Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/875 E. 2023/30 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/875
KARAR NO : 2023/30
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/08/2022
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parselde yapmakta olduğu inşaatın da zemin etüdü çalışması Ocak 2021 tarihinde davalıya verilmiş ve 3 Şubat 2021 tarihinde davalı tarafından proje müellefi olarak … Belediyesi’ne sondaj başvurusunda bulunulduğunu, bu tarihten sonra davalı sondaj işini gerekçesiz olarak 7 ay boyunca davalı zemin etüdü raporunu hazırlanmadığını, davalının daha önceki işi olan İzmir İli … ilçesi … mahallesi … ada … parselde kain taşınmazın inşaatındaki sondaj çalışmasını 1 ay içinde tamamladığını, davalının Şubat 2021 de belediyeye yapmış olduğu başvuruyu mazeretsiz ve gerekçesiz olarak yapmaması ve aylar boyunca aksatması nedeni ile müvekkil inşaat il e ilgili olarak alması gereken malzemelerin tamamını 2-3 kat fazla mal ederek aldığını, konuyla ilgili olarak davalıya 10.03.2022 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının kendisine verilen işi zamanında gerekçesiz olarak yapmamasından dolayı müvekkil şirketi zarara uğratmasından dolayı şimdilik 15.000,00 TL’lik tazminatın davalıya ihtarnamenin keşide edildiği 10.03.2022 tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont faiziyle beraber davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaati olmadığını yani dava şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise, davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, gecikmenin davalının kusurundan kaynaklanmadığını, gecikme varsa dahi kusurun davalıya ihbar edilmemiş olmasından dolayı davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde davacıya ait ticaret sicil kayıtları,
2-Davalıya ait vergi sicil kayıtları,
3-Davalıya ait esnaf sicil kayıtları,
4-Davalıya ait ticaret sicil kayıtları,
5-… Belediye Başkanlığı nezdinde İzmir ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parselde kain taşınmaza ilişkin olarak … T.C. Kimlik numaralı … tarafından kuruma yapılan sondaj başvurusu evrakı, … tarafından yapılan sondaj başvurusu evrakı ve imar dosyasının örneği,
6-… Belediye Başkanlığı nezdinde İzmir İli, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde kain taşınmaza ilişkin olarak imar dosyasının örneği,
7-Türkiye Cumhuriyeti Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı nezdinde 01/02/2021 ile 01/10/2021 tarihleri arasındaki demir birim fiyatlarını gösterir tüm evrak ve kayıtlar,
8-… Noterliğinin 07/03/2022 tarih ve 2461 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarnamenin muhataba tebliğini gösterir tebligat evrakının onaylı suretleri,
9-Sair deliller.

DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki İzmir İli, … ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazda davacı şirket tarafından yapılan inşaat faaliyeti açısından gerekli olan zemin etüt çalışması işine ilişkin olarak yapılan anlaşma kapsamında, davalının üzerine düşen yükümlülükleri gerekli özeni göstermeyerek eksik ve hatalı bir şekilde yapması neticesinde davacı şirket tarafından … Belediyesine yapılan sondaj başvurusunun geçersiz sayılmasına sebep olduğu, bu sebeple davacı şirketin zarara uğradığı iddiası çerçevesinde, eser sözleşmesinin zamanında bitirilememesi sebebiyle davacı şirketin uğradığı zararların tazmini karşılığı gecikme tazminatı bedelinin ihtarnamenin keşide edildiği 10/03/2022 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanun’un 5. maddesinde de ticari davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları yer almaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanun’da düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar. (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı-İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Ticari davalar ise aynı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinde; ”Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmü düzenlenmiştir.
Davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, davacı şirketin ticaret şirketi olduğu ve tacir sıfatının bulunduğu, ancak davalının gerçek kişi olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin davalının ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığı, davalının işletmesinin ticari işletme vasfında olup olmadığı ve bu itibarla davalının tacir sayılıp sayılmayacağının tespiti için 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesi kapsamında esnaf işletmesi için ön görülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için … Vergi Dairesine, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odasına ve İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarında yer alan veriler çerçevesinde davalının ticaret sicil ve esnaf sicil kayıtlarının bulunmadığı, yine davalının vergi sicilinde ticari kaydı bulunmadığı ancak 01/01/2012 tarihinden bu yana GMSİ mükellefi olduğunun mahkememize bildirildiği, müzekkere cevaplarında da belirtildiği dava konusu uyuşmazlık açısından davalının tacir sıfatını haiz olmadığı ve ticari işletmesinin bulunmadığı ve bu sebeple uyuşmazlığın davalının ticari işletmesi ile ilgili de olmadığı, davanın nispi ticari dava olarak kabulü için her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirir mahiyette bulunması gerektiği, davanın nispi ticari dava mahiyetinin bulunmadığı, açıklanan gerekçeler dikkate alındığında mahkememizin görevli olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü noktasında görevli mahkemenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesinde mahkemenin görevli olması da dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde davacıya ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları, davalıya ait ticaret sicil kayıtları, … Belediye Başkanlığı nezdinde İzmir ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parselde kain taşınmaza ilişkin olarak … T.C. Kimlik numaralı … tarafından kuruma yapılan sondaj başvurusu evrakı, … tarafından yapılan sondaj başvurusu evrakı ve imar dosyasının örneği, … Belediye Başkanlığı nezdinde … İli, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde kain taşınmaza ilişkin olarak imar dosyasının örneği, Türkiye Cumhuriyeti Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı nezdinde 01/02/2021 ile 01/10/2021 tarihleri arasındaki demir birim fiyatlarını gösterir tüm evrak ve kayıtlar, ,… Noterliğinin 07/03/2022 tarih ve 2461 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarnamenin muhataba tebliğini gösterir tebligat evrakının onaylı suretleri ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki … İli, … ilçesi, … Mahallesi, … Ada, … parsel sayılı taşınmazda davacı şirket tarafından yapılan inşaat faaliyeti açısından gerekli olan zemin etüt çalışması işine ilişkin olarak yapılan anlaşma kapsamında, davalının üzerine düşen yükümlülükleri gerekli özeni göstermeyerek eksik ve hatalı bir şekilde yapması neticesinde davacı şirket tarafından … Belediyesine yapılan sondaj başvurusunun geçersiz sayılmasına sebep olduğu, bu sebeple davacı şirketin zarara uğradığı iddiası çerçevesinde, eser sözleşmesinin zamanında bitirilememesi sebebiyle davacı şirketin uğradığı zararların tazmini karşılığı gecikme tazminatı bedelinin ihtarnamenin keşide edildiği 10/03/2022 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, davacı şirketin ticaret şirketi olduğu ve tacir sıfatının bulunduğu, ancak davalının gerçek kişi olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin davalının ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığı, davalının işletmesinin ticari işletme vasfında olup olmadığı ve bu itibarla davalının tacir sayılıp sayılmayacağının tespiti için 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesi kapsamında esnaf işletmesi için ön görülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için … Vergi Dairesine, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odasına ve İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarında yer alan veriler çerçevesinde davalının ticaret sicil ve esnaf sicil kayıtlarının bulunmadığı, yine davalının vergi sicilinde ticari kaydı bulunmadığı ancak 01/01/2012 tarihinden bu yana GMSİ mükellefi olduğunun mahkememize bildirildiği, müzekkere cevaplarında da belirtildiği dava konusu uyuşmazlık açısından davalının tacir sıfatını haiz olmadığı ve ticari işletmesinin bulunmadığı ve bu sebeple uyuşmazlığın davalının ticari işletmesi ile ilgili de olmadığı, davanın nispi ticari dava olarak kabulü için her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirir mahiyette bulunması gerektiği, davanın nispi ticari dava mahiyetinin bulunmadığı, açıklanan gerekçeler dikkate alındığında mahkememizin görevli olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü noktasında görevli mahkemenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Dikili …. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, dava şartlarının bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetileceği, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesi yollamasıyla 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın USULDEN REDDİ İLE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi kapsamında İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-İş bu dosyanın Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/332 Esas 2022/194 Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiş olduğu anlaşıldığından, mahkememizce verilen iş bu karşı görevsizlik kararının istinaf yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi durumunda, dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 22. maddesi gereğince görevli mahkemenin belirlenmesi için iş bölümüne göre İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi veya İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece dikkate alınmasına,
4-Gerekçeli kararın re’sen taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/01/2023

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.