Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/5 E. 2023/134 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/5 Esas
KARAR NO : 2023/134

DAVA : Şirketin İhyası (TTK’nun Geçici 7.Maddesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2023
KARAR TARİHİ : 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası (TTK’nun Geçici 7.Maddesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, … Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve S.G.K aleyhinde Bakırköy 19. İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında kurum işleminin iptali istemi ile dava açtığını, yargılama sırasında davalı şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiğinin öğrenildiğini, mahkemece taraf teşkilinin sağlanması açısından kendilerine ihya davacı açmak üzere süre verildiğini, yargılamanın sürdürülüp sonuçlandırılabilmesi için davalı şirketin Yargıtay kararları gereği ihya edilmesi gerektiğini bildirmiş, … Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde; … Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 07.12.2004 tarihinde tescil edildiğini, sermayesinin 5,000-TL olup, 6103 sayılı Kanunun 20. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5. maddesinin a bendi uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, ihtarın 15.04.2014 tarih 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yasal süre içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, TTK geçici 7/(15)maddesi uyarınca davanın 5 yıllık süre içerisinde açılmaması nedeniyle süre yönünden ret edilmesi gerektiğini, terkin işleminin kanun ve ilgili tebliğde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde uygulandığını, tebligatlara rağmen şirket tarafından bir bildirimde bulunulmaması nedeniyle resen terkin sürecinin işletildiğini, ilgili düzenlemeler gereği tescilli adrese çıkartılan ve yapılamayan tebligatların tebliğ edilmiş sayılacağının esas olduğunu, Müdürlüğün yasal hasım olup, yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırı husus ve kusur bulunmaması nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, terkin edilen şirketin basiretli tacir gibi davranması gerekip bildirimde bulunması gerekmesine rağmen bir bildirimde bulunmadığını, terkin tarihinde derdest bir dava yada icra takibinin bulunduğunun bilinmesinin Müdürlük yönünden mümkün bulunmadığını bildirmiş, davanın öncelikle yasal süre içerisinde açılmaması nedeniyle reddine, Müdürlüğün yasal hasım konumunda olması ve hakkında davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle Müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME GEREKÇE:
Dava, TTK’nun geçici 7.maddesi hükmü uyarınca ticaret sicilinden resen silinen … Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin hakkında davalı sıfatıyla, Bakırköy 19. İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında kurum işlerinin iptali talepli davanın görülüp sonuçlandırılabilmesi amacıyla bu davayla sınırlı olmak üzere terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
İhyası talep edilen İzmir-Merkez-……sicil numarasında kayıtlı … Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 20.maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun geçici 7(1/a).maddesi ve TTK’nun 7.maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5. maddesinin a bendi uyarınca sermayesini kanunda aranan tutarlara çıkarmadığı gerekçesiyle davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından yapılan iş ve işlemler sonucunda 12.08.2014 tarihinde sicilden resen silinmiştir.
TTK’nun geçici 7(2).maddesinde davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere geçici yedinci madde hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
Terkin edilen şirket hakkında terkin tarihinde bir dava bulunup bulunmadığının, gerek mahkeme, gerek davanın tarafları, gerekse Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından bilinmesinin ve tespitinin mümkün olmadığı, bu konuda davanın tarafları ve davanın görüldüğü mahkeme tarafından belirli yerlerden resen araştırma yapılması gerektiği konusunda bir yasal düzenleme ve yerleşmiş Yargıtay kararlarının bulunmadığı, davacı tarafın yararı gereği bu bilgiye sahip olması halinde dava dilekçesi ile birlikte bu konudaki bilgi ve belge örneklerini HMK’nun 318(1)maddesi hükmü gereği bildirmesi ve sunması gerektiği, davanın niteliği itibariyle resen araştırma ilkesine tabi olmadığı, derdest dava konusunda resen delil toplanması veya taraflara süre verilmesi konusunda ara kararı oluşturulmasının dosyaya bir katkısının bulunmayacağı dikkate alınarak tensip tutanağı ile birlikte davacı vekiline derdest dava bulunup bulunmadığı konusunda bildirimde bulunmak üzere süre verilmiş, davacı vekili derdest dava konusunda yazılı ve sözlü bir bildirimde bulunmamış, dosyada toplanan delil ve belge örnekleri ile terkin tarihinde, terkin edilen şirket hakkında derdest bir dava bulunduğuna dair bir bilgiye ve belgeye rastlanmamıştır.
TTK’nun geçici 7(1).maddesinde; anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. 7.maddenin birinci fıkrası uyarınca 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerinin ilgili kanunlardaki tasfiye usullerine uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı belirtilmiştir. Söz konusu maddenin 1/a bendinde 24.06.1995 tarihli ve 559 Sayılı TTK’nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile ön görülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketlerin terkin edileceği düzenlemesine yer verilmiş ve ilgili maddede terkin sebepleri tadadi olarak sayılmıştır. 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 20(1)maddesinde ise anonim ve limited şirketlerin TTK’nun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde sermayelerinin anılan kanunun 332 ve 580.maddelerinde öngörülen tutarlara yükseltecekleri, aksi halde mezkur sürenin sonunda infisah etmiş sayılacakları belirtilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 05.09.2022 tarih 2022/4251 esas ve 2022/5467 karar, 04.04.2022 tarih 2021/4453 esas ve 2022/2752 karar , 23.03.2022 tarih 2021/9156 esas ve 2022/2306 karar, 22.03.2022 tarih 2021/9037 esas ve 2022/2304 karar sayılı ilamlarında; TTK’nun geçici 7.maddesinde tadadi olarak sayılan sebepler dışında başkaca sebeplerle terkin işleminin yapılması halinde, hak düşürücü sürenin uygulanmasının mümkün bulunmadığına karar verilmiştir.
TTK’nun geçici 7(15) maddesinde; “Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü düzenlenmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında davacı ve davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 14.10.2021 tarih 2021/2387 esas ve 2021/6034 karar sayılı ilamında ve benzer çok sayıda ilamlarında; şirket alacakları ve hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren TTK’nun geçici 7.maddesinin 15.fıkrası son cümlesi uyarınca beş yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri kabul edilmiş ve bu ilkelere dayalı kararları istikrarlı olarak süre gelmiş, 23.03.2022 tarih 2021/3516 esas ve 2022/2274 karar sayılı ilamında; TTK’nun 7(15).maddesindeki beş yıllık hak düşürücü sürenin tek istisnasının şirket hakkında terkin tarihinde derdest bir davanın bulunması olup, derdest bir icra takibinin hak düşürücü süre uygulamasına engel bulunmadığına karar verilmiştir.
TTK’nun 7(15).maddesinde düzenlenen beş yıllık süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Terkin işlemlerinin, TTK’nun geçici 7.maddesinin birinci fıkrasında dört bentte sayılan sınırlı haller dışındaki başkaca terkin nedenlerine dayalı olarak yapılmış olması veya terkin edilen şirket hakkında derdest bir dava bulunmasına rağmen terkin işlemi yapılması dışında, terkin işlemlerinin kanunda aranan nitelikte usulüne uygun yapılmaması, eksiklik ya da hatalı işlemler sonucunda terkinin yapılması halinde bu durumun hak düşürücü süreye etkili olmadığı yerleşmiş Yargıtay kararları ile kabul edilmiştir. Bir başka deyişle hak düşürücü sürenin uygulanmayacağına ilişkin istisnai haller; terkin edilen şirket hakkında terkin tarihinde görülmekte olan bir davanın bulunması ile terkin sebebinin TTK’nun geçici 7.maddesinin birinci fıkrasında dört bentte sayılan haller dışındaki başkaca bir sebeple yapılmış olmasıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 22.03.2022 tarih … esas ve … karar sayılı ve 23.03.2022 tarih … esas ve … karar sayılı ilamlarında; şirkete veya şirket yöneticilerine tebligat yapılmaması gibi nedenlerle terkin işleminin usulsüz olarak yapılmasının hak düşürücü sürenin uygulanmasına engel bir husus olmadığı, şirkete ve temsilcisine terkin öncesi yapılan tebligatların usulsüzlüğünün ancak davanın hak düşürücü süre içerisinde açılması durumunda incelenmesi gereken hususlar olduğuna hükmedilmiştir.
Somut olayda terkin edilen şirketin, TTK’nun geçici 7.maddesinin birinci fıkrasının a bendi uyarınca, yasal düzenlemeler gereği kanunda öngörülen süre içerisinde ve tutarda sermayesinin yükseltmemesinden kaynaklanan yasal sebebe dayanarak terkin işlemi gerçekleştirilmiş, ancak TTK’nun geçici 7.maddesinin 4/a hükmüne uygun olarak terkin edilen şirketin yetkilisine ihtarlı tebligat çıkarılmış ve ihtar Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmasına rağmen şirket adına tebligat çıkarılmadan Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilandan sonra terkin işlemi yapılmıştır. Dosyada toplanan deliller ile terkin işleminin TTK’nun geçici 7(4/a) maddesindeki düzenlemeye uygun olarak yerine getirilmediği bellidir. Ancak yerleşmiş Yargıtay kararları gereği terkin işlemlerindeki usulsüzlük ve eksiklikler hak düşürücü sürenin uygulanmasına engel teşkil eden nedenler olarak kabul edilmediğinden TTK’nun 7(15).maddesinde belirtilen beş yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerekmektedir.
Yerleşmiş Yargıtay kararları ile hak düşürücü sürenin uygulanmasında ihya davasının açıldığı tarih ile terkin işleminin ticaret siciline kaydedildiği tarih esas alınmaktadır. Bir başka deyişle ihya davası açılmasına neden olan hak ve alacak için açılan asıl davanın, terkin tarihinden itibaren beş yıllık süre içinde açılmış olmasının hak düşürücü süreye etkili olmadığı kabul edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 11.02.2022 tarih … esas ve … karar sayılı ilamında; iş mahkemesindeki davanın terkinden sonra beş yıllık süre içinde açılmış olmasının, ihya davasının beş yıllık hak düşürücü süreden sonra açılmış olması nedenine bağlı olarak, süre yönünden reddine ilişkin karara bir etkisinin olmayacağına karar verilmiştir.
Ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerden hak ve alacağı olan alacaklıların ihya davasını, ihyası talep edilen şirket aleyhinde açtıkları veya açacakları davada, taraf teşkilinin sağlanması, davanın görülüp sonuçlandırılabilmesi ve ilamın infaz edilebilmesi amacıyla açmak zorunda oldukları, asıl davada taraf teşkili yapılmaksızın asıl davanın görülmesinin mümkün bulunmadığı, özellikle terkin edilen şirketin geçmişte işçi sıfatıyla çalışanı olup, terkin edilen şirketten hak ve alacağı bulunan hak sahiplerinin haklarına kavuşmak amacıyla açtıkları davalarda, çoğu zaman işçinin emekli olabilmesi için fiilen çalışma süresi içinde hak düşürücü sürenin sona ermiş olması veya iş mahkemesinde beş yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmış olsa bile çeşitli nedenlerle ihya davasının hak düşürücü süreden sonra açılabilmesi nedeni ile davacı ve davacının hukuki durumunda olan hak ve alacak sahiplerinin ve özellikle işçilerin, ihya davalarında hak düşürücü süre nedeniyle davalarının reddedilmesi nedeniyle yaşadıkları mağduriyet göz önünde tutulduğunda durumu açıklanan koşullara uygun işçiler veya hak ve alacak sahipleri yönünden hak düşürücü sürenin uygulanmaması gerektiği düşünülse dahi TTK’nun 7(15) maddesinde derdest dava bulunması hali dışında hak düşürücü sürenin uygulanamayacağına ilişkin bir istisnaya yer verilmediği, bunun yanında işçi statüsündeki veya başkaca niteliği bulunan alacak ve hak sahipleri yönünden hak düşürücü sürenin uygulanamayacağına dair süregelen istikrarlı ve yerleşmiş yargı kararlarının bulunmadığı, aksine yukarıda örneklemelerle açıklandığı şekilde terkin tarihinde hakkında derdest bir dava bulunduğu tespit edilmeyen terkin edilen şirketin kanunda sayılan sınırlı sebeplerle terkin işleminin yapılması halinde ihya davasının sebebi olan hak ve alacak davasının beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması durumunda dahi terkin işlemini gerçekleştiren Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK’nun geçici 7.maddesinde düzenlenen terkin işlemleri ve tebligatlardaki usulsüzlük ve eksikliklerin hak düşürücü süre uygulamasına engel olmadığına ilişkin yerleşmiş Yargıtay kararlarının varlığının bulunduğu birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda davacının, terkin edilen şirket ve SGK aleyhinde emekliliğinin iptaline ilişkin kurum işleminin iptali istemli olarak Bakırköy 19. İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında açtığı davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi, davanın sürdürülüp sonuçlandırılabilmesi amacıyla sınırlı olmak üzere ilgili mahkeme tarafından verilen ara kararı uyarınca ihtarlı süre gereği bu davanın açıldığı, terkin edilen şirketin ihya edilmeksizin Bakırköy 19. İş Mahkemesinde görülen davada taraf teşkilinin sağlanamayacak olmasına göre kurum işleminin iptali istemli davanın görülmesinin mümkün bulunmadığı, ancak ihyası talep edilen şirketin 12.02.2014 tarihinde ticaret sicilinden TTK’nun geçici 7(1/a) maddesinde belirtilen yasal nedene bağlı olarak terkin edildiği, mahkememizdeki ihya davasının
TTK’nun 7(15) maddesinde düzenlenen beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 03.01.2023 tarihinde açıldığı, bu davanın dayanağı olan Bakırköy 19. İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasına ait davanın dahi beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 16.01.2020 tarihinde açıldığı, bu davanın terkin tarihindeki derdest dava olmadığı, bunun yanında davacı tarafça, terkin tarihinde terkin edilen şirket hakkında derdest bir davanın bulunduğu iddiasında bulunulmadığı gibi toplanan deliller ve belge örnekleri ile bu yönde bir belgeye ulaşılamadığı birlikte değerlendirildiğinde, TTK’nun 7(15).maddesi uyarınca beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın, önceki hüküm gibi yeniden hak düşürücü süre içinde açılmamış olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, adli yardım talebinde bulunmuş, mahkememizce talebin reddine karar verildikten sonra davacı tarafça itiraz yoluna gidilmeksizin harç ve gider avansı yatırılmış, adli yardım masasından bir harcama yapılmadığı dikkate alınarak davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davacıların, davalarının, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7(15).maddesi uyarınca HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün yokluğunda HMK’nun 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/03/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip ..
e-imza