Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/384 E. 2023/374 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/384
KARAR NO : 2023/374
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
DAVA TARİHİ : 16/05/2023
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Zayi Belgesi Verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafına ait … Mah. … Sok. No:… …/İZMİR adresindeki … Nakliyat İnşaat Taahhüt Hafriyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanlı, … ticaret sicil numaralı ticari işletmesine ait karar defterinin eski muhasebeci … tarafından kaybedildiğini 15/05/2023 tarihinde öğrendiğini belirterek şirkete ait karar defterinin zayi olduğundan dair tarafına zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacıya ait … Nakliyat İnşaat Taahhüt Hafriyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanlı, … ticaret sicil numaralı ticari işletmeye ait Karar Defterinin zayi olduğundan dair tarafına zayi belgesi verilmesi talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7. maddesinde; ”Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinde kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Talebin, davacıya ait … Nakliyat İnşaat Taahhüt Hafriyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanlı, … ticaret sicil numaralı ticari işletmeye ait Karar Defterinin zayi olduğundan dair tarafına zayi belgesi verilmesi talebine ilişkin olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7. maddesi düzenlemesi çerçevesinde zayi belgesi verilebilmesi için talebe konu defter veya belgenin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle zayi olmuş olması gerektiği, bu kapsamda talep açısından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7. maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Ayrıca davaya konu edilen ticari defter ve belgelerin davacıya ait … Nakliyat İnşaat Taahhüt Hafriyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait olduğu beyanı karşısında, davacının, yetkilisi olduğu şirkete ait ticari defter ve belgelerin zayi olduğunun tespiti talebi ile ikame edilen iş bu dava açısından aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı izahtan vareste olup, şirkete ait olan ticari defter ve belgelere yönelik açılan bu dava açısından aktif husumet ehliyeti şirkete aittir.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı (dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Hemen belirtmek gerekir ki usul kanununda “husumet” olarak ifade edilen bir terim de bulunmamaktadır.
Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Meselâ, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaklısına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, dava, davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Yılmaz, Ejder; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530).
Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı). Örneğin bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu nedenle, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi (usul hukukunu ilgilendiren yönü) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat yokluğunu kendiliğinden (resen) gözetmesi gerekir. Çünkü sıfat yokluğu, bir defi değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (resen) gözetir.
Az yukarıda değinildiği gibi taraf sıfatı, usul hukukuna değil maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (defi değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hâllerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (resen) gözetilir (Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 234- 237).
Tüm dosya kapsamı, davacının iddiaları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan davanın davacıya ait … Nakliyat İnşaat Taahhüt Hafriyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanlı, … ticaret sicil numaralı ticari işletmeye ait Karar Defterinin zayi olduğundan dair tarafına zayi belgesi verilmesi talebine ilişkin olduğu, dava konusu karar defterinin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle zayi olmuş olması gerektiği, bu kapsamda talep açısından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7. maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleşmediği, keza davacı şirket yetkilisinin, yetkilisi olduğu şirkete ait ticari defter ve belgelerin zayi olduğunun tespiti talebi ile ikame edilen iş bu dava açısından aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, şirkete ait olan ticari defter ve belgelere yönelik açılan bu dava açısından aktif husumet ehliyeti şirkete ait olduğu anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümleri gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken karar ve ilam hacının davanın açılışı sırasında peşin olarak alındığı anlaşılmakla, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı tarafın yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.18/05/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı