Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/728 E. 2023/71 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/728
KARAR NO : 2023/71

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/09/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından, davalı şirketin kesmiş olduğu poliçelerden tahakkuk iptal primi ve nakitleşen ödemeler hesaplandıktan sonra bakiye borç kaldığının tespit edildiğini, buna istinaden davacı şirket tarafından Beşiktaş 26. Noterliğinin … yevmiye nolu 04.09.2020 tarihli ihtarnamesi ile cari hesap borç bakiyesinin ödenmesinin ihtar edildiğini, ancak davalı tarafından borç bakiyesinin ödenmediğini, bu nedenle de şirket tarafından Beşiktaş 26. Noterliğinin … yevmiye nolu 12.10.2020 tarihli fesihname ve azilname gönderildiğini ve acentelik ilişkisinin sona erdiğini, acentenin borçları tanzim etmiş olduğu poliçeler nedeniyle tahsil etmiş olduğu yada tahsil etmemiş olsa da dahi davacı bu keyfiyeti ihbar etmediği poliçeler nedeniyle uhdesinde kalan mal edinmiş olduğu prim bedellerinden kaynaklandığını, davalı ile akdedilen acentelik sözleşmesinin 17., 18. ve 19. maddelerinde prim tahsilatlarının şekli ve davacı şirkete intikali açık şekilde düzenlendiğin,, yine aynı sözleşmenin 27. maddesinde de taraflar arasındaki ihtilaflarda davacı şirketin defter ve belgelerinin yegane delil olacağı konusunda delil anlaşmasının mevcut olduğunu, davalı borçlunun 15.09.2020 tarihi itibariyle davalı şirkete olan cari hesap borcu olan 142.361,34-TL’nin tahsili için İzmir 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, bu nedenle davacı şirketten mutabakat yapılması konusunda talepte bulunulmasına rağmen cari dönemlere ilişkin mutabakat yapılamadığınu, bu nedenle yazılı bir sözleşmeye dayanmayan cari hesap işlemlerinde cari hesabın bütünlüğü ilkesinden de söz edilemeyeceğini, taraflar arasında poliçe işlemlerinden kaynaklanan hasar mahsupları ve komisyon alacaklarının davalı hesabına alacak olarak kaydedilmediğini, yine bu alacakların davalının borçlu olduğu iddia edilen tutar üzerinden mahsup edilip edilmediği noktasında davalıya bilgi verilmediğini, davacı şirkete davalı tarafından verilmiş olan bonoların cari hesaba kaydedilip kaydedilmediği eğer kaydedilmiş ise TTK.md.90/1-c hükmüne göre bir ticari senedin cari hesaba kaydı, bu senet bedelinin tahsil edilmesi durumunda geçerli olmak şartıyla yapılmış sayılacağı, TTK. md.91’e göre cari hesaba yazılan senedin tahsil edilemezse sahibine geri verilerek kaydının silineceğini, bu hükümler göz önünde bulundurulduğunda şirket bünyesindeki davalıya ait olan bonolarında iadesinin gerekeceğini, borç bakiyesi olarak kaydedilerek hesaba dahil edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, belirterek davanın reddine, haksız açılan dava nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Taraflara ait ticaret sicil kayıtları, cari hesap kayıtları,
3-Taraflar arasında tanzim olunan 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi ve 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi,
4-Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesi,
5-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
6-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 13/01/2023 havale tarihli raporu,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki 11/07/2011 ve 28/07/2016 tarihli acentelik sözleşmelerine dayalı olarak mevcut bulunan acente ilişkisi kapsamında davalı şirket tarafından kesilen poliçelerden tahakkuk iptal primi ve nakitleşen ödemeler hesaplandıktan sonra kalan bakiye borç bedelinin davalı şirket tarafından davacı şirkete ödenmemesi neticesinde, taraflar arasındaki sözleşmelerin davacı şirket tarafından Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesi ile feshedilmesi sonucunda, bakiye cari hesap borç bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı şirket olduğu, borçlunun davalı şirket olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 142.361,34-TL asıl alacak ve 20.719,43-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 163.080,77-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davalı şirket yetkilisi tarafından İzmir 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, itirazın iptali davaları açısından icra takibinin yetkili icra dairesinde açılmış olmasının dava ön şartı olması sebebiyle öncelikli olarak incelenmesi gerektiği anlaşılmakla; dava konusu uyuşmazlığın, taraflar arasındaki 11/07/2011 ve 28/07/2016 tarihli acentelik sözleşmelerine dayalı olarak mevcut bulunan acente ilişkisi kapsamında davalı şirket tarafından kesilen poliçelerden tahakkuk iptal primi ve nakitleşen ödemeler hesaplandıktan sonra kalan bakiye borç bedelinin davalı şirket tarafından davacı şirkete ödenmemesi neticesinde, taraflar arasındaki sözleşmelerin davacı şirket tarafından Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesi ile feshedilmesi sonucunda, bakiye cari hesap borç bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, borçlu şirket yetkilisi tarafından İzmir 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalı şirketin merkez adresinin Buldan ilçesinde olması sebebiyle Buldan İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun belirtildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde taraflar arasında aksine bir anlaşmanın bulunmaması durumunda para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinin düzenlendiği, yetki sözleşmesine ilişkin olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde; ”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 18. maddesinde; ”Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” hükmünün yer aldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19/2. maddesinde ise yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğinin, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağının belirlendiği, dava konusu uyuşmazlığın cari hesaptan kaynaklanan para alacağına ilişkin olduğu, her ne kadar davalı borçlu şirket yetkilisince davalı şirketin merkez adresinin Buldan ilçesinde olması sebebiyle Buldan İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de, taraflar arasında tanzim olunan 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi ve 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında, 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesinin 28. maddesinde sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlık doğması durumunda İstanbul (Levent) Mahkeme ve İzmir İcra Dairelerinin yetkili merci olduğunun kabul edildiği, 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesinin 29. maddesinde de sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlık doğması durumunda İstanbul Anadolu Mahkeme ve İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili merci olduğunun kabul edildiği, bu kapsamda davaya konu itirazın yöneltildiği ödeme emrinin bulunduğu icra takibinin davacı alacaklı vekili tarafından 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesinin 28. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun olarak yetkili icra dairesinde ikame edildiği, kaldı ki taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmelerinde yer alan yetki sözleşmeleri kapsamında İzmir ve İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırılması karşısında davalı şirket yetkilisinin Buldan İcra Dairesinin yetkili olduğundan bahisle yetkisiz icra dairesinin yetkili olduğunu iddia etmesi çerçevesinde, icra takibinin yetkili icra dairesinde ikame edildiği kanaatiyle, icra takibinde yer alan ödeme emrinde icra dairesinin yetkisine yönelik olarak yapılan itirazın reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı şirket yetkilisinin yetki ilk itirazının da, dava konusu uyuşmazlığın, taraflar arasındaki 11/07/2011 ve 28/07/2016 tarihli acentelik sözleşmelerine dayalı olarak mevcut bulunan acente ilişkisi kapsamında davalı şirket tarafından kesilen poliçelerden tahakkuk iptal primi ve nakitleşen ödemeler hesaplandıktan sonra kalan bakiye borç bedelinin davalı şirket tarafından davacı şirkete ödenmemesi neticesinde, taraflar arasındaki sözleşmelerin davacı şirket tarafından Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesi ile feshedilmesi sonucunda, bakiye cari hesap borç bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun belirtildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde taraflar arasında aksine bir anlaşmanın bulunmaması durumunda para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinin düzenlendiği, yetki sözleşmesine ilişkin olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde; ”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 18. maddesinde; ”Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” hükmünün yer aldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19/2. maddesinde ise yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğinin, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağının belirlendiği, dava konusu uyuşmazlığın cari hesaptan kaynaklanan para alacağına ilişkin olduğu, her ne kadar davalı borçlu şirket yetkilisince davalı şirketin merkez adresinin Buldan ilçesinde olması sebebiyle Denizli Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki ilk itirazında bulunulmuş ise de, taraflar arasında tanzim olunan 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi ve 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında, 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesinin 28. maddesinde sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlık doğması durumunda İstanbul (Levent) Mahkeme ve İzmir İcra Dairelerinin yetkili merci olduğunun kabul edildiği, 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesinin 29. maddesinde de sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlık doğması durumunda İstanbul Anadolu Mahkeme ve İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili merci olduğunun kabul edildiği, bu kapsamda iş bu davanın taraflar arasında tanzim olunarak imza altına alınan sözleşmelerde belirtilen yetki sözleşmelerine aykırı olarak yetkisi bulunmayan mahkememiz nezdinde ikame edildiği, ancak davalı şirket yetkilisinin Denizli Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisiz mahkemenin yetkili olduğunu iddia etmesi çerçevesinde, yetki itirazının usul ve yasa hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmakla, davalı şirket yetkilisinin yetki ilk itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflar arasında tanzim olunan 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi ve 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında, 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesinin 25. maddesinde taraflar arasındaki ihtilaflarda davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin esas olduğu ve borç ve alacak ilişkilerinin tayininde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerden başka delil kabul olunmayacağının, yine 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesinin 27. maddesinde de taraflar arasındaki ihtilaflarda davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin esas olduğu ve borç ve alacak ilişkilerinin tayininde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerden başka delil kabul olunmayacağının kabul edildiği dikkate alınarak yalnızca davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmasına, dava dilekçesinin deliller kısmının 16 numaralı maddesinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin mahkememize bildirildiği dikkate alınarak, davacı vekiline davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememiz sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirmek üzere yeniden süre verilmesine yer ve gerek olmadığına karar verilmiş, akabinde gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, cari hesap kayıtları, taraflar arasında tanzim olunan 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi ve 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi, Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesi, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki 11/07/2011 ve 28/07/2016 tarihli acentelik sözleşmelerine dayalı olarak mevcut bulunan acente ilişkisi kapsamında davalı şirket tarafından kesilen poliçelerden tahakkuk iptal primi ve nakitleşen ödemeler hesaplandıktan sonra kalan bakiye borç bedelinin davalı şirket tarafından davacı şirkete ödenmemesi neticesinde, taraflar arasındaki sözleşmelerin davacı şirket tarafından Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesi ile feshedildiği dikkate alındığında, davalı şirketin acentelik sözleşmelerinin devam ettiği sırada tanzim etmiş olduğu poliçeler çerçevesinde tahsil etmiş olduğu ya da tahsil etmemiş olsa dahi davacı şirkete ihbar etmediği poliçeler nedeniyle uhdesinde kalan prim bedeli bulunup bulunmadığı, acentelik sözleşmesi çerçevesinde oluşturulan cari hesaptan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 06/12/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirketin 2011-2020 arası tüm yıllara ilişkin incelenen ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri ile GİB onaylı Yevmiye ve Defter-i Kebir e-defter beratlarının süresinde ve usulüne uygun tutulduğunu, davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarında 28.09.2021 takip tarihi itibariyle davalı açık hesabından 136.153,34-TL tutarında alacaklı gözüktüğü, bahse konu alacak bakiyesinin taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesi kapsamında davalının müşterileri için düzenlenen poliçe, tahsilat ve iptal, iade işlemlerinden kaynakladığını mütalaa etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, cari hesap kayıtları, taraflar arasında tanzim olunan 11/07/2011 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi ve 28/07/2016 tarihli Yetkili Acentelik Sözleşmesi, Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesi, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 13/01/2023 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki 11/07/2011 ve 28/07/2016 tarihli acentelik sözleşmelerine dayalı olarak mevcut bulunan acente ilişkisi kapsamında davalı şirket tarafından kesilen poliçelerden tahakkuk iptal primi ve nakitleşen ödemeler hesaplandıktan sonra kalan bakiye borç bedelinin davalı şirket tarafından davacı şirkete ödenmemesi neticesinde, taraflar arasındaki sözleşmelerin davacı şirket tarafından Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesi ile feshedilmesi sonucunda, bakiye cari hesap borç bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 142.361,34-TL asıl alacak ve 20.719,43-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 163.080,77-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırıldığı üzere kesin ve tek delil vasfı bulunduğu kabul edilen davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 136.153,34-TL tutarında alacaklı olduğu, Beşiktaş 26. Noterliğinin 12/10/2020 tarih ve … yevmiye numaralı fesihname ve azilnamesinin 08/09/2020 tarihi itibariyle davalı şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, ihtarname içeriğinde 142.361,34-TL tutarındaki alacağın en geç 16/09/2020 tarihinde ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiği, bu kapsamda davalı şirketin 17/09/2020 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, temerrüt tarihi olan 17/09/2020 tarihi ile takip tarihi olan 28/09/2021 tarihi arasında 377 gün bulunduğu, bahsi geçen veriler çerçevesinde alacak bedeli esas alınmak suretiyle mahkememizce resen yapılan hesaplama neticesinde davacı şirket tarafından talep edilebilecek işlemiş faiz bedelinin (136.153,34-TL*15,75*377/36500) 22.149,16-TL olduğu, davacı alacaklı vekili tarafından takibe konu edilen işlemiş faiz bedelinin mahkememizce yapılan hesaplama neticesinde ulaşılan bedelden daha az olduğu gözetildiğinde işlemiş faiz bedeli talebinin makul olduğu, açıklanan gerekçelerle davacı tarafın iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı, ayrıca alacak bedelinin likit mahiyette bulunduğu anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı … Sigorta Acenteliği Limited Şirketinin İzmir 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 136.153,34-TL asıl alacak ve 20.719,43-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 156.872,77-TL alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 136.153,34-TL asıl alacak ve 20.719,43-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 156.872,77-TL alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %15,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, 6.208,00-TL asıl alacak bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 156.872,77-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Sigorta Acenteliği Limited Şirketinden alınarak davacı Sompo Sigorta Anonim Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 10.715,98-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 1.615,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.100,20-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 37,00-TL elektronik tebligat, 143,00-TL tebligat, 74,00-TL posta masrafı, 224,30-TL noter masrafı ve 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.378,30-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak 1.325,83-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.615,78-TL peşin harç ve 80,70-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.696,48-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 24.530,92-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 6.208,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak 59,38-TL’sinin davacıdan, 1.500,62-TL’sinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/02/2023

Katip ….
e-imza

Hakim ….
e-imza
¸

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.