Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/58 E. 2022/867 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/58
KARAR NO : 2022/867

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirkete cam ürünleri sattığını, bu ürünler için 13/03/2021 tarihli … numaralı 16.500,00-TL bedelli, 21/05/2021 tarihli … numaralı 41.785,71-TL bedelli, 21/05/2021 tarihli … numaralı 380,00-TL bedelli, 18/06/2021 tarihli … numaralı 8.045,00-TL bedelli, 28/07/2021 tarihli ….. numaralı 3.214,29-TL bedelli ve 28/07/2021 tarihli …. numaralı 400,00-TL bedelli satış faturalarının keşide edilerek davalıya tebliğ edildiğini, faturalarda belirtilen ürünlerin davalıya teslim edildiğini, davalı tarafından kısmi ödeme yapıldığını ancak bakiye bedelin ödenmediğini, borcun ödenmemesi nedeniyle İzmir 10. İcra Dairesinin……. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, itiraz dilekçesinde 41.785,00-TL’lik faturayı ve 16.500,00-TL’lik faturanın bakiye borcu olan 6.350,01-TL’yi kabul ettiğini ancak 380,00-TL, 8.045,00-TL, 3.214,29-TL ve 400,00-TL’lik faturalar itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirketin davaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun….. Dosya …… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir 10. İcra Dairesinin …….. Esas sayılı dosyası,
3-Taraflara ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar
5-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
6-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 04/07/2022 havale tarihli raporu,
7-Tanık beyanları,
8-Sair deliller.

DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki cam ürünleri alım satımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından 380,00-TL, 8.045,00-TL, 3.214,29-TL ve 400,00-TL tutarındaki faturalar yönelik olarak süresinde yapılan kısmi itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 10. İcra Dairesinin 2021/10523 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı şirket olduğu, borçlunun davalı şirket olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 6.350,01-TL, 41.785,71-TL, 380,00-TL, 8.045,00-TL, 3.214,29-TL ve 400,00-TL fatura bedelli olmak üzere toplam 60.175,01-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu kısmi itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
03/03/2022 tarihli duruşma tutanağının 7 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekilinin 16/03/2022 havale tarihli dilekçesinde müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulundukları yeri mahkememize bildirmiş olduğu görülmüştür.
03/03/2022 tarihli duruşma tutanağının 8 numaralı ara kararında ise duruşmada hazır bulunmayan davalı … adına davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş, tebligat usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı …nin ticari defter ve belgelerini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı, ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekilince 03/03/2022 tarihli duruşma yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini sunmayan davalıya delil göstermesi için iki haftalık süre verilmesine ilişkin ara karar hukuka aykırı olduğu belirtilerek ticari defter adresi bildirme ve delil sunma süresi verilmesine dair ara karardan rücu edilerek yalnızca davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin esas alınması talep edilmiş ise de, yerleşik ve güncel Yargıtay içtihatları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında ön inceleme duruşmasında cevap dilekçesi sunmayan davalıya varsa delillerini ibraz etmek üzere süre verilmesi gerektiğinin belirtildiği, ayrıca davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde taraflara ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanıldığı, belirtilen sebepler dahilinde 03/03/2022 tarihli ön inceleme duruşmasının ara kararlarında usul ve yasa hükümlerine aykırılık teşkil eden herhangi bir unsurun bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin davalı şirkete ticari defter ve belgelerini ibraz etmek veya ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yeri bildirmek üzere mahkememizce oluşturulan ara karardan rücu edilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, davalıya ait ticari defter ve belgeler, İzmir 10. İcra Dairesinin …..Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadıkları, taraflara ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadıkları, taraflara ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadıkları, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki cam ürünleri alım satımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği, davalı şirket tarafından kısmi olarak yapılan ve kabul edilmeyen 380,00-TL, 8.045,00-TL, 3.214,29-TL ve 400,00-TL tutarındaki faturalara konu ürünlerin davalı şirkete teslim edilip edilmediği, bu çerçevede davalı şirketin icra takibi kapsamında düzenlenen ödeme emrine yönelik kısmi itirazının haklı olup olmadığı hususlarının belirlenerek belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi 04/07/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirket defter kayıtlarına göre davacı tarafından davalıya 2021 yılında 7 adet fatura karşılığı 71.915,01-TL borç kaydı, 11.800,00-TL alacak kaydı yapıldığını, davalının davacıya 60.175,01-TL bakiye olduğunu, bakiye kısmın şüpheli alacak hesabına aktarıldığını, aktarmadan sonra davalı tarafından 48.135,71-TL ödeme yapıldığını, davalının 12.039,30-TL bakiye borcu olduğunu mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin tanık dinletme talebinin, davaya konu itirazın yöneltildiği ödeme emrine dayanak fatura bedelleri ile tanıkların tanıklık edeceği hususların maddi vakıa mahiyetinde bulunan teslim olgusuna ilişkin olduğu dikkate alınarak kabulüne karar verilmiş ve tanıklar dinlenilmiştir.
Davacı tanığı …, davacı şirkette aksesuar bölümü yöneticisi olarak çalıştığını, davalı şirket tarafından dava konusu faturalara dayanak ürünlere ilişkin sipariş geldiğini, ürünlerin hazırlandığını ve akabinde ürünlerin tamamının davalı şirkete teslim edildiğini, teslimatın bazen davacı şirkete ait araçlar vasıtasıyla bazen de sipariş veren şirketin gelip alması suretiyle yapıldığını, davaya konu ürünlerin teslimi tarihinden uzunca bir süre geçtiği için teslimatın ne zaman ve ne şekilde yapıldığını tam olarak hatırlayamadığını ancak teslimin yapıldığını bildiğini beyan etmiştir.
Davacı tanığı … beyanında, davacı şirkette sevkiyat sorumlusu olarak çalıştığını, davaya konu faturalara dayanak malların sevkiyatını bizzat kendisinin yaptığını, üzerinden uzunca bir süre geçtiği için sevkiyatı yaptığı tarihi hatırlayamadığını ancak dava konusu ürünleriğn davalı şirketin talebi üzerine davacı şirkete ait iş yerinde davalı şirkete teslim edildiğini belirtmiştir.
Davacı tanığı … ise, davacı şirkette bölüm yöneticisi olarak çalıştığı, davaya konu faturalardaki ürünlerin teslim tarihini hatırlayamadığı, ancak ürünlerin tesliminin taraflarınca fatura kesilmeksizin yapılamaması sebebiyle teslim edildiklerini bildiği, çünkü ürünlere ilişkin faturaları bizzat gördüğü şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun ….. Dosya …….Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir 10. İcra Dairesinin… Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 04/07/2022 havale tarihli raporu, tanık beyanları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde;
davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki cam ürünleri alım satımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından 380,00-TL, 8.045,00-TL, 3.214,29-TL ve 400,00-TL tutarındaki faturalar yönelik olarak süresinde yapılan kısmi itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 10. İcra Dairesinin……. Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 60.175,01-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu kısmi itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı şirkete ait usulüne uygun şekilde tutulmuş ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde tespit edildiği üzere davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 12.039,30-TL tutarında alacaklı olduğu, alacak bedeli ile ödeme emrine dayanak faturalarda yer alan ürünlerin teslim olgusunun davacı tanıklarının beyanları çerçevesinde usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlandığı, bu kapsamda davacı şirket tarafından cam ürünleri satışı kapsamında davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacak bedelinden davalı tarafından ödenen bedelin mahsubu neticesinde davacı şirketin takip tarihi itibariyle ödeme emrine konu ettiği bedel mukabilinde davalı şirketten alacaklı olduğu, davalı şirket tarafından ödeme emrine yöneltilen itirazın yerinde olmadığı, ödeme emrine konu edilen alacağın faturadan kaynaklandığı dikkate alındığında likit mahiyette bulunduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …nin İzmir 10. İcra Dairesinin …….Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 12.039,29-TL yönünden İPTALİNE, İzmir 10. İcra Dairesinin …… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 12.039,29-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %16,75 oranında ve değişen oranlarda avans faiz uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 12.039,29-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …nden alınarak davacı … Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 822,40-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 80,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 741,70-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 24,00-TL elektronik tebligat, 214,00-TL tebligat, 0,60-TL (KEP) posta masrafı, 700,00-TL bilirkişi ücreti, 80,70-TL peşin harç ve 80,70-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.100,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/11/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
¸e-imza