Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2018/1096 E. 2021/879 K. 14.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1096
KARAR NO : 2021/879
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2018
NUMARASI : 2017/136 Esas 2018/47 Karar
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Ticaret Unvanının Terkini
KARAR TARİHİ : 14.07.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.07.2021

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 29.03.2018 tarih 2017/136 Esas 2018/47 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili şirketin 1992 yılında … köpük makineleri ve ekipmanları imalatı, anahtar teslim … tesis projeleri ve kurulumu yapmakta olan otomasyon mekatronik faaliyet alanına sahip olduğunu, “…” ibareli markaları bulunduğunu, davalının 10.06.2014 tarihinde müvekkiliyle aynı faaliyet alanında kurulduğunu, davalının “…” ibaresini ticaret unvanında, web sitesinde, web sitesi alan adında ve üretilen ürünlerde ve ürünlerin yer aldığı katalog, stant ve internet sayfalarının tamamında kullandığını, bu durumun müvekkilinin ticaret unvanına ve markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkilinin ihtarname tebliğine rağmen sonuç alamadığını ileri sürerek, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, … sözcüğü Türkiye’de bir bölgeyi ifade ettiğini, “…” sözcüğünün ise endüstriyel anlamda üretim süreci, çalışma sistematiği anlamlarında kullanıldığını, müvekkilinin bu unvanı kullanmasının ticari dürüstlüğe uygun olduğunu, müvekkilinin bu isimde mal ve hizmet üretmediğini, markaya tecavüzünün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, markaya tecavüzün bulunmadığı, davalı tarafın ticaret sicilde kaydı 10.06.2014 tarihli, şirket endüstriyel işlem ekipmanı, kurulumu, tasarımı, montajı, ilgili cihazlar, otomasyon işlemleri alanında faal olduğunu, davacı şirket ise davalıdan daha önce sicile kaydedildiği, her iki şirketin ticari faaliyet alanları makine grubunda kaldığı, davacınınki özel amaçlı makinelerin imalatı davalınınki ise endüstriyel kontrol ekipmanı, montaj ve kurulumu olarak ayrıldığı, davacı ticaret unvanını 201 tarihinde kaydettirmekle öncelik sahibi olduğu, detay farkına rağmen şirket faaliyet alanları birbirine yakın kapsamda kaldığı, ancak davalı, usule uygun olarak tescillediği ticaret unvanını kullanmak yükümlülüğü altında bulunduğu, bu nedenle unvan kullanımı(ticaret unvanı işlevine bağlı kalmak kaydıyla) haksız rekabet olarak nitelendirilemeyeceği, ancak bundan böyle şirketlerin ayırt edilmesi açısından sonraki unvanın terkini gerektiği, unvan terkini talebi, gerek önceki tarihli marka (2010-08360 nolu marka) gerekse önceki tarihli unvan nedeniyle haklı görüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin terkinine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi davasının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, tamamen farklı mal ve hizmet alanında ve tamamen farklı bölgelerde faaliyet gösteren iki ticaret şirketinin unvanlarında iltibas olduğundan söz edilemeyeceğini, tescil edilecek ticaret unvanlarının daha önce tescil edilmiş bir ticaret unvanına tecavüz teşkil eder bir durumu olup olmadığı ve hangi hallerde ticaret unvanları arasında benzerlik, tecavüz olduğuna kanaat getirilebileceğinin tespiti açısından yeni TTK’nın hemen ardından yürürlüğe giren Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğinin (RG 14.02.2014) yol gösterici nitelikte olduğunu, ilgili tebliğin 5. maddesinde “(1) bir ticaret unvanı, türkiye’nin herhangi bir sicil müdürlüğüne daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olan ek yapılmadan tescil edilemez.(2) daha önceden tescil edilmiş bir ticaret unvanının, türk ticaret kanununun 46 ncı maddesi kapsamındaki ek ve işletme konusunu gösteren ilk ibaresi aynı olan diğer bir ticaret unvanına ayırt edici bir ek yapılmadan tescil edilemez. (3) daha önce tescil edilmiş ticaret unvanının eki ile kendi eki aynı olan, ancak ekten sonra gelen işletme konusunu gösteren ilk ibaresi farklı olan ticaret unvanı, ayırt edici bir ek yapılmadan tescil edilebilir. daha önce tescil edilmiş bir ticaret unvanından yalnızca şirket türünü gösteren ibareleri farklı olan diğer bir unvan, ayırt edici ek yapılmadan tescil edilemez.” hükmüne yer verildiğini, müvekkili şirketin ticaret unvanı da söz konusu tebliğ yürürlüğe girdikten sonra tescil edilmiş olup, müvekkilin ticaret unvanını tescil eden ticaret sicil memuru, tebliğ kapsamında ve tebliğde verilen 3 örnek kapsamında gerekli incelemeyi yaptıktan sonra müvekkilin ticaret unvanının sadece … olamayacağını ancak ‘…’ ekini alarak “…” şeklinde tescil yapılmasının önünde tebliğ kapsamında bir engel bulunmadığını tespit ederek ticaret unvanının tescil işlemini gerçekleştirdiğini, … sözcüğü Türkiye’de bir bölgeyi ifade ettiğini, “…” sözcüğünün ise endüstriyel anlamda üretim süreci, çalışma sistematiği anlamlarında kullanıldığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, ticaret unvanının terkini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile ticaret unvanının terkinine, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Somut olayda davacı şirketin ticaret unvanının en son 2011 yılında bugünkü halini aldığı, davalı şirketin 10.06.2014 tarihinde kurulduğu, her iki ticaret unvanında “…” ibaresinin ortak olup ticaret unvanlarının esaslı unsurunu oluşturduğu, davacının önceye dayalı unvan tescili ve marka hakkı bulunduğu, ana sözleşmelerin incelenmesinde tarafların faaliyet alanlarının birbiriyle ilintilendirilebilecek şekilde benzer mahiyette olduğu için iltibas tehlikesinin bulunduğu, davalının ticaret unvanındaki diğer sözcüklerin yeterli ayırt ediciliğe sahip olmadığı, bu nedenle TTK ve ilgili Tebliğ hükümleri kapsamında kalmadığı, bu durumun haksız rekabete yol açabileceği, nitekim davacının 16.05.2017 tarihli ihtarname ile bu duruma karşı koyduğu, davacının ticaret unvanının kılavuz sözcüğünün terkinini isteyebileceği, tarafların farklı şehirlerde faaliyet göstermesinin buna engel olmadığı anlaşılmakla verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14.07.2021