Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/955 E. 2023/947 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/955 Esas
KARAR NO : 2023/947
DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız))
DAVA TARİHİ : 12/12/2023
KARAR TARİHİ : 14/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait … Bankası … Şubesi’nin … iban nolu hesabına bağlı olarak verilen 04.12.2023 basım tarihli, …, …, …, …, … ve … seri numaralı imzalı ve boş olan altı(6) adet çek yaprağını, şirketin yetkilisi olan …’ın il dışında olması sebebiyle emaneten verdiği kardeşi …’ın, 12.12.2023 tarihinde gittiği İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nde üzerinde bulunan evrakları kontrol ettiğinde işbu altı adet çek yaprağının kaybolduğunu fark ettiğini ve yaptığı tüm aramalara rağmen bulamadığını, bunun üzerine aynı gün Alsancak Polis Merkezi Amirliği’ne müracaat ederek şikayetçi olduğunu, çeklerin çalındığı mı yoksa kaybolduğunun mu belli olmadığını, çeklerin boş ve imzalı olması sebebiyle kötüniyetli kişilerin eline geçmesi halinde doldurulup bankaya ibraz edilmeleri mümkün olduğundan büyük bir risk oluşturmakta olduğunu, işbu altı adet çekin kötüniyetli üçüncü şahısların eline geçmesinin müvekkili açısından telafisi imkânsız zararlar doğurabileceği belirterek; öncelikle … Bankası … Şubesi’nin … iban nolu hesabına bağlı olarak verilen 04.12.2023 basım tarihli …, …, …, …, … ve … seri numaralı imzalı ve boş olarak kaybolan altı(6) adet çekin ödenmemesi için ödeme yasağı konulması yönünde tedbir kararı verilerek ilgili … Bankası Şubesi’ne müzekkere yazılmasına, imzalı ve boş olan altı(6) adet çekin zayii nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, davacı şirketin … Bankası … Şubesi’nin … iban nolu hesabına bağlı olarak verilen 04.12.2023 basım tarihli, …, …, …, …, … ve … seri numaralı altı adet çek yaprağının zayi olması sebebiyle iptaline karar verilmesi talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Açılan dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 757. maddesi uyarınca kıymetli evrakın zayi olması nedeniyle iptali talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 818/1-son. maddesinin atfı ile aynı yasanın 757/1. maddesi uyarınca iradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten men edilmesini isteyebilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2012 tarih ve 2012/4860 Esas 2012/6267 Karar sayılı ilamı ile de kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptaline ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/11-1884 Esas 2015/1059 Karar sayılı ilamında aynen; ”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun iptali düzenleyen “Önleyici önlemler” başlıklı 757. maddesinde;
(1) İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir
(2) Mahkeme, ödemeyi meneden kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini gösterir.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “İade davası” başlıklı 763. maddesinde ise;
” (1) Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade davası açması için dilekçe sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir ve muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “İptal kararı” başlıklı 764. maddesi uyarınca;
”Elden çıkan poliçe, verilen süre içinde mahkemeye sunulmazsa, iptaline karar verilir.
Poliçenin iptaline karar verilmiş olmasına rağmen, dilekçe sahibi kabul edene karşı poliçeden doğan istem hakkını ileri sürebilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 651/2 maddesi uyarınca, kıymetli evrakın zayi olduğu veya ziyanın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi senedin iptalini karar verilmesini isteyebilir.” denilmiştir.
Anılan maddeler ve Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca, çekin iptaline ilişkin dava açma hakkı çeki kaybeden hamile aittir. Çekin hamili çekin iptal davasını olumlu şekilde sonuçlandırdıktan sonra çek bedelini çekin keşidecisinden talep edebilir.
Dava dilekçesi içeriğinde yer alan anlatımlar çerçevesinde, boş olan çek yapraklarının kıymetli evrak niteliğinde bulunmadığı, kaybolan boş çek yapraklarının üçüncü kişilerce doldurularak kullanılması halinde bu durumun onlara karşı açılacak bir menfi tespit davasında ileri sürülmesi gerektiği, belirtilen gerekçeler dahilinde davacının boş çek yapraklarının zayi olduklarından bahisle iptalleri ile zayi belgesi verilmesi talebi ile iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Keza, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/3302 Esas 2019/4506 Karar sayılı ilamında da aynen; ”…Mahkemece, dava konusu çek yapraklarının boş ve imzasız olduğu, çek vasfında olmayan boş çek yapraklarının tedavüle konmuş sayılamayacağı, bu nedenle de zayi nedeniyle iptalinin istenemeyeceği, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, iddia ve tüm dosya kapsamına göre imzasız çek yaprağının kıymetli evrak vasfında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacının bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” ibareleri ile boş çek yapraklarının kıymetli evrak vasfının bulunmadığı, boş çek yapraklarının zayi olmaları sebebiyle açılan çek iptali davalarında davacının hukuki yararının bulunmadığına dikkat çekilmiştir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h. maddesinde davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, davacı tarafından sunulan dava dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, kıymetli evrakların iptaline ilişkin davanın, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 563/2. maddesi uyarınca zayi edildiği anda kıymetli evrak üzerinde hak sahibi olan kişi, bir diğer söyleyişle kıymetli evrakın iptali davasının ancak yetkili hamil tarafından açılabilmesinin olanaklı olduğu, davacı şirketin … Bankası … Şubesi’nin … iban nolu hesabına bağlı olarak verilen 04.12.2023 basım tarihli, …, …, …, …, … ve … seri numaralı altı adet çek yaprağının kaybolduğu iddiasıyla açtığı iptal davasında boş olan çek yapraklarının da esasen kıymetli evrak niteliğinde bulunmadığı, kaybolan boş çek yapraklarının üçüncü kişilerce doldurularak kullanılması halinde bu durumun onlara karşı açılacak bir menfi tespit davasında ileri sürülmesi gerektiği, davacının işbu davayı açma hakkı olmadığı, belirtilen gerekçeler dahilinde davacının boş çek yapraklarının zayi olduklarından bahisle iptalleri ile zayi belgesi verilmesi talebi ile iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı, dava şartlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlendiği, aynı maddenin 1-h. fıkrasında davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasının dava şartları arasında sayıldığı, aynı Kanun’un 115. maddesinde ise Mahkemenin dava şartlarının varlığını yargılamanın her aşamasında re’sen gözeteceğinin ve dava şartlarının bulunmaması durumunda davanın usulden reddine karar verileceğinin belirtildiği anlaşılmakla, açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince hukuki yarar yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken karar ve ilam harcı davanın açılışı sırasında peşin olarak alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı tarafın yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/12/2023
Katip …
e-imza
Hakim…
e-imza