Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2022/3537 E. 2023/2321 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/3537
KARAR NO : 2023/2321

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/1044 Esas 2022/558 Karar
TARİH : 22/06/2022
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (TBK’nun 19. Maddesi Uyarınca Muvazaalı İşlem İddiasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/12/2023

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/06/2022 tarih 2019/1044 Esas 2022/558 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafınca İstinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi;
A)DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı müvekkilinin dava konusu … ili, … ilçesi, … Köyü, … ada, … parsel sayılı taşınmazın muvazaalı satışlar öncesinde tapu maliki bulunan … A.Ş. nin ortağı olduğunu, dava dışı ortak ve şirket müdürü …’in ve davalı …’in … Derneği’nin başkanı ve yöneticisi iken kulubün mali sorunlarının çözümü için birlikte hareket ederek taşınmazı önce davalılardan …’in sahibi olduğu şirketler lehine … Bankası A.Ş. adına ipotekler tesis ettirdiklerini ve bilhare muvazaalı olarak taşınmazın … adına satışının gerçekleştirdiklerini, yapılan bu işlemlerinin tümünün muvazaalı ve yasaya aykırı olduğunu, şirket müdürü …’in üçüncü kişiler lehine ipotek vermesine yetkisi bulunmamasına rağmen banka lehine ipotek verdiğini, bunun yanında şirket müdürünün şirkete ait taşınmazı kendi adına alınacak krediler için de ipotek ettirmesinin yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın şirket ortaklarından mal kaçırmak amacıyla 29/09/2010 tarihinde 400.000,00 TL gibi değerinin çok altında bir bedel gösterilerek muvazaalı olarak satıldığını, taşınmazı satın alan … ve diğer davalı …. Şirketinin yine aynı nedene dayanarak ve muvazaalı olarak işlem yaptıklarını ve taşınmazın 26/10/2011 tarihinde 420.000,00 TL gibi değer gösterilerek davalı şirkete muvazaalı olarak devrini sağladıklarını, bu şirketin ortakları ile … ve şirket müdürü … arasında yakın ilişki bulunduğunu, taşınmazın üçüncü kişilere devrindeki amacın yapılan muvazaalı olan işlemleri gizleme gayreti olduğunu, davalı şirket yetkililerinin de bu işlemlerin muvazaalı olduğunu bilmekte olup, birlikte hareket ettiklerini bildirmiş, taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, uyap sistemi üzerinden sunduğu 29/03/2018 tarihli dilekçesi ile taşınmazın ….Şirketi adına tescilini talep ettiklerini bildirmiştir.
B)DAVALININ CEVABININ ÖZETİ:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde ; dava konusu taşınmazın 420.000,00 TL bedelle 06/10/2011 tarihinde gerçek bir satış işlemi ile müvekkili şirket adına tescil edildiğini, konum itibariyle müvekkilinin uzun yıllar boyunca faaliyet göstermiş olduğu fabrikasının bulunduğu arsanın bitişiğinde bulunması nedeniyle müvekkili şirket tarafından satın alındığını, müvekkili şirketin dava konusu taşınmazı 3. Kişi, emlakçı vasıtası ile satın aldığını, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkili şirketçe satın alınmazdan önce …bank lehine ipotek bulunduğunu, müvekkili şirketçe dava konusu taşınmazın satın alınmasında iyi niyetle hareket edildiğini, taşınmazın tapu kayıtlarına itibar edilerek işlem yapıldığını, davanın hukuka aykırı, haksız ve yersiz olduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesi sunmamış, vekili duruşmalardaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/06/2022 tarih 2019/1044 Esas 2022/558 Karar sayılı kararıyla, Davanın REDDİNE, karar verilmiştir.
D)İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin ortağı bulunduğu … A.Ş.ye ait taşınmazın muvazaalı olarak devrine ilişkin olarak açtıkları davada hatalı yorum ve gerekçeler ile muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, dava konusu yapılan taşınmazın hileli ve muvazaalı işlemler ile tarafların müşterek anlaşması ve kanuna karşı hile yaparak devredildiğini, toplanan kanıtlar ve dinlenen tanık anlatımları ile dava dışı şirket ortağı ve yetkilisi … ile …’ in cemaat adı altında örgütlenen bir oluşum içinde yer aldıkları ve fikir ve eylem birliği içinde taşınmazın muvazaalı olarak devrini sağladıklarını, esasa ilişkin beyanlarında da açık olarak belirttikleri iddiaların kanıtlandığını, tüm kanıtların birlikte incelendiğinde taşınmaz devrindeki asıl amacın satış olmayıp şirket ortaklarından mal kaçırmak olduğu ve bu amaçla devirlerin yapıldığı kanıtlandığını, mahkemece eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeler ile verdiği kararda hataya düşüldüğünü, kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, TBK’nın 19.maddesine dayalı muvazaa hukuksal nedeninden kaynaklı tapu iptali, tescil istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda ilk derece mahkemesince, ” davacının ortağı olduğu ….Şirketine ait dava konusu taşınmazın, şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkilisi … tarafından davalı …’e 29/09/2010 tarihinde 400.000,00-TL bedelle satıldığı, davalı …’in taşınmaz bedelini ödediği iddiasında bulunmadığı gibi şirket muhasebecisinin yeminli beyanından bu satış nedeniyle şirkete bir ödeme yapılmadığı, satışla ilgili fatura düzenlenmediği ve herhangi bir işlem yapılmadığı, bu konuların taşınmazın muvazaalı olarak ve bedelsiz satıldığına delil teşkil etmeyeceği gibi şirket yetkilisi …’in ortaklara ve alacaklılara karşı sorumluluğunu gerektiren haller olduğu, bunun yanında davalı … tarafından taşınmaz satışı ile ilgili …’in eşi tanık …’e 170.000,00 TL verdiği göz önünde tutulduğunda; davalı … ile şirket yetkilisi … arasında bir hesaplaşma ve mahsuplaşmanın yapılmış olabileceği, satış bedeli konusunda bedelin tahsili için …’e karşı dava açılmasının mümkün olduğu, davalılar arasında yapılan ikinci satış işlemi nedeniyle davacı tarafın, davalı şirket yönünden muvazaa iddiasını kanıtlayamamasına bağlı olarak şirket yetkilisi … ile davalı … arasında yapılan satışın muvazaalı olarak yapıldığı iddiası nedeniyle …’in, …Şirketine satış nedeniyle ödeme yapıp yapmadığının, şirket tarafından fatura kesilip kesilmediğinin, taşınmazın şirketin tek taşınmazı olması nedeniyle TTK’nun 408(2-f)maddesi uyarınca bir karar alınıp alınmadığı konusunda delil toplanmasının hükmü etkileyecek olmaması nedeniyle bu konularda inceleme yapılması ve delil toplanmasının bir gerekliliğinin bulunmadığı, buna bağlı olarak … Şirketinin defter ve kayıtlarının incelenmesine gerek olmadığı, davalı …’in 06/10/2011 tarihinde 420.000,00-TL bedelle taşınmazı davalı … Şirketine satarak devrettiği, aynı tarihte davalı … Şirketi tarafından banka yolu ile taşınmaz satış bedelinin tamamının davalı …’e havale edilerek ödendiği, ….Şirketi yetkilisi …’in eşi olan tanık …’in satış bedelinden 170.000,00-TL’lik bölümünü davalı …’in kendisine verdiğini belirttiği, buna göre davalılar arasındaki satış bedelinin aksi de kanıtlanamadığına göre tamamının ödendiğinin ve toplanan diğer delillerle piyasa rayicine uygun ve yakın bir bedelle satılmış olmasına bağlı olarak satışın gerçek bir satış olduğunun kabulü gerektiği, ilk satıştaki tapuda gösterin bedeli dahi bilirkişi raporuna göre belirlenen piyasa rayicine yakın olup, muvazaalı satış yapıldığına delil teşkil edecek açık bir farkı içermediği, dava dilekçesinde, ….Şirketinin yetkilisi …’in şirket adına taşınmaz üzerinde ipotek tesis etme yetkisi bulunmamasına rağmen kendi ve şirket adına kullanılan krediler için banka lehine ipotek tesis edilmesine ilişkin işlemlerin de muvazaalı yapıldığı iddia edilmiş ise de, dava tarihi itibariyle ilgili ipoteklerin terkin edilmiş olduğu, ipotek işlemleri ile davalı şirketin bir ilgisinin bulunmadığı göz önünde tutularak; daha önce tesis edilip terkin edilen ipoteklerle ilgili delil toplanmasında da bir gereklilik bulunmadığı, tanık beyanlarına göre aynı spor klübünde yöneticilik yapmaları nedeniyle şirket yetkilisi … ile … arasında muvazaalı bir satış yapılmış olduğu düşünülse bile davalı şirketin ve bu şirket ortağı ve yetkilisi sıfatı ile hareket eden …’in şirket yetkilisi … ve davalı … ile birlikte muvazaalı olarak hareket ettiğine ve ikinci satışın muvazaalı olarak yapıldığına dair davacı tarafın iddiasını kanıtlayamaması karşısında yapılan ilk satışın muvazaalı olarak yapılıp yapılmadığının dava konusu ikinci satışı etkiler niteliğinin bulunmadığı, her ne kadar davacı tanıklarından … ile …, şirket yetkilisi … ile davalı … ve davalı şirket yetkilisi …’in cemaat ilişkisi çerçevesinde tanışıklarının bulunduğunu ve satıştan önce bir araya geldiklerini bildirmişler ise de, muvazaa iddiasını kanıtlar ayrıntılı ve somut beyanlarda bulunmadıkları gibi tanık …’ın bir dönem şirketin çalışanı, tanık …’in ise şirket yetkilisi …’in eşi olduğu, emlakçı tanıklar ile tanık …’in, davalı … ile … arasında bir tanışıklık bulunmadığına ve taşınmazın davalı şirkete satışı sürecine ilişkin beyanları karşısında tanıklar … ve …’in davalı şirketin muvazaası konusundaki beyanlarının hükme esas alınmasının dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmadığı, adı geçen tanıkların beyanlarının doğruluğu kabul edilse bile, davacının şirket ortağı olduğu ….Şirketi ve şirketin yetkilisi …, davalı ….Şirketi ve yetkilisi … ile davalı … hakkında ve dava konusu satıştan elde edilen paranın bir bölümünün cemaate verildiğine ilişkin adı geçen tanıkların beyanları nedeniyle davaya konu satışlar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … terör örgütüne yardım nedeniyle yapılmış bir soruşturmadan veya açılmış bir ceza davası bulunduğu iddiasının taraflarca dile getirilmemiş olması karşısında her iki tanık beyanının somut ve ayrıntılı bilgiler içermemesi nedeniyle muvazaa iddiasını kanıtlar niteliğinin bulunmadığı, buna karşın dinlenen emlakçı tanıkların, davalı … ile davalı şirket ve yetkilisi arasında satıştan önce bir tanışıklığın bulunmadığına, …’in taşınmazı satışa çıkarması üzerine, taşınmaza komşu fabrikasının bulunması nedeniyle davalı şirket yetkilisini arayıp, teklifte bulunduklarına ilişkin beyanları ile davalı şirket tarafından satış bedelinin tamamının ödenmiş olması ve taşınmazın piyasa rayicine uygun bedelle satıldığına dair bilirkişi raporları ile birlikte değerlendirildiğinde, beyanlarının bu tanıkların tarafsız nitelikleri de dikkate alındığında, gerek satış bedelinin piyasa rayicine uygunluğu gerekse davalılar arasında muvazaa bulunmadığı yönünden hükme esas teşkil edecek nitelikte olduğu, bunun yanında tanık …’in yeminli beyanında, davalı … ile … arasında bir tanışıklığın olduğunu bilmediğini, dava konusu taşınmaza komşu olan kendisine ait taşınmaz ile kardeşi …’e ait taşınmazın da davalı şirkete yakın tarihlerde yine dava konusu taşınmazın bedeline yakın miktarlarda satıldığına ilişkin beyanlarının hükme esas alınır nitelikte olup, emlakçı tanıklar ile tanık …’in beyanlarının gerek davalı şirketin muvazaasının bulunmadığı, gerekse dava konusu taşınmazın piyasa rayicine uygun bedelle davalılar arasında satışının gerçek satış niteliğinde yapıldığını kanıtlayan deliller olduğu, bilirkişilerden alınan ikinci ek raporda taşınmazın belirlenen rayiç değerine göre ve adı geçen tanık beyanları ile satışın yapıldığı gün davalı şirket tarafın davalı …’e satış bedelinin eksiksiz olarak banka yoluyla ödemesinin yapılmış olduğu birlikte değerlendirildiğinde, davacıların, davalı şirketin muvazaalı olarak satış işlemini yaptığı iddiasını kanıtlayamadıkları, davalılar arasında yapılan satış işleminin gerçek satış niteliğinde olup, satış bedelinin, satış tarihindeki piyasa rayicine uygun olarak ödemesinin yapıldığı, davacının ortağı olduğu şirket ile davalı … arasında yapılan satış muvazaalı olarak yapılmış olsa bile TMK’nun 1023.maddesi hükmü gereği davalı şirketin, iyi niyetli alıcı sıfatı ile tapuda güven ilkesine dayanarak önceki satıştaki muvazaayı bilmediği ve muvazaaya iştirak etmediği, aksi yöndeki davacı iddiasının kanıtlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Somut olayda davacının tüm davalıların muvazaalı işlemler yaptığı iddiasına dayandığı, toplanan delillere göre son devir yönünden kötüniyetin ispatlanamadığı, bedelin ödendiğinin sabit olması ve son devrin muvazaalı olmadığı saptanmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dosyanın içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin bu karara yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1- İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/06/2022 tarih 2019/1044 Esas 2022/558 Karar sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL İstinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL nin mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-İstinaf gider avansının artan kısmının davacıya İADESİNE,
4-Kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/12/2023