Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/762 E. 2023/136 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/762
KARAR NO : 2023/136

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/09/2022
KARAR TARİHİ : 09/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından verilen … Elektrik Tedarik Lisansı kapsamında ülke genelinde son kullanıcılara elektrik enerjisi satışı faaliyetinde bulunduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi (İkili Anlaşma) kapsamından doğan fatura alacağı olduğunu, davalı şirketin işletmesine ait……….,……….. abone nolu elektrik tesisatları kapsamında müvekkili şirketten indirimli elektrik temin etmek üzere, 05.10.2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik İkili Anlaşma imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşmeye uygun olarak elektrik tedarik etmiş olmasına rağmen davalı taraf borç listesinde belirtilen elektrik tüketim faturalarını ödemediğini, davalı şirketle ödenmeyen faturalara ilişkin takip tarihine kadar çeşitli görüşmeler yapılmışsa da bir sonuç alınamadığını, alacaklarının tahsilinin sağlamak amacıyla 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ve ikincil mevzuatı hükümlerine uygun olarak 20.03.2022 tarihinde davalı hakkında Merkezi Takip Sistemi (MTS) … nolu dosyası ile icra takibi başlatıldığı, 30.370,48-TL asıl alacak, 789,05-TL takip öncesi işlemiş faiz ve 142,03-TL işlemiş faizin KDV’si olmak üzere toplam 31.301,56-TL üzerinden takip başlatıldığı, davalının 30.03.2022 tarihli dilekçesi borca itirazda bulunduğu, davalının itirazlarında haksız olduğunu, sunulan borç dökümünden ve faturalardan da sözleşmeye konu abonelikler kapsamında Ocak, ve Şubat 2022 dönemine ilişkin faturalarını ödemediğini, davalı müvekkili şirketten elektrik tedarik ederek ihtiyacını karşıladığını, çıkan faturalara herhangi bir itirazda bulunmadığını, tüketmiş olduğu enerjinin bedelini ödemediğini, davalı-borçlu faturaları vadesi içinde ödemediği için vade tarihinden takip tarihine kadar, taraflarca sözleşmeyle belirlenen orana uygun olarak, sözleşmenin 7.3. maddesi kapsamında belirlenen yıllık %31,2 oranda faiz işletildiğini belirterek davalının haksız itirazının reddine, takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hülmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ……….. sayılı dosyası üzerinden müvekkil şirket hakkında başlattığı ilamsız icra takibinde herhangi bir fatura kaydı numarası belirtmeksizin 31.301,56-TL miktarı müvekkilden talep ettiğini, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında elektrik tedarikine istinaden bir sözleşme imzalanmış ise de imzalanan sözleşme davacı tarafça ibraz edilmediğini, dilekçe ekinde sunulan sözleşmedeki imzanın tarafına ait olmadığını, davacı tarafça taraflar arası abonelik ilişkisini ispatlayan veya şartları ortaya koyan müvekkil tarafından imzalanan sözleşme ibraz edilmediğini, sunulan sözleşmedeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, davacı tarafça tarafınca imzalanan sözleşme sunulmaktan kaçınıldığını, bunun sebebinin tüketim bedelleri, sözleşme fesih şartları gibi sözleşmenin ana unsurlarının tek taraflı olarak değiştirilmesi olduğunu, davacı tarafça sözleşme süresinden önce feshedildiğini, teminat mektubunun haksız yere paraya çevrildiğini ve sözleşme süresinden önce feshedilerek müvekkili şirketin mağdur edildiğini, müvekkili şirketin bir akaryakıt istasyonu işletmekte olup elektriğin ticaretinin devamlılığı için temel unsur olduğu göz önüne alındığında faturalarını ödememiş olmasının düşünülemeyeceğini, tüketim birim fiyatlarının davacı tarafından tek taraflı olarak değiştirildiğinden fatura bedellerinin ancak burada sağlayıcı konumunda olan davacı tarafın bu yetkisini kötüye kullanıp müvekkil şirkete mağduriyet yaşattığını, ayrıca davacı tarafça sözleşmenin süresinden önce feshedildiği anlaşıldığı anda kesmiş oldukları cezai şartın iadesi için müvekkili şirkete mail atıldığını, davacı yanın bu tutumunun bile sözleşmeyi haksız yere feshettiğini ispatladığını, elektrik firmasının tek taraflı ve keyfi uygulamasıyla tanzim ettiği veya edeceği faturalarla alacak talebinde bulunamayacağını, hizmetin sağlanmış olduğunun ispat yükünün davacıda olduğunu, huzurdaki dava kullanılmış ve ödenmeyen enerji bedeli olarak açıldığını iş bu kayıtlara da itiraz ettiğini bildirmekle, dava konusu ödenmeyen enerji bedeli hakkında davacının alacağını ispat etmesi gerektiğini, dava dilekçesinde alacağın varlığının hangi yıl veya aya, hangi sözleşme maddesine dayalı olduğunun bildirilmediğini, faturaların tebliğ edilmediğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, alacak kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı taraf takip tarihinden önce müvekkil şirketi temerrüte düşürmediğinden faiz talep etmesinin mümkün olmadığını belirterek görev itirazının kabulüne, esas yönünden haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun ……… Dosya ……..Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir 28. İcra Dairesinin …….. MTS sayılı dosyası,
3-Taraflar arasında imzalanan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi (İkili Anlaşma),
4-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, cari hesap kayıtları
5-Elektrik mühendisi bilirkişinin 06/02/2023 havale tarihli raporu,
6-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında imzalanan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi (İkili Anlaşma) gereğince, davacı şirket tarafından sözleşmede üzerine yüklenilen elektrik tedarikinin davalı şirkete ait … abone numaralı elektrik tesisatları kapsamında davalı şirkete sağlanmış olmasına rağmen, davalı şirketin adına düzenlenen elektrik fatura bedellerini ödememesi üzerine Merkezi Takip Sisteminin … numaralı dosyasında düzenlenen ödeme emrine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete karar verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Enerji Ticaret Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … İşletmeciliği Anonim Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine toplam 31.301,56-TL bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Borçlu vekili tarafından İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS sayılı sayılı dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, itirazın iptali davaları açısından icra takibinin yetkili icra dairesinde açılmış olmasının dava ön şartı olması sebebiyle öncelikli olarak incelenmesi gerektiği dikkate alınarak yapılan değerlendirme neticesinde; dava konusu uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibinde düzenlenen ödeme emrine davalı tarafından yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, borçlu vekili tarafından İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS sayılı icra dosyası sayılı dosyasında davalının adresinin İstanbul İli, Küçükçekmece ilçesi sınırları içerisinde olması sebebiyle Küçükçekmece İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun belirtildiği, ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde taraflar arasında aksine bir anlaşmanın bulunmaması durumunda para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinin düzenlendiği, yetki sözleşmesine ilişkin olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde; ”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 18. maddesinde; ”Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” hükmünün yer aldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19/2. maddesinde ise yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğinin, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağının belirlendiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 16.7. maddesinde icra dairesi ve yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri ve İzmir İcra Daireleri olarak belirlendiği, kaldı ki davaya dayanak alacağın taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan para alacağı olduğu ve takip tarihi itibariyle davacı alacaklı şirketin yerleşim yerinin İzmir İli, Bayraklı ilçesinde bulunduğu dikkate alındığında icra takibi açısından İzmir İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı borçlu tarafın icra dairesinin yetkisine itirazının yerinde olmadığı, icra takibinin yetkili icra dairesinde ikame edildiğinin tespitine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekilinin görev itirazı ve mahkememizce resen yapılan inceleme neticesinde; tarafların ticaret şirketleri olduğu ve bu kapsamda tacir sıfatını haiz oldukları, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunduğu, belirtilen gerekçeler dahilinde davanın nispi ticari dava olduğu ve mahkememizin iş bu davaya bakmaya görevli olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın mahkememizce resen belirlenecek elektrik mühendisi bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS sayılı dosyası, taraflar arasında imzalanan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi (İkili Anlaşma), davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, cari hesap kayıtları ile sair deliller birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında imzalanan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi (İkili Anlaşma) gereğince, davacı şirket tarafından sözleşmede üzerine yüklenilen elektrik tedarikinin davalı şirkete ait … abone numaralı elektrik tesisatları kapsamında davalı şirkete sağlanması karşılığında davalı şirket adına düzenlenen faturalarda yer alan tüketim verilerinin ve bu veriler karşılığında yer alan elektrik kullanım bedellerinin ilgili yasal mevzuat hükümlerine uygun olup olmadığı, bu kapsamda davacı şirketin İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS sayılı dosyasında düzenlenen ödeme emrine dayanak müşteri borç listesinden kaynaklı olarak davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, elektrik mühendisi bilirkişi 06/02/2023 havale tarihli raporunda sonuç olarak, serbest tüketicilere satışlar için enerji akım satım bildirim formunda 00011558209, 6177513 ve 373412 abone numaralarına ait tedarikçi ile serbest tüketici arasında 05.10.2021 tarihinde ikili anlaşma yapıldığını, anlaşmanın 01.11.2021 tarihinden itibaren 12 ay süre için yapılarak 31.10.2022 tarihinde anlaşmanın sonlanacağını, davaya konu beş adet elektrik faturalarının bu ikili anlaşma süresi içerisinde düzenlendiğini, faturaların ve icra takibindeki faiz oranlarının sözleşmedeki maddelere göre düzenlendiğin ve bir hata bulunmadığını, son ödeme tarihleri itibariyle elektrik faturalarının asıl alacak tutarlarının toplam 30.370,48-TL, takip tarihi itibari ile gecikme zammı ve KDV’si ile birlikte toplam 31.301,55-TL olduğunu mütalaa etmiştir.
Davalı vekilinin dosya muhteviyatında yer alan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinde yer alan imza ve yazıların davalı şirket yetkilisine ait bulunmadığından bahisle itirazda bulunduğu dikkate alınarak imza itirazı bulunması durumunda uygulanacak hususlara yönelik olarak bulunan düzenlemelere değinmekte fayda görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesinin 2. fıkrası gereğince Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na yapılmış sayılır. Bu hüküm uyarınca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra icra mahkemesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 208., 211. ve 217. maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 208. maddesinde; ”Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır.
Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır.
Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir.
Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir.” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 209. maddesinde; ”Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211. maddesi ise; ”Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a)Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b)(a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” hükmünü havidir.
Davalı vekilinin elektrik mühendisi bilirkişinin 06/02/2023 havale tarihli raporuna karşı itirazlarının, davacı vekili tarafından 20/12/2022 havale tarihli dilekçesi ekinde taraflar arasında tanzim olunan ve imzalanan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin okunaklı ve onaylı suretinin mahkememize sunulduğu, sunulan sözleşmede davalı şirkete ait kaşenin ve kaşe üzerinde bir adet imzanın yer aldığı, keza Enerji Alım Satım Bildirim Formu, Bilgilendirme Formu, İki Anlaşma Ön Bilgilendirme Formu, Bildirim Talep Formu üzerinde de çıplak gözle yapılan basit bir inceleme neticesinde dahi aynı imzaların bulunduğunun görüldüğü, Bakırköy 29. Noterliğinin 14/04/2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ve 31/01/2022 tarihinde kadar geçerli olduğu belirtilen Vekaletname belgesinde, Edirne 6. Noterliğinin 24/12/2019 tarih ve… yevmiye numaralı İmza Beyannamesinde imzası bulunan …’un da vekil olarak tayin edildiği, yukarıda yer verilen sözleşme ve ekindeki tüm belgeler üzerinde yer alan imzalar ile Edirne 6. Noterliğinin 24/12/2019 tarih ve… yevmiye numaralı İmza Beyannamesinde bulunan imzalar üzerinde çıplak gözle yapılan basit bir inceleme neticesinde imzaların birebir aynı olduklarının görüldüğü, davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde davaya konu itirazın yöneltildiği ödeme emrine dayanak faturalara yönelik olarak herhangi bir ödeme iddiası bulunmaması sebebiyle davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesinin yargılamaya herhangi bir katkısı olmayacağı, keza rapora itiraz dilekçesinde de davalı şirketin borcunun bulunmadığından bahsedilmiş olmasına rağmen herhangi bir ödeme belgesi ibraz edilmediği, ayrıca taraflar arasında tanzim olunan sözleşmenin 16.2. maddesinde sözleşme ile ilgili uyuşmazlık vuku bulması durumunda tedarikçinin defter ve kayıtları, tedarikçi tarafından kayda alınmış her türlü ses ve telefon kayıtları ve elektronik kayıtların kesin delil teşkil edeceğinin kararlaştırıldığı, bilirkişinin mahkememiz ara kararı doğrultusunda davacı şirkete ait kayıtlar üzerinde yapmış olduğu inceleme neticesinde raporunu tanzim ettiği anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun 2022/2810 Dosya 2022/49525 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS sayılı dosyası, taraflar arasında imzalanan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi (İkili Anlaşma), davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, cari hesap kayıtları, elektrik mühendisi bilirkişinin 06/02/2023 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi (İkili Anlaşma) gereğince, davacı şirket tarafından sözleşmede üzerine yüklenilen elektrik tedarikinin davalı şirkete ait … abone numaralı elektrik tesisatları kapsamında davalı şirkete sağlanmış olmasına rağmen, davalı şirketin adına düzenlenen elektrik fatura bedellerini ödememesi üzerine Merkezi Takip Sisteminin … numaralı dosyasında düzenlenen ödeme emrine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete karar verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS sayılı dosyasında alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine toplam 31.301,56-TL bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, taraflar arasında tanzim olunan sözleşmenin 16.2. maddesinde sözleşme ile ilgili uyuşmazlık vuku bulması durumunda tedarikçinin defter ve kayıtları, tedarikçi tarafından kayda alınmış her türlü ses ve telefon kayıtları ve elektronik kayıtların kesin delil teşkil edeceğinin kararlaştırıldığı, bilirkişi tarafından davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde tespit edildiği ve mütalaa olunduğu üzere dava konusu itirazın yöneltildiği ödeme emrine dayanak faturaların taraflar arasında tanzim olunan ve imzalanan 05/10/2021 tarihli Yüksek Tüketimli Müşterilere Yönelik Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi uyarınca ilgili yasal mevzuata uygun olarak tanzim edildiği, davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 30.370,48-TL asıl alacak ve 931,08-TL asıl alacak bedeli olmak üzere toplamda 31.301,56-TL tutarında alacaklı bulunduğu, davalı şirket tarafından ödeme emrine yapılan itirazın yerinde olmadığı, alacağın faturaya dayalı olması çerçevesinde likit mahiyette olduğu, icra inkar tazminatı talebi açısından yasal şartların mevcut bulunduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı … İşletmeciliği Anonim Şirketinin İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir 28. İcra Dairesinin … MTS Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 30.370,48-TL asıl alacak ve 931,08-TL asıl alacak bedeli olmak üzere toplamda 31.301,56-TL alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %31,20 oranında ve değişen oranlarda faiz uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 31.301,56-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … İşletmeciliği Anonim Şirketinden alınarak davacı … Enerji Ticaret Anonim Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.138,21-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.057,51-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 65,00-TL elektronik tebligat, 2,00-TL (KEP) posta masrafı, 900,00-TL bilirkişi ücreti, 80,70-TL peşin harç ve 80,70-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.128,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2023

Katip …….
(e-imzalıdır)

Hakim …..
(e-imzalıdır)