Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/184 E. 2023/156 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/871
KARAR NO : 2023/137

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2021
KARAR TARİHİ : 09/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan asıl ve birleşen dava dosyalarında Ticari Satımdan ve Ticari Hesap İlişkisinden Kaynaklanan İtirazın İptali istemli davaların yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Asıl dosyada davacı … Şirketi vekili, dava dilekçesinde; taraflar arasında 21/03/2018 tarihli fason sözleşmesi yapıldığını, sözleşme uyarınca oluşan ticari ilişki sonucunda müvekkilinin cari hesap alacağının tahsili için yaptığı icra takibinin, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle durduğunu, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, ticari defter ve kayıtlar ile müvekkilinin alacağının belirgin olduğunu, tarafların tacir olup aralarındaki işin ticari iş niteliğinde bulunması nedeniyle talep edilen faiz oran ve miktarının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, alacağın likit ve belirli olması nedeniyle davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu olduğunu bildirmiş, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı … Şirketi vekili, dava dilekçesinde; taraflar arasında 21/03/2018 tarihli fason sözleşmesi yapıldığını, sözleşme uyarınca oluşan ticari ilişki sonucunda müvekkilinin cari hesap alacağının tahsili için yaptığı icra takibinin, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle durduğunu, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, ticari defter ve kayıtlar ile müvekkilinin alacağının belirgin olduğunu, tarafların tacir olup aralarındaki işin ticari iş niteliğinde bulunması nedeniyle talep edilen faiz oran ve miktarının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, alacağın likit ve belirli olması nedeniyle davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu olduğunu bildirmiş, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Asıl dava dosyasında davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili duruşmalardaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasında, davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen fason üretim sözleşmesine bağlı olarak cari hesap üzerinden alacak-borç ilişkisinin bulunduğunu, ancak davacının herhangi bir belge ibraz etmeksizin yalnızca cari hesap alacağı açıklamasıyla davaya konu icra takibine giriştiğini, tarafların cari hesap kayıtlarının uyuşmadığını, müvekkilinin kayıtlarında dava konusu borcun görülmediğini, Temmuz 2019 dönemine ait cari hesap mutabakatında 390.361,00 TL alacaklı olup Ağustos 2019 dönemi itibariyle herhangi bir alacağı bulunmadığının davacı tarafça ikrar edilmesi nedeniyle icra takibine yapılan itirazın yerinde olduğunu, müvekkilinin fason üretim sözleşmesi altında üretip davacıya teslim ettiği ürünlere ilişkin 31.854,84 TL, 90.734,16 TL ve 979.593,04 TL bedelli faturaları tanzim ederek davacıya göndermesine karşın faturaların iade edildiğini, bu fatura bedellerinin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL’sinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, tarafların ve dava konusunun aynı olması nedeniyle davanın İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini bildirmiş, davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğu bedelin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL’sinin davacıdan tahsiline, dosyanın İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava ve asıl dava, taraflar arasında varlığı ve içeriği tartışmalı olmayan 21/03/2018 tarihli fason üretim sözleşmesi uyarınca taraflar arasında oluşan cari hesap alacağının davalı tarafça ödenmediği iddiası ile tahsili için davacı tarafın, davalı hakkında asıl ve birleşen dava dosyasına konu olan icra takiplerinde davalının davalının, borca ve ferilerine ilişkin yaptığı itirazların iptali istemine ilişkindir.
Asıl davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasında; davacı, davalı hakkında cari hesap alacağına dayalı olarak dava ve takip konusu alacağının tahsili amacıyla 17/10/2019 tarihinde ilamsız icra yoluyla takip yapmış, ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde davalı tarafından borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur.
Birleşen davaya konu İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasında; davacı, davalı hakkında cari hesap alacağına dayalı olarak dava ve takip konusu alacağının tahsili amacıyla 19/08/2019 tarihinde ilamsız icra yoluyla takip yapmış, ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde davalı vekili tarafından borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur.
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında, kapalı satış noktası sözleşmesi imzalandığını, buna göre davalının müvekkilinin yetkilendirdiği bayii veya distribütörden bira ürünleri alıp tüketicilere satmak için satın almayı ve bu ürünleri bulundurmayı, satmayı faaliyette bulunduğu yeri sözleşme süresince değiştirmemeyi ve devretmemeyi, bira satışı için gerekli bütün izinleri almayı, bira satışına ilişkin herhangi bir kısıtlama yapmamayı taahhüt ettiğini ancak taahhütlerini yerine getirmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği davalıya verilen 5.000,00-TL katkı bedeli ve 5.000,00-TL cezai şartı tahsili için izmir … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın takibe itiraz ettiğini ve itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …. aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün 2020/8065 Esas sayılı icra dosyası ile haksız ve somut delilden yoksun bir şekilde icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin işbu takibe karşı alacak iddiasında bulunan davacıya karşı borcu olmadığı için itiraz ettiğini, açılan işbu davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin davacı şirketle herhangi bir sözleşme imzalamadığını, davacı şirket tarafından müvekkiline hiçbir suretle 5.000,00 TL’lik bir katkı parası verilmediğini, müvekkilinin davacı şirket ile bir dönem çalışmış olduğunu ve bu çalışma süresi boyunca ödemelerini düzenli olarak yapmış olduğunu, davacı şirkete herhangi bir borcu kalmadığını, bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun ve iddiadan ibaret olan davanın reddine, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının kaldırılmasına ve haksız hukuka aykırı talepleri neticesinde icra tehdidiyle bırakılan müvekkil lehine davacının %20’den az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine, dava masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası.
3-İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. D.İş Esas … D.İş Karar sayılı dosyası,
4-İzmir … Noterliği nezdinde bulunan 01/09/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin örneği ile tebliğ şerhi,
3-Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davalıya ait ticaret sicil kayıtları,
5-Davalıya ait esnaf sicil kayıtları,
6-Davalıya ait vergi sicil kayıtları,
7-İzmir Ticaret Odası nezdinde davalı …’ın 2020 yılına ilişkin olarak TAPDK Satış Belgesi Yenileme İşlemini gerçekleştirip gerçekleştirmediğine ilişkin kayıt ve belgeler,
8-İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü nezdinde davalı …’ın 2020 yılına ilişkin olarak TAPDK Satış Belgesi Yenileme İşlemini gerçekleştirip gerçekleştirmediğine ilişkin kayıt ve belgeler,
9-Taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesi aslı,
10-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 21/07/2022 havale tarihli bilirkişi raporu,
11-Davalıya ait ıslak imza ve yazı örneklerinin yer aldığı tutanaklar,
12-İlgili kurumlara müzekkere yazılarak temin edilen davalıya ait ıslak imza ve yazı örneklerinin bulunduğu belge asılları,
13-İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesinin 14/02/2023 havale tarihli raporu,
14-Sair deliller.

DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesinin davalının sözleşmede yer alan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle davacı şirket tarafından haklı sebeple feshedilmesi neticesinde, sözleşmenin kuruluşu akabinde davacı şirket tarafından davalıya verilen 5.000,00-TL mali katkı bedeli ile 5.000,00-TL ceza şart bedelinden ibaret toplamda 10.000,00-TL’nin davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesin tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Pazarlama ve Dağıtım Ticaret Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … olduğu, davacı alacaklı vekilinin borçlu aleyhine 5.000,00-TL cezai şart ve 5.000,00-TL yatırım tutarı iadesi olmak üzere toplam 10.000,00-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
03/02/2022 tarihli duruşma tutanağının 7 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
03/02/2022 tarihli duruşma tutanağının 8 numaralı ara kararında ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davalı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davalıya ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, davalı vekili davalıya ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, davalıya ait ticari defter ve belgeler, İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesi, sözleşme gereğince davacı şirket tarafından davalıya verildiği iddia edilen katkı payına ilişkin olarak tanzim olunan fatura, davalı tarafından davacı şirket adına düzenlenen faturalar, cari hesap ekstresi, İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş Esas … D.İş Karar sayılı dosyası, İzmir …. Noterliğinin 01/09/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğ şerhi ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesi kapsamında tarafların üzerilerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirip getirmedikleri, davalının sözleşme süresi boyunca tüketici taleplerine uygun olarak düzenli ve süreklilik arz edecek şekilde ürün alıp almadığı, davalının sözleşme süresi boyunca müşteri talebini karşılayacak şekilde etkin olarak ürün bulundurup bulundurmadığı ve bu ürünleri satıp satmadığı, davalının sözleşme süresi içerisinde kendisine ait işletmeyi devredip devretmediği, sözleşmenin kurulduğu sırada davacı şirket tarafından davalıya katkı payı ödenip ödenmediği, ödenmiş ise hangi miktar ve oranda katkı payı ödendiği, bu kapsamda davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi 21/07/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak; dava dışı …. Gıda ve Meşrubat San.Tic.A.Ş.’nin yasal defterlerinin incelenememiş olması sebebi ile yapılan incelemelerin icra dosyası, dava dosyası ve tarafların 2019-2020 yılına ait yasal defter ve muhasebe kayıtları ile sınırlı kaldığını, yapılan incelemeler sonucunda işbu raporun inceleme, değerlendirme ve tespitler bölümünde ayrıntısı ile belirtildiği gibi, davacı … Pazarlama ve Dağıtım A.Ş.’nin 2019-2020 yılına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, muhasebe kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, yevmiye defteri kayıtları ile kebir defterlerinin uyumlu olduğu, davalı …’ın 2019-2020 yılına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, yasal defterler üzerinden yapılan ödemelerin somut olarak tespit edilmesi mümkün olmadığından muhasebe kayıtlarının usulüne uygun tutulamadığı, yevmiye defteri kayıtları ile kebir defterlerinin birbiri ile uyumlu olmadığı, mahkemece taraflar arasında 1.11.2019 tarihli Kapalı Satış Sözleşmesi düzenlendiği ve davalının işbu sözleşme kapsamında edimlerini gereği gibi yerine getirmediğine karar verilmesi durumunda, davacı … Pazarlama ve Dağıtım A.Ş.’nin işbu davaya esas İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına istinaden davalı …’dan 01.10.2020 icra takip tarihi itibarıyla 5.000-TL’lik kısmı mali katkı payı, 5.000-TL’lik kısmı cezai şart olmak üzere 10.000-TL tutarında asıl alacak talep edebileceği kanaatine varıldığını mütalaa etmiştir.
Davacının, davaya konu itirazın yöneltildiği ödeme emrinin dayanaklarından biri olan sözleşmede yer alan imza ve yazılara itiraz ettiği dikkate alınarak, imza ve yazı itirazı halinde uygulanacak hükümlere değinmekte fayda görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesinin 2. fıkrası gereğince Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na yapılmış sayılır. Bu hüküm uyarınca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra icra mahkemesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 208., 211. ve 217. maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 208. maddesinde; ”Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır.
Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır.
Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir.
Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir.” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 209. maddesinde; ”Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211. maddesi ise; ”Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a)Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b)(a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” hükmünü havidir.
Buna göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211/a. maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanun’un 211/b. maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde “…Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir…” şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211. maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur. Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur ( Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Korkmaz, H.T.:Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1795).
Diğer taraftan adli bilimler disiplininin bir dalı olan kriminalistiğin özel bir sahası olan adli grafoloji ve belge sahteciliği dalı, el yazısı ve imzaların grafolojik açıdan kişinin samimi yazı ve imzalarının karakteristik yazım özelliklerinin tespitini ve belirlenen karakteristiklerin, araştırılan (incelemeye konu olan) yazı ve imzalarda da var olup olmadığının incelenmesini içerir. Bilirkişi inceleme sonucunda senette borçluya atfen atılı bulunan imzanın borçluya ait olup olmadığına ilişkin bir kanaate ulaşır. Mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülür ise bu rapora göre, yeterli görülmez ise ek rapor alarak veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilir.
Yukarıda yer verilen yasa hükümleri çerçevesinde yaptırılacak bilirkişi incelemesine esas teşkil etmek üzere, …’ın ıslak imzalarını ve yazılarını kullanarak yapmış olduğu işlemlere ait belge asılları celp edilerek, davalıya ait imza ve yazı örnekleri isticvap suretiyle temin edilerek dosya arasına alınmıştır.
İmza ve yazı örneklerinin alınması ve imza yazı örneklerinin bulunduğu belge asıllarının celbi akabinde İstanbul Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılarak dosyanın Fizik İhtisas Dairesine tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesi aslı, davalıya ait ıslak imza ve yazı örneklerinin yer aldığı tutanaklar, ilgili kurumlara müzekkere yazılarak temin edilen davalıya ait ıslak imza ve yazı örneklerinin bulunduğu belge asılları ve sair deliller göz önünde bulundurularak; dava dosyası muhteviyatında yer alan davalıya ait imza ve yazı örneklerini içerir tutanaklar, davalıya ait imza ve yazı örneklerini haiz ilgili kurumlardan getirtilen belge asılları ve davaya dayanak taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesi aslı üzerinde yer alan imza ve yazı örneklerinin karşılaştırılması neticesinde, davaya dayanak taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesi aslı üzerinde yer alan imzaların ve davalı adının bulunduğu alanda bulunan yazıların davalı ….’a ait olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, gönderilen ATK raporunda sonuç olarak; Tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; inceleme konusu satış sözleşmesinde adına atılı imzalar ile ‘ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği, inceleme konusu sözleşmenin 1. ve 5. sayfalarında mevcut “” isim yazıları ile ‘ın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla ‘ın eli ürünü olmadığı kanaati oluştuğu mütalaa olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …. Dosya …. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası. İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş Esas … D.İş Karar sayılı dosyası, İzmir 25. Noterliği nezdinde bulunan 01/09/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin örneği ile tebliğ şerhi, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, İzmir Ticaret Odası nezdinde davalı ‘ın 2020 yılına ilişkin olarak TAPDK Satış Belgesi Yenileme İşlemini gerçekleştirip gerçekleştirmediğine ilişkin kayıt ve belgeler, İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü nezdinde davalı ‘ın 2020 yılına ilişkin olarak TAPDK Satış Belgesi Yenileme İşlemini gerçekleştirip gerçekleştirmediğine ilişkin kayıt ve belgeler, taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesi aslı, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 21/07/2022 havale tarihli bilirkişi raporu, davalıya ait ıslak imza ve yazı örneklerinin yer aldığı tutanaklar, ilgili kurumlara müzekkere yazılarak temin edilen davalıya ait ıslak imza ve yazı örneklerinin bulunduğu belge asılları, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesinin 14/02/2023 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesinin davalının sözleşmede yer alan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle davacı şirket tarafından haklı sebeple feshedilmesi neticesinde, sözleşmenin kuruluşu akabinde davacı şirket tarafından davalıya verilen 5.000,00-TL mali katkı bedeli ile 5.000,00-TL ceza şart bedelinden ibaret toplamda 10.000,00-TL’nin davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesin tahsili talebine ilişkin olduğu, her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere taraflar arasında davacı şirkete ait ürünlerin davalı tarafından satın alınması, kendisine ait iş yerinde bulundurulması ve satılması hususunda anlaşma bulunduğu, tarafların bir dönem bu surette birlikte çalıştıkları, İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş Esas … D.İş Karar sayılı dosyasında Efes Pazarlama ve Dağıtım Anonim Şirketinin tespit talebinde bulunduğu, yapılan tespit neticesinde 29/07/2020 tarihinde delil tespiti için ”… Caddesi, No:…, …./İzmir” adresine keşif mahalline gidildiği, karşı taraf ‘ın ”… Caddesi, No:…/…, …/İzmir” adresinde ticari faaliyette bulunmadığının, ilgili adreste Cemil Çavuş ruhsatının ve vergi levhasının bulunduğunun belirlendiği, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan ve davacı tarafından davacı şirketin distribütörü dava dışı …. Gıda ve Meşrubat Sanayi Ticaret Anonim Şirketi adına düzenlenen …. numaralı ve 06/11/2019 tarihli 5.000,00-TL bedelli fatura içeriğinden anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki ilişki çerçevesinde davacı şirket tarafından davalıya 5.000,00-TL işletme katkı payının ödendiği, keza bu durumun davalı tarafından düzenlenen …. numaralı ve 06/11/2019 tarihli 5.000,00-TL bedelli fatura ile dava dışı … Gıda ve Meşrubat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından işbu faturaya istinaden davacı … Pazarlama ve Dağıtım Anonim Şirketi adına …. numaralı ve 18/02/2020 tarihli 5.000,00-TL İşletme Katkı Payı adı açıklamalı faturanın düzenlendiği, bahsi geçen faturanın davacı şirketin yasal defterlerinde kayıt altına alındığı, davacı … Pazarlama ve Dağıtım Anonim Şirketinin 01/04/2020 tarihinde dava dışı bayi adına banka aracılığı ile yapılan ödemeler ile mahsup edildiği üzere sabit olduğu, ancak davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan ve her iki tarafça imzalandığı iddia olunan 01/11/2019 tarihli Kapalı Satış Noktası Sözleşmesi üzerinde yer alan imza ve yazıların davalının eli ürünü olmadığı, bu kapsamda sözleşme hükümlerinin hiçbirinin davalı açısından bağlayıcılığının bulunmadığı, belirtilen gerekçeler dahilinde davacı şirket tarafından davalı vekilince cevap dilekçesinde de kabul edildiği üzere taraflar arasında var olan ilişki çerçevesinde davalıya 5.000,00-TL katkı payı ödemesi yapıldığı, davalının taraflar arasındaki anlaşma çerçevesinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi sebebiyle davacı şirketten almış olduğu katkı payı bedelini iade etmekle mükellef olduğu, bu kapsamda davacı tarafın katkı payı bedeli alacağı yönünden iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı, sözleşme üzerinde yer alan imza ve yazıların davalıya ait olmaması çerçevesinde davacı şirket tarafından sözleşme hükümlerine dayanılarak davalıdan cezai şart talebinde bulunulamayacağı, katı payı bedeli açısından davalının fatura tanzim etmiş olduğu gözetildiğinde bu bedel yönünden alacağın likit olduğu, icra inkar tazminatı şartlarının bu alacak kalemi yönünden mevcut olduğu, her ne kadar davalı tarafça davacı şirket aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmiş ise de davacı şirketin takibi başlatmakta kötü niyetli olduğunu gösterir herhangi bir verinin dosya muhteviyatında yer almadığı gibi kötü niyet olgusunun davalı tarafça da ispatlanamadığı, kötü niyet tazminatı açısından yasal şartların oluşmadığı anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı ‘ın İzmir …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 5.000,00-TL Yatırım Tutarı İadesi bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 5.000,00-TL Yatırım Tutarı İadesi alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, 5.000,00-TL Cezai Şart bedeli alacağına yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 5.000,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı ‘dan alınarak davacı …. Pazarlama ve Dağıtım Anonim Şirketine verilmesine,
3-Davalı vekilinin davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talebinin REDDİNE,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 341,55-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 120,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 220,77-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvurma harcı ile 120,78-TL peşin harç olmak üzere toplam 180,08-TL dava açılış harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 71,50-TL elektronik tebligat, 58,00-TL normal tebligat, 700,00-TL bilirkişi ücreti, 3.900,00-TL adli tıp rapor gideri, 18,15-TL kep posta ücreti, 149,50-TL müzekkere ve dosya gönderme posta gideri olmak üzere toplam 4.897,15-TL yargılama gideri üzerinden kabul miktarına göre hesap ve takdir olunan 2.448,58-TL nispi yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca kabul miktarı üzerinden hesap ve takdir olunan 5.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,

Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2023

Katip…..
e-imzalı

Hakim…..
e-imzalı