Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/186 E. 2023/162 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/186
KARAR NO : 2023/162

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/06/2022
KARAR TARİHİ : 15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’ın çiftçi olduğunu, davalı banka ile 2011 yılında aktif olarak bankacılık işlemleri için çalışmaya başladığını, müvekkilinin bu çalışma esnasında zamanla değişik tarihlerde kredi kullandığını, kullandığı bu krediler ve diğer bankacılık kalemlerinden dolayı borçlarını ödemekte zorlanır hale geldiğini, bu nedenle 2016 yılının Şubat ayında davalı bankaya olan tüm borçlarını kapatmak için Anadolubank A.Ş. Turgutlu şubesinden borç toplama kredisi adı altında kredi kullandığını, Anadolubank A.Ş’nin müvekkili …’ın davalı Denizbank A.Ş’ye olan tüm borçlarının karşılığını, davalı bankaya para transfer ederek ödediğini, 2016 yılının Şubat ayında gerçekleşen bu işlem il müvekkili …’ın davalı bankaya hiçbir borcunun kalmadığını, davalı bankanın yapılan bu ödeme sonucu bedelsiz hale gelen senetleri müvekkiline teslim etmeyerek sonradan gelişen bankacılık faaliyetlerinde tekrar kullanarak bedelsiz senetlerin mükerrer olarak tahsili yoluna gittiğini, davalıyı haksız olarak elinde bulundurduğu ve müvekkiline teslim etmediği bonolar nedeniyle güveni kötüye kullanmaktan, ayrıca bedelsiz bonoları yasal takip işlemine sokarak mükerrer tahsilat istemesinden dolayı Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulacağını belirterek İzmir 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu 10/03/2011 tanzim tarihli 20/05/2019 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli bononun, İzmir 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına konu 09/07/2015 tanzim, 20/05/2019 vade tarihli 500.000,00 TL bedelli bononun ödenmiş olmasından dolayı müvekkillerinin her iki dosyadan da borçlu olmadığının tahsiline ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’ın müvekkili banka nezdinde kullandığı 10/03/2011 tarihli ………. numaralı genel kredi sözleşmesi ve 07/07/2015 tarihli K2 000220590 numaralı genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi alan …’ın kullandığı veya kullanacağı nakdi veya gayrinakdi kredilerden kaynaklanan doğmuş ve doğacak tüm borçlar için müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla …………’in kefil olmayı kabul ve taahhüt ettiklerini, kredi borçlarının ödeme vasıtası olarak tahsilinde ve tahsil edildiği oranda tahsilat bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere ve ifa amaçlı olarak keşidecisi ……….. lehdarı … olan 09/07/2015 tanzim 20/05/2019 vade tarihli 500.000,00 TL bedelli İzmir 7. İcra Müdürlüğüne ait … Esas sayılı takibe konu senedin müvekkili bankaya ciro ile teslim edildiğini, yine kredi borçlarının ödeme vasıtası olarak tahsilinde ve tahsil edildiği oranda tahsilat bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere ve ifa amaçlı olarak keşidecisi……………,……….., lehdarı … olan 10/03/2011 tanzim 20/05/2019 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli İzmir 7. İcra Müdürlüğüne ait … Esas sayılı takibe konu senedin müvekkili bankaya ciro ile teslim edildiğini, davacı yanın teminat senedi iddiasının yerinde olmadığını, Yargıtay kararları ile sabit olduğu üzere takibe konu senedin teminat senedi olmadığını, davaya ve takibe konu olan bononun bazı kısımlarının müvekkili alacaklı banka tarafından doldurulduğu ve buna bağlı olarak borç ilişkisinin de olmadığı iddiasının da soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, takibe konu senetlerin TTK’da tanımlanan şekilde ve kıymetli evrak vasfında olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafın iddialarının senedin vasfını etkiler mahiyette olmadığını, davacıların müvekkili bankaya olan borcunu ödemediğini, netice olarak icra takibi başlatılmak zorunda kalındığını belireterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir 7. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
2-İzmir 7. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası,
4-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası,
5-Denizbank Anonim Şirketinin 14/10/2022 havale tarihli müzekkere cevabı,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, davacıların, davacı …’ın davalı Denizbank Anonim Şirketine olan borçlarını kapatmak amacıyla dava dışı Anadolubank Anonim Şirketi Turgutlu Şubesi nezdinde kullandığı borç toplama kredisi ile kapatması akabinde, davalı bankanın ödeme ile kapatılan kredi borçlarına ilişkin olarak düzenlenen sözleşmelerin tanzimi sırasında davacı … tarafından teminat olarak verildiği ve bedelsiz olduğu iddia edilen, …’ın lehtar,…..’ın borçlu, ……….n ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu 10/03/2011 tanzim, 20/05/2019 vade tarihli 200.000,00-TL bedelli senet ile …’ın lehtar, ……….’ın ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu 09/07/2015 tanzim, 20/05/2019 vade tarihli 500.000,00-TL bedelli senetleri tekrardan kullanmak suretiyle mükerrer tahsilat yapma gayesiyle İzmir 7. İcra Dairesinin … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında başlatılan icra takipleri ve ödeme emirlerine dayanak senetler dolayısıyla davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespiti ile icra takiplerinin iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı bedelinin davalı bankadan alınarak davacılara verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
İzmir 7. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının Denizbank Anonim Şirketi, borçluların …, ………olduğu, alacaklı vekili tarafından borçlular aleyhinde 169.600,00-TL asıl alacak, 906,08-TL işlemiş faiz, 508,80-TL komisyon, 606,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve 123,90-TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplamda 171.744,78-TL üzerinden icra takibi başlattığı görülmüştür.
İzmir 7. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının Denizbank Anonim Şirketi, borçluların …, ……… olduğu, alacaklı vekili tarafından borçlular aleyhinde 169.600,00-TL asıl alacak, 906,08-TL işlemiş faiz, 508,80-TL komisyon, 606,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve 123,90-TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplamda 171.744,78-TL üzerinden icra takibi başlattığı görülmüştür.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi incelendiğinde ise, senetlerin teminat senedi mahiyetlerinin bulunmadığı, senetlerin kredi borçlarının ödeme vasıtası olarak tahsilinde ve tahsil edildiği oranda, tahsilat bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere ve ifa amaçlı olarak bankaya ciro edildiği, davacılar borçluların davalı bankaya olan borçlarını ödemediklerini beyan ettiği görülmekle, senetlerin kredi sözleşmelerinden kaynaklanan hukuki ilişki sebebiyle davalı bankaya verildiğinin ve uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığının her iki tarafın da kabulünde olduğu anlaşılmaktadır.
İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının 2021/5828 Muh sayılı 06/12/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25/11/2021 tarihli 1232 numaralı Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi Kararı uyarınca;
“Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu itibarla;
1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden,
2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden,
3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. Maddesinde düzenlenenler hariç),
4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,
5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,
6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,
7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri,
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan, kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere;
a) İki veya üç asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 2 numaralı,
b) Dört veya beş asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 4 numaralı,
c) Altı veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 numaralı,
d) On veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 ve 7 numaralı,
e) On dört veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7 ve 8 numaralı,
f) Yirmi veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7, 8 ve 9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına,” karar verildiği aşikardır.
Yukarıda yer verilen karar kapsamında, davaya konu icra takibinin dayanağının taraflar arasında tanzim olunan ve imzalanan Üye İşyeri Sözleşmesi olduğu, uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığı, İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının ………. Muh sayılı 06/12/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25/11/2021 tarihli ………numaralı Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi Kararı uyarınca talebe konu uyuşmazlık açısından İzmir İlinde İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli kılındığı anlaşılmakla, mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin ihtisas mahkemesi olarak belirlenen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesinde; ”Mahkemenin görevli olması” hükmüne yer verilmiş olup, davanın görevli mahkemede açılması dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, davacı tarafın iddiaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun ………. Dosya ……. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın davacıların, davacı …’ın davalı Denizbank Anonim Şirketine olan borçlarını kapatmak amacıyla dava dışı Anadolubank Anonim Şirketi Turgutlu Şubesi nezdinde kullandığı borç toplama kredisi ile kapatması akabinde, davalı bankanın ödeme ile kapatılan kredi borçlarına ilişkin olarak düzenlenen sözleşmelerin tanzimi sırasında davacı … tarafından teminat olarak verildiği ve bedelsiz olduğu iddia edilen, …’ın lehtar, …’ın borçlu, ………’ın ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu 10/03/2011 tanzim, 20/05/2019 vade tarihli 200.000,00-TL bedelli senet ile …’ın lehtar, …’in borçlu, … ve …’ın ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu 09/07/2015 tanzim, 20/05/2019 vade tarihli 500.000,00-TL bedelli senetleri tekrardan kullanmak suretiyle mükerrer tahsilat yapma gayesiyle İzmir 7. İcra Dairesinin … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında başlatılan icra takipleri ve ödeme emirlerine dayanak senetler dolayısıyla davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespiti ile icra takiplerinin iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı bedelinin davalı bankadan alınarak davacılara verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 7. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında alacaklı vekili tarafından borçlular aleyhinde 169.600,00-TL asıl alacak, 906,08-TL işlemiş faiz, 508,80-TL komisyon, 606,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve 123,90-TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplamda 171.744,78-TL üzerinden icra takibi başlattığı, İzmir 7. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında alacaklı vekili tarafından borçlular aleyhinde 169.600,00-TL asıl alacak, 906,08-TL işlemiş faiz, 508,80-TL komisyon, 606,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve 123,90-TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplamda 171.744,78-TL üzerinden icra takibi başlattığı, dava ve cevap dilekçelerinde gerçekleştirilen anlatımlar gözetildiğinde senetlerin kredi sözleşmelerinden kaynaklanan hukuki ilişki sebebiyle davalı bankaya verildiğinin ve uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığının her iki tarafın da kabulünde olduğu, senetlerin davacı … tarafından davalı banka nezdinde kullanılan kredilere ilişkin sözleşmelerin tanzimi sırasında davalı bankaya verildiği, davaya konu tazminat talebinin dayanağının bankacılık işleminden kaynaklandığı, İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının …………. Muh sayılı 06/12/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25/11/2021 tarihli … numaralı Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi Kararı uyarınca talebe konu uyuşmazlık açısından İzmir İlinde İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli kılındığı anlaşılmakla, mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin ihtisas mahkemesi olarak belirlenen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, dava şartlarının bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetileceği, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu, usul ekonomisi ve yargılamanın süratle bitirilmesi ilkeleri nazara alınarak yapılan inceleme neticesinde, açılan davanın görev dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın USULDEN REDDİ İLE, davaya konu uyuşmazlığın İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının…….Muh sayılı 06/12/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25/11/2021 tarihli ……… numaralı Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi Kararı uyarınca İzmir İli açısından İhtisas Mahkemesinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirlendiği anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince, tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceklerinin, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri durumunda dosyanın görevli İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yokluklarında dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/03/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza