Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/529 E. 2022/919 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/529 Esas
KARAR NO : 2022/919

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2022
KARAR TARİHİ : 11/11/2022

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının yapılan incelemesi sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin güneş enerjisi santralleri yapımı konusunda uzman olup uzun yıllardır bu işle uğraştığını, davalı şirketin bugüne kadar gerçekleştirdiği projelerin tamamında müvekkilinin işi bulan, geliştiren, uygulamaya hazır hale getiren ve bu sözleşmelerin müşterilerle imzalanmasını sağlayan uzman olduğunu, müvekkilinin bu faaliyeti nedeniyle ilişkinin bir sözleşme ile bağlanmasına karar verilerek taraflar arasında 01/01/2020 tarihli sözleşmenin imza altına alındığını, geriye dönük olarak yapılan sözleşmede, davalı şirketin kuruluş tarihinden itibaren yapmış olduğu işler karşılığında müvekkiline %40 pay verileceğinin kararlaştırıldığını, diğer davalıların sözleşmeyi taraf olarak ve….. Şirketinin ortak ve yetkilileri olarak imzaladıklarını, sözleşmeye rağmen davalılar tarafından müvekkilinin %40 oranındaki payına tekabül eden 2.061.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmediğini, yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine 10/05/2022 tarihli ihtarname ile bedelin ödenmesi için ihtar ve ihbarda bulunduklarını, ihtara rağmen ödeme yapılmadığını, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, her türlü menfi ve müspet zararların tazmini hakları saklı kalmak kaydıyla dava açmak zorunda kaldıklarını bildirmiş, davalı şirketin kuruluşundan itibaren elde edilen gelirin %40 payına isabet eden 2.061.000,00 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının, gerçek kişi vergi mükellefi sıfatlı olarak tacir olmadığı gibi davanın nitelik, konu ve mahiyet itibariyle TTK ile ilgili olmadığını, davacının iddialarının asliye ticaret mahkemesinin yargılama konuları içine girmediğini, asliye ticaret mahkemesinin görevsiz olduğunu, davalı şirketin sözleşmede dahli ve katılımı olmaması nedeniyle taraf sıfatı olmadığından husumet yokluğu nedeniyle hakkındaki davanın reddinin gerektiğini, davalı gerçek kişiler ile davacı yan arasında 01/01/2020 tarihinde akdedilmiş herhangi bir sözleşme olmadığını, sözleşme tarihinde davalı şirketin iki ortaklı değil üç ortaklı olduğunu, sözleşme altındaki imzalara itiraz ettiklerini, sözleşme tarihinde ortak olan ….’ın, 50 adet payını 28/07/2020 tarihinde 25’er pay olarak davalı ortaklara devrettiğini, sözleşme tarihinde şirketin üç ortaklı olması nedeniyle sözleşmede imzası bulunmayan ortağın, ortaklık haklarına tecavüzün söz konusu olması nedeniyle davacının dayandığı sözleşmenin varlığından söz edilmesinin imkansız olduğunu, sözleşmenin 2.7 nolu maddesinde ….. Şirketinden söz edildiğini, bu şirketin sözleşme tarihinden sonra ticaret siciline tescil edilmesi nedeniyle sözleşmenin varlığından söz edilmesinin imkansız olduğunu, davalı müvekkillerinin davacı ile davaya dayanak sözleşmeyi tanzim etmediklerini, davacının….. Şirketinde bir zamanlar işçi olarak çalıştığını, davalı müvekkillerine güven ve itimat telkin ettiğini, davacının … Ltd. Company England isimli bir şirketin İzmir Merkez Şubesi yetkilisi olup, müvekkili davalı şirkete ait adreste faaliyet gösterdiğini, davacının bu şekilde çalışırken edindiği tecrübe, deneyim ve çevreden yararlanmak kaydıyla Hande Zana ve Serdar Siristireli ile ….. Şirketini kurup bu şirket adına çalışmaya başladığını, bu şirketi kurmadan önce davacının, davalı… Şirketinden takriben 592.167,52-TL’yi yetkilisi olduğu … Ltd. Company England -İzmir Merkez Şube hesaplarına aktardığını, 12/09/2020 tarihli temlikname isimli iki adet belgede, önce … Ltd.Company England – İzmir Merkez şubesince bu borcun, davacının sahip ve yetkilisi olduğu ….. Şirketine temlik olduğunu ve borçlunun ….. Şirketi olduğuna dair davacının şirket yetkilisi olarak attığı imza ile verildiğini, bu aşamadan sonra …… Şirketinin, davalı….. Şirketinden 164.641,45-TL daha borç almakla, halihazırda … Enerji Ltd.Şti’nin, davalı müvekkil… Ltd.Şti’ne toplam 756.808,97-TL borcu bulunduğunu, davacının, bu dava ile aslında 756.808,97-TL borcundan kurtulmaya çalıştığını, davacının davalı müvekkillerine bu borcun ödenmesi ve somutlaştırılması için kendisinin hazırladığı 12/09/2020 tarihli temlikname isimli belge ile birlikte hile ve aldatma ile, dava konusu sözde sözleşmeyi imzalatmış olabileceğini, sözleşmede Türk Hukuk Sistemine uyan ve uygun olan hiçbir maddenin bulunmadığını, özellikle TTK ve diğer ticaret hukukunda sınırlı olarak ortaya konulan sözleşme tiplerinden hiçbirisine uymadığını, TTK’nda kar dağılımının nasıl yapılacağının yasada somut bir şekilde düzenlendiğini, üçüncü kişinin bir şirketin karında ortak olduğu iddiasının yasal hiçbir dayanağı bulunmadığını, adi sözleşme yapılması mümkün ise de bu nitelikteki sözleşmede ortak olunan işin, sözleşmenin uygulama alanının, taraflara ait sorumlulukların, sözleşmenin ne şekilde sona ereceğinin, sözleşmenin devamı sırasında doğabilecek sorunlarda tarafların birbirlerine gerekli ihbar ve ihtar yükümlülüklerinin somut olarak belirtilmek zorunda olduğunu, dava konusu sözleşmenin hiçbir sözleşme tipine uymayan, tamamen hayali ve uygulanması mümkün olmayan hususlar içeren, davalı müvekkillerinin yanıltılmak suretiyle diğer bazı belgelerle birlikte araya konulmak şeklinde yahut başkaca bir yöntemle pek çok hileli, hakkaniyete, iyiniyet ve etik kurallara mugayir eylemlerinde olduğu gibi davalı müvekkillerinin iradeleri dışında imzalarının alındığı bir belge olabileceğini, imzanın müvekkillerine ait çıkması halinde müvekkillerinin irade sakatlığı hallerinin dikkate alınması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü tüm hususların gerçek dışı olup yetkilisi ve ortağı olduğu şirketlerin davalı müvekkili şirket…’e borcu olduğunu, davacının davalı müvekkili şirkette işçi sıfatında çalıştığı döneme dair tüm haklarının tam ve eksiksiz olarak kendisine ödendiğini, müvekkili şirketin muhasebecisini yanıltmak suretiyle alması gereken ücretten çok daha fazlasını kendi hesaplarına ve farklı hesaplara aktarıp, ücretinden çok daha fazlasını haksız ve yersiz olarak sebepsiz zenginleşme suretiyle mal edindiğini, davalı müvekkillerinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, davacının, yetkilisi ve sahibi olduğu şirket adreslerini 11/03/2021 tarihinde Balçova adresine taşıyarak davalı müvekkili şirketin adresindeki faaliyetlerine son verip, ihtarname tarihine kadar söyleminin haksız ve yersiz sebepsiz zenginleşme niyetini ortaya koyduğunu bildirmiş, davanın görev ve husumet yokluğu ile esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen 01/01/2022 tarihli süresiz iş sözleşmesi başlıklı sözleşmeden kaynaklanan alacağın ödenmediği iddiası ile davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafça davaya dayanak yapılan sözleşme; davacı ile davalı gerçek kişiler arasında düzenlenen, davalı şirketin ve sözleşmede adı geçen dava dışı şirketlerin taraf olmadığı, davalı gerçek kişilerin, davalı şirket yetkilileri sıfatıyla imzaladıkları, konusunun; davalı şirket ile dava dışı… Enerji.. A.Ş.’nin yapacağı tüm ticari faaliyetler ile yaptığı işlerden doğacak karın ve dava dışı ….. Şirketinden yapılan tüm işlerden doğan karın %60’ının davalı gerçek kişilere, %40’ının ise davacıya ait olacağının kararlaştırıldığı, adı geçen şirketlerin yaptıkları işler nedeniyle elde edilen karın paylaşılmasını amaçlayan nitelikte ve içeriktedir.
Ticaret sicil kayıt örneklerinden davalı….. Ltd. Şti.’nin ticaret siciline 17/12/2012 tarihinde, dava dışı….. A.Ş.’nin ise 16/04/2019 tarihinde tescil edildikleri görülmüştür.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar nispi ticari davalar ve yalnız bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruptan oluşur.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın yasal düzenlemelerce ticari sayılan davalardır. Bu davalar TTK’nun 4(1) , Kooperatifler Kanununun 99, İİK’nun 154, Finansal Kiralama Kanununun 31, Ticari İşletme Rehni Kanununun 22. Maddelerinde sayılmış olup, bu nitelikteki davaların mutlak ticari dava sayılabilmesi için ilgili özel kanunlarda nitelendirilmesi ya da TTK’nun 4(1) maddesinde sayılmış olması yeterlidir.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili ve tarafların tacir olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. Uyuşmazlığın nispi ticari dava sayılabilmesi için bu iki koşulun birlikte varlığı zorunludur.
Üçüncü grup ticari davalar yalnız bir tarafın ticari işletmesini ilgilendirilen havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bu davalar TTK’daki yasal düzenleme gereği uyuşmazlığını bir yanı tacir olmasa dahi bir yanının tacir olması halinde ticari dava sayılmıştır.
6335 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanununun ikinci maddesi ile değişik TTK’nun 5(1) maddesi gereğince ticaret mahkemesi ticari nitelikli davalara ve çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlendirilmiş olup, buna göre Asliye Ticaret Mahkemesi ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki görev ilişkisidir.
Somut olayda; davanın dayanağının 01/01/2020 tarihli süresiz iş sözleşmesi başlıklı sözleşme olup davanın mutlak ticari dava sayılmasını gerektirir nitelikte kanunda sayılan sözleşmelerden olmadığı, taraflar arasındaki ilişki ve uyuşmazlığın, TTK’nda ve diğer kanunlarda ticari dava olarak görülmesini gerektirir bir düzenlemenin bulunmadığı, buna göre davanın, yalnız nispi ticari dava niteliğinde olması halinde asliye ticaret mahkemesinde ticari dava olarak görülmesinin mümkün bulunduğu açıktır.
Uyuşmazlığın, nispi ticari dava olarak görülebilmesi için tarafların tacir olup uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili olması koşullarının bir arada bulunması zorunludur.
Davacının, dosyada toplanan delil ve müzekkere cevapları ile sözleşme ve dava tarihi itibariyle gerçek kişi tacir olmadığı gibi kendi adına bir ticari işletmesinin de bulunmadığı, her ne kadar davacı, tacir sıfatıyla geçmişte … Solar Sistemleri Enerji İmalat Montaj Danışmanlık Ticaret ünvanlı iş yeri sahibi olarak ticaret sicil müdürlüğü kayıtlarında ve vergi mükellefi olarak yer almış ise de; tacir sıfatıyla vergi yükümlüsü kaydının 20/09/2010 ve 31/12/2010 tarihleri dönemine ilişkin olup, 31/12/2010 tarihi itibariyle vergi mükellefiyetinin sona erdiği gibi Ticaret Sicil Müdürlüğündeki kaydın da 11/10/2010 tarihinde tescil edilip 11/11/2011 tarihinde faaliyetinin terk edildiği, bu tarihten sonra davacının tacir sıfatıyla vergi mükellefiyetinin bulunmadığı gibi adına kayıtlı bir iş yerinin de bulunmadığı, davacının, dava dışı başkaca şirket veya şirketlerde ortak veya yetkili olmasının, davaya dayanak sözleşmede hiçbir şirketin taraf bulunmaması nedeniyle bu davaya konu uyuşmazlık yönünden davanın nispi ticari dava sayılmasını gerektirmeyeceği, davaya dayanak 01/01/2020 tarihli sözleşme tarihinde davacının tacir sıfatıyla vergi mükellefiyetinin bulunmadığı gibi adına kayıtlı ticari bir işletmenin de var olmadığı, sözleşmede; sözleşme tarihinden itibaren geçmişe yönelik kar paylaşımı yapılacağı iddiasının kabul edilmesinde dahi sözleşmede adı geçen davalı….. Ltd. Şti’nin sözleşme tarihinde henüz kurulmamış ve tescil edilmemiş olduğu, buna göre davacının faaliyetinin terki ile sonuçlanan önceki ticaret sicil ve vergi kaydının dava konusu uyuşmazlığın niteliğine ve esasına etkili olmadığı, davacının sözleşmeyi ortak ve yetkilisi olduğu şirketler adına imzalamadığı, şahsı adına imzaladığı, davacının ortak ve yetkilisi olduğu şirketlerin sözleşmede taraf olmadığı gibi davalı şirketin dahi sözleşmede taraf olmadığı, davalı şirketin ortak ve yetkilileri ile davacının şahsi olarak sözleşmede imzalarının bulunduğu, buna göre davacının tacir sıfatıyla ve adına kayıtlı bir işletme ilgili olarak sözleşmeyi imzalamadığı, ayrıca sözleşmede gerçek kişi davalıların da yalnız şahıs olarak taraf olup imzalarının bulunması nedeniyle davalıların şahıs olarak tacir sıfatıyla vergi yükümlüsü olduklarına ve kendi adlarına ticari işletmeleri bulunduğuna dair dosyada bir delil ve belge toplanmadığı gibi bu konuda tarafların aksine bir iddiasının dahi bulunmadığı, buna göre davalı gerçek kişiler yönünden de tacir sıfatı ve ticari işletmenin varlığına ilişkin yokluk nedeniyle davalı gerçek kişiler yönünden de davanın nispi ticari dava niteliğinin varlığının bulunmadığı, davacının, davalı şirkette ortak ve yetkili sıfatının hiç var olmadığı gibi bir süre davalı şirkette çalışmış olmasının uyuşmazlığın ticari nitelikli ve davanın nispi ticari dava olmasını gerektirecek bir ilişki niteliğinde bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde; davanın mutlak ve nispi ticari dava niteliğinin bulunmadığı, buna bağlı olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde çözülmesi gerektiği ve mahkememizin görevsiz olup görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2022

Başkan …..
e-imza
Üye ………
e-imza
Üye ………..
e-imza
Katip…….
e-imza