Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1182 E. 2021/1082 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1182
KARAR NO : 2021/1082
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2018
NUMARASI : 2014/304 Esas 2018/89 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 28.09.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.09.2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.03.2018 tarih 2014/304 Esas 2018/89 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili kooperatifte yöneticilik yapan davalının, 2010 Ekim ayında görevinden azledildikten sonra ortaklıktan ayrılarak kendisine tahsis edilen konutu kooperatife iade ettiğini, davalının ortaklıktan çıkma payı olarak 22.313,00 TL alacağı bulunmasına rağmen, toplam 45.000,00 TL’lik 3 adet senet verildiği gerekçesiyle müvekkili hakkında takip başlattığını, davalının eski yönetim kurulu üyesi olarak kooperatif defter ve kayıtlarının doğru tutulmasından ve kooperatif genel kurul kararları doğrultusunda kooperatifin yönetilmesinden sorumlu olduğunu, eski yöneticilerin usulsüzlükleri nedeniyle halen Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/434E sayılı dosyasıyla yargılandığını ileri sürerek, Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün 2010/9269E sayılı dosyasına ilişkin olarak 45.000,00 TL bedelli senetlerin 22.687,00 TL’si yönünden borçlu olmadıklarının tespitine, kötü niyetli takip nedeniyle % 40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının iddiasının aksine müvekkilinin halen davacı kooperatifin … Ada üzerindeki bina yönünden ortaklığı devam ettiğini, müvekkilinin davalı kooperatifteki … Ada … pafta üzerindeki … Blok Daire … nolu daireyi kooperatife sattığını, sundukları belge gereği kalan satış bedeli için dava konusu bonoların verildiğini, bedelin ödenmemesi halinde dairenin iade edileceğinin kararlaştırıldığını, bu satıştan sonra dairenin başkasına satıldığını ve karar defterine işlendiğini, müvekkilinin ortaklıktan ayrılarak daireyi kooperatife iade etmesinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin daireyi iade ederek sadece ödediği aidatları almasının mantığa uygun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, hükme esas alınan 21.08.2017 tarihli raporla da belirlendiği üzere davalının davacı kooperatifte bir üyeliğinin bulunduğu, zira ikinci üyeliğinin kabulüne dair herhangi bir kayıt ve yönetim kurulu kararı tespit edilmediği, davalının davacı kooperatife yapmış olduğu ödemeler toplamının 42.392,00 TL olduğu, kooperatifin 2010 yılı bilançosuna göre genel giderler toplamının 49.642,72 TL’ye denk geldiği, davalının davacı kooperatiften ayrılma döneminde kooperatifte 288 üye bulunduğu, davalı payına 172,37 TL genel gider düştüğü, yapmış olduğu ödemeden bu miktarın çıkartılması sonucunda davalının kooperatiften ayrılma payının 42.219,63 TL olarak hesaplandığı, ayrılma payının ödenmesi gereken tarihten takip tarihine kadar geçen sürenin 230 gün olup, bu süre için davalının 2.394,37 TL faiz alacağının bulunduğu, ancak takip talebinde işlemiş faiz talebinin 2.193,08 TL olarak hesaplandığı, taleple bağlı kalınarak davacının 2.780,37 TL borçlu olmadığının tespiti sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 2.780,37 TL üzerinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin 19.906,63 TL yönünden istemin reddine, koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 26.12.2009 tarihli 2230 sıra nolu 15.000 TL bedelli makbuzda kooperatif kaşe ve imzası bulunduğundan bahisle makbuz hesaplamalarında dikkate alınmış ise de makbuzun kooperatif kayıtlarında yer almadığını, makbuzda tek imza bulunduğunu, davalının bizzat kendisi kooperatif yönetiminde görev aldığını, yapılan tahsilatların deftere geçirilmesinden de kendisinin sorumlu olduğunu, bu belgeyi her daim diğer yönetimdeki arkadaşlarına düzenlettirebileceğini, makbuz incelendiğinde makbuzun … Adada bulunan kaba blok inşaatı için verildiğinin görüleceğini, davacının kooperatife 24.792,00 TL ödediğini, genel gider kesintisi de düşüldükten sonra bu miktarın 22.313,00 TL’ye denk geldiğini, bu nedenle 22.687,00TL borçlu olmadıklarının tespiti gerektiğini, kooperatif eski yönetiminin kooperatif zararına olacak şekilde bu tarzda usulsüz eylemleri bir ilk olmadığını, aynı şekilde diğer yönetici …’ın eşi … adına da kooperatif borçlu olmamasına rağmen usulsüz şekilde senetler tanzim edildiğini, bu senetler nedeniyle açılan menfi tespit davasının kabul edildiğini, davalının da … ile eş zamanlı olarak yönetim kurulu üyeliği yaptığını, … gibi kooperatifin defter ve kayıtlarının doğru tutulmasından ve kooperatifin genel kurul kararları doğrultusunda yönetilmesinden sorumluluğu bulunduğunu, ancak davalının hem kooperatife karşı sorumluluk ve ödevlerini yerine getirmediğini, hem de usulsüz senetlere ilişkin haklıymışçasına takip başlattığını, 08.09.2015 tarihli bilirkişi raporunda mevcut duruma göre davacının yaptığı ödemeler toplamının 27.392,00 TL olduğu tespit edilerek müvekkilin 17.608,00 TL borçlu olmadığı belirtilmesine rağmen hükme esas alınan raporda davalının 26.12.2009 tarihli 230 nolu makbuzla 15.000,00 TL’yi ikinci üyelik için ödediğinin kabul edilmesi halinde müvekkilin 18.429,76 TL borçlu olmadığının tespit edilmesi hukuken çelişki oluşturduğunu, davalının ikinci üyeliğinin olduğu kabul edilmesi durumunda bilirkişi tarafından neye dayalı olarak hesaplama yapıldığı anlaşılamadığını, senetler davalıya aidatlarının iadesi amacıyla verilmişse de davalının kooperatife yaptığı ödemeler dikkate alındığında verilen senet miktarlarının fahiş olduğunun görüleceğini, müvekkilin davalıya aşkın miktarlı verilen senetler tutarında bir borcu bulunmadığını, davalının müvekkili kooperatifte ikinci bir üyeliğinin söz konusu olmadığını, 22.01.2016 tarihli 2 . ek bilirkişi raporunda davalı …’in kooperatiften talep edebileceği ayrılma payı alacağının 28.784,76 TL olarak tespit edildiğini, hükme esas alınan raporda davalının bu yönde bir talebi bulunmamasına rağmen 05.01.2010 tarihinden 25.08.2010 tarihine kadar temerrüt faizi hesap edildiğini, çıkma payı alacağına istinaden davalıya üç ayrı vade tarihli senet verilmiş olmakla artık muacceliyet tarihinin tespitinde 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1. ve ana sözleşmenin 15. maddesi hükümlerindeki koşullar dikkate alınamayacağını istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, raporlara itirazları giderilmeden karar verildiğini, müvekkili adına 1. üyeliği devrettiğini, devir bedeli olarak dava konusu bonoları aldığını, bilirkişi ise üyelikten istifa/ayrılma koşullarına göre hesap yaptığını, üyeliğin devri tarafların anlaşmasına bağlı olup ayrılma payı olarak değerlendirilemeyeceğini, ayrılma payının istifa halinde hesaplanacağını, üyeliğin devrinde ise devir bedelinin devir tarihindeki üyeliğin değeri esas alınarak taraflar arasında serbestçe kararlaştırılacağını, nitekim üyelik devir bedeli kararlaştırılarak bonoya bağlandığını, ödenmemesi halinde üyeliğini iade edileceğinin kararlaştırıldığını, diğer taraftan kooperatife devredilen dairenin yönetim kurulu …’ın oğlu olan …’a satıldığını, bilirkişi tarafından bu kişi tarafından kooperatife daire ile ilgili yapılan ödemelerin incelenmediğini, ödemelerin ayrıntılarının denetime elverişli dökümü yapılmadığını, yapılan sözleşme geçersiz ise geçersiz sözleşmeye dayanarak işlem yapanların aldıklarını iade ile yükümlü olduğunu, bu nedenle kooperatif borçlu olmadığını ileri sürdüğünde ya da daha az ödemek istediğinde daireyi iade etmesi gerektiğini, ek rapor taleplerinin reddildiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulün karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca ilk derece mahkemeleri tarafından verilen miktar veya değeri 1.500,00 TL’yi geçmeyen malvarlığına ilişkin kararlar kesin olup, anılan miktar aynı yasanın Ek. 1. maddesi uyarınca 01.01.2018 tarihi itibariyle 3.560,00 TL’dir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümünü geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.
Somut olayda davacı vekili toplam 22.687,00 TL yönünden menfi tespit isteminde bulunmuş, mahkemece 02.03.2018 tarihinde davanın kısmen kabulü ile 2.780,37 TL yönünden menfi tespit hükmü kurulmuş olup, davalı aleyhine kurulan hüküm karar tarihi itibariyle yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca istinaf sınırının altında kaldığı anlaşıldığından istinafı kabil olmayıp, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelince; davacı kooperatif, davalı eski yöneticinin çıkma payı alacağı için müvekkili kooperatif aleyhine toplam 45.000,00TL meblağlı üç adet senetle ilgili olarak 22.687,00 TL yönünden menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece …. ve …’dan alınan kök raporda davalının, kooperatif defter ve kayıtlarında tek üyeliği bulunduğu, ancak 26.12.2009 tarihli makbuza göre davalının … Ada kaba blok ortaklığı giriş bedeli olarak 15.000,00 TL ödediği, tarihsiz belgede de …./… parselde yer alan … bloktaki … nolu konutu kooperatife devrettiği, borçlardan kooperatifin sorumlu olduğu belirtilmiş ise de bu belgenin ortaklıktan istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği, buna göre davalının …/… parsel için 27.392,00 TL, … Ada yapımı devam eden kaba inşaat seviyesindeki bloka ilişkin ise 15.000,00 TL ödediği, istifa ettiği ortaklık için 17.608,00 TL çıkma payı alacağı bulunduğu belirtilmiş, ek raporlarda davalının hissesinin diğer ortağa devir tarihinden takip tarihine kadar işleyen yasal faiz çıkma payına ilave edilmiştir. Mahkemece …’den alınan ikinci bilirkişi raporunda davalının ikinci ortaklığına dair kayıt bulunmadığı, kooperatif kayıtlarına göre davalı adına 15.000,00TL dahil olmak üzere toplam 42.392,00 TL’lik ödeme yapıldığı, buna göre davalının tek bir üyeliği bulunup bu üyeliği devrettiği kabul edilirse genel giderlerin düşülmesi ve çıkma payı faiz hesabına göre taleple bağlı kalınarak davacı kooperatifin 2.780,37 TL borçlu olmadığı, davalının 15.000,00 TL karşılığı ikinci bir ortaklığının bulunduğu kabul edilmesi halinde davacı kooperatifin 18.429,76 TL borçlu bulunmadığı rapor edilmiştir. Mahkemece ikinci bilirkişi raporunun seçenekli ilk görüşüne itibar edilerek kooperatif kayıt ve defterlerinde ikinci bir üyelik kaydı bulunmadığı için yapılan tüm ödemelerin bir tane üyelik için yapıldığı, davalının üyeliğinin kooperatife devrine dair belgenin kooperatif üyeliğinden istifa kapsamında kaldığı kabul edilerek kısmen kabul hükmü kurulmuştur. İlk bilirkişi raporu ile ikinci bilirkişi raporu arasındaki fark, ilk bilirkişi raporunda 15.000,00 TL’lik ödeme ile ilgili kooperatif kayıtlarında ortaklık girişine rastlanmasa da bu demenin defter kayıtlarında bulunması nedeniyle ayrı bir üyelik olarak kabul edilerek sadece 27.392,00 TL’lik ödeme üzerinden çıkma payı hesaplanması, ikinci bilirkişi raporunda ise ikinci üyelik kaydı bulunmadığı 15.000,00 TL’lik ödemenin tek bir üyelik için olduğu kabul edilerek toplam ödemeye dahil edilmek suretiyle davalının 42.392,00 TL ödeme yaptığı kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır. Dairemizce ikinci üyeliğe kabul kararı bulunmayıp davacının kaydının tek bir üyelik üzerinden tutulması nedeniyle ikinci bir üyeliğin söz konusu olmadığı, makbuz karşılığı yapılan ödemenin tek üyelik için yapıldığının kabul edilmesi makul bulunmuştur. Davacı kooperatif 15.000,00 TL’lik makbuz kaydının bulunmadığını, davalının eski yönetici olduğunu, görevini kötüye kullandığını istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de her ne kadar söz konusu makbuza ilişkin ikinci üyelik kaydı oluşturulmamış ise de her iki bilirkişi raporunda da bu ödemenin kooperatif defter ve kayıtlarına geçtiği belirtilmiş olup davalının yöneticilik yaptığı sırada özellikle 15.000,00 TL’lik sahte kayıt oluşturduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararına da dosyada rastlanmadığından bu ödemenin de dahil edilerek çıkma payı hesabı yapılması doğru bulunmuştur. Dava konusu senetlerin veriliş sebebi kooperatif ortaklığından çıkma payı olarak belirlendiğine göre yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre çıkma payının muaccel olduğu tarihten itibaren faiz hesabı yapılması da yerindedir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davacının dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin miktar itibariyle kesin olması nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’nin peşin alınan 340,40 TL’den mahsubu ile fazla yatan 281,10 TL’sinin talep halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği istinaf harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28.09.2021