Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/591 E. 2022/1007 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/591 Esas
KARAR NO : 2022/1007
DAVA : Tapu İptal ve Tescil, İstirdat (Yolsuz Tescil ve Geçersiz Sözleşme İddiasından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2022
KARAR TARİHİ : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptal ve Tescil, İstirdat (Yolsuz Tescil ve Geçersiz Sözleşme İddiasından Kaynaklanan) davası dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin alkol ruhsatı bulunan restoran işletmeciliği yaptığını, davalı şirketin ise alkollü içeceklerin üretim ve pazarlamasını yapan özel şirket olduğunu, müvekkilinin uzun süreli iş yapma düşüncesi ile tapuda adına kayıtlı Muğla İli, Fethiye İlçesi, Cumhuriyet Mahallesinde bulunan, … ada … parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölüm üzerinde 14.09.2018 tarihli ve … yevmiye nolu borç ipoteği ile davalı lehine ipotek tesis edildiğini, ipotek senedinde; davacının, davalıdan aldığı 1.000.000,00 TL bedel mukabilinde ticari kredi için davalı lehine 1. derecede, faizsiz ve fekki bildirilinceye kadar ipotek tesis edildiğinin belirtildiğini, buna göre ipotek senedine konu tutarın ticari kredi alınması olup davalının, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında finansman sağlayan banka ve benzeri bir finans kuruluşu olmadığını, buna bağlı olarak kredi verme izni olmadığının aşikar olduğunu, ödünç para vermenin davalının amaç ve faaliyet konuları arasında bulunmadığını, bu nedenle davalının ticari kredi kullandırmasının mümkün olmadığı gibi müvekkiline senette belirtilen nakit bir borç da vermediğini, ipoteğin feri nitelikte bir taşınmaz rehni olup, varlığının halen mevcut veya ileride doğması beklenen bir alacağın varlığına bağlı olduğunu, ileride kurulacak ticari ilişkide davacının aldığı mal karşılığında doğacak borçları ticari kredi adı altında güvence altına aldığını, bu işlemin tapuda karz ipoteği şeklinde düzenlendiğini, ancak taraflar arasında bir ticari ilişki kurulmadığını, mal ve hizmet alımı yapılmadığını, ipoteğin dayandığı temel ilişki bulunmaması nedenleriyle güvence altına alınan bir alacağın bulunmadığını, güvence altına alınan bir alacağın bulunmaması nedeniyle sona ermiş bir alacağın da olmadığını, TBK’nun 27. maddesi gereği kanunun emredici hükümlerine aykırı ve geçersiz bir sebebe dayalı olarak kurulan ipoteğin kesin olarak hükümsüz olması nedeniyle yolsuz olduğunu, bunun yanında ipotek akdinde bahse konu edilen ticari kredinin de müvekkiline verilmediğini, ipoteğin kurulmasından önce doğmuş bir borç bulunmadığı gibi taraflar arasında bir ticari ilişkinin de söz konusu olmadığını, ayrıca davacıya ve davalı şirket tarafından ödenmiş bir kredi de bulunmadığını, müvekkilinin davalıdan nakit para almamasına rağmen ipotek senedinin davacının, davalı şirketten 1.000.000,00TL kredi karşılığı nakit para almış gibi hazırlanması nedeniyle kredinin kullandırılması halinde davalının alacağın varlığını ispatla yükümlü olması nedeniyle bu konuyu ticari defter ve kayıtlarıyla ispat etmesi gerektiğini, davalı tarafından, davacı ile aralarındaki ticari ilişkiden doğan ipotekten dolayı genel mahkemede dava açılıp, alacak miktarı belirlenmeden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapılmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin vermediği bir nakit borç para için aldığı ipoteği paraya çevirme yoluna gittiğini, oysa ipoteğin alacağın ödenmemesi halinde hak sahibine rehin konusu taşınmazı sattırarak bedelinden alacağını elde etme yetkisi veren bir taşınmaz rehni olup, ipoteğin görevinin sadece bir alacağı güvence altına almak olduğunu, TMK’nun 858.maddesi hükmü çerçevesinde senette yazılı para verilmediğinden akit tablosunda belirtildiği gibi ipoteğin fekki bildirilinceye kadar geçerli olmasının, ipoteğin fekkinin müvekkili tarafından bildirilmemiş olması nedeniyle geçerli olduğunu göstermeyeceğini, buna dayanılarak paraya çevrilmesi yoluna gidilemeyeceğini, davalı şirketin İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/4251 esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yaptığı icra takip dosyasında ipotekli taşınmazın satışa çıkarıldığını, müvekkilinin icra takibiyle ipoteğin ihtarı ile ilgili işlemlerden bilgi sahibi olup İİK’nun 68/b ve150/a maddesi hükümleri uyarınca takibe itiraz edemediğini, salgın nedeniyle mahkeme harçlarını sağlayamadığını ve adli yardım koşullarına sahip olmaması nedenleriyle taşınmazın satışının tamamlandığını, 750.000,00 TL kıymet takdir edilmesine rağmen davalının 399.000,00 TL bedelle alacağına mahsuben taşınmazı satın aldığını, davalı adına tescilin yapıldığını, ardından davalının kalan alacağı için 17.03.2022 tarihinde rehin açığı belgesi alıp İzmir 28. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icraya koyduğunu, aynı gün müvekkilinin tüm malvarlığı üzerine haciz konulması üzerine dosya borcunun ödenerek ve tahsil harcı yatırılarak hacizlerin kaldırıldığını, sebebi bulunmayan, geçersiz bir hukuki sebebe dayanan veya usulüne göre yapılmayan her türlü tescilin TMK’nun 1024.maddesi gereği yolsuz olup güvence altına alınan alacağın geçersiz olması halinde buna istinaden tescil edilen ipoteğin de yolsuz tescil niteliğinde olup, böyle bir durumda taşınmaz malikinin ipotek hakkının yolsuz tescil edilmiş olması halinde ipoteğin kaldırılması davası açabileceğini, rehin hakkının kullanılmasının zorunlu şartının paraya çevirme anında geçerli bir alacağın mevcudiyeti olup, ipoteğin geçerliliğinin tescil edilmiş olan üst sınırın tamamına ilişkin değil, gerçekte var olan ve alacaklı tarafından ispat edilen alacak miktarı için söz konusu olduğunu, tapu siciline güven ilkesinin taşınmaz rehninin varlık ve kapsamına ilişkin olup rehinli alacağın bu ilkeden yararlanamayacağını, ipoteğin tescil edilmiş olmasının alacağın varlığını ispat etmediğini, İİK’nun 138.maddesi hükmü gereği davacının icra takibinde ödediği asıl borçla birlikte faiz, harç ve giderler de dahil olmak üzere tüm miktarın davacıya ödenmesinin gerektiğini, dava öncesinde başvurulan zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden bir sonuç alınamadığını bildirmiş, davaya konu ipotek akdine dayalı olarak davacının, davalıya ipotek ile güvence altına alınmış borcunun olmadığının tespitine, davalı tarafça İzmir 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında tahsil edilen 399.000,00 TL’nin tahsil tarihi olan 26.01.2022 tarihinden, İzmir 28. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında tahsil edilen 1.101.385,38 TL’nin 09.05.2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, davalı şirketin %20 oranında kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, cebri icra yolu ile alacağına mahsuben satılarak davalı adına tescil edilen dava konusu … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, yargılama sonuna kadar dava konusu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; içki üretimi ve pazarlamasıyla iştigal eden müvekkili şirketin içkili restoran işletmeciliği yapan davacı ile sürdürülebilir bir ticari ilişki kurma hedefiyle davacıya ihtiyaç duyduğu finansmanı sağlamak üzere 1.000.000-TL tutarında tüketim ödüncü vermeyi kabul edip, teminatını sağlamak üzere, davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı lehine kesin borç ipoteği tesis edildiğini, davacının borcu ödememesi üzerine İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapıldığını, taşınmazın ihale ile alacağına mahsuben 399.000,00-TL bedel karşılığında müvekkili şirket tarafından satın alındığını, kalan icra borcu için rehin açığı belgesi alınıp İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında haciz işlemlerine devam edildiğini, davacının 9.5.2022 tarihinde 1.101.385,38-TL ödeme yaparak borcunu kapattığını, dava dilekçesindeki taleplere göre davaların yığılmasının söz konusu olup, tapu iptal ve tescil talebi yönünden HMK’nun 12.maddesi hükmü gereği mahkemenin yetkisiz olup, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, tapu iptal tescil talebi ile %20 tazminat talebi yönünden eksik peşin harç yatırıldığını, davacının hem tapu iptal tescil talep edip hem de aynı taşınmazın cebri icra yoluyla satımı sonucunda müvekkili şirketçe davacıdan olan alacağına mahsuben ödediği 399.000-TL’nin istirdadını talep etmesinin tahsilde tekerrür elde etmeye yönelik olup, davacının tapu iptal ve tescil talebinin davalının taşınmazı satın almak için yaptığı ödemeyi de kapsaması nedeniyle davacının 399.000-TL’lik ödemenin istirdadını ayrı bir kalem olarak talep etmesinde hukuki yararı bulunmadığını, İİK’nun 72/7. maddesi uyarınca istirdat davasının ancak borçlu olunmadığı halde ödenen bir paranın iadesi için açılabileceğini, davacının özgür iradesiyle tesis ettiği ipoteğin anapara ipoteği vasfında olması nedeniyle davalıya karşı kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiğini, bu nedenle taleplerinin yasal koşullarının mevcut olmadığını, TBK’nun 386 ve devamı maddeleri gereği tüketim ödüncü sözleşmesinin akdedilebilmesi ve borç verilebilmesi için tarafın kredi kuruluşu niteliğinde bulunmasının gerekmediğinın açık olduğunu, buna rağmen davalının ana sözleşmesinin 3/E-h no’lu maddesinde bu tip işlemleri yapabileceğinin açıkça düzenlendiğini, davaya konu ipoteğin üst sınır ipoteği değil, ana para ipoteği olduğunu, davacının borcunun tam ve kesin olarak doğduğunu kabul ederek ipoteği kurduğunu, davacının TTK’nun 18/2 maddesi uyarınca basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği gibi TSK’nun 30 ve devamı maddelerine dayanarak hak düşürücü süre içinde irade bozukluğuna ilişkin bir iddiada da bulunmadığını, TMK’nun 851/1-c.1 ve 881/1 maddeleri ile TBK’nun 18.maddesi hükmü uyarınca anapara ipoteğinin borç ikrarı niteliğinde olduğunun kabul edildiğini, İİK’nun 149.maddesinde de anapara ipoteği için özel bir ilamlı icra yolunun düzenlendiğini, bu yasal düzenlemelerle davacının, davalıya karşı borçlu olduğunun kesin delil vasfındaki ipotek resmi senediyle ispat edilmiş durumda olduğunu, bu nedenle İİK’nun 72/7 maddesindeki yasal koşulun mevcut olmadığı gibi taşınmazın ihale sonucu davalı adına tescil edilmiş olması nedeniyle yolsuz tescil durumunun söz konusu olmadığını, İİK’nun 72/8-c.2 maddesi uyarınca istirdat davalarında ispat yükünün borçlu üzerinde olup, davalının dayandığı ipoteğin resmi senet olması nedeniyle bu senedin aksinin ancak HMK’nun 201.maddesi uyarınca aynı güçte bir senetle ispatlanabileceğini, davacının bu nitelikte hiçbir delil gösteremediğini ve icra mahkemesi nezdinde icranın geri bırakılması yoluna dahi başvurmadığını, ihtiyati tedbir talebinin hukuki dayanaktan yoksun olması ve yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, istirdat davalarında tazminata hükmedilmesine ilişkin yasal bir dayanak bulunmadığını bildirmiş, ihtiyati tedbir talebinin reddi ile birlikte davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında düzenlenen ipotek akit senedinin geçersiz olduğu ve ipotek senedinden kaynaklanan bir ticari ilişki ve borcun varlığının bulunmadığı, ipotek senedine dayalı olarak yapılan icra takibinde sözleşmenin konusu taşınmazın aynı nedenlerle yolsuz olarak tescil edildiği iddiası ile davalı adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili, davacı tarafça, yapılan ödemenin istirdadı, taşınmaz bedeli olarak yapılan ödemenin tahsili istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi ve cevap dilekçelerinde yapılan açıklamalar, dosyada toplanan tüm delil ve belge örnekleri ile; taraflar arasında davacı tarafın, Fethiye de bulunan işletmesi ile ilgili kurulan veya kurulması düşünülen ticari ilişki çerçevesinde davacı adına tapuda kayıtlı Muğla ili Fethiye ilçesi Cumhuriyet Mahallesinde yer alan … ada … parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölüm üzerinde davaya konu ipoteğin tesis edildiği, davalı tarafça, İzmir 4.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapıldığı, taşınmazın 399.000-TL bedelle alacağına mahsuben davalı şirket tarafından satın alınması üzerine icra müdürlüğü tarafından 932.321,07-TL tutarlı olarak düzenlenen rehin açığı belgesine dayalı olarak davalı tarafın bu kez İzmir 28.İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında davacı hakkında icra takibine gidildiği, bu dosyaya konu alacağın 09/05/2022 tarihinde 1.058.891,55-TL olarak tahsil edildiği belirlidir.
Davacı taraf, ipoteğe konu taşınmazın satılması ve kalan ipotek limitinin icra takibi sonrasında ödenmesinden sonra davalı tarafın ticari kredi vermesinin kanunlara ve kamu düzenine aykırı olduğu, bu nedenle ipotek akit sözleşmesinin hükümsüz olup, taraflar arasında kurulmuş bir ticari ilişkide bulunmadığı, davalı tarafın ipoteğe dayalı olarak ilamlı takip yamayacağı, geçersiz ipotek senedine bağlı olarak yapılan satışın ve davalı adına yapılan tescil işleminin de yolsuz olduğu iddiası ile taşınmazın tapu kaydının iptali ve yeniden davacı adına tescili yanında rehin açığı belgesine dayalı olarak yapılan takip nedeniyle ödenen bedelin istirdatı, ayrıca ipotekli taşınmazın satışından elde edilen 399.000-TL’nin tahsili talebinde bulunmaktadır. Buna göre aynı konu ve sebeplerden kaynaklansa bile üç ayrı ve birbiri ile terditli olmayan talep söz konusudur. Bu taleplerden biri yolsuz tescil iddiasıyla tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, 12(1).maddesinde, taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar da taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Yolsuz tescil iddiası ile davalı adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili talepli davanın taşınmazın aynına ilişkin olup, ayni hak sahipliğinde değişiklik yapılmasına yol açabilecek talepli olması nedeniyle dava konusu taşınmazın Fethiye de bulunması nedeniyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, 12(1)maddesi hükmü gereği, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin bu talep yönünden kesin yetkili olduğu, mahkememizin yetkisiz olması nedeniyle yargılama yapmasının ve hüküm kurmasının mümkün bulunmadığı, HMK’nun 138(1)maddesi uyarınca dava şartı niteliğindeki kesin yetki halinin davanın her aşamasında resen gözetilmesinin ve yetkisizlik kararı verilmesinin usul ve yasa hükmü olduğu gibi usul ekonomisi ve yargılamanın hızı açısından duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesinin usul ve yasa hükmü gereği olduğu, davacı tarafın tapu iptal ve tescil talebi yanındaki diğer tahsil ve istirdat taleplerinin konu ve sebeplerinin aynı olup, taraflar arasındaki aynı sözleşme ilişkisinden kaynaklanması, tarafların aynı olması yanında biri hakkında verilecek hükmün diğerini doğrudan etkileyecek niteliğinin bulunması nedeniyle HMK’nun 166.maddesi hükmü uyarınca, kesin yetkili mahkeme tarafından uyuşmazlığın birlikte çözülmek suretiyle dosyanın tefrik edilmesinin usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmadığı, taleplerin aynı dosyada birlikte değerlendirilerek uyuşmazlığın çözümünün usul ekonomisi, yargılamanın hızı, birbiri ile çelişen hükümler ortaya çıkmaması açısından yararlı ve zorunlu bulunduğu dikkate alınarak dosyanın bir bütün halinde kesin yetkili mahkemeye gönderilmek üzere davanın, kesin yetki nedeniyle HMK’nun 114(1/ç) maddesinin yollaması ile HMK’nun 115(2) maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın kesin yetkili Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Kesin yetkili mahkemenin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi olması ve Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1/ç) maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesin olarak verilmesi nedeniyle tebliğinden itibaren yasal süre içinde istem halinde dosyanın kesin yetkili Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın verildiği anda kesin olması nedeniyle tebliğinden itibaren yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza