiyle haksız rekabet oluşturduğu, davalının eyleminin D.iş tespit dosyasıyla kanıtlandığı, dava konusu 25 çoklu tasarımın Türk Patent ve Marka Kurumundan gelen kayda göre iptal edildiği ve geçerli olmadığı belirlendiğinden 25 numaralı tasarım için açılan men ve tazminat davasının reddi gerektiği, muhasip bilirkişi, davacının SMK 151/2-a maddede yazılı yöntemi tercih etmesi nedeniyle, ticari verilerini inceleme suretiyle, yoksun kalınan kârı hesapladığı, buna göre 14.08.2015- 31.12.2015 tarihleri arasında toplam 9.905,34 TL kâr kaybı bulunduğu, söz konusu tutarın 2015/00809-10 çoklu tasarımın ihlali kapsamında hesaplandığı, denetlenebilir raporda tespit edilen tutarın dava konusu eyleme ve sonuçlarına uygun olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, haksız eylemin sonuçları ve boyutlarına göre 5.000 TL manevi tazminatın uygun olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının, davacıya ait 2015/00809-10 nolu raporda görsel örnekleri bulunan tasarıma tecavüzünün tespiti ve men edilmesine, 9.905,34 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın 28.07.2015 tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, sair taleplerin reddine, aynı belge kapsamındaki 25 çoklu tasarım bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili, cevap dilekçesini tekrar ederek, mahkemenin 2017/127 E.sayılı dosyası kapsamında görevlendirilen bilirkişilerin 16.01.2018 tarihli raporu ile 25 numaralı tasarımın TPMK tarafından 26.12.2016 tarihinde iptal edildiğinden tecavüzün gerçekleşmediğine kanaat getirildiğini, bu bilirkişi raporunda davaya konu 10 numaralı tasarım hakkında yeni ve ayırt edici özellikleri için yeterli görülmediğinden tecavüzün gerçekleşmediğinin ve 10 numaralı tasarıma benzer piyasada uzun yıllardır birçok elbise bulunduğundan ayırt edici özelliği olmadığına kanaat getirildiğini, müvekkilinin davaya konu tasarımı satış amacıyla elinde bulundurmadığının iş yerinde yapılan tespit ile de belli olduğunu, tespit sırasında davaya konu tasarımdan sadece bir adet bulunduğunu, bu durumun da tasarımın satış için değil numune olarak bulundurulduğunu ortaya koyduğunu, davaya konu tasarımın …. firmasının kataloğunda 2013 yılında yer almakta olup günümüzde kullanılan bir tasarım olmadığını, her yıl değişen moda sektöründe 5 yıl önceki tasarımın günümüzde hala satılabilmesinin ticari hayattan beklenmeyecek bir durum olduğunu, ürünün satış amacıyla bir tane ve tek beden olarak elde bulundurulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davaya konu 10 nolu tasarımın yenilik ve ayırt edici unsurları taşımadığını, yenilik kriterinin karşılanması için başvuru ya da rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerektiğini, SMK’nın 151/2-a bendinde sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelirin davacı tarafça yoksun kalınan kazanç hesaplamasında talep edildiğini, bilirkişi raporunda davacının 2015 yılının tamamını kapsayan kurumlar vergisi beyannamesi ve 2015 yılındaki toplam satışlarının dikkate alındığını, daha sonra ise tecavüzlü döneme ait davaya konu tasarımın satış bedeli belirtilerek buna göre hesap yapıldığını, oysa hesaplamanın davaya konu ürünün tescilinden itibaren hangi fiyattan kaç adet satıldığı ile tecavüz edildiği iddia edilen dönemde ne kadar ve hangi fiyattan satıldığı karşılaştırılarak yapılması gerektiğini, yoksun kalınan kar oranının belirlenmesi için bütün satışların değil, yalnızca davaya konu ürünün satış oranının ve fiyatının dikkate alınması gerektiğini, davacının kaldı ki davaya konu tasarıma ilişkin herhangi bir dekont, fatura, makbuz sunamadığını, davacının tüm ürünlerinin dava konusu olmadığını, dava konusunun sadece bir tasarımdan oluşmasına rağmen davacı firmanın satışlarındaki bütün düşüşlerden müvekkilinin sorumlu tutulmasının hakkaniyete ve tazminat hukukunun mantığına tamamen aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmayarak dava konusu dışındaki hesaplamaya dayanarak hüküm kurulduğunu, ayrıca bilirkişi raporunda ilgili piyasa koşulları değerlendirmeye alınmadan hesaplama yapıldığını, abiye satışlarının her mevsim olmayıp özellikle yaz aylarında satış miktarında artış gözlemlendiğini, açıklanan tüm bu hususlar göz önüne alınmadan hazırlanan rapor uyarınca hüküm kurulmasının hukuka uygun olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının tescilli tasarımlarına davalının tecavüzünün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, davalının, davacıya ait 2015/00809-10 nolu raporda görsel örnekleri bulunan tasarıma tecavüzünün tespiti ve men edilmesine, 9.905,34 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın 28.07.2015 tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, sair taleplerin reddine, aynı belge kapsamındaki 25 çoklu tasarım bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemenin 2015/51 D.iş sayılı dosyasında davalının işyerinde 30.07.2015 tarihinde moda tasarım uzmanı öğretim görevlisi refakatiyle yapılan tespit sırasında davalının işyerinde bulunan 1 adet siyah elbisenin davacının tescilli dava konusu 10 nolu tasarımının bire bir aynısı olmayıp benzeri olduğu, bilinçli tüketici nezdinde yanıltıcı olduğu , 76 adet elbisenin ise 25 nolu tasarımının bire bir aynısı olup bilinçli tüketici nezdinde yanıltıcı olduğu tespit bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Davalı asil yapılan tespit sırasında iş yerinde bulunan 1 adet siyah elbiseyi 7 yıldan beri yaptıklarını beyan etmiştir. Abiye elbiseler satan davalının işyerinde dava konusu 10 nolu tasarımın benzeri 1 adet siyah elbisenin numune amacıyla değil satış amacıyla bulundurulması hayatın olağan akışına uygundur. Dava konusu 10 nolu tasarıma ilişkin hükümsüzlük başvurusunun mahkemece reddine karar verildiğinden davaya konu 10 nolu tasarımın yenilik ve ayırt edici unsurları taşımadığına ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Davalının kullandığı elbise tasarımının davacıya ait 2015/00809-10 çoklu tasarımının belirgin benzeri olduğu 2015/51 D.iş sayılı tespit dosyasında moda tasarım uzmanı tarafından düzenlenen tespit raporu ile belirlendiği, SMK’nın 59, 81. maddeleri uyarınca tescilli tasarımın aynı veya belirgin benzerinin ticari ve sınai amaçla kullanımının tasarım ihlali oluşturduğu, davalının eyleminin D.iş tespit dosyasıyla kanıtlandığı sonucuna varılmakla; davalı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili tarafından SMK’nın 151/2-a bendinde sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir yoksun kalınan kazanç hesaplamasında talep edilmiştir. Davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu mali müşavir bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda, 2015/00809-10 nolu tasarımın satışlarının incelendiği, dava konusu 10 nolu tasarımın ihlali kapsamında tecavüzlü 14.08.2015-31.12.2015 tarihleri arasında toplam 9.905,34 TL kâr kaybı bulunduğu belirtilmiş olup, bu tutarın 2015/00809-10 nolu tasarımın ihlali kapsamında hesaplandığı, davacı şirketin bütün satışları değil, dava konusu 10 nolu tasarımın ihlali kapsamında kar kaybının hesaplandığı, raporda tespit edilen tutarın dava konusu eyleme ve sonuçlarına, hakkaniyete uygun ve makul olduğu sonucuna varılmakla; mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.018,18 TL’den peşin alınan 255,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 763,18 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 13.07.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.