Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1231 E. 2021/674 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/1231
KARAR NO : 2021/674

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.01.2018
NUMARASI : 2017/350 E. – 2018/36 K.

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07.06.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.06.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.01.2018 tarih 2017/350 E. – 2018/36 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye ….. tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, dava dışı ….. Nak. İth. San. Tic. Ltd. Şti.tarafından müvekkilinin lehtarı olduğu 6 adet çek keşide edildiğini, müvekkilinin çekleri ibraz tarihleri içinde davalı bankaya tahsil amacı ile ibraz ettiğini, çeklerin tahsil ya da karşılıksız işlemi yapılması için bankaya ibraz edildiği hususunun çeklerin arkasındaki banka kaşelerinde de belirtildiğini, ancak davalı bankanın karşılıksız çıkan çekler için keşideci şirket hakkında açılan iflas erteleme davasında verilen tedbir kararını gerekçe göstererek Çek Kanunu 3.maddesinde öngörülen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve garanti tutarını ödemediğini, davalı bankanın kendisine ibraz edilen çeklerin varsa karşılığını ödemesi, karşılığı yok ise çek kanununda öngörülen karşılıksızdır işlemi yapılarak yasal yükümlülük tutarını ödemesinin zorunlu olduğunu, keşideci şirket hakkındaki iflas erteleme davasında verilen tedbir kararının davalı bankanın bu yükümlülüğünde herhangi bir değişiklik yaratmadığını, davalı bankanın tedbir kararına dayanarak ödeme yapmaktan kaçınamayacağını, müvekkilinin tedbir kararını ya da keşideci şirkete kayyım atanması kararını bilebilecek durumda olmadığını, bankanın kayyım atanmasını haber aldığı anda gerekli önlemleri alarak gerekirse çek defterini kendisine ya da kayyıma iadesini sağlaması gerektiğini, karşılıksızdır işlemi yapılmamasının bankanın sorumluluğunda olduğunu, davalı bankanın köyü niyetle yasal sorumluluğundan kurtulmaya çalıştığını ileri sürerek, İzmir 16.İcra Müdürlüğünün 2016/8481 E.sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu çeklerin keşideciye 5941 Sayılı Yasa kapsamında verildiği, aynı yasanın 8/4 maddesinde çeklerin takas odaları aracılığıyla ibraz edilmesinin muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü kaldırmayacağı yönünde düzenleme yapıldığı ancak davalı bankanın ödeme yükümlülüğünün doğması için çek asıllarının davacı yanca davalı bankaya bırakılmasının zorunlu olduğu, davalı bankanın çeklerin kendisine teslim edilmediğini bildirdiği, davacının çek asıllarını davalı muhatap bankaya bıraktığına dair herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin lehtarı olduğu 6 adet çekin yasal ibraz süreleri içerisinde davalı bankaya tahsil amacı ile ibraz edildiğini, bu hususun çeklerin arkasında bulunan banka kaşeleri ile de sabit olduğunu, davacının karşılıksız çıkan çekler için bankanın ödeme yükümlülüğü olduğunu bankaya bildirerek çek asıllarını da bankaya teslim etmek istediğini ancak bankanın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen tedbir kararını gerekçe olarak göstererek çek asıllarını teslim almadığını ve ödeme yükümlülüğünü de yerine getirmediğini, 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 3. Maddesi uyarınca, davalı banka’nın kendisine müvekkili tarafından yasal süresi içerisinde ibraz edilen çeklerin varsa karşılığını ödemesi, karşılığı yoksa 5941 sayılı çek kanunu uyarınca öngörülen “karşılıksızdır” işlemini yaparak yasal yükümlülüğü olan bedeli ödemesinin zorunlu olduğunu, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 8/4. Maddesi uyarınca; takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmi ödeme yapılmayacağını ve bu durumun muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, davalı bankanın kötüniyetli olarak çek asıllarını almak istemeyerek sorumluluktan kurtulmaya çalışmasının mahkemece göz ardı edildiğini, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 2. Maddesinde, “Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.” ifadeleri ile belirtildiği gibi bankanın kayyum atanmasını haber aldığı anda gerekli önlemleri alma ve çek defterinin kendisine ya da kayyuma iadesini sağlama konusunda kendisinden beklenen basiret ve özeni göstermesi gerektiğini, fakat bankanın bunu kötüniyetli olarak kullanarak kendisine yüklenen yasal yükümlülüğünden kurtulmaya çalıştığını ve bu durumu gerekçe göstererek çek asıllarını almadığını, kararın tamamen yasaya ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırılık oluşturduğunu, davalı bankanın öncelikle TMK’nın 2. Maddesi gereğince “Çelişkili Davranış Yasağı” hükmünü ihlal ederek kötüniyetli bir biçimde kanuna dolanarak salt ödeme yükümlülüğünden kurtulmak için çelişkili davranışta bulunmasının hukuken kabulünün mümkün olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/3937E., 2015/5887K. Sayılı 27.04.2015 tarihli kararında belirtildiği gibi mahkemenin banka kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırması ve ibraz tarihinde çekin kısmen veya tamamen karşılığının bulunmadığını tespit etmesi halinde, muhatap bankayı 3167 sayılı Kanun’un 10. Maddesinde belirtilen sorumluluk miktarında ödeme yapmaya mahkum etmesi gerektiğini, bu nedenlerle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının lehdarı olduğu dava konusu çekler için banka sorumluluk tutarının bankadan tahsili için davalı banka hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Gerek 3167 sayılı Yasa’nın 3/1. maddesi ve gerekse de 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3/3. maddesinde muhatap bankanın karşılıksız çeklerde süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için yasal yükümlülük bedelini ödemesi gerektiği düzenlenmiş olup muhatap bankanın anılan hüküm uyarınca sorumlu tutulabilmesi için, çekin süresinde ibraz edildiğinin ve karşılığının bulunmadığının usulünce belgelenmesi gereklidir.3167 sayılı Kanun’un ‘İbraz ve Ödeme’ başlıklı 4.maddesinde “Çek hesabı açılan bankaya muhatap banka denir.Koşullarına uygun ve karşılığı var olan çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak, çek hesabı açılmış olan şube dışında herhangi bir şubeye ibraz edilen çek, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğü, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı saklı kalmak üzere, çek hesabında bulunan miktarla sınırlıdır. 10 uncu maddede belirlenen miktar dahil olmak üzere kısmi ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi; Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.” denilmiştir. Madde içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere, bankadan 10.madde gereğince sorumlu olduğu miktarın çek hamili tarafından talep edilebilmesi için öncelikle çek yapraklarının asıllarının muhatap bankaya teslim edilmesi, oradan alınacak onaylı fotokopi ile hamilin diğer yapacağı işlemleri yapması gerekmektedir. Çek asıllarının muhatap bankaya teslim edilmesi vakıasının davacı lehine hak doğurması nedeniyle, davacının 10. madde kapsamında bankadan sorumluluk bedelini talep edebilmesi için çek asıllarını muhatap bankaya teslim ettiğini kanıtlaması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu çeklerin takasa sunularak süresinde ibraz edildiği halde çeklerin arkasına İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/206 sayılı tedbir kararı ile firmaya kayyım ataması yapıldığından ve çekte kayyım uygunluğu bulunmadığından işlem yapılamamıştır şeklinde şerh yazılarak davacı hamile iade edildiği, anılan çekilerin ibraz tarihi itibariyle karşılığının bulunup bulunmadığı hususunun çeklerin arkasına yazılmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili, davacının karşılıksız çıkan çekler için bankanın ödeme yükümlülüğü olduğunu bankaya bildirerek çek asıllarını da bankaya teslim etmek istediğini ancak bankanın İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen tedbir kararını gerekçe olarak göstererek çek asıllarını teslim almadığını ve ödeme yükümlülüğünü de yerine getirmediğini iddia etmektedir. Davalı banka savunmasında ve cevabi yazısında çek yapraklarının asıllarının müvekkili bankaya teslim edilmediğini, teslime ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığını bildirmiştir. Bu durumda, davacının 10. madde kapsamında bankadan sorumluluk bedelini talep edebilmesi için çek asıllarını muhatap bankaya teslim ettiğini kanıtlayamadığı, bu nedenle davalı bankanın çekler için sorumluluk bedellerini ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı sonucuna varılmakla; mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 07.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.