Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/355 Esas
KARAR NO : 2023/491
DAVA : Menfi Tespit (Tüketici İşlemi Nedeniyle Düzenlenmiş Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/03/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Tüketici İşlemi Nedeniyle Düzenlenmiş Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin ödeme emrine konu borç ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, oğlu ve gelini ile birlikte hiçbir alışveriş yapmadığını ve senet imzalamadığını, davacının sekiz on sene kadar önce davalı şirketten ufak tefek şeyler aldığını, en son bulaşık makinesi alıp borcunu ödediğini, davalıya hiç bir borcunun bulunmadığını, önceki alışverişlerden kalan geri alınmamış bir senedin borçlu kısmının yanına oğlu ve gelininin imzalarının attırılarak ya da müvekkilinin imzasının taklit edilerek senedin sahte olarak tanzim edilmiş olabileceğini bildirmiş, icra takibine konu edilen alacak ve ferileri nedeniyle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; uyuşmazlığın, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi dışında kalması nedeniyle mahkemenin görevsiz olduğunu, alacağın dayanağı olan bononun, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir kambiyo senedi olduğunu, bu nedenle ancak İKK’nun 168. maddesinde belirtilen sebeplerle icra mahkemesinde itiraz edilebileceğini, davacının senetteki imzaya itirazı bulunmadığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, davacı tarafın iddialarının hiç bir somut delile dayanmayıp salt soyut iddialardan ibaret olduğunu, uyuşmazlığın davacının borcuna karşılık olarak vermiş olduğu kambiyo senedinden kaynaklandığını bildirmiş, davanın görev ve esas yönünden reddine, davacının, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, kıymetli evrak niteliğindeki bonoya dayalı olarak yapılan ve kesinleşen icra takibine konu alacak ve ferileri yönünden davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davanın, dilekçeler teatisinin yapılmasından sonra 25/06/2019 tarihli kararla görev nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, dosyanın mahkememize tevzi edilmesinden sonra 20/09/2019 tarihli kararla zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 05/04/2023 tarihli kararı ile dava ve karar tarihi itibariyle ticari nitelikli menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı, ayrıca tüketici mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırılmıştır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2.maddesinde bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağı belirtilmiş, 3.maddesinin birinci fıkrasının “k” bendinde ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişilerin “tüketici”, aynı maddenin “ı” bendinde kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişilerin “sağlayıcı”, “l” bendinde ise mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemlerin “tüketici işlemi” olduğu tanımlanmış aynı kanunun73(1)maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83(2)maddesinde ise; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ile dosyada toplanan deliller, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, HMK hükümleri gereği görevin kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak, öncelikle taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin ve buna bağlı olarak görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda deliller toplanmış, bu konuda taraflardan açıklama yapmaları istenmiş, davacı vekili dilekçelerinde; alışverişin, davacı ile davalının babası ve abisi arasında ve davalının ailesine ait olan … unvanlı iş yeriyle ilgili yapıldığını, davalının senedi ne şekilde elde ettiğini bilmediklerini, dava dilekçesinde dile getirdikleri ihtimallerle senedin düzenlenmiş olabileceğini bildirmesine karşın, davalı vekili dilekçelerinde; davacı iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin tacir olmadığı gibi adına kayıtlı bir ticari işletmesinin de bulunmadığını, senedin mal alışverişine istinaden düzenlenmediğini iddia etmiştir.
Vergi dairesi müdürlüğünden gönderilen müzekkere cevabında; davalının, 01/01/2014 tarihinde başlayıp 09/08/2021 tarihinde sona eren aralarında beyaz eşya, ev mobilyaları ve aksesuarları malzemelerinde bulunduğu çok sayıda ve çeşitte ticari ürünün alım satımı konusunda birinci sınıf tüccar nitelikli vergi mükellefiyetinin bulunduğu, iş yerinin …. İzmir olduğu bildirilmiştir.
Davacı tarafça delil olarak sunulan … başlıklı kartvizitteki iş yeri adresi ile vergi dairesi tarafından bildirilen iş yeri adresi aynıdır.
Dosyada toplanan tüm deliller, dava ve cevap dilekçelerinin içeriği ve taraf vekillerinin açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde; cevap dilekçesinde, davalının tacir olmadığı gibi adına kayıtlı bir ticari işletmesinin bulunmadığı ve senedin bir alışveriş ilişkisi nedeniyle düzenlenmediği toplanan delillere aykırı olarak iddia edilmiş ise de, vergi dairesinden gelen müzekkere cevabı ile belirlendiği üzere davalının, 01/01/2014 tarihinde başlayıp 09/08/2021 tarihinde sona eren aralarında beyaz eşya, ev mobilyaları ve aksesuarları malzemelerininde bulunduğu çok sayıda ve çeşitte ticari ürünün alım satımı konusunda birinci sınıf tüccar nitelikli vergi mükellefiyetinin bulunduğu iş yerinin senet üzerinde matbu olarak basılı olan adresteki ve unvandaki iş yeri olduğu, buna göre senedin tanzim ve vade tarihlerinde davalının iş yeri için bastırdığı … unvanlı iş yerinin sahibi tacir olduğu, daha sonra sona eren vergi mükellifiyeti kaydının taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin değişmesini gerektirmediği, taraflar arasında somut olay yönünden senedin düzenlenmesini gerektirecek ancak tüketici işlemine uygun perakende bir satış ve satın alma ilişkisinin mümkün olabileceği, her ne kadar davalı tarafça cevap dilekçesinde senedin davacı tarafından borcuna karşılık olarak verildiğinin iddia edilmesine rağmen bu borcun hangi temel hukuki ilişkiden kaynaklandığı konusunda mahkememizin ısrarlı sorularına cevap verilmesinden kaçınıldığı, buna karşılık davacı tarafça senedin ancak davacının daha önce aynı iş yerinden yaptığı alış verişler sırasında ve bu alış verişler nedeniyle düzenlenmiş olabileceğini iddia ettiği, davaya konu senet üzerinde ve sol kenarında senedin düzenleme ve vade tarihlerinde davacıya ait olup vergi hükümlüsü bulunduğu, …. Mobilya unvanlı iş yeri unvanı ve adresinin çerçeve içinde basılı olarak yer alması nedeniyle senedin bu iş yerinin ticari faaliyetleri konusu ve çerçevesi içerisinde kullanılmak üzere matbu olarak bastırılmış evrak niteliğinde olmasına ve iş yerinin faaliyet konuları içinde borç alıp verme gibi bir faaliyet konusunun bulunmamasına göre senedin bir alışveriş nedeniyle düzenlenmiş olması dışında davacıya borç para verilmesi nedeniyle düzenlenmiş olmasının kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle davalı tarafın cevap dilekçesinde senedin davacının borcuna karşılık düzenlendiğine ilişkin açıklamasının, iş yerinin niteliğine göre yapılan alışveriş nedeniyle düzenlenmiş olduğuna ilişkin tevilli bir ikrar olarak kabul edilmesi gerektiği gibi davacının, Tüketici Kanunu ve tüketici mahkemelerinin sağladığı hak ve yetkilerden yararlanmasının Anayasal hakkı olduğu göz önünde tutulduğunda; davaya ve takibe konu alacağın dayanağı bononun, ancak davacı ve diğer kefiller tarafından davalıya ait mağazadan satın alınan bir eşya için düzenlenmiş bulunmasının mümkün bulunduğu, taraflarca farklı bir hukuki sebebin ileri sürülmemiş olması nedeniyle senedin bir başka hukuki ilişki ve özellikle ödünç para ilişkisinden kaynaklanan bir sebeple düzenlenme ihtimalinin olmadığı anlaşılmış olmakla, buna göre Tüketici Kanunu hükümleri gereği senedin tanzim ve ödeme tarihleri itibariyle davalının, satıcı ve sağlayıcı olup davacının, tüketici ve taraflar arasındaki hukuki işlemin, tüketici işlemi olmasına bağlı olarak aynı kanunun 73 (1) ve 83 (2) maddesi hükümleri gereği davacının, kanunla korunan haklarının sağlanması için yargılamanın, asliye ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikli ve tüketici işlemleri konusunda görevlendirilen özel ihtisas mahkemesinde yapılmasının göreve ilişkin usul kuralları gereği olduğu dikkate alınarak, TKHK ‘nun 83(2) maddesi uyarınca mahkememizin görevsiz olup, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin HMK’nun 114(1)/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup HMK’nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden HMK’nun 115(2)maddesi uyarınca usulden reddine, dosyanın görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın ve/veya karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
5-Ayrıntıların gerekçeli kararda gösterilmesine,
Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/06/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı