Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/641 E. 2022/818 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/641 Esas
KARAR NO : 2022/818

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/08/2022
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ın, dava konusu olayın gerçekleştiği tarihte dolmuş sürücüsü olarak çalıştığını, söz konusu taksirli yaralama olayı 13/08/2020 tarihinde saat 13.00 sıralarında gerçekleştiğini, şöyle ki, müvekkil …, dolmuşa binmek amacı ile davalı …’ın kullanımında olan … plakalı aracı durdurduğunu ve araca bindiğini, davacının, dolmuş ücretini uzatmak için davalı …’ın yanına giderek dolmuş ücretini vermiş olup boş yerlerden birine oturmak için döndüğü sırada davalı …, kapıyı kapatmadan ve davacı boş koltuklardan birine oturamadan dolmuşu hareket ettirdiğini, Davalı …’ın dolmuşu dikkatsizce hareket ettirdiği esnada önüne …….. ve 186. Sokak kesişiminden, dava dışı …’nin kontrolünde olan … plakalı motorsikletin çıkması üzerine davalı … ani fren yapmış, davacı … hareket halinde olmasına rağmen açık bırakılan dolmuş kapısından dışarı fırlamış ve ağır şekilde yaralandığını, görüldüğü üzere davalı … en basit trafik kuralı olan “kapıyı kapatmadan hareket etmeme ” kuralını çiğneyerek işbu acı olaya sebebiyet verdiğini, olay tarihi itibariyle kazaya sebebiyet veren aracın zorunlü trafik sigortasi… Sigorta şirketinde bulunduğunu, davalı …’ın kullanımında olan dolmuş nitelikli, … plakalı araç olay tarihi itibariyle diğer davalı … adına kayıtlı olduğunu, bu nedenle kendisine işbu davada husumet yöneltme hakkımızın olacağı sabit olduğunu, 13/8/2020 tarihli kaza tespit tutanağında da görüleceği üzere davalı … kayıt maliki olduğunu, davacı …, olay anında dolmuşta olup açık olan kapıdan dışarı fırlayarak kafasını çok sert bir biçimde yere çarptığını, geçirdiği kafa travması nedeniyle hayati tehlike geçirdiğini belirterek davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına, davacı …’in görme duyusunda oluşan ve yaklaşık iki yıldır belli şiddetlerde devam eden bulanık görme – çift görme şeklinde seyir eden bozukluklar ve bu görme bozukluğunun tıbben kalıcı olabilmesi ihtimali dikkate alınarak Haksız fiil tarihi olan 13/8/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bilirkişi incelemesi sonrası arttırılmak üzere şimdilik 2.000 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı müvekkil …’e verilmesine, davalı … yönünden ise poliçe üst limitinin dikkate alınarak bu sınırlamaya tabi kalınmak suretiyle davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müşterek ve müteselsilen davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı …Ş vekilinin cevap dilekçesinde özetle; mezkur kazanın oluşumunda davacı şirket nezdinde trafik sigortası poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsü Kemal Demirbay’ın kusuru bulunmadığını, davalı …Ş.’nin davacı yanca iddia ve talep olunan tazminattan sorumluluğu bulunmadığını, olay nedeniyle davalı … şirketinin varsa sorumluluğu kusur ve ZMMS poliçe limitleri ile sınırlı bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Davacı vekili, 13/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin olay anında dolmuşta olup açık olan kapıdan dışarı fırlayarak kafasını çok sert bir biçimde yere çarptığını, geçirdiği kafa travması nedeniyle hayati tehlike geçirdiğini belirterek 13/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 2.000 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak müvekkili …’e verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Dava, trafik kazası nedeniyle sürekli ve geçici işgöremezlik ve bakıcı giderinden oluşan tazminat taleplerine ilişkindir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesinde mahkemenin görevli olması da dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Mahkememiz dosyası incelendiğinde
Davacı gerçek kişinin davalı … şirketi ile birlikte diğer davalılar araç sürücüsüne ve araç malikine karşı açmış olduğu 13/08/2020 tarihli maddi tazminat davasında; davanın konusunun davacının tüketici yolcu olarak bulunduğu minibüste yolculuk yaptığı sırada aracın kusurlu seyri sırasında meydana gelen kazadan ötürü uğramış olduğu zararların tazmini talep edilmiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, 2918 sayılı KTK’nun 91. ve 101. maddeleri arasında düzenlenmiş olup motorlu bir aracın kara yolunda işletilmesi sırasında kişilerin veya bir şeyin zarara uğraması halinde aracın işleteninin, zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belirli limitlere kadar tazminini amaçlayan ve kanun tarafından yapılması zorunlu sorumluluk sigortası türüdür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73(1) maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83(2) maddesinde ise; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davanın; Taraflar arasında tüketici işlemi mahiyetindeki bir taşıma ilişkisi söz konusu olup tüketici yasası gereğince iş bu davanın basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle ve tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğinden görev dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde görevli mahkemeye gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair davacı vekilinin ve davalı …’ın yüzüne karşı diğer tarafların yokluklarında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıklandı. okundu.13/10/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza