Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/824 E. 2023/183 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/824
KARAR NO : 2023/183

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/10/2022
KARAR TARİHİ : 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ile müvekkili şirket arasında süregelen ticari ilişkin bulunduğunu ancak aralarında herhangi bir cari sözleşme bulunmadığını, 13/09/2021 Fatura Tarihli … Fatura numaralı 77.363,75-TL bedelli e-arşiv faturanın 13/09/2021 tarihinde … İrsaliye numaralı e-irsaliye ile teslim edilen mallara ilişkin olarak düzenlendiğini ve davalı şirket yetkilisi … tarafından teslim alındığını, bu tarihten sonra davalı şirket tarafından kısmi ödemeler yapıldığını ancak dava tarihi olan 11/01/2022 tarihine kadar borcun ödenmediğini, alacağın tahsili için İzmir 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığının, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 13/09/2021 tarihli … numaralı e-irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edilen mallara ilişkin olarak tanzim olunan 13/09/2021 tarihli, … numaralı, 77.363,75-TL bedelli fatura,
3-İzmir 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
4-Taraflara ait ticaret sicil kayıtları,
5-Taraflara ait vergi sicil kayıtları,
6-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
7-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 27/02/2023 havale tarihli raporu,
8-Sair deliller.

DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 13/09/2021 tarihli … numaralı e-irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edilen mallara ilişkin olarak tanzim olunan 13/09/2021 tarihli, … numaralı, 77.363,75-TL bedelli faturadan kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı şirket olduğu, borçlunun davalı şirket olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 41.815,89-TL asıl alacak ve 1.727,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 43.542,94-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
15/12/2022 tarihli duruşma tutanağının 6 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
15/12/2022 tarihli duruşma tutanağının 8 numaralı ara kararında ise duruşmada hazır bulunmayan davalı … adına davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş, tebligat usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı …nin ticari defter ve belgelerini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı, ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği anlaşılmıştır.
Verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve belgeleri sunulmayan ve ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yer bildirilmeyen davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanılmasından vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 13/09/2021 tarihli … numaralı e-irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edilen mallara ilişkin olarak tanzim olunan 13/09/2021 tarihli, … numaralı, 77.363,75-TL bedelli fatura, İzmir 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadıkları, taraflara ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadıkları, taraflara ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadıkları, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 13/09/2021 tarihli … numaralı e-irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edilen mallara ilişkin olarak tanzim olunan 13/09/2021 tarihli, … numaralı, 77.363,75-TL bedelli faturadan kaynaklı olarak davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 27/02/2023 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirket defterlerinin incelenmesinde, taraflar arasında 2021 yılı öncesine dayanan ticari bir ilişkinin olduğunu, 2020 yılından devreden 20.766,80-TL davacı alacak bakiyesinin olduğunu, 2021 yılında muhtelif tarih ve bakiyeler ile davalıya mal satıldığını, davalının çek vermek ve havale yapmak suretiyle ödemelerinin olduğunu, ancak davalı ödemelerinin yeterli olmadığını, 26/12/2021 tarihi itibariyle davacının 41.815,89-TL bakiye alacağı kaldığı ve bir sonraki yıla devredildiğinin tespit edildiğini, davacının 12/01/2022 takip tarihi itibariyle 41.815,89-TL asıl alacak ve 841,54-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.657,43-TL alacağını talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesinde; ”Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.
İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine aynı Kanun’un 145. maddesinde; ”Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Davalı … adına çıkartılan dava dilekçesi ve ekleri ile tensip tutanağını içerir ön inceleme duruşma gününü bildirir tebligatın, 15/12/2022 tarihli duruşma tutanağını ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 147/2. maddesi şerhini içerir duruşma gününü bildirir tebligatın, ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere çıkartılan; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligatın usulüne uygun şekilde tebliğ edildikleri, davalı …nin cevap dilekçesi sunmadığı, herhangi bir delil bildirmediği, ticari defter ve belgelerini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı, ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği, mevcut deliller çerçevesinde yaptırılan bilirkişi incelemesi akabinde davalı … adına çıkartılan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 27/02/2023 havale tarihli raporunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesi şerhini içerir duruşma gününü bildirir tebligatın usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı şirket tarafından bilirkişi raporuna karşı da herhangi bir itirazda bulunulmadığı, 23/03/2023 tarihli duruşma sırasında davalı şirket yetkilisi tarafından şeffaf poşet içerisinde 6 sayfadan ibaret tahsil makbuzu, pos cihazı fişi, dekont sureti, fatura sureti ve cari hesap dökümünden ibaret belgeler mahkememize sunulmuş ise de, davacı vekilinin süresinde olmayan delillerin yargılamada esas teşkil etmemesini talep ettiklerini beyan ettiği, bahsi geçen beyanın açık bir şekilde sonradan sunulan delile muvafakat etmedikleri anlamı taşıdığı, her ne kadar davalı şirket yetkilisi tarafından yaklaşık olarak 2-3 ay önce vefat eden kardeşi kanser hastası olduğu için Eskişehir’de bulunması sebebiyle delillerini süresinde sunulmadığı beyan edilmiş ise de, kardeşinin tedavi süreci ile vefatı ve de bu süreçte Eskişehir İlinde bulunduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgeyi mahkememize ibraz etmediği gibi, davanın 21/10/2022 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi ve ekleri ile tensip tutanağını içerir ön inceleme duruşma gününü bildirir tebligatın 04/11/2022 tarihi itibariyle davalı şirkete tebliğ edildiği, 15/12/2022 tarihli duruşma tutanağını ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 147/2. maddesi şerhini içerir duruşma gününü bildirir tebligatın 30/12/2022 tarihinde bizzat davalı şirket yetkilisi … tarafından, yine ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere çıkartılan; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligatın 29/12/2022 tarihinde bizzat davalı şirket yetkilisi … tarafından tebliğ alındıkları, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 27/02/2023 havale tarihli raporunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesi şerhini içerir duruşma gününü bildirir tebligatın ise 02/03/2023 tarihi itibariyle Emine Karakuş isimli şahsa tebliğ edildiği, tebligatların tebliğ edildiği tarihler ile şahıslar dikkate alındığında davalı şirket yetkilisinin almış olduğu tebligatlar çerçevesinde delillerini usulüne uygun şekilde ve süresinde sunabileceği, ayrıca bilirkişi raporunun kardeşinin vefatından sonra tebliğ edildiği ancak rapora karşı da herhangi bir itirazda bulunulmadığı, bahsi geçen gerekçeler dahilinde davalı şirket yetkilisinin 23/03/2023 tarihli duruşma sırasındaki beyanı samimi görülmemiş, delillerin sunulmamasının davalı şirket yetkilisinin kusurundan kaynaklandığı kanaatine varılmış, davacı vekilinin sonradan delil sunulmasına muvafakati olmadığını açıkça beyan etmesi karşısında davalı şirket yetkilisi tarafından sunulan bilgi ve belgelerin dikkate alınmamasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 13/09/2021 tarihli … numaralı e-irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edilen mallara ilişkin olarak tanzim olunan 13/09/2021 tarihli, … numaralı, 77.363,75-TL bedelli fatura, İzmir 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 27/02/2023 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 13/09/2021 tarihli … numaralı e-irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edilen mallara ilişkin olarak tanzim olunan 13/09/2021 tarihli, … numaralı, 77.363,75-TL bedelli faturadan kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 41.815,89-TL asıl alacak ve 1.727,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 43.542,94-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi tarafından davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin takip tarihi olan 12/01/2022 itibariyle davalı şirketten 41.815,89-TL asıl alacak ve 841,54-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.657,43-TL alacaklı olduğu, davacı tarafın iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı anlaşılmakla, işlemiş faiz talebi yönünden kısmen kabul, asıl alacak bedeli yönünden kabul olmak üzere neticeten davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı …nin İzmir 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 41.815,89-TL asıl alacak ve 841,54-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 42.657,43-TL yönünden İPTALİNE, İzmir 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 41.815,89-TL asıl alacak ve 841,54-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 42.657,43-TL alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %15,75 oranında ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına, 885,51-TL işlemiş faiz bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 42.657,43-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …nden alınarak davacı … Makina Ve Kazan Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ne verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.913,93-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 933,76-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.980,17-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 19,00-TL elektronik tebligat, 184,00-TL tebligat, 2,00-TL (KEP) posta masrafı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.205,00-TL yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınarak 1.180,49-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 933,76-TL peşin harç ile 80,70-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.014,46-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınarak 31,72-TL’sinin davacıdan, 1.528,28-TL’sinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı şirket yetkilisinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/03/2023

Katip …..
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)