Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1371 E. 2021/339 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1371
KARAR NO : 2021/339
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.03.2018
NUMARASI : 2015/729 E. – 2018/118 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 17.03.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.03.2021
Taraflar arasındaki davadan dolayı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.03.2018 gün ve 2015/729 E. – 2018/118 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı …, davalı … vekili davalı …. vekili ve davalı …’nın istinaf dilekçesine karşı katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 13.03.2008 tarihinde davalı …’nın sürücüsü, davalı …nin işleteni, davalı …nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu …. plakalı araç ile müvekkillerinin desteği olan …’in sevk ve idaresindeki davalı …nin ZMMS sigortacısı olduğu …. plakalı aracın karıştığı trafik kazasında müvekkillerinin desteğinin vefat ettiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını ileri sürerek, desteğin eşi davacı … için 50.000,00 TL, desteğin çocuğu … için 10.000,00 TL destek tazminatının işleten sürücü yönünden olay tarihinden, sigortacı davalılar yönünden dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak davalılardan tahsiline, davacı eş … için 50.000,00 TL, davacı çocuk … için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte sürücü işletenden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 30.03.2017 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davacı … için destek tazminat talebini 144.693,96 TL’ye, davacı … için destek tazminat talebini 20.370,26 TL’ye yükselterek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulmasını istemiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, davanın iki yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, desteğin kazanın oluşumunda asli kusurlu olup, desteğin kusurunun müvekkiline yansıtılamayacağını, müvekkiline Karşıyaka 3. ASCM’de alınan bilirkişi raporunda tali kusur atfedilmiş ise de bu kusurun taraflarınca kabul edilmediğini, fahiş tazminat talebinde bulunulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …vekili, zamanaşımı süresi dolduktan sonra davanın açıldığını, somut olayda uzamış ceza zamanaşımının uygulanamayacağını, destek poliçeye konu aracın sürücüsü olduğundan mirasçıları olan davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı istenemeyeceğini, talebin teminat kapsamında olmadığını, davacıların 3.kişi olarak kabul edilemeyeceğini, avans faizi istenemeyeceğini, poliçe teminat limitinin 100.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin poliçe limiti ile sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ….vekili, müşterek ve müteselsil sorumluluğa dayanılarak dava açılmış ise de somut olayda kazada vefat eden destek sürücünün kusurunun müterafik kusur olarak kabul edilerek, destek tazminatından indirim yapılması gerektiğini, mirasçıların ancak desteğin işlettiği araç sürücüsünün kusuruna isabet edecek oranda tazminat istemesi mümkünken desteğin sorumluluğunu temin eden müvekkil şirketten müterafik kusur dikkate alınmaksızın destek zararının tamamının talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin sigortacısı olduğu araç sürücüsünün %25 kusuruna göre müvekkilinin sorumlu tutulabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 23.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda desteğin %70, davalı sürücünün %30 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, rapordaki kusura ilişkin tespitin benimsendiği, raporda destek tazminatı toplam 233.229,50 TL hesaplanmış ise de davalıların olay nedeni ile müşterek ve müteselsil sorumluluğu üst sınırının 129.968,85 TL olduğu, davalı … tarafından davacılara yapılan ödemelere ilişkin belge sunulması üzerine alınan ek raporda, davacıların toplam destek kaybı tazminatının 216.880,76 TL hesaplandığı, olay nedeniyle davalıların müşterek ve müteselsil sorumluluğu üst sınırının 125.064,22 TL olduğunun belirtildiği, alınan ikinci ek raporda müşterek ve müteselsil sorumluluğun üst sınırının 165.064,22 TL, davacı …’ın destek kaybının 144.693,96 TL, davacı ….’nın destek kaybının 20.370,26 TL olmak üzere toplam 165.064,22 TL hesaplandığı, ikinci ek rapordaki hesaplamanın benimsendiği, davalı …nin başvuru tarihinden 8 iş günü sonrasında temerrüdü gerçekleştiğinden bu davalı yönünden temerrüt tarihinin 20.08.2010 olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı … için 144.693,96 TL, davacı … için 20.370,26 TL olmak üzere toplam 160.064,22 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için sorumluluğun 77.356,51 TL, … sorumluluğunun 100.000,00 TL ile sınırlı tutulmasına, davalı … yönünden 20.08.2010, davalı …. yönünden dava tarihi, işleten ve sürücü davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 25.000,00 TL, davacı …. için 15.000,00 TL manevi tazminatın işleten ve sürücü davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı … vekili, davalı … vekili davalı …. vekili ve davalı …’nın istinaf dilekçesine karşı katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı … vekili, müvekkilinin asli kusurlu olmadığını, desteğin kazanın oluşumunda asli kusurlu bulunduğunu, desteğin hızını yavaşlatıp ana yolu kontrol etmesi gerekirken raporda belirtildiği şekilde dik konumda kapatarak müvekkilinin önüne aracını kırdığını, bu hususun dahi davacıların desteğinin ağır kusurlu olduğunu, kaza yapma saiki ile aracı kullandığını ortaya koyduğunu, Karşıyaka 3 ASCM’nin 2008/213 E.sayılı dosyasında alınan kusur raporunda, asli kusurlu olduğunun belirtildiği, davacıların desteğinin asli kusurlu olması ve davacıların mirasçı olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, mahkemenin önceki Yargıtay kararlarını dikkate alınarak murisin kusurunun davacılara yansıtılmamasının hukuka aykırı olduğunu, dilekçelerinde belirtmiş oldukları Yargıtay içtihadında yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığının kabul edildiğini, yansıma yoluyla davacılar destek zararı oluştuğunu iddia ettiğine göre desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde yansıtılması gerektiğini, hükme esas alınan raporun eksik ve hatalı olduğunu, kusurun doğru belirlenmediğini, hatalı olan kusura göre tazminat hesaplandığını, hükme esas alınan 29.09.2017 tarihli raporda, davacı … için 124.852,75 TL, davacı … için 17.566,98 TL olmak üzere toplam 142.419,73 TL hesaplanmış iken mahkemece … için 144.693,96 TL, … için 20.370,26 TL olmak üzere toplam 165.064,22 TL’nin hüküm altına alındığını, hangi gerekçe ile hükmün verildiğinin anlaşılamadığını, davacı eşin evlenme ihtimali gibi sosyal kriterler dikkate alınmaksızın hüküm tesis edildiğini, davacının evlenme olasılığının %22 den fazla olduğunu, avans faizine hükmedilemeyeceğini, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, davanın reddi gerektiğini ileri sürmektedir.
Davalı … vekili, mahkemece müteselsil sorumluluk esasına göre davalı sigorta şirketlerinin limitler göz önüne alınarak karar tesis edilmiş ise de sigorta şirketleri arasında müteselsil durumu müvekkili şirketin sigortalısının kusurundan fazlasını ödemesine rağmen diğer sigorta şirketinin limiti kalmadığından fazladan ödemiş olduğu tutarın ona rücu edemeyeceği şekilde işletildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, toplam zarar tutarı olan 216.880,76 TL nin müvekkilinin sigortalısının %30 kusuruna göre 65.064,22 TL’sinden sorumlu olduğunun belirtildiği, bu tutardan müvekkilinin önceden yaptığı ödemenin güncellenmiş değeri olan 22.643,49 TL’nin mahsubu sonrası bakiye sorumluluğunun 42.421,73 TL kaldığını ancak raporda müşeterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre talepte bulunulduğu belirtilerek teselsül esası uygulanması halinde toplam 216.880,76 TL zarardan … nin poliçe teminat limiti 100.000,00 TL nin düşümüyle 77.365,51 TL ile sorumlu olduğunun belirtildiğini, mahkemenin de rapora göre karar oluşturduğunu, müvekkile bu miktarı ödediği takdirde … poliçe teminatının tamamının 100.000,00 TL’yi ödeyerek tüketmiş olacağından müvekkilinin sorumluluk oranı %30 a göre 42.420,73 TL ödemesi gerekirken 77.365,51 TL ödemesi gerekeceğini, fazladan ödemek zorunda kalacağı 34.994,78 TL’yi …dan tahsil etme imkanının kalmayacağını, sigorta şirketleri arasında teselsül olduğu kabul edilse dahi teselsül sorumluluk miktarından fazla ödeme yapılacak şekilde teselsülün işletilemeyeceğini, müvekkilinin teselsüle göre fazladan ödeyeceği miktarın diğer sigorta şirketinden rücu etme hakkının ortadan kalktığını, sigorta şirketlerinin haksız fiil faili olmamaları nedeniyle sorumluluklarının sınırlı olduğunu, sigorta şirketleri hakkında 42.420,73 TL müşterek ve müteselsilen olmak üzere toplam 100.000,00 TL’nin …., 42.420,73 TL’nin …den alınması şeklinde hüküm kurulması gerektiğini ileri sürmektedir.
Davalı ….vekili, destek işleten sürücünün kendi kusur ile vefat etmesi nedeniyle davacıların destek tazminatı talebinde bulunamayacağını, davanın bu sebeple reddi gerektiğini, bilirkişi raporunda tazminatın fahiş hesaplandığını, teknik faizin 1,8 olarak esas alınması gerektiğini, avans faizine hükmedilemeyeceğini, haksız fiile dayalı davada yasal faiz uygulanması gerektiğini, ıslah edilen miktar için temerrüt tarihinin dava tarihi olması gerektiğini ileri sürmektedir.
Davalı …’nın istinaf dilekçesine karşı katılma yoluyla davacı vekili, müvekkili … yönünden dava velayeten açılmış ise de her iki davacı yönünden ayrı davalar mevcut olup, vekalet ücretlerinin her bir davacı yönünden maddi ve manevi tazminat davalarında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak …. yönünden kabul edilen maddi tazminat yönünden 14.693,96 TL, … yönünden kabul edilen 20.370,26 TL maddi tazminat üzerinden 2.444,53 TL vekalet ücretinin davacı … yönünden kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesaplanan 3.000,00 TL, davacı …. yönünden kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, trafik kazasında desteğin vefat etmesinden kaynaklanan destekten yoksun kalınan tazminat ile manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporunda, PMF yaşam tablosuna göre davacı … için % 15, kalan için anne ve baya eşit pay verilerek ve asgari ücret baz alınarak yapılan hesaplamada, davacı …’ın destek kaybı 198.379,93 TL, davacı …’nın destek kaybı 34.849,57 TL olmak üzere toplam 233.229,50 TL tazminat hesaplandığı, dava dilekçesinde zincirleme ve ortaklaşa olarak destek tazminatının davalılardan tahsili istendiği halde, belirlenen miktarın davalı …’nın olaydaki % 30 kusuruna göre hesaplama yapılarak, bu davalı ile birlikte davalılar … ve ….nin hesaplanan destek tazminatının 69.968,85 TL’sinden müştereken ve müteselsilen (poliçe limiti 60.000,00 TL ile sınırlı olarak), davalı … sorumluluğunun ise desteğin %70 kusuruna göre yapılan hesaplamaya göre 163.260,65 TL’sinden sorumlu ise de poliçe limiti 60.000,00 TL olduğu açıklanarak, davalıların müşterek ve müteselsil sorumluluğunun 69.968,85 TL+60.000,00 TL =129.968,85 TL olduğu belirtilmiştir.
…. vekilinin ödemeye ilişkin belge sunması ve rapora itirazlar nedeniyle, alınan 17.02.2017 tarihli 1. ek raporda ; raporun düzenlendiği tarihte değişen asgari ücretlerin de dikkate alınarak hesaplama yapıldığı belirtilerek, 20.08.2010 tarihinde davacı … için 15.593,16 TL, davacı … için 7.050,00 TL yapılan ödemenini , ödeme tarihinden duruşma tarihihe kadar güncellenen değeri hesaplanarak, güncellenen değerler, toplam tazminat miktarının 216.880,76 TL belirlendiği, …’nin bakiye poliçe limiti 60.000,00 TL’den yapılan 22.643,49 TL ödeme mahsup edilerek bakiye teminat limitinin 37.356,51 TL hesaplandığı yine kök raporda olduğu gibi, kusura göre hesaplama yapılarak davalılar …, ….ve …nin sorumluluk miktarı belirlenerek ve poliçe limitlerini 60.000,00 TL olduğu açıklanarak, 65.064,22 TL ( işleten, sürücü ile …nin sorumlu olduğu miktar) +60.000,00 (…..nin desteğin kusuruna isabet eden miktarı limitinin üstünde olduğundan poliçe limitini esas alarak)=125.064,22 TL’den davalıların sorumlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili 30.03.2017 tarihli “Dava Değerini Yükselten/ Islah Eden” başlıklı dilekçesinde ; rapordaki hesaplamalardan sadece, poliçe limitlerinin 60.000,00 TL kabul edilerek yapılan hesaplama şekline itiraz ettiği, poliçe limitlerıinin 2018 tarihinde 100.000,00 TL olarak arttırıldığını belirterek, raporda Sigorta şirketlerinin kusur oranları ile poliçe limiti esas alınarak belirlenen hesaplamada 65.064,22 TL+60.000,00=125.064,22 TL belirlemiş ise de 100.000,00 TL poliçe limitine göre davalıların sorumlu olduğu miktarın 165.06,22 TL olduğu açıklandıktan sonra, müvekkillerinin zararına oranlanarak yapılan hesaplamaya göre, davacı … yönünden taleplerini 144.693,96 TL’ye, davacı … yönünden taleplerini 20.370,26 TL’ye yükseltildiği belirterek, toplam 16.5064,22 TL’nin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemiştir. Dilekçesinde belirttiği oranlamanın neye göre yapıldığı, hangi oranın esas alındığı açıklanmamıştır.
Her ne kadar 2017 tarihli poliçelerde, poliçe limitleri 60.000,00 TL ise de, kazanın meydana geldiği 2018 yılındaki 100.000,00 TL poliçe limiti uygulanması gerekmesi ve davalı tarafça da yapılan itirazlar nedeniyle alınan 08.06.2017 tarihli ikinci ek raporda; poliçe limitinin 100.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, daha önceki raporda poliçe limitinin hatalı olarak gösterildiği, bu nedenle raporun poliçe limiti ile ilgili olan kısımlarının müşterek ve müteselsil sorumluluklarının düzeltilmesi gerektiği, taleple bağlı kalındığı açıklanarak, 2.raporda belirlenen toplam tazminat esas alınarak, kusura ve poliçe limitleri ile ödeme nedeniyle kalan limite göre yapılan hesaplamada, toplam 216.880,76 TL destek tazminatının davalıların müşterek müteselsil sorumluğunun 65.064,22 TL+100.000,00 TL=165.064,22 TL olduğu, ….nin bakiye poliçe limiti olan 77.356,51 TL ile …nin poliçe limiti olan 100.000,00 TL ile sınırlı olduğu belirtilmiştir. İtiraz üzerine alınan 3.ek raporda, davalı …’nin davadan önce ödediği 22.643, 49 TL, poliçe limiti olan 100.000,00 TL’den mahsup edilerek bakiye limiti 77.365,51 TL belirlendikten sonra …nin bakiye limiti 77.365,51 TL ile davalı …nin poliçe limiti olan 100.000,00 TL toplamı 142.429,73 TL’nin, zarar oranlamasıyla yapılan hesaplamaya göre, davacı … için 124.852,75 TL, davacı … için 17.576,98 TL olmak üzere toplam 142.429, 73 TL’den davalıların müştereken ve müteselsilen davalı sigorta şirketlerinin poliçe limitleriyle sorumlu olduğu görüş olarak belirtilmiştir. Raporda, hangi miktara ve hangi orana göre hesaplama yapıldığı belirilmemiştir.
Islah dilekçesiyle, zarara oranlama yaparak talepte bulunduğunu belirten davacı vekili , her ne kadar bu raporda oranlamanın ne şekilde yapıldığı ve 3. ek raporda da davacının talebinden neden farklı miktar hesaplandığı, hesaplamanın hangi orana göre yapıldığı detaylı olarak açıklanmamış ise de, bu raporda ıslah dilekçesindeki oranlamaya göre belirlenen zararın tahsili istendiğinden yapılan oranlamaya göre 142.429,00 TL hesaplandığı açıklandığı halde, ilk derce mahkemesince kararın gerekçesinde ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulune karar verilme sebebi açıklanmamıştır.
Dava dilekçesinde, davacının yaralanmasından kaynaklanan maddi tazminatın davalılardan ortaklaşa ve zincirleme ilkesine göre tazmini istendiği halde, bilirkişi heyetinin gerek kök raporda ve gerekse ek raporlarda, davacıların yoksun kaldıkları destek tazminatlarını hesapladıktan sonra, kusura göre tazminat miktarları belirlenerek, sadece sigorta şirketlerinin poliçe limitleri toplanarak belirlenen tazminat miktarlarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları şeklinde hesaplama yapılmış, davacı vekili ıslah dilekçesinde bu kez davalıların sorumlu olduğu miktarın 165.06,22 TL olduğu açıklandıktan sonra, müvekkillerinin zararına oranlanarak yapılan hesaplamaya göre, davacı … yönünden taleplerini 144.693,96 TL’ye, davacı … yönünden taleplerini 20.370,26 TL’ye yükseltildiği belirterek, toplam 16.5064,22 TL’nin davalılardan tahsilini istendikten sonra ayrıca, tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilinin istemiş, ancak zarar oranlamasına ilişkin hesaplamada hangi değer ve oranları esas alındığı, ayrıca, kusura veya müştereken ve müteselsilen veya müşterek miktar ile birlikte aşan kısım için kusura göre talepte bulunma gibi ilkelerden hangisine dayandığı açıklanmamşıtır. Dairemizce farklı şekilde yapılan hesaplamalarda, talep edilen miktarın neye göre hesaplandığının tespit edilememiştir. Her ne kadar, davacı vekilince sunulan, dava değeri ile birlikte ıslah konulu dilekçesindeki talepleri bağlayıcı ise de, dilekçedeki talebinin yukarıda belirtilen hususlarda açıklattırılmasının gerekmesi, bilirkişi raporlarnın hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmaması, mahkemenin hangi gerekçeyle, bilirkişi raporlarındaki miktardan farklı olarak hüküm kurulduğunun kararın gerekçesinde açıklanmaması nedeniyle, istinaf denetimi yapılamamaktadır. Ayrıca bilirkişi raporlarında, pay hesabınında hatalı olduğu görülmüştür.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince, davacı vekilinden yukarıda belirtilen hususlarda ıslah dilekçesinin açıklanması sağlandıktan sonra, hesap uzmanı bilirkişiden, davacının açıkladığı oranlamanın uygun olup olmadığı, önceki rapor da tartışılmak suretiyle davalıların istinaf itirazlarına konu rapora itirazları da tartışılmak suretiyle, PMF yaşam tablosuna ve Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre yaşın esas alınması yönünde içtihat değişikliği yapıldığı kararına göre, seçenekli olarak ve taleple bağlı kalınrak davacıların destekten yoksun kaldıkları tazminatın hesaplanması hususlarında rapor alınarak, sonucuna göre ve usulü kazanılmış haklar ile taleple bağlılık ilkesi de nazara alınarak karar verilmesi gerektiği halde, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi hukuka uygun bulunmaması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı …. vekili, davalı ….vekili, davalı … vekili ve davalı …’nın istinaf dilekçesine karşı katılma yoluyla istinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.03.2018 tarih 2015/729 E. – 2018/118 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 17.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.