Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/387 E. 2023/369 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/387 Esas
KARAR NO : 2023/369
DAVA : Rücuen Tazminat İstemli
DAVA TARİHİ : 28/12/2022
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
Mahkememize görevsizlik kararı sonrası tevzi edilen Rücuen Tazminat istemli dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının 27.08.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına kadar yaklaşık 10 yıl boyunca davacı sitenin yöneticiliğini yaptığını, yönetimi sırasında site bünyesinde çalışan … isimli çalışanın iş akdini 09.10.2017 tarihinde haklı sebeple feshettiğini, adı geçen işçi tarafından Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (İş Mahkemesi sıfatıyla) … esas sayılı dosyasında açılan davada davalının yasal süresi içinde cevap dilekçesini sunmaması ve herhangi bir delil bildirmemesi ile ön inceleme duruşmasında bu nedenle delillerini bildirme yönündeki taleplerinin reddine karar verilmesi nedenleri ile davalının kusurlu davranışlarına bağlı olarak davanın site aleyhine sonuçlandığını, çalışanın yaptığı icra takibi sonrasında çalışanla uzlaşmaya varılarak ilama ve icra dosyasına konu borcun davacı tarafından tamamen ödendiğini, sitenin 27/08/2022 tarihinde yapılan 2022 yılı olağan genel kurul toplantısında davalı hakkında verdiği zarar nedeniyle rücu davası açılabilmesi için yönetim kuruluna oy çokluğu ile yetki verildiğini, davalının ağır kusurlu davranışları nedeni ile siteyi zarara sokmuş olması nedeni ile sorumlu olduğunu, davalının yönetimde bulunduğu süre boyunca görevi kötüye kullanması nedeni ile Dikili Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu bildirmiş, şimdilik 50.000,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; işçi …’un iş akdinin feshinin yönetim kurulu kararı ile alınmasına rağmen yalnız müvekkili hakkında dava açıldığını, adı geçen işçinin dava açması üzerine site yönetiminin kararı ile avukat tutularak davanın takibine karar verilmesi nedeni ile müvekkili ve site yönetiminin kendine düşen yükümlükleri yerine getirip, davayı takip için profesyonel yardım aldıklarını, bu nedenle bir kusur veya ihmal var ise bu durumun yükümlüklerini yerine getiren müvekkili ile site yönetimine atfedilemeyeceğinin ortada olduğunu, davacı tarafın adı geçen işçi ile anlaşarak ödeme yaptığını, oysa kararın önceki yönetim tarafından tutulan avukat tarafından istinaf edilmesi nedeniyle davanın derdest olduğunu, bu sebeple davanın reddinin gerekip mahkemenin aksi kanaatte olması halinde bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu bildirmiş, Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacı sitenin eski yöneticisi olan davalının, yönetimi sırasında ağır kusurlu işlemler yaparak davacıya verdiği iddia edilen zararın rucüen tazmini istemine ilişkindir.
Dava 28/12/2022 tarihinde görevsizlik kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, 16/02/2022 tarihli duruşmada HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 Sayılı kararı uyarınca İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ve dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Gerekçeli kararda davanın ticari dava olup, dava tarihinde Dikili’de müstakil Ticaret Mahkemesi bulunmaması nedeniyle davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı ve HSK Genel Kurulunun kararı uyarınca mahkemenin görevsiz hale gelmesi nedeniyle görevsizlik kararı verildiği belirtilmiş, karara dayanak ve emsal olarak Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/8699 esas 2020/164 karar sayılı ilamı gösterilmiştir.
Her ne kadar gerekçeli kararda, davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı belirtilmiş ise de; davanın Asliye Hukuk Mahkemesine açılıp, tensip tutanağından kesinleşme tarihine kadar davaya, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı, Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatının hiçbir aşamada gösterilmediği dosya kapsamı ile bellidir. Yine gerekçeli kararda, davanın ticari dava niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de; davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmasının mümkün olmadığı gibi davacı ve davalı tarafların tacir olmadıkları ve ticari işletmelerinin de bulunmadığı, sıfatlarına göre tacir olmalarının ve ticari işletmeleri bulunmasının mümkün olmadığı, buna göre davanın nispi ticari dava niteliğinin de olmadığı tüm dosya kapsamı ile açık ve anlaşılır olmakla; görevsizlik kararının gerekçesinin usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmadığı gibi karara dayanak olarak gösterilen Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/8699 esas 2020/164 karar sayılı ilamının somut olay yönünden uygulama yeri de yoktur.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnız bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruptan oluşur.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın yasal düzenlemelerce ticari sayılan davalardır. Bu davalar TTK’nun 4(1), Kooperatifler Kanununun 99, İİK’nun 154, Finansal Kiralama Kanununun 31, Ticari İşletme Lehine Kanununun 22. maddelerinde sayılmış olup, bu nitelikteki davaların mutlak ticari dava sayılabilmesi için ilgili özel kanunlarda nitelendirilmesi ya da TTK’nun 4(1) maddesinde sayılmış olması yeterlidir.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili ve tarafların tacir olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. Uyuşmazlığın nispi ticari dava sayılabilmesi için bu iki koşulun birlikte varlığı zorunludur.
Üçüncü grup ticari davalar yalnız bir tarafın ticari işletmesini ilgilendirilen havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bu davalar TTK’daki yasal düzenleme gereği uyuşmazlığın bir yanı tacir olmasa dahi bir yanının tacir olması halinde ticari dava sayılmıştır.
6335 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun ikinci maddesi ile değişik TTK’nun 5(1) maddesi gereğince ticaret mahkemesi, ticari nitelikli davalara ve çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlendirilmiş olup, buna göre asliye ticaret mahkemesi ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki görev ilişkisidir.
Yargıtay …Hukuk Dairesinin 01/07/2011 tarih … esas ve … karar sayılı ilamında; Kat Mülkiyeti Yasasında veya yönetim planında belirtilmeyen bir görevden ötürü yöneticiye sorumluluk yüklenemeyeceği, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 13/10/2016 tarih … esas ve … karar sayılı ve 17/01/2019 tarih … esas ve … karar sayılı ilamlarında ise; yöneticinin sorumluluğuna ilişkin açılan tazminat davasının yöneticinin kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumlu olması nedeni ile Sulh Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda; dava, davacı sitenin eski yöneticisi olan davalının, yönetimi sırasında ağır kusurlu işlemler yaparak davacıya verdiği iddia edilen zararın rucüen tazmini istemine ilişkin olup, davacı site yönetimi davalı ise davacı sitenin eski yöneticisi olması ve uyuşmazlığın, davalının yönetimi sırasında ağır kusurlu işlemleri nedeniyle davacı siteye verdiği zararın tazminine ilişkin olduğu, davacı tarafın site yönetimi, davalının ise önceki yönetici olup, her iki tarafın tacir olmadıkları, tacir sıfatı ile yöneticilik yaptıklarına dair dosyada hiçbir delilin toplanmadığı gibi sıfatları ve dosyada toplanan deliller itibariyle davalı eski yöneticinin site sakini olup, davacı site yönetiminin profesyonel ve tacir nitelikli site yönetimi olmaması nedeni ile tacir olmadıkları, buna bağlı olarak adlarına kayıtlı ticari bir işletmelerinin de bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde; davanın mutlak ticari dava niteliği bulunmadığı gibi yukarıda belirtilen üçüncü grup ticari dava sayılmasını gerektiren nitelikte bir uyuşmazlığın ve temel hukuki ilişkinin söz konusu olmadığı, tarafların tacir olmamaları ve ticari işletmelerinin de bulunmamasına bağlı olarak davanın nispi ticari dava niteliğinin de bulunmadığı, buna göre; davanın, ticari dava niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmadığı, uyuşmazlığın ticari bir dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesinin mümkün bulunmadığı, davalının tacir sıfatının bulunması halinde görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması gerektiği gibi davacı sitenin yönetimindeki taşınmazın, Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine tabi olup olmaması ve davalı eski yöneticinin, davaya konu işlemlerinin sıfatına bağlı olarak Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenen göreviyle ilgili olup olmamasına göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerektiği, 634 Sayılı KMK ‘nın 38. maddesinde yöneticinin, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumlu olduğunun belirtildiği, aynı kanunun 35. maddesinde yöneticinin, görev ve yetkilerinin gösterildiği, uyuşmazlığa konu işlemlerin KMK’nın 35. maddesinde sayılan görev ve yetkilerin kapsamı içinde kaldığı, buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı, KMK’nın ek birinci maddesinde bu kanunun uygulanmasından kaynaklanacak her türlü anlaşmazlığın Sulh Mahkemelerinde çözümleneceğinin belirtildiği, ancak Dikili Sulh Hukuk Mahkemesinin dosya içinde bir örneği bulunan 12/09/2018 tarih ve … esas sayılı dosyasında verilen kararda davacı sitenin yönetimindeki taşınmazda ve sitede Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesi ile ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun belirtilerek görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından uyuşmazlık hakkında Kat Mülkiyeti Kanununun uygulanabilirliği konusunda hiçbir araştırma yapılmaksızın uyuşmazlığı çözmede görevli olması mümkün bulunmayan Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği gibi görevsizlik kararı gerekçesinin usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmadığı, dosyada toplanan delillere göre; Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşılan uyuşmazlığın, davanın niteliğine göre genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde çözülmesinin HMK’nun 2. maddesinin gereği olduğu, aynı kanunun 1. maddesinde mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceğinin ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olup bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması, 115(1) maddesinde dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması, 138(1) maddesinde ise; dava şartları hakkında öncelikle dosya üzerinden karar verileceğine ilişkin düzenlemeler göz önünde tutulduğunda; uyuşmazlığın, mutlak ve ticari dava niteliğinin bulunmaması nedeniyle mahkememizde çözümünün mümkün olmadığı, yukarıda açıklanan gerekçelerle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde çözülmesi ve görevin dava şartlarından olması nedeni ile HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği, dilekçeler teatisinin Asliye Hukuk Mahkemesinde tamamlandığı, dosyanın sürüncemede kalmaması için duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesinin usul ekonomisi ve yargılamanın hızı açısından usul ve yasa gereği olduğu dikkate alınarak; mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle ve olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğu göz önünde tutularak mahkememizin görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın yargı yerinin belirlenmesi açısından Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK ‘nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen kararın yasal yollara gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK ‘nun 21-(1) c. maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
3-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davalı tarafın ihtiyati haciz kararına ilişkin itirazının mahkememizce değerlendirilmesi mümkün bulunmamakla itirazın, görevli Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/05/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza