Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/792 E. 2022/931 K. 21.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/792 Esas
KARAR NO : 2022/931

DAVA : İtirazın İptali (Eser ve Sulh Sözleşmesinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 10/10/2022
KARAR TARİHİ : 21/11/2022

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının yapılan incelemesi sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı iş sahibi arasında 26.05.2015 tarihinde Güneş Enerji Santrali kurma konusunda sözleşme imzalandığını, o dönemde yürürlükte olan mevzuat gereğince 1 MW gücün altındaki santrallerin lisanssız kurulabilmesinin mümkün olması nedeniyle, aslında aynı kişiye ait olmak üzere kurulması planlanan büyük güçteki santrallerin bitişik şekilde ayrı ayrı şirketler adına 1 MW altı güçlerde kurulmakta olduğunu, bu davanın davalısı ……Şirketi dahil olmak üzere tamamı müteveffa … ve aile fertlerine ait olan 5 farklı şirketle İzmir İli, Menemen ilçesi, … Mahallesi … (yeni parsel no …/…), … (yeni parsel no …/…), … (yeni parsel no …/…), … (yeni parsel no …/…) ve… (yeni parsel no …/…) parseller üzerinde toplamda 72.754,04 m2 yüzölçümüne sahip arazi üzerine Güneş Enerjisi Santrali kurulmak üzere anlaşma yapıldığını, 2017 yılının başında müvekkilinin üzerine düşen görevleri ifa ederek, santrali tamamladığını, eser sözleşmesinin tamamlandığına dair Menemen Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D. İş sayılı dosya içerisinde yaptırdıkları Nisan 2017 tarihli delil tespiti raporuna göre elektrik mühendisi bilirkişinin güneş enerji santralinin %99 oranında tamamlanmış olduğunu, tamamıyla sorunsuz çalışabildiğini, elektriğin üretildiği esas ekipman olan panel ve inverterlerin %100 oranında tamamlandığını ve sözleşmeye uygun malzeme ile inşa edildiğini tespit ettiğini, varolan eksikliklerin 1-2 gün içinde çözülebileceğinin, ancak tarafların uyuşmazlıkları yüzünden aksadığının ayrıca belirtildiğini, davalının, muhtemelen sözleşme gereğince yapması gereken bakiye ödemeleri yapmamak için santralleri teslim almaya yanaşmadığını ve müvekkilinden sözleşmede yer almayan farklı işler yapmasını talep ettiğini, bu dönemde davalı şirket yetkilisinin sahalardaki kamera kablo hatlarını müvekkilinden izinsiz yaptırdığı kazı esnasında koparttığını, sözleşmede olmayan isteklerde bulunduğunu, müvekkilinin hiç bir yükümlülüğü olmamasına rağmen davalılara ait sahalara sıfır konteyner kabinler koyup, sulh ile projeyi tamamlayabilmek için müvekkilinin birçok girişimde ve fedakarlıkta bulunduğunu, müvekkilinin, davalıdan hak ettiği bedeli alabilmek için davalının tüm isteklerini yerine getirdiğini, ancak davalının yine de sahaları teslim almaktan imtina ettiğini, müvekkilinin, sözleşmeden doğan alacaklarını tahsil edebilmek için davalı ve aile fertlerine ait diğer 4 şirkete karşı İstanbul 24. İcra Müdürlüğü nezdindeki …/…, …/…, …/…,…/… ve …/… sayılı icra takiplerini başlattığını, tarafların uyuşmazlığı çözebilmek için bir araya geldiklerini ve 23.12.2017 tarihli sulh sözleşmesini imzaladıklarını, sulh sözleşmesi kapsamında yeni bir ek iş listesi çıkarıldığını, ticari ilişkinin doğurduğu tüm borçların tutarının belirlendiğini ve bu ek listenin yapılması halinde ifanın gerçekleşmiş sayılacağını, tarafların bu sulh sözleşmesi dışında bir talepte bulunmayacaklarının ve ifanın gerçekleşmesi için tanınan vadeye kadar yargılamaları erteleyeceklerinin belirlendiğini, ayrıca taraflar sulh sözleşmesine aykırılık gerçekleşmedikçe dava haklarından feragat ettiklerini kabul ettiklerini, bu sözleşmeyle daha önceki hukuki ilişkilerin çeşitli alanlarda değişmiş olup, ilişkinin akıbetinin tek başına yapılan yeni sözleşmeye bağlandığını, sözleşmenin 3.1 maddesine göre tarafların hukuki ilişkiden iş sahibi üzerine doğan toplam borcun 705.700 usd olduğu hususunda ve bu borcun artması veya azalması konusunda
yalnızca sulh sözleşmesi hükümlerinin dikkate alınacağı konusunda anlaştıklarını, sözleşmenin 3.2 maddesine göre, ödeme planı oluşturulduğunu, 12 farklı vadede borcun tamamının ödenmesinin kararlaştırıldığını ve sulh sözleşmesinde buna uygun olarak vadeli çek verildiğinin beyan edildiğini, sulh sözleşmesinden sonra, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri tamamıyla yerine getirip. Menemen Sulh Hukuk Mahkemesinden …/… E. no’lu dosya kapsamında delil tespiti istediğini ve bu durumu tespit ettirdiğini, 11.05.2018 tarihli bir elektrik elektronik ve bir inşaat mühendisi tarafından oluşan bilirkişi ekibinin, denetlediği iş listesindeki 25 maddeden, yalnızca iki adet iş kaydında dikkate alınabilecek eksiklik gördüğünü, ilgili işler konusunda tarafların uyuşmazlığı olup, Güneş enerji santralinin sorunsuz çalıştığı ve %99 oranında tamamlanmış olduğunun tekrar tespit edildiğini, davalının sulh sözleşmesi ile verdiği çek bedellerini ödediğini, bunun üzerine davalıya karşı açılmış olan itirazın iptali davasından feragat ettiklerini, sulh sözleşmesi gereğince davalının ödemesi gereken kur farkı için davalıya kur farkı faturası düzenlenip gönderildiğini, ancak davalı yanca ödenmediğini, bunun üzerine davaya konu icra takibini yaptıklarını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını bildirmiş, davalının dava konusu alacak kadar mali hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, davaya konu icra dosyasında itirazın iptaline, alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, dava konusu kur farkı faturasına yönelik daha öncesinde İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/…. sayılı dosyası ile icra takibine giriştiğini, yaptıkları itiraz üzerine takibin durduğunu, ardından davaya konu icra takibinin mükerrer olarak yapıldığını, İ.İ.K.’nun 68(1) maddesi gereğince mükerrer ilamsız takip yapılamayacağını, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, takip talebinde alacağın Türk Parası tutarı ile gösterilmemesi nedeni ile İ.İ.K’nun 58(3) maddesi uyarınca icra takibinin geçersiz olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklanıp, 2 ve 5 yıllık sürelerin geçmiş olması nedeni ile alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin, sulh sözleşmesi kapsamında üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiği gibi ödemeleri de aksatmadan gerçekleştirdiğini, ancak davacının, güneş enerji santrallerini eksik ve ayıplı olarak ve taahhüt edilen süreden çok sonra teslim etmesi nedeniyle, müvekkilini zarara uğrattığını, bu konuda açtıkları zarara ve alacaklarına ilişkin davanın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, taraflar arasında 13.04.2016 tarihinde “Fotovoltaik Güneş Enerjisi Santrali Yapım Sözleşmeleri” akdedildiğini, davacının müvekkilini ikna etmesine rağmen müvekkilinin çalıştığı bankanın imar izni olmadığından bahisle müvekkili şirketlere kredi vermediğini, davacı şirketin kendi anlaşmalı olduğu Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.’ ye müvekkilini yönlendirerek buradan dövize endeksli kredi çektirdiğini ve tüm parayı hesabına aktardığını, davacı, tüm ödemeleri peşin olarak aldığını, ancak tesisi iki yılı aşkın geciktirdiğini, davacının 2018 yılında Türkiye’de bulunan faaliyetlerini sonlandırdığını ve henüz elektrik üretimine geçmeden ve eksik işler mevcutken müvekkilinin tesisi terk ettiğini, yapımını üstlendiği tesisin tamamlanmamasına rağmen müvekkiline karşı icra takibine girişip itirazları üzerine itirazın iptali davaları açtığını, müvekkili şirketlerin ilgili resmi kurumlarla yapmış olduğu sözleşmeler ve verdiği taahhütlerin mevcut olduğunu, tesisin elektrik üretimine geçmesinin davacının elinde olup bunu koz olarak kullanarak hakkı olmayan parayı sulh sözleşmesi akdedilmeden evvel müvekkilinden tahsile giriştiğini, davacının açmış olduğu itirazın iptali davasına karşı dava açtıklarını, sundukları evraklar ile müvekkil şirketlerin haklılığının kanıtlandığını, hatta davacı tarafından toplam bedelden mahsup edilecek rakamlara ilişkin protokollerinde sunulmuş olup, davacının bu protokolleri inkar ettiğini, davacının sulh sözleşmesi teklif ettiğini, taraflar arasında davaya konu sulh sözleşmesinin imzalandığını, davacı şirketin sulh sözleşmesi teklifinin kötüniyetli olduğunu, açılan davalarla ve başlatılan takiplerle ortaya çıktığını, davacının tesisteki eksik işleri sulh sözleşmesinde taahhüt ettiği sürede bitirmediğini, sözleşme ile bu sürenin 31.03.2018 tarihine kadar uzatıldığını, ancak işlerin bu tarihte de tamamlanmadığı için davacıya sözleşme uyarınca bir kereye mahsus olarak 15 günlük ek süre verildiğini, bu süre içinde tesis ve sahadaki işlerin tamamlanmaması halinde yasal yollara başvurulacağına ilişkin ihtarname gönderildiğini, ancak davacının 31.03.2018 tarihine kadar tesisi tam ve eksiksiz olarak teslim etmediğini, ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünü, böylece taraflar arasındaki sözleşme gereği ödenmesi gereken cezai şartın muaccel hale geldiğini, müvekkilinin ödenmesi gereken tüm borcu davacıya ödediğini, buradaki 4050 usd üretim kaybından ve eksik ve ayıplı işlerden de davacının sorumluluğunun ve tazmin yükümlülüğünün olduğunu, sözleşmede davacının, bir kez daha taraflar arsındaki anlaşmaya aykırı davranması halinde ana sözleşme kapsamındaki zararlardan da ayrıca sorumlu olacağının düzenlendiğini, davacının, tesisi hazır hale getirdiğini iddia etmesi üzerine, Menemen Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı dosyasında yaptıkları başvuru nedeni ile yapılan keşif ve incelemede sulh sözleşmesinde taahhüt edilip yapılması gereken işlerin, taahhüt edilen sürede tam ve tekniğe uygun olarak yapılmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin eksik ve ayıplı işlerini kendi imkanları ile gidermek zorunda kaldığını, sulh sözleşmesinin 3.8. maddesinde ekli listedeki işlerin 31.03.2018 tarihine değin bitirileceğinin taahhüt edildiğini, bu işlerin tamamlanmaması halinde sözleşme kapsamında davalıya gönderilecek ihtarla bu süreye ek olarak 15 gün daha tanınacağını, bu süre içinde de eksik işler tamamlanmaz ise davalının her bir saha için 10.000 usd cezai şart ödemekle yükümlü olacağının kararlaştırıldığını, davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve müvekkilinin uğradığı zarar ile cezai şartın tahsili için İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası ile dava ikame ettiklerini, karar aşamasına gelinmişken davacının sulh olacağını bildirdiğini, uzunca bir süre kazandığını, bu davayı açıp bir de ihtiyati haciz kararı alarak yine resmi daireler ile müvekkilinin kredi ödemelerini engelleyerek zor duruma düşürmek adına bu yola girdiğini, icra takiplerine itiraz etmeleri üzerine arabuluculuk yoluna başvurduğunu ancak sonrasında dava açmadığını, ikinci kez takip yaptığını, müvekkili şirketin davayı kazanması halinde tahsil kabiliyetinin bulunmadığını, davacının, bunu bildiğinden takas – mahsup imkanını da ortadan kaldırmak adına bu işlemlere geçtiğini, davacının alacağının bulunmayıp, müvekkili şirketlerin alacağının bulunduğunu, davacının faturalara dayandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olması nedeniyle, ifanın kanıtlanmasının ve tesisin tam olarak süresinde teslim edilip edilmediğinin ispatının gerektiğini, müvekkilinin, sulh sözleşmesinde yazan ve vadesi gelen tüm çekleri günü gününe ödediğini, davacının, sulh sözleşmesindeki yazılı maddeye aykırı davranarak tahsil ettiğini dolara çevirdiğini, alacağını yine dolar üzerinden alacağa dönüştürerek müvekkilinden haksız bir bedel talep ettiğini, talebin haksız olup kur farkının TL olarak ödenmesi ve düzenlenmesi gerektiğini, sözleşmede, her bir çekin ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden alacağın TL karşılığının bulunarak aradaki farkın ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davacının, kur farkını TL olarak hesaplayarak bunu tekrar dolara çevirip, talep tarihindeki döviz kuru üzerinden talep de bulunduğunu, bu durum tamamen hakkın kötüye kullanılması olup dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, Yargıtayın aynı konuda kur farkı istenemeyeceğine ilişkin kararlarının bulunduğunu, müvekkili şirketlerin fatura içeriklerine itiraz ettiklerini, davacının orantısız döviz artışında haksız kazanç çıkarma yönünde arzusunun bulunduğunu ve kendi kusuru ile meydana gelen gecikmeden bir de kendi lehine menfaat elde etme çabasına düştüğünü, ödeme defi taleplerinin haklı olup, aksi halde takas mahsup talep ettiklerini, bu davanın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilerek takas mahsup ve ödemezlik define ilişkin taleplerinin değerlendirmesinin yapılması gerektiğini, dosyaların birleştirilerek yargılamanın bahsedilen hususlar araştırılarak yapılması gerektiğini bildirmiş, davanın usulden ve esastan reddine, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden sonra düzenlenen sulh sözleşmesi hükümlerinden doğan ve fatura edilen kur farkı alacağının ödenmediği iddiası ile davacı tarafın, davalı taraf hakkında yaptığı icra takibinde, davalının borca ve ferilerine ilişkin itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, uyap sistemi üzerinden 27.10.2022 tarihinde sunduğu dilekçe ile aralarında bağlantı bulunması nedeniyle dosyanın, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, ödemezlik definin değerlendirilmesi ile kabul edilmemesi halinde İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasındaki alacaklarının takas ve mahsubunun değerlendirilmesi için her iki dosya arasında bağlantı bulunması nedeniyle dosyanın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında, aralarında davalı şirketin de bulunduğu sulh sözleşmesinde taraf olan beş şirket tarafından, davacı hakkında 13.08.2018 tarihinde, taraflar arasında eser sözleşmesi sonrası düzenlenen sulh sözleşmesi hükümlerine aykırı davranıldığı iddiası ile davacı şirketlerin zararlarının tahsili amacıyla dava açıldığı, dosyanın tahkikat aşamasında ve derdest olduğu, 11.11.2022 tarihli duruşmada oluşturulan ara kararı ile bu dava dosyasının da aralarında bulunduğu davalı tarafça sulh sözleşmesinde taraf olan beş şirket hakkında mahkememizdeki dava, konu, sebep ve taleplerle aynı olan ve dört ayrı mahkemede görülmekte olan dava ve cevap dilekçeleri ile son duruşma tutanağı örneklerinin celbine karar verildiği, tarafların yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasının reddine karar verilip gelecek duruşmada sözlü yargılama yapılmak üzere taraflara diledikleri takdirde bir hafta öncesine kadar esas hakkındaki beyanlarını yazılı olarak sunmak üzere süre verildiği görülmüştür.
Uyap sisteminden yapılan yoklamada, bu dava dosyası ile İzmir 1. ATM’nin …/…, İzmir 3. ATM …/…, 5. ATM’nin …/… esas sayılı dosyalarında sulh sözleşmesinin tarafı olan ….. Şirketinin, yine sözleşmede taraf olan dört ayrı şirket hakkında yalnız harca esas değer alacak miktarı ile davalı ünvanı dışında birebir aynı olan dava dilekçeleri ile aynı dava, konu ve sebeplerine ve iddialara dayanarak, aynı nitelikte talepleri içeren ve taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden sonra düzenlenen sulh sözleşmesi hükümlerinden doğan ve fatura edilen kur farkı alacağının ödenmediği iddiası ile davacı tarafın, davalı taraf hakkında yaptığı icra takibinde, davalının borca ve ferilerine ilişkin itirazının iptali istemli davaların açıldığı, bu davalardan uyap sistemi üzerinden açılan ilk davanın en küçük esas numarası ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası olduğu görülmüştür.
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında, mahkememiz dosyasının davacısı şirket davacı şirket, davalı ….. Şirketi hakkında 10.10.2022 tarihinde, taraflar arasında düzenlenen 26/05/2015 tarihli eser sözleşmesinden sonra düzenlenen 23/12/2017 tarihli sulh sözleşmesinden kaynaklanan kur farkı alacağının tahsili için yaptığı icra takibinde, davalının borca ve ferilerine ilişkin itirazının iptali istemi ile dava açmış, tensip tutanağı ile ön inceleme duruşmasının 26/01/2023 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
Davacı ve davalı taraflarca bu dava dosyasının İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi talep edilmiş ve taraflarca her iki dosyanın aynı sözleşmeden kaynaklandığı, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu bildirilmiş ise de; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasındaki davanın, sulh sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiası ile davacıların uğradığı zararın tahsili istemine ilişkin olup 2018 yılında açılan davanın yaklaşık dört yıla yakın yapılan yargılaması sonunda sözlü yargılama aşamasına gelindiği, yukarıda sözü edilen mahkememizde görülen bu dava dosyasının da içinde bulunduğu diğer dört dosyadaki davanın ise sulh sözleşmesi hükümlerinden kaynaklanan kur farkı alacağı tahsiline ilişkin olup her ne kadar sözleşmenin tarafları, davacı ve davalı sıfatıyla aynı olup, davalar aynı sözleşmeden kaynaklanıyor ise de kur farkı alacağına ilişkin dava ile sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan zararın tahsili için açılan davanın uyuşmazlık konularının birbirinden bağımsız ve ayrı olup farklı bilirkişi incelemesine ve mahkemece yapılacak farklı hukuki değerlendirmelere tabi olduğu, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında verilecek hükmün diğer dört davayı doğrudan etkiler bir niteliğinin bulunmadığı, davalı vekili tarafından ödemezlik defi ve takas mahsubun değerlendirilmesi için dosyaların birleştirilmesi gerektiği iddia edilmiş ise de ödemezlik definin kur farkı alacağına ilişkin davalarda ileri sürülmesine yasal bir engel bulunmadığı gibi bu konuda İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında toplanan delillere de dayanılmasının mümkün bulunduğu, diğer yandan takas mahsup konusu olarak bildirilen sulh sözleşmesinin tarafı beş şirkete ilişkin zararın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında dava konusu yapılmış olması nedeniyle bu dosyada hüküm verilecek olması karşısında ayrıca kur farkı alacağına ilişkin diğer dört dosyada mükerrer olarak ileri sürülmesinin mümkün bulunmadığı, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında dört yıl boyunca yapılan yargılamada hüküm aşamasına gelinmiş olması nedeniyle ve açıklanan nedenlerle kur farkı alacağına ilişkin dört dosyanın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile HMK’nun 166. maddesi çerçevesinde birleştirilmelerinin zorunlu bulunmadığı, dava, konu, sebep ve taleplerinin farklı olması nedeniyle birbirlerinden bağımsız olarak görülmelerinin mümkün bulunduğu, ancak aynı sözleşmeden kaynaklanan ve sözleşmede taraf olan şirketler hakkında açılan kur farkı alacağına ilişkin dört davanın konusunun aynı olup dava sebeplerinin de birebir aynı olduğu, gerek dava gerekse cevap dilekçesinde tarafların sulh sözleşmesinde imzası bulunan şirketlerin hepsinin aynı aileye ait olup sözleşme tarihindeki mevzuat gereği ayrı şirketler adına lisanssız kurulabilmesi amacıyla santrallerin bitişik şekilde ve beş şirket adına kurulduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin gerçekte bir bütün olduğu ve yapılan işlemlerin aynı nitelikte olup sulh sözleşmesindeki hükümlerin imzası bulunan tüm şirketler yönünden geçerliliğinin ortak olduğu, her bir davadaki sonuç talebin de aynı olması nedeniyle gerek usul ekonomisi gerekse her bir dosyada aynı nitelikte delillerin toplanmasının ve değerlendirilmesinin gerektiği, buna göre her bir dosya açısından yargılamanın hızı ve birbiriyle çelişkili olmayan bilirkişi raporları ve hükümlere ulaşılması yönünden davaların birleştirilmeleri konusunda HMK’nun 166.maddesi hükmü uyarınca yarar ve gereklilik bulunduğu, kur farkı alacağına ilişkin dört dava arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu, biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte olduğu, aynı nitelikteki ilk davanın İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında açıldığı dikkate alınarak kur farkı alacağına ilişkin davaların İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ilişkin takdirin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu göz önünde tutularak mahkememiz dosyasının öncelikle İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında sözlü yargılama ve karar duruşmasına geçilmiş olduğu, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında ise tensip tutanağı ile birlikte duruşma açılarak ön inceleme duruşma gününün belirlendiği, tarafların davaların İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettikleri göz önünde tutularak İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından kur farkı alacağına ilişkin dosyaların İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesinin takdir edilmesi veya edilmemesi halinde her halükarda kur farkı alacağına ilişkin dosyaların İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasında birleştirilmelerinin gerekli olduğu göz önünde tutularak ve HMK’nun 166(1) maddesi hükmü uyarınca yargılamanın her aşamasında dosyaların birleştirilmesi kararının verilmesinin mümkün bulunması nedeniyle ilgili mahkemelerce dosyaların birleştirilmesinin süratle ve bir karar verilmeden ve ön inceleme yapılmadan takdir edilebilmesi açısından dilekçeler teatisi tamamlanmaksızın, cevap dilekçesinin sunulması ile birlikte davanın her iki tarafının birleştirme talebine uygun olarak bu aşamada dosyanın birleştirilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Bu dava dosyasının İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE ,
2-Mahkememiz esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,
3-Yargılamaya İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmesine,
4-Yargılama harç ve giderlerinin birleştirilen dosyada hükümle birlikte değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda nihai kararla birlikte istinaf yolu mümkün olmakla birlikte bu aşamada kesin olarak oybirliği ile karar verildi.21/11/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza