Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1277 E. 2021/477 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1277
KARAR NO : 2021/477
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.02.2018
NUMARASI : 2015/199 E. – 2018/218 K.
ASIL DOSYADA
BİRLEŞEN İZMİR 5.ATM’nin 2015/732 E.SAYILI DOSYASINDA
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYADA
DAVANIN KONUSU : Destek Tazminatı
KARAR TARİHİ : 09.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.04.2021
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.02.2018 gün ve 2015/199 E. – 2018/218 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye ….. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Asıl davada davacı vekili, 16.12.2013 günü davacıların oğullarının sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın plakası ve sürücüsü belli olmayan araç sürücüsünün hatalı manevrası sonrası kaza yaptığını, kaza sonucu davacıların müşterek çocuğunun vefat ettiğini, çocuklarının ölümü ile davacıların destekten yoksun kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla anne için 100,00 TL, baba için 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle davacı anne için talebini 14.765,59 TL’ye, davacı baba için talebini 16.286,59 TL’ye yükseltmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, 16.12.2013 günü plakası ve sürücüsü belli olmayan araç sürücüsünün hatalı manevrası sonucu müteveffa ….’un sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın yaptığı kaza sonucu davacının imam nikahlı eşinin vefat ettiğini, ölümü ile imim nikahlı eşinin desteğinden yoksun kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 117.695,18 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı sigorta vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsü müteveffanın kusurunun bulunduğu tespit edilse dahi davaya konu talebin teminat kapsamında olmadığını, sürücünün kendi kusuru ile kendi ölümüne sebebiyet vermesi karşısında araç işleteninin sorumlu tutulamayacağını, KTK 92/c hükmü gereğince taleplerin teminat dışı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının miras hukukundan ayrı bağımsız bir hak olması nedeniyle desteğin kusurunun ileri sürülmesine engel olmadığını, müterafik kusurun indirilmesi gerektiğini, ticari iş niteliğinde olmadığından avans faizi talebinin reddi gerektiğini, davadan önce başvuru yapılmadığından temerrüdün gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı ….. vekili, öncelikle plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve bu aracın kazaya sebebiyet verdiğinin somut delillerle ispatlanması gerektiğini, kaza tespit tutanağında olayın tek taraflı gerçekleştiğinin belirtildiğini, kusur oranlarının tespiti gerektiğini, teminat limiti ve plakası tespit edilemeyen aracın kusuru oranıyla sınırlı sorumlu olabileceğini, ticari faiz talebinin yasal olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı sigorta vekili, kazada vefat edenin anne babasının açtığı dava ile bu davanın birleştirilmesi gerektiğini, somut ve gerçek bir desteğin kanıtlanması gerektiğini, imam nikahlı oldukları hususunun somut delillerle ispatlanması gerektiğini, dosyada bu konuda delil sunulmadığını, davacının talebinin poliçe kapsamında olmadığını, desteğin müterafik kusurunun ileri sürülmesine engel bir durum olmadığını, haksız fiil iddiasına dayanıldığından ve araçta hususi olduğundan ticari faiz ile sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Birleşen davada davalı … vekili, kazada vefat edenin anne babasının açtığı dava ile bu davanın birleştirilmesi gerektiğini, davacı ile ölenin imam nikahlı eşi olduğu hususunun somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini, ispatı halinde ise BK’nın 51.maddesi gereğince tazminattan indirime gidilmesi gerektiğini, aracın varlığının ve bu aracın kazaya sebebiyet verdiğinin somut delillerle ispatlanması gerektiğini, avans talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sürücüsü ve plakası belli olmayan araç sürücüsünün kazanın oluşumunda asli derecede %75 oranında kusurlu olduğu, müteveffa sürücünün ise tali derecede %25 oranında kusurlu olduğu, davacılar anne ve baba için hüküm kurulurken taleple bağlı kalındığı, ekonomik sosyal durum araştırma ve muhtarlık yazı cevapları ile tanık anlatımları sonucunda davacı …’ün nikahsız eşinin kullandığı araç ile %25 oranında kusuru ile gerçekleşen trafik kazası sonucunda vefat ettiği, ölenin anne babası olan davacılar ile nikahsız eşi olan davacının destekten yoksun kaldıkları, sürücünün ölümünün zararı doğuran olay olmakla birlikte zararın doğrudan 3.kişi konumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluştuğu, destekten yoksun kalan 3.kişi sıfatıyla dava açılmasıyla ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, bu nedenle davalı sigorta şirketinin de zarardan %25 oranında sorumlu olduğu, davacı ….. da plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün %75 oranındaki kusuru oranında zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile, davacılardan ….. için 16.286,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılar ….. 12.214,94 TL’den, davalı …..nın 4.071,65 TL’den sorumlu olması suretiyle dava tarihi olan 17.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, davacılardan ….. için 14.765,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılar ….. 11.074,20 TL’den, davalı 3.691,39 TL’den sorumlu olması suretiyle dava tarihi olan 17.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı için 105.773,81 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılar ….. 79.330,36 TL’den, davalı….. 26.443,45 TL’den sorumlu olması suretiyle dava tarihi olan 19.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı ….. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı ….. vekili, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.11.2017 tarihli yeni kararında işletenin ve sürücünün kendi kusurlarıyla ölümünden doğan tazminat taleplerinden sorumlu olmadığına, sürücünün kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılacağına hükmettiğini, bu nedenle kendi kusuru ile ölen sürücünün kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılacağını, destekten yoksun kalanların tazminat haklarının olmadığını, işletenin bu zararlardan sorumluluğunun bulunmadığını, işletenin sorumluluğunu teminat altına alan sigorta şirketlerinin de sorumluluğunun doğmayacağını, bu yönüyle davanın reddi gerektiğini, birleşen dava davacısının olay tarihinde henüz 15 yaşında olup, olay tarihinde 32 yaşında olan müteveffa ile evli olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taraflı tanık beyanlarına göre gayri resmi eş olduklarının kabul edildiğini, ekonomik sosyal durum araştırmalarında da bu yönde tespitte bulunulmuş ise de , bu araştırmaların doğrudan davacının o esnada verdiği beyanlar ile düzenlendiğinden geçerliliğinin olmadığını, tanık olarak dinlenen …..’un ceza dosyasında bilgi alma tutanağında kardeşi olan müteveffanın bekar olup kendileri ile birlikte aynı evde ikamet ettiğini beyan ettiğini, hukuk davasında ise tamamen çelişkili olarak müteveffa ile davacının 6-7 aylık evlilikleri olduğunu ve aynı evi paylaştıklarını söylemesinin kabul edilebilir olmadığını, düğün fotoğrafı vs. gibi hiç bir somut delil sunulmadığını, kaza tarihi itibariyle 15 yaşında olan davacının yeniden evlenme ihtimalinin %100 olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacı tarafın gelecekte doğacak muhtemel zararları için bugünden faize hükmedilmesinin faizin ruhuna aykırılık teşkil ettiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, destek tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Asıl ve birleşen davada davacılar, desteklerinin sürücüsü olduğu davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı araç ile plakası ve sürücüsü belli olmayan aracın karıştığı 16.12.2013 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında desteklerinin vefat etmesi nedeniyle aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından ve …… destek tazminatı isteminde bulunmuşlardır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, sürücüsü ve plakası belli olmayan araç sürücüsünün kazanın oluşumunda asli derecede %75 oranında kusurlu olduğu, müteveffa sürücünün ise tali derecede %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak aktüer raporu sonrası yapılan ıslah doğrultusunda hesaplanan destek tazinatının destek sürücünün kusuruna isabet edin kısmının desteğin kullandığı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan, sürücüsü ve plakası belli olmayan araç sürücüsünün kusuruna isabet eden kısmının davalı ….. tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, birleşen dosyanın davacısı nikahsız eşin destek zararına ilişkin hükme esas alınan 03.07.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda, desteğin nikahsız eşinin 18 yaşını dolduracağı 2016 yılı başında resmi olarak evlenecekleri ve 2018 yılı başında ilk çocuklarının 2020 yılı başında 2. çocuklarının dünyaya geleceği var sayımına göre 2050 yılına kadar destek zararı hesaplanmıştır. Ancak davacı eşin rapor tarihinden sonra 20.05.2020 tarihinde evlendiği UYAP kayıtlarından anlaşılmaktadır. Sağ kalan eşin kazadan sonra yeniden evlenmesi ile destek zararı son bulur. Davacı eş …..’ün kazadan sonra 20.05.2020 tarihinde yeniden evlendiği dosya kapsamından anlaşıldığından evlenme ile destek ihtiyacının son bulduğunun kabulü ile yeniden evlenen eşin evlenme tarihine kadar olan dönem için destek tazminatı isteyebileceği dikkate alınarak bilirkişiden ek rapor alınarak usuli kazanılmış haklar da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmiş olması doğru değildir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı sigorta vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.02.2018 tarih, 2015/199 E. – 2018/218 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı sigorta vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 09.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.