Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/557 E. 2023/229 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/557 Esas
KARAR NO : 2023/229

DAVA TARİHİ : 08/07/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17.07.2020 tarihinden itibaren 30.03.2022 tarihine kadar davalı şirkete gümrük müşavirliği hizmeti verdiğini, davalı adına yapılan ödemeler ve verilen müşavirlik hizmeti tutarının faiziyle birlikte 35.444,99-TL olduğunu, alacağın tahsili için İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2022/5845 Esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, borcun olmadığından bahisle takibe itiraz edildiğini, takibin durduğunu, arabuluculuk yoluna gidilmiş ise de sonuç alınamadığını bildirmiş, davalının İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2022/5845 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kötü niyetli olup fazlaya ilişkin ücret isteyerek davalı firmayı maddi zarara soktuğunu, ihracat dosyasının davalı firmaya verilmediğini, sadece mail üzerinden görüntü paylaşıldığını, bu durumun muhasebesel sıkıntılara yol açtığını, davacı ile davalı arasında 2020-2022 yılları arası Gümrük Müşavirinin şahsi hesabına gönderilen; 10.000,00-TL ve 22.000,00-TL bedelli 2 adet havalenin davacının cari hesap kayıtlarına davacı tarafından yansıtılmadığını, yukarıdaki ödemelerin davalı firma ortağı İsmail Sıddıkoğlu hesabından davacı firma sahibi Harun Koçkesen hesabına gönderilen ödemeler olduğunu bildirmiş, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun 2022/3905 Dosya 2022/67037 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir 10. İcra Dairesinin 2022/5845 Esas sayılı dosyası,
3-Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
5-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
6-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 27/02/2023 havale tarihli raporu,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasında gümrük müşavirliği hizmetine ilişkin olarak bulunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen müşavirlik hizmeti süresince davacı şirket tarafından yapılan harcama bedellerinden ve müşavirlik hizmetinden kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223). İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır. İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … olduğu, borçlunun davalı … olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 2.567,44-TL asıl alacak, 32.306,16-TL asıl alacak, 559,67-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.433,27-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. 18/10/2022 tarihli duruşma tutanağının 6 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir. 18/10/2022 tarihli duruşma tutanağının 7 numaralı ara kararında ise davalı … adına davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş, tebligat usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı …nin ticari defter ve belgelerini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı, ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği anlaşılmıştır.
Verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve belgeleri sunulmayan ve ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yer bildirilmeyen davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanılmasından vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiştir. Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki sove silis kum alım satımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalarda yer alan malların davalıya teslim edilip edilmediği, taraflar arasında gümrük müşavirliği hizmetine ilişkin olarak bulunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen müşavirlik hizmeti süresince davacı şirket tarafından yapılan harcama kayıtlarının, verilen hizmet kapsamında davacı şirket tarafından ne kadar harcama yapıldığının, müşavirlik hizmeti kapsamında davalı şirket tarafından davacı şirkete ödeme yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise ne kadar ödeme yapıldığının, bahsi geçen hususların davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerde yer alıp almadığı, ticari ilişki kapsamında kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek talimat mahkemesine sunulan bilirkişi raporu da göz önünde bulundurularak düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 27/02/2023 havale tarihli raporunda sonuç olarak, taraflar arasında cari hesap çalışması yapılmış ve 17.07.2020 tarihinden başlayan cari hesap çalışmasının 30.03.2022 tarihinde sona erdiğini, davacı firma kayıtlarına göre; 30.03.2022 tarihi itibariyle davalıdan 34.873,60-TL alacağın kaldığı, davalı tarafından mail yoluyla gönderilen cari hesap ekstresi incelenmiş; davacı cari hesap kayıtları ile karşılaştırılmış olup, davalı tarafça gönderilen cari hesap ekstrelerinde davalı ödemelerinin yer almadığı, ayrıca davacı cari hesap ekstresinde yer alan bir çok kaydın, davalı cari hesap ekstresinde yer almadığı, davalı …nin ortağı … tarafından, davacı firma sahibine gönderildiği ifade edilen, 03.10.2022 tarihli delil sunma dilekçesi ekindeki yer alan aşağıdaki banka dekontlarına ilişkin bedellerin davacı firma kayıtlarında yer almadığını, … Türk Katılım Bankası A.Ş. aracılığıyla 12.10.2020 tarihinde … tarafından, … adına 22.000,00-TL, … Türk Katılım Bankası A.Ş. aracılığıyla 19.10.2020 tarihinde .. tarafından, Harun Koçkesen adına 10.000,00-TL EFT yapıldığını, davalı firma ortağı tarafından davacı firma sahibine gönderilen bedelin davacı alacağından mahsup edilmesi halinde; davacı alacağının 2.873,60-TL, davalı firma ortağı tarafından davacı firma sahibine gönderilen bedelin, davalı borcundan mahsubunun kabul edilmemesi halinde ise; davacı alacağının 34.873,60-TL olacağını, takip öncesi davalıya ihtar çekilmediğini ve bu sebeple temerrüde düşürülmediğini, temerrüdün takiple birlikte oluştuğunu mütalaa etmiştir. Davacı vekilinin Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 14/02/2023 havale tarihli raporuna karşı beyan ve itirazlarının, bilirkişinin görev tanımını aşmak suretiyle mahkememizce verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve belgelerini sunmayan davalı şirketten ticari defter ve belgelerinin ibrazını istemek suretiyle rapor düzenlemesinin usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmakla kabulüne, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemelerin esas hakkındaki hükmün oluşturulması sırasında dikkate alınmamasına, sair hususların esas hakkındaki hükümle birlikte değerlendirilmesine karar verilmiştir. Davalı şirket tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir itiraz dilekçesi sunulmamıştır. Tacirler arasında ihbar ve ihtarların usul ve yöntemi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3. maddesinde; ”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmü ile belirlenmiştir. İcra takibine geçilmeden önce davacı şirket tarafından faturalardan kaynaklanan alacağın ödenmesi amacıya davalı adına usulüne uygun şekilde ihtar yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya muhteviyatında yer almadığı dikkate alındığında, davalının takibe ve davaya konu alacak yönünden temerrütünün icra takibi tarihi itibariyle vuku bulduğu, bu sebeple icra dosyasında bulunan icra ödeme emrinde yer alan işlemiş faiz bedeli talebinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 27/02/2023 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında gümrük müşavirliği hizmetine ilişkin olarak bulunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen müşavirlik hizmeti süresince davacı şirket tarafından yapılan harcama bedellerinden ve müşavirlik hizmetinden kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 2.567,44-TL asıl alacak, 32.306,16-TL asıl alacak, 559,67-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.433,27-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi tarafından davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde … Türk Katılım Bankası A.Ş. aracılığıyla 12.10.2020 tarihinde … tarafından, … adına 22.000,00-TL, … Türk Katılım Bankası A.Ş. aracılığıyla 19.10.2020 tarihinde …. tarafından, … adına 10.000,00-TL EFT yapıldığını, davalı firma ortağı tarafından davacı firma sahibine gönderilen bedelin davacı alacağından mahsup edilmesi halinde; davacı alacağının 2.873,60-TL, davalı firma ortağı tarafından davacı firma sahibine gönderilen bedelin, davalı borcundan mahsubunun kabul edilmemesi halinde ise; davacı alacağının 34.873,60-TL olacağının tespit edildiği, davalı şirket yetkilisi tarafından bilirkişiye sunulan cari hesap kayıtlarının, davalı şirkete verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve belgelerin mahkememize sunulmaması ve ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin mahkememize bildirilmemesi sebebiyle davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin delil olarak dikkate alınmasının mümkün olmaması yanında, bilirkişinin görev tanımını aşmak suretiyle mahkememizce verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve belgelerini sunmayan davalı şirketten ticari defter ve belgelerinin ibrazını istemek suretiyle rapor düzenlemesinin usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmakla kabulüne, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemelerin esas hakkındaki hükmün oluşturulması sırasında dikkate alınmamasına karar verildiği, davalı şirket yetkilisi tarafından sunulan dekontlarda yer alan ödemelerin davalı şirket yetkilisi tarafından davacı şirket yetkilisi hesabına gönderildiği, ticari ilişkinin taraf olan ve tüzel kişiliği haiz ticaret şirketleri arasında olduğu, ödemelerin şirket yetkilileri arasında gerçekleştirilmiş olması ve dekontlarda ödemelerin şirketler arasındaki ticari ilişkiye binaen yapıldığına dair herhangi bir açıklamanın ve davacı yanın bu yöndeki bir kabulünün bulunmadığı dikkate alındığında, davacı şirketin davalı şirketten olan alacağından mahsup edilmelerinin mümkün olmadığı, açıklanan gerekçeler dahilinde davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 34.873,60-TL tutarında alacaklı olduğu, davalı şirketin temerrütünün takipten önce oluşması sebebiyle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davacı tarafın iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla kısmen ispatladığı, alacağın faturaya dayalı olması sebebiyle likit mahiyette bulunduğu ve icra inkar tazminatı açısından yasal şartların mevcut olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı …nin İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 2.567,44-TL asıl alacak ve 32.306,16-TL asıl alacak bedeli olmak üzere toplamda 34.873,60-TL alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 2.567,44-TL asıl alacak ve 32.306,16-TL asıl alacak bedeli olmak üzere toplamda 34.873,60-TL alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %15,75 oranında ve değişen oranlarda avans faiz uygulanmak suretiyle devamına, 559,67-TL işlemiş faiz bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 34.873,60-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …nden alınarak davacı …ne verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.382,22-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 428,42-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.953,80‬-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 25,50-TL elektronik tebligat, 199,00-TL normal tebligat, 900,00-TL bilirkişi ücreti, 1,50-TL müzekkere (KEP) posta ücreti, 428,42-TL peşin harç, 80,70-TL başvurma harcı ve 11,50-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.646,62-TL yargılama gideri üzerinden kabul miktarına göre hesap ve takdir olunan 1.619,94-TL nispi yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca kabul miktarı üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin kabul miktarına göre hesap ve takdir olunan 1.298,61-TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, ret miktarına göre hesap ve takdir olunan 21,39-TL zorunlu arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/04/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı