Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/326 E. 2023/305 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/326 Esas
KARAR NO : 2023/305
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/04/2023
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkilimiz hakkında kambiyo senetlerine özgü icra takibi aracılığıyla İzmir …İcra Müdürlüğü …, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … ve İzmir … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyalı icra takibine girişildiği, müvekkilinin eşi … ile davalı arasında kira sözleşmesi bulunmakta iken, kiralanan işyeri davalı tarafından tahliye ettirildiği ancak dava dışı … ile davalı, sonrasında yeniden kira sözleşmesi yapma hususunda anlaşma yapmak istedikleri, yeni kira sözleşmesi henüz yapılmadan … geçmiş döneme ait kira borçları ve yeni kira sözleşmesi için 1 yıllık kira bedelini senet imzalayarak davalıya verdiği, yapılan kira sözleşmelerinin müvekkili … ile hiçbir ilgisi yokken ve müvekkilinin söz konusu kira ilişkisinin tarafı dahi değilken; davalı, İsmail Tuncer tarafından verilen senetleri tahsil edebilmek için müvekkilinin vefat eden babasından kalan taşınmaza haciz koymak ve bu şekilde tahsilatını yapabilmek için icra takiplerine konu senetlere kefil sıfatıyla müvekkilimizin isim ve imzasını eklediği ortaya çıktığı, söz konusu imzaların kendisine ait olmadığı hususunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma numaralı dosyasından suç duyurusunda bulunduğu, yapılan soruşturmanın akabinde 06.07.2021 tarihli iddianame düzenlenmiş davalının toplam 11 adet senette müştekiyi kefil olarak göstererek imzasını taklit etmek suretiyle borçlu duruma soktuğu ve bu senetleri icra dairelerinde takibe koyduğu anlaşıldığından davalı hakkında İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında kamu davası açıldığı, davalarının kabulü ile, öncelikle ileride telafisi imkansız zararların ortaya çıkması ihtimaline binaen, borçlu olmayan müvekkil hakkında başlatılan haksız ve mesnetsiz İzmir … İcra Müdürlüğü …, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … ve İzmir … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyalı icra takiplerinin durdurulması için teminatsız olarak veya mümkün olmadığı takdirde uygun görülecek bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davaya konu icra takibine konu senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmaması ve müvekkilinin borçlu olmaması sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, davalının takibi başlatmakta haksız ve kötüniyetli olmasından dolayı takibe konu alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu uyuşmazlık davalı tarafça yürütülen takibe konu senetler nedeniyle imzalar ve borçların davacıya ait olmadığından, menfi tespit borçlu olmadığı ile açılan icra dosyalarında ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebine ilişkindir.
Kira sözleşmesi bir malın kullanımının devredildiği sözleşme türü olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 299. maddesinde; ”Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya

kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
O hâlde kiraya veren, kiralanan şeyi, kiracının kiralanandan yararlanmasını ve semerelerini toplamasını sağlayacak ya da işletilmesini mümkün kılacak şekilde teslim etmek ve sözleşme süresi boyunca da bu durumda bulunmakla yükümlüdür. Bu kapsamda kiralananın işletilmesi için gerekli tüm malzemeleri, imtiyazları, ruhsatları teslim etmesi şarttır.
02/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/1-a. maddesinde; “Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu hükmün taşınır-taşınmaz ayrımı olmaksızın tüm kira ilişkilerinde uygulanması gerekmektedir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Dava dilekçesinde davaya konu senetlerin veriliş sebebine dair temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu, sözleşmenin kiralayan tarafı olarak davalının, kiracı taraf olarak da davacının dava dışı eşinin yer aldığı, her ne kadar davacının kendisinin bu ilişkide taraf olmadığı, kira bedellerinin ödenmesi amacına dönük olarak senetlerde borçlu olmamasına rağmen kendisinden daha rahat tahsil ve haciz niyetiyle haksız ve rıza dışı olarak kefil sıfatıyla senetlere dahil edildiği iddia edilse de davacı tarafça salt başlı başına senetlerden dolayı imza ve borç inkarı ile sınırlandırma yapılmadığı, bu durumda davanın mutlak ticari dava türüne girmediği, kira ilişkisinden doğan alacak davaları dahil tüm uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu düzenlemesi karşısında mahkememiz davaya bakmaya görevli olmadığından “görev” dava şartı yokluğundan HMK 1, 114/1-c, 115/1-2, 6102 sayılı TTK 4/1-a maddeleri gereğince, davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesi ve HMK’nın 20. maddesi gereğince iki haftalık sürede başvurulması halinde dava dosyasının görevli İzmir Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR SULH HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/04/2023
Katip…
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı