Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/821 E. 2023/230 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/821 Esas
KARAR NO : 2023/230

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi tarafından sigorta edilen … plakalı araç ile müvekkiline ait … plakalı, … Model … marka araç / motorsiklet arasında 28.03.2022 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde … plakalı aracın tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, şans eseri herhangi bir can kaybı meydana gelmediğini ancak müvekkiline ait … plakalı araç/motorsikletin ciddi derecede zarar gördüğünü, KTK’nun 97.maddesi hükmü doğrultusunda davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, kendilerine bir ödeme yapılmadığını, değer kaybı, gerçek zarar ( hasar farkı ) ve uzman görüşü rapor ücretinin ödenmesi konusunda davalı sigorta şirketine karşı arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşmanın sağlanamadığından davalı sigorta şirketinden değer kaybı tazminatı, gerçek zarar ( hasar farkı ) ve uzman görüş rapor ücretini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, 6102 sayılı TTK’nın 1283. maddesi hükmü uyarınca, sigortacının, sigorta ettiren veya sigortadan yararlananın uğradığı gerçek zararı tazminle yükümlü olup iskonto indiriminin uygulanmasının doğru olmadığını, davalı sigorta şirketinin müvekkilinin uğradığı gerçek zarardan sorumlu olduğunu, sigortacının, ZMSS sözleşmesinden kaynaklanan tazmin borcunu yerine getirirken gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğundan, aracın onarımı yapılsın yada yapılmasın onarıma ilişkin fatura olsun yada olmasın hasar bedeli üzerinden hesaplanan KDV’yi de (3065 sayılı KDV Kanunu uyarınca) zarar görene ödemek zorunda olduğunu, müvekkilinin aracında meydana gelen gerçek zararın; aracın tamirindeki iskontosuz KDV dahil miktarı olduğunu, aracın tamirinde gerçek hasar miktarının; yedek parça bedelinin 14.389,20.-TL, işçilik bedelinin 3.750,00.-TL ve % 18 KDV 3.265,06.-TL olup genel toplamın 21.404,26.-TL olduğunu, ancak davalı sigorta şirketi tarafından 17.000,26.-TL hasar/zarar bedeli tespiti yapılarak bu bedelin ödendiğini, aradaki farkın gerçek zarar ve hasar olduğunu, dava konusu ettikleri alacak bedelleri yönünden uzman görüşü alındığını ve rapor için 800,00.-TL ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmaması sebebiyle alınan uzman görüşü bedelini de davalıdan talep etme zaruriyetinin doğduğunu bildirmiş, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin … plakalı aracında 28.03.2022 tarihindeki kaza sonucunda 100,00-TL hasar tazminatı ( gerçek zarar ) fark bedelinin, 100,00-TL değer kaybı tazminatının, 800,00-TL uzman görüşü rapor ücretinin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sorumluluklarının kusur oranı ve poliçe limiti dahilinde olduğunu, kusur oranlarının tespiti gerektiğini, gerçek zararın tespiti gerektiğini, usulüne uygun başvuru yapılmadığını, kısmi dava açma koşulları taşımadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, zaman aşımı itirazları olduğunu, hasar ilişkin olarak kusur oranı nispetinde toplam 17.000 ‘TL ödeme yapıldığını, sorumluluklarının kalmadığını, hasar ve değer kaybı istenen bedellerin fahiş olduğunu, değer kaybından sorumluluklarının olmadığını, zararın Yargıtay değer kaybında genel şartlar ve formülünün göz önünde bulundurulması gerektiğini, uzman görüş raporu bedelinden sorumluluklarının bulunmadığını, aracın rayiç değerinin belirlenmesi gerektiğini, faizden sorumluluklarının sınırlı olduğunu bildirmiş, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde davalıya ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu 28/03/2022 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı … T.C. kimlik numaralı … tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakları, yapılan başvuru sonucunda açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar,
3-Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde davacıya ait … plakalı araca ait tramer kayıtları,
4-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
5-Türkiye Noterler Birliği nezdinde dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği 28/03/2022 tarihi ve mevcut durum itibariyle … plakalı araç ile … plakalı araca ait olarak bulunan trafik tescil ve ruhsat belgeleri,
6-Dava konusu kazaya ilişkin olarak düzenlenen 28/03/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
7-Trafik alanında uzman bilirkişi ile otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 08/03/2023 havale tarihli raporları,
8-Davacı vekilinin 22/03/2023 havale tarihli ıslah dilekçesi,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, 28/03/2022 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’a ait … plakalı araçta meydana gelen hasar ve hasar nedeniyle oluşan değer kaybının ne kadar olduğu, hasar sebebiyle oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesi, ayrıca 800,00-TL uzman görüşü raporu bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
Türkiye Noterler Birliğine müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketine müzekkere yazılarak, … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu 28/03/2022 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı … T.C. Kimlik numaralı … tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesinin, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evraklarının, yapılan başvuru sonucunda açılan hasar dosyasının ve varsa davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtların eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Davalı vekili tarafından davanın kısmi dava olarak açılması açısından davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin talep edildiği, yerleşik Yargıtay İçtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları göz önünde bulundurulduğunda davaya konu trafik kazasının gerçekleşmesinde davacıya ait araçta oluşan hasar miktarının hesaplanmasının teknik bilirkişilerce yapılabileceği, tarafın teknik bilirkişiler vasıtasıyla belirlenebilecek hususları kendi başına belirleyerek dava açmasının kendisinden beklenemeyeceği, bu nedenle davanın kısmi dava olarak açılabileceği, davaya konu alacağın kısmi dava açılarak talep edilmesi noktasında inisiyatifin tamamıyla hak sahibine ait olduğu göz önünde bulundurularak, davalı vekilinin hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin zamanaşımı itirazının ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72/1. maddesinde tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağının, ancak, tazminatın ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağının düzenlendiği, dava konusu eylem açısından soruşturma ve ceza dosyasına konu edilebilecek herhangi bir suçun oluştuğundan söz edilemeyeceği, kazanın 28/03/2022 tarihinde vuku bulduğu, davanın ise 20/10/2022 tarihinde ikame edildiği dikkate alındığında dava konusu talepler açısından zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekilinin, dava açılmadan önce sigorta şirketine usulüne uygun şekilde yapılmış bir başvuru bulunmadığından bahisle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi talebinin, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan ekran görüntüsü suretinden de anlaşıldığı üzere dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, davalı sigorta şirketi tarafından gönderilen hasar dosyasının incelenmesi neticesinde görüldüğü üzere davacı yönünden hasar dosyası açılmış olduğu anlaşılmakla reddi yönünde ara karar tesis edilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın mahkememizce resen belirlenecek bir trafik alanında uzman bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 28/03/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, davalı sigorta şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, ödeme belgeleri, … plakalı araca ait tramer kaydı, ekspertiz raporu, dava dilekçesine ekli fotoğraflar ve sair deliller göz önünde bulundurularak, … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı araç sürücülerinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle dava konusu olan ve 28/03/2022 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri hususu ile trafik kazası sonucunda … plakalı araçta meydana gelen hasarın onarım miktarının ve araçta oluşan değer kaybı bedelinin yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda aracın dava konusu kazadan önceki hasarsız ikinci el bedeli ile kazadan sonraki hasarlı ikinci el bedeli arasındaki fark esas alınmak suretiyle, ayrıca ekspertiz raporu ücreetlerinin piyasa koşullarına göre makul olup olmadığının belirlenerek, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa ödenen bedelin mahsubu neticesinde hesaplama yapılmak suretiyle düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 09/03/2023 havale tarihli raporlarında sonuç olarak; … plakalı resmi otomobil sürücüsü …’un, sola dönüş kurallarına uymadığından dolayı kazanın oluşumunda etken olduğunu, … plakalı motosiklet sürücüsü …’un ise atfı kabil kural ihlalinde bulunmadığını, davaya konu aracın onarımına bedelinin iskontosuz olması durumunda, davalı sigortanın dava öncesinde davacılara gönderdiği 14.406,78-TL ve 2.593,22-TL (toplam 17.000,00-TL) düşüldüğünde kalan bakiye değerin (21.404,26-TL-17.000,00-TL) 4.404,26-TL olduğunu, aracın onarımı yapıldıktan sonraki rayiç değeri araştırması neticesinde, onarım sonrası rayicinin 38.000,00-TL ile 40.000,00-TL olduğu, ortalama değerinin 39.000,00-TL olduğunu, Yargıtay … HD. nin gerçek zarar ile ilgili “gerçek zarar ve değer kaybının, aracın kaza öncesi rayiç değeri olan (44.000,00-TL) ile onarım sonrası rayiç değeri (39.000,00-TL) arasındaki farktır” kararları göz önüne alındığında ve değerlendirildiğinde aracın piyasa koşullarında değer kaybının 5.000,00-TL olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Davalı vekilinin bilirkişi heyetinin 09/03/2023 havale tarihli raporlarına karşı itirazlarının, raporda kusur durumunun ve ihlal edilen yasa maddelerinin belirlendiği, davalı sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce davacı tarafa yapılan ödemelerin göz önünde bulundurulduğu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun davacının aracında oluşan gerçek zarardan ibaret olduğu, gerçek zararın ise hasar bedeli açısından iskonto uygulanmaksızın ve KDV dahil olmak üzere hesaplanan onarım bedeli, değer kaybı bedeli açısından ise aracın kazadan önceki hasarsız halinin ikinci el rayiç değeri ile kazadan sonraki hasarlı halinin ikinci el rayiç değeri arasındaki fark olduğu, raporun mahkememiz ara kararı doğrultusunda usul ve yasa hükümlerine uygun olarak, taraflar, mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesinin denetimine uygun ve elverişli şekilde düzenlendiği anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
28/03/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı ile bilirkişi heyetinin 09/03/2023 havale tarihli raporları ve kazanın meydana geliş şekli göz önünde bulundurularak, dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusuru neticesinde meydana geldiği, … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde atfı kabil herhangi bir kusurunun bulunmadığı kabul olunarak yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekilinin 22/03/2023 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava dilekçesinde hasar onarım bedeli yönünden 100,00-TL olarak belirttikleri dava değerini 4.404,26-TL olarak, değer kaybı bedeli yönünden 100,00-TL olarak belirttikleri dava değerini 5.000,00-TL olarak ıslah ettiklerini beyan ettiği ve ıslah edilen dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırdığı görülmüştür.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği faizin başlangıç tarihi olarak dava tarihini gösterdiği dikkate alınarak, davalıların temerrüt tarihleri açısından değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiş, davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, …DELİLLER… ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 28/03/2022 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’a ait … plakalı araçta meydana gelen hasar ve hasar nedeniyle oluşan değer kaybının ne kadar olduğu, hasar sebebiyle oluşan hasar bedeli ve değer kaybı bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek hasar bedeli ve değer kaybı bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesi, ayrıca 800,00-TL uzman görüşü raporu bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının … Caddesi istikametinden …. Bulvarı üzeri seyir halinde sürücüsü … idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sola dönüş yaptığı esnada, arka lastik jant kısımlarına … Caddesi istikametinden … istikametine seyir halinde olan sürücüsü … idaresindeki … plaka sayılı motosikletin ön kısımları ile çarpması neticesinde meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacıya ait araçta hasar oluştuğu, hasarın onarım bedelinin 21.404,26-TL olduğu, ancak dava açılmadan önce davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa yapılan ödemeler toplamı 17.000,00-TL mahsup edildiğinde bakiye hasar onarım bedeli alacağının 4.404,26-TL olduğu, kazadan önceki hasarsız halinin ikinci el değeri olan 44.000,00-TL ile kazadan sonraki hasarlı halinin ikinci el değeri olan 39.000,00-TL arasındaki fark esas alındığında hasar neticesinde davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybı bedelinin 5.000,00-TL olduğu, davacı vekilinin 22/03/2023 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava dilekçesinde hasar onarım bedeli yönünden 100,00-TL olarak belirttikleri dava değerini 4.404,26-TL olarak, değer kaybı bedeli yönünden 100,00-TL olarak belirttikleri dava değerini 5.000,00-TL olarak ıslah ettiklerini beyan ettiği ve ıslah edilen dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırdığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği faizin başlangıç tarihi olarak dava tarihini gösterdiği dikkate alınarak, davalıların temerrüt tarihleri açısından değerlendirme yapılmasına gerek bulunmadığı, açıklanan gerekçeler dahilinde davacı tarafın iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-a)Hasar bedeli talebinin KABULÜNE, 4.404,26-TL maddi tazminatın 100,00-TL’sine dava tarihi olan 20/10/2022 tarihinden, 4.304,26-TL’sine ise ıslah tarihi olan 22/03/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı …’a verilmesine,
b)Değer kaybı bedeli talebinin KABULÜNE, 5.000,00-TL maddi tazminatın 100,00-TL’sine dava tarihi olan 20/10/2022 tarihinden, 4.900,00-TL’sine ise ıslah tarihi olan 22/03/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı …’a verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 642,41-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 80,70-TL harç ve 157,18-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 404,53-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 56,00-TL elektronik tebligat, 4,00-TL (KEP) posta masrafı, 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 80,70-TL peşin harç, 80,70-TL başvurma harcı ve 157,18-TL tamamlama harcı olmak üzere toplamda 2.178,58-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/04/2023

Katip…
e-imzalı

Hakim….
e-imzalı