Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1341 E. 2021/777 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1341
KARAR NO : 2021/777

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.04.2018
NUMARASI : 2016/1003 E. – 2018/346 K.
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 25.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.06.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.04.2018 tarih 2016/1003 E. – 2018/346 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatif tarafından 20.05.2010 tarihinde keşide edilen ihtarname ile bir takım ödemelerin istendiğini, bu ihtarnameye karşı ihtarname ile cevap verildiği, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtilen Almanya adresinde ikamet ettiğini, bir sebeple kooperatifi aradığında 2015 yılı Temmuz ayında üyelikten çıkarıldığını öğrendiğini, müvekkilinin Almanyadaki adresine belirtilen ihtarname dışında hiçbir ihtarname tebliğ edilmediğini, tebliğ edilen ihtarnameden kaçıncı ihtar olduğu ve istenen ödemelerin hangi döneme ilişkin olduğunun net olarak anlaşılmadığını, müvekkilinin kooperatifin hesabına sürekli ödemeler yaptığını, temerrüt olgusunun imkansız olduğunu, müvekkiline usulüne uygun bir yurtdışı tebligatı yapılmadığı gibi kooperatif ödentileri hakkında gerçekleşmiş bir temerrütten bahsedilemeyeceği için hakkındaki üyelikten çıkarma kararının hükümsüz olduğunu ileri sürerek, ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, Kooperatifleri Kanunun 16/4 fıkrasında üyelikten ihraç kararı kendisine tebliğ edilen üyenin tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içerisinde ihraç kararının iptali için dava açmadığı takdirde ihraç kararının kesinleşeceğinin hükme bağlandığını, kooperatif genel kurullarında alınan kararlar gereğince davacının ödemesi gereken borçlarını zamanında ödememesi üzerine yönetim kurulu tarafından keşide edilen 20.05.2010 tarihli ilk ihtarnamenin davacının dava dilekçesindeki adresine Alman Mahkemesince 13.08.2010 tarihinde tebliğ edildiğini, birinci ihtarnamenin tebliğine rağmen borçlarını ödememesi nedeniyle davacıya 21.10.2010 tarihli ikinci ihtarnamenin yine Alman Mahkemesince davacıya 31.12.2010 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ikinci ihtarnameye rağmen borcunu ödememesi sebebiyle yönetim kurulunca alınan ihraç kararının 19.08.2011 tarihli ihraç kararının tebliğ evrakı ile ihraca ilişkin yönetim kurulu kararının davacının yine dava dilekçesinde gösterilen adresine Alman Mahkemesince 25.10.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, iki ihtarname ve üyelikten çıkarma kararının davacının dava dilekçesinde bildirmiş olduğu Almanya adresinde bizzat davacının kendisine tebliğ edildiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, ihraç kararının tebliğ edildiği 25.10.2011 tarihinden itibaren karara karşı iptal davası açma hakkının 25.01.2012 tarihinde sona erdiğini savunarak davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kooperatif ortaklığından çıkarılmasına dair 15.08.2011 tarihli 955 sayılı kooperatif yönetim kurulu kararının İzmir ….. Noterliğinin 19.08.2011 tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ve ihtar ekinde karar eki gönderilerek davacının …. Almanya adresine 25.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği, davacının çıkartma kararının tebliğ edildiği adresin dava dilekçesinde davacı vekili tarafından gösterilen adres olduğu, İzmir ….. Noterliğinden getirtilen çıkarma kararının tebliğine ilişkin Almanca olan belgelerin Türkçeye tercüme ettirildiği, yönetim kurulunun çıkarma kararının noter aracılığı ile usulüne uygun olarak 25.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği kanaatine varıldığı, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 16. Maddesinde, ”(Değişik fıkra: 06/10/1988 – 3476/4 md.) Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir. (Ek fıkra: 06/10/1988 – 3476/4 md.) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. ” hükmüne yer verildiği, davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14. Maddesinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortaklar için yönetim kuruluna ortaklıktan çıkartma yetkisi verildiği, çıkarma kararı parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedenine dayalı olduğundan ana sözleşmenin bu hükmü uyarınca, yönetim kuruluna verilen yetki çerçevesince gerçekleştiği ve yetkili kurulca verildiği, dava konusu 15.08.2011 tarihli çıkarmaya ilişkin yönetim kurulu kararına karşı genel kurula itiraz edilmediği, davaya konu 15.08.2011 tarihli çıkartma kararının yönetim kurulunca verildiği, Kooperatifler Kanunun 16/2. Maddesi uyarınca ana sözleşme ile, çıkarma kararı konusunda genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere yönetim kuruluna yetki verilebileceği, davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14.maddesinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortaklar ile ilgili yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarma kararı verilebileceğinin anlaşıldığı, dolayısıyla çıkarma kararının yetki verilmiş yönetim kurulu kararıyla gerçekleştiği, Kooperatifler Kanunu 16/4. Maddesinde; “3 aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir” hükmünün yer aldığı, yönetim kurulunun 15.08.2011 tarihli 955 sayılı davacının üyelikten ihraç edilmesine dair kararın davacıya 25.10.2011 tarihinde tebliğ olunduğu, bu tarihten itibaren 3 aylık sürenin 25.01.2012 günü mesai saati bitiminde dolduğu, bu tarihe kadar davacının çıkarma kararı ile ilgili genel kurula veya mahkemeye başvurmadığı, çıkarma kararının kesinleştiği, çıkarma kararının iptali konusunda 01.08.2016 tarihinde açılan bu davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle yönetim kurulunun üyelikten çıkarma kararının iptali talebine ilişkin davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, mahkemenin gerekçesinin yetersiz olup, tebligatın usulüne uygun yapıldığını açıklamadığı gibi iddialarını da karşılamadığını, usulüne uygun bir tebligattan bahsedilebilmesi için ortada bir tebliğ mazbatasının olması gerektiğini, ortada bir tebliğ mazbatası olmadığından konsolosluktan celbi ile incelenmesi gerektiğini, mahkemenin tercüme ettirdiği evrakın tebliğ mazbatası olmadığını, tercüme edilen evrakta müvekkiline ne şekilde tebligat yapıldığının net olmadığını, tebligatı kimin ne şekilde aldığının yazılmadığını, sadece sözleşmenin 5.a maddesi kapsamında tebligatın yapıldığının yazılı olduğunu, Hukuki veya Ticari Konularda Adli veya Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Sözleşmenin 5.a Maddesinin ”Talep edilen memlekette düzenlenmiş olup, yine o memlekette oturan kişilere tebliğ edilecek belgeleri o memleket kanunlarında yer alan usule göre veya” şeklinde olduğunu, tebligatın usulüne uygun yapıldığına ilişkin belgelerin celp edilerek inceleme imkanının sağlanması gerektiğini, tercüme edilen evrakta tebligatın tevdi edildiği kişinin belli olmadığını, ayrıca tebliğ işlemini tespit eden hiçbir vesikanın bulunmadığını, noterliğin tebliğ mazbatasını göndermediğini, mahkemenin de ilgili konsolosluktan istemediğini, ayrıca tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve 30 gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirimin yapıldığına dair bir evraktan da bahsedilmediğini, İzmir …..Noterliğinin bu ihtarnameyi 23.09.2011 tarihinde postaya verdiğini, bu postanın da 01.10.2011 tarihinde ilgilisine vardığını, bu halde müvekkiline bir bildirim yapıldığı kabul edilse dahi aradan 30 günlük süre geçmediğinden 25.10.2011 tarihinde yapılmış bir tebligattan bahsedilemeyeceğini, tüm bu hususların araştırılmasına ve değerlendirilmesini talep etmelerine rağmen mahkemece değerlendirilmediğini, noterlikten gelen tüm belgelerden müvekkiline ya da herhangi bir yakınına imza karşılığı bir tebligatın yapılmadığını ve ihtarı içeren bildirimin yapılmadığının da açık olduğunu, tebligatın usulüne uygun olmadığını, kooperatif tarafından birinci ihtarın gönderilmesinden sonra müvekkilinin bu ihtara vekili aracılığı ile cevap verdiğini, böylece bu işle ilgili vekil ile takip iradesini gösterdiğini, buna rağmen kooperatifin ikinci ihtarnameyi ve ihraç kararını müvekkiline gönderdiğini ancak müvekkilinin eline geçmediğini, tebligatlar müvekkilinin eline geçse dahi TK’nın 11/1 maddesi gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiğinden asile yapılan tebligatların usulsüz olduğu, davacı vekilinin ihraç kararından haberdar olur olmaz aynı gün bu davayı açtığını, TK’nın 32.maddesi gereğince öğrenme üzerine davanın süresi içerisinde açıldığını, davalının keşide ettiği birinci ihtarnameye verilen cevapta ödemeler yapıldığından bahsedilmesine rağmen davalının bu ödemeleri düşmeden ikinci ihtarname keşide ettiğini, bu nedenle ikinci ihtarın yasal şartları taşımadığını, yasal şartları taşımayan ve yok hükmünde olan ihtarnameler ile ihraç kararı verilmesinin mümkün olmadığını, davalı kooperatifin ihraç kararının onaylı örneğini keşide ettiği ihtarnameye eklemesi gerekirken eklemediğini, bu hususun kanunun ve ana sözleşmenin aradığı bir şart olduğunu, bu nedenle usulüne uygun bir ihraç kararı tebliğinden söz edilmesinin mümkün olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı hakkında davalı kooperatif yönetim kurulunca verilen ihraç kararının iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 16. maddesinde, kooperatif yönetim kurulunca hakkında çıkarma kararı verilen ortağın tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabileceği ve ya genel kurula itiraz edebileceği, üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararlarının kesinleşeceği belirtilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun; “Yabancı memlekette tebligat usulü” kenar başlıklı 25. Maddesinin 1.fıkrasında, “Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasıyla yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister.” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Hukuki veya Ticari Konularda Adli veya Gayriadli Belgelerin Yabancı Memeleketlerde Tebliğine Dair Sözleşme’ nin 5/a maddesi ise aynen; ‘ a) Talep edilen memlekette düzenlenmiş olup yine o memlekette oturan kişilere tebliğ edilecek belgeleri, o memleket kanunlarında yer alan usule göre veya,’ şeklindedir. Somut olayda, davacının kooperatif ortaklığından çıkarılmasına dair 15.08.2011 tarihli 955 sayılı kooperatif yönetim kurulu kararının İzmir ….. Noterliğinin 19.08.2011 tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ve ihtarnamenin arkasında ihraç kararı yazılı olarak davacının dava dilekçesinde gösterilen …. Almanya adresine Alman mahkemesince Sözleşmenin 5.maddesinin 1.fıkrasının a bendinde yazılı şekilde 25.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği, ihraç kararının davacıya Tebligat Kanunu’nun 25.maddesine ve Hukuki veya Ticari Konularda Adli veya Gayriadli Belgelerin Yabancı Memeleketlerde Tebliğine Dair Sözleşme’ nin 5/a maddesine uygun olarak usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, Alman Mahkemesinin resmi mühür ve adli memurunun imzasını taşıyan tebligat mazbatasına itibar edilmesi gerektiği, ihraç kararının davacıya Alman mahkemesince tebliğ edildiği 25.10.2011 tarihinden itibaren 3 aylık sürenin 25.01.2012 günü mesai saati bitiminde dolduğu, bu tarihe kadar davacının çıkarma kararı ile ilgili genel kurula başvurmadığı ve mahkemeye dava açmadığı, bu nedenle çıkarma kararının kesinleştiği, çıkarma kararının iptali konusunda 01.08.2016 tarihinde açılan bu davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı sonucuna varılmakla; mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 25.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi