Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/164 E. 2023/126 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/164
KARAR NO : 2023/126

DAVA : Menfi Tespit (İnançlı Temlik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/08/2022
KARAR TARİHİ : 03/03/2023

İzmir 16.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen karar sonrası Mahkememize tevzi edilen (İnançlı Temlik Sözleşmesinden Kaynaklanan) dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin zaman içerisinde mali açıdan zor duruma düştüğünü, bu zor durumdan çıkabilmek için davalı tarafla inançlı temlik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede davalı …‘e ait olan taşınmazın mülkiyetinin davacı şirkete devrinin, bu sayede müvekkili şirketin bankalardan taşınmazı teminat göstererek kredi kullanmasının, sözleşmenin sonunda bedelsiz olarak taşınmazın davalıya iade edileceğinin, bu iş karşılığında davalılara ödeme yapılacağının, sözleşmenin teminatı olarak müvekkillerinin herhangi bir nedenle bankaya karşı edimlerini yerine getirememesi veya kredi taksitlerini ödeyememesi durumunda 2.000,000-TL’lik teminat çekinin davalılara teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkillerinin davalı tarafa, 40.000,00-TL ödeme yaptığını, taşınmaz üzerindeki 105.000,00-TL ipotek bedelini ödediklerini, taşınmazın devredildiğini, bankadan kredi çekildiğini, davalı …’in taşınmazı dilediğine satış için müvekkilinden vekaletname aldığını, bu vekaletname ile taşınmazı devrettiğini, müvekkilinin bu devirden herhangi bir bedel almadığını, buna karşın davalı tarafın müvekkiliyle sanki bir ticaret veya mal alışverişi yapmış ve müvekkilinin bu nedenle kendilerine 2.000,000-TL borçluymuş gibi teminat olarak verilen çek hakkında gerçekten alacaklıymış gibi haksız olarak şikayette bulunduklarını, İzmir 1. İcra Ceza Mahkemesi’nin … esas … kararı ile müvekkiline ceza verildiğini, davalıların davaya konu teminat çeki nedeniyle alacaklı görüldüklerini, sözleşme çerçevesinde tarafların yükümlülüklerinin ve edimlerinin yerine getirilip getirilmediğinin ve kimin kime ne kadar borcu olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, teminat olarak verilen dava konusu çek nedeniyle müvekkillerinin davalılara borçlu olmadıklarını ve çekin bedelsiz kaldığını bildirmiş, İcra Ceza Mahkemesi’nin kesinleşen kararının tedbiren infazının durdurulmasına, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin devam edip etmediğinin, ediyor ise tarafların yükümlülüklerinin neler olduğunun, bu yükümlülüklerinden ve edinimlerinden hangilerini yerine getirip hangilerini yerine getirmediklerinin ve kimin kime ne kadar borcu olduğunun tespit edilmesi ile sözleşmeye ve davaya konu 15.12.2015 keşide tarihli çekin teminat çeki olduğunun ve bedelsiz kaldığının tespit edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili, cevap dilekçesinde; kambiyo senetlerinin TTK’nun da düzenlenmiş olması nedeniyle davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmasına bağlı olarak davanın görevsizlik nedeniyle reddinin gerektiğini, tarafların 01.09.2015 tarihinde, inançlı temlik sözleşmesi düzenlediklerini, ancak sözleşme şartlarına davacılar tarafından uyulmadığını, taşınmazın sözleşme süresi sonunda müvekkillerine iade edilmediğini, taşınmaz teminat gösterilerek davacılar tarafından çekilen banka kredilerinin ödenmemesi nedeniyle İstanbul 10. İcra Müdürlüğü … sayılı icra dosyasında taşınmazın satışa çıkarılmasına karar verildiğini, satış saatine yarım saat kala, müvekkillerinin aracılığıyla 3. şahıs … Mobilya…Şirketi vasıtasıyla davacılara ait dosya borcunun ödendiğini, taşınmazın mülkiyetinin inançlı işlemle 3.şahıs … Mobilya’ya geçirildiğini, müvekkillerinin kendilerine ait taşınmazı kendilerine ait olmayan bir borca karşılık devretmek zorunda kaldıklarını, taşınmazın tapu kaydının hala müvekkillerinin uhtesinde olmadığını, 3. şahısla danışıklı devir yapılmasına rağmen 3.şahıs tarafından taşınmazın müvekkiline iade edilmemesi nedeniyle İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında açtıkları tapu iptali ve tescil davasının derdest olduğunu, sözleşmenin 3. maddesinde, davacıların kredi ödemelerinde acze düşmeleri ve sözleşmeden düşen yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde müvekkillerine verilen 2.000.000,00-TL bedelli çekin tahsile konulmasını kabul ettiklerinin belirtildiğini, bu nedenle çekin geri planındaki borç sebebinin, inançlı temlik sözleşmesi olup, tarafların çekin ifa uğruna edim olduğu hususunda anlaştıklarını, gelinen noktada ise davacıların borcuna karşılık müvekkilinin taşınmazının 3. şahsa devredilmiş olması nedeniyle müvekkillerinin, taşınmaz bedeli ile yaptıkları diğer masrafların bedelinin ifası uğruna söz konusu çeki ellerinde bulundurduklarını, müvekkillere sözleşme kapsamında verilen çekin, teminat çeki olmayıp sözleşme ediminin ifası uğruna verildiğinin kabulünün gerektiğini, çekin teminat çeki olduğu kabul edilse bile açıklanan gelişmeler ışığında temel alacağın doğmuş olması sebebiyle çekin geçici bedelsizliğinin ortadan kalkmış olması nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, devredilen taşınmazın müvekkillerinin aile konutu olup, üçüncü kişiye devri nedeniyle müvekkillerinin bir ödeme almadığını, üçüncü kişiye satışın gerçek bir satış olmadığını, taşınmazın gerçekte olduğundan çok daha düşük bir bedel karşılığında devredildiğini, müvekkillerinin hem maddi hem manevi anlamda zarara uğradıklarını, sözleşme gereğince zarara uğrayan ve zararları karşılanmayan müvekkillerinin sözleşmedeki şartların davacı taraflarca yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmeye konu çekin tahsilde karşılıksız çıkmasından dolayı çek keşidecisi davalı şirket aleyhine İzmir 1. İcra Ceza Mahkemesi … sayılı dosyasında şikayet yoluna başvurduklarını, davacı şirket yetkilisi hakkında cezalandırma kararı verildiğini, sözleşme nedeniyle zarara uğrayan müvekkilinin zararlarının hala karşılanmadığını, tedbir talebine konu cezanın infazının ertelenmesi ve durdurulmasına ilişkin yetkinin 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun md. 17 ve 17/A maddeleri uyarınca hükmü veren mahkemeye ait olması nedeniyle bu konudaki tedbir isteminin reddinin gerektiğini, davacı tarafça, ödendiği iddia edilen ipotek borcunun davacı tarafça ödendiğinin ispatlanması gerektiğini bildirmiş, tedbir talebi ile birlikte davanın; harç yatırılmaması, görev ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında düzenlenmiş, varlığı ve içeriği uyuşmazlık konusu olmayan inançlı temlik sözleşmesi nedeniyle kimin kime, ne miktarda borçlu olduğunun tespiti ile, sözleşmeye konu çekin teminat çeki olduğu ve bedelsiz kaldığı iddiasıyla çek nedeni ile davacıların, davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davanın ilk duruşmasında, taraflar arasında düzenlenen inançlı temlik sözleşmesine dayanılarak verilen çekin TTK’nun da düzenlenmiş olması nedeniyle davanın kambiyo senedinden kaynaklanıp, mutlak ticari dava niteliğinde bulunmasına bağlı olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dosya Mahkememize tevzi edilmiştir.
Dilekçeler teatisi aşamasında sunulan dilekçelerdeki açıklamalar, dosyada toplanan tüm delil ve belge örnekleri, davaya dayanak inançlı temlik sözleşmesi hükümleri, davalıların tacir olmadıkları gibi bir ticari işletme sahibi de olmadıklarının dosya içeriği itibariyle açık ve belirgin olduğu, uyuşmazlığın mutlak ve nispi ticari dava niteliğinin bulunmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin uyuşmazlığı çözme görevinin açık ve anlaşılır olduğu dikkate alınarak, HMK’nun 139(1).maddesi uyarınca dosyanın sürüncemede kalmaması ve usul ekonomisi gereği duruşma açılmaksızın görevsizlik kararı verilmiştir.
Taraflar arasında 01.09.2015 tarihli inançlı temlik sözleşmesinin varlığı ve içeriği konusunda uyuşmazlık olmadığı gibi davaya konu çekin, sözleşmenin üçüncü maddesi gereği düzenlenip, davacı şirket yetkilisi lehine keşide edildikten sonra lehtar davacının, davalı …’e ciro ettiği konusunda da anlaşmazlık yoktur. Hatta çekin keşide tarihi, keşidecinin parafı ile iki kez değiştirilmesine rağmen bu konu dahi taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf, sözleşme kapsamında kısmen veya tamamen yükümlülüklerini yerine getirdiği ve taşınmazın davalı taraflarca üçüncü kişiye satıldığı gerekçeleri ile borçlu olmadığı ve sözleşme gereği verilen teminat çekinin bedelsiz kaldığı iddiasında bulunmasına rağmen davalı taraf, davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediği, taşınmaz satışından bir bedel elde edilemediği, zarara uğradıkları, sözleşme gereği alınan çek için tarafların çekin ifa uğruna edim olduğu hususunda anlaştıkları, çekin teminat çeki olduğu kabul edilse bile gelişmeler ışığında temel alacağın doğmuş olması sebebiyle çekin geçici bedelsizliğinin ortadan kalktığı iddiasındadır. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; inançlı temlik sözleşmesi uyarınca davacıların, davalılara borçlu olup olmadıkları ve sözleşmenin üçüncü maddesi uyarınca verilen dava konusu çekin teminat çeki olup olmadığı, çekin bedelsiz kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dosyada toplanan tüm delil ve belge örnekleri yanında tarafların karşılıklı açıklamaları ile çeki yetkili hamil olarak ciro yoluyla alan davalının avukat, temlik sözleşmesine konu taşınmazı devreden kişinin ise diğer davalı olup, eş oldukları, devredilen taşınmazın aile konutu olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davalıların tacir olmadıkları ve bir ticari işletmelerinin bulunmadığı belirli olup, davalıların tacir olmadıkları taraflar arasında tartışmasızdır.
TTK’nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir.
Kural olarak, ticari davalar mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılır.Mutlak ticari davalar; tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nun 4(1)-a ve devamı bentlerinde yazılı uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardır.TTK’nun 4(1).maddesi uyarınca; tarafların her iki yanının tacir olması yanında uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili olması koşulu nispi davalar yönünden bulunması gereken zorunlu yasal koşullardır.
Bir uyuşmazlık kapsamında kalan bir konunun TTK’nun da düzenlenmiş olması o uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Örneğin; kira sözleşmesine bağlı olarak düzenlenen kıymetli evraka dayalı bir alacak veya itirazın iptali davasının, HMK’nun 4.maddesi gereği Sulh Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi zorunludur. Zira taraflar arasındaki temel ilişki kira ilişkisidir. Bunun gibi taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin belirli olduğu hallerde o temel hukuki ilişki ile ilgili bir konunun kısmen TTK’nun da düzenlenmiş olması, Asliye Ticaret Mahkemesini görevli hale getirmez. Görev konusundaki temel ölçüt taraflar arasındaki temel hukuki ilişkidir.
TTK’nun 4(1/a).maddesi gereği bir başka temel hukuki ilişkiye dayanmayan ve tarafları her ikisi tacir olup, ticari işletmeleri ile ilgili olmayan kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını içerir kıymetli evraktan kaynaklanan davaların Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi zorunlu olsa da, nispi ticari dava koşulları bulunmayan ve ticari dava sayılmayacak bir temel hukuki ilişkiden kaynaklanan kıymetli evrakla ilgili bir uyuşmazlığın, ticari dava sayılması ve buna bağlı olarak Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülmesi görev kuralları gereği mümkün değildir.
Somut olayda; her ne kadar taraflar arasında varlığı ve içeriği uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmeden kaynaklanan temel hukuki ilişki dikkate alınmaksızın dava yalnız kayıtsız ve şartsız borç ikrarını hamil çekten kaynaklanan bir dava gibi nitelendirilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de, davaya konu çekin TTK’nun da düzenlendiği gibi kayıtsız ve şartsız bir para borcunu ikrar eden belge olarak düzenlenmediği, taraflar arasındaki inançlı temlik sözleşmesi gereği düzenlendiğini her iki tarafın kabulünde olup, davacı tarafın çekin teminat çeki, davalı tarafın ise ifa uğruna edim olarak düzenlendiğine ilişkin iddialarının, çekin sözleşme gereği düzenlendiği gerçeğini değiştirmediği, taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin inançlı temlik sözleşmesi olup mutlak ticari dava niteliğinin bulunmadığı, bunun yanında davalıların tacir olmadıkları belirgin olduğu gibi sözleşmeye konu taşınmazın dahi aile konutu nitelikli olduğu, davadaki sonuç talebin çekin bedelsiz kaldığı yanında davacıların, davalılara sözleşme nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti istemli olduğu birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin mutlak ve nispi ticari dava niteliği olmadığı, buna göre uyuşmazlığın HMK’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesinin usul ve yasa gereği olup, mahkememizin görevsiz olduğu, görevin dava şartlarından olup, HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği, uyuşmazlığın mahkememizde çözümünün mümkün olmadığı, dilekçeler teatisinin Asliye Hukuk Mahkemesinde tamamlandığı dikkate alınarak, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle ve olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğu göz önünde tutularak mahkememizin görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın yargı yerinin belirlenmesi açısından Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK ‘nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen kararın yasal yollara gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK ‘nun 21-(1) c. maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/03/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza