Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/528 E. 2023/140 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/528
KARAR NO : 2023/140

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2022
KARAR TARİHİ : 09/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01.03.2022 tarihinde, müvekkili …’ın maliki olduğu … plakalı araç ile, …nin ZMMS poliçesi ile sigortacısı olduğu … plakalı aracın maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, … plakalı aracın, müvekkile ait araç park halindeyken çarparak olay yerinden uzaklaşması neticesinde gerçekleştiğini, bu sebeple … plakalı araç sürücüsüne ulaşılamamış ve kaza ile ilgili olarak kusur tespiti yapılamadığını, kaza nedeniyle müvekkilin aracında meydana gelen hasar tazminatı zararının karşılanması amacıyla davalı … şirketine 05.04.2022 tarihinde başvurulduğunu, bunun üzerine sigorta şirketi tarafından “Kaza ile ilgili olarak yapılan başvuruya istinaden … sayılı hasar dosyası açıldığı ancak … plakalı aracın kusursuz olması nedeniyle herhangi bir ödeme yapılamayacağının belirtildiğini, bu sebeple kusura ilişkin ihtilaf bulunduğunu, kaza tespit tutanağı, ekspertiz raporu, dosyada yer alan araç fotoğrafları ile diğer ekli belgelerden görüleceği üzere müvekkile ait aracın ciddi şekilde hasar almış olduğunu, işbu kaza nedeniyle müvekkilin aracında değişim, onarım ve boya yapılmış parçalar bulunmakta olduğu, bilirkişiden rapor alımarak hasar tazminatının belirlenmesini istediklerini, hasara ilişkin zararlarının tam ve eksiksiz olarak giderilmediğini, gerçek zararın karşılanması gerektiğinin açık olduğu, müvekkili aracına hasara uğrayan parçaların orijinal olup, kazanın akabinde gerçekleştirilen onarımların da orijinal parça üzerinden yapıldığını, bu sebeple müvekkilinin uğramış olduğu gerçek zararın davalı … şirketinden tazmin edilmesi gerektiğini, hasar tazminatının ödenmesinde hasar gören orijinal parçaların öncelikle orijinal parça bedelleri esas alınarak hesaplanması ve ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin aracında meydana gelen zararın onarılmasında gerçek zararın tazmin edilmesinin esas olduğunu, bu bağlamda davalının gerçek zararı ödeme yükümlülüğüne KDV de dahil olduğunu, bu sebeple müvekkilinin aracında meydana gelen zararın hesaplanmasında KDV miktarının da dahil edilmesi gerektiğini, yapılan ekspertiz incelemesinde müvekkilinin ciddi derecede hasarlandığının beyan edildiğini, ancak buna rağmen müvekkile ödeme yapılmadığını müvekkilin gerek güvenlik açısından gerekse de kazada kusuru olmaması açısından orijinal ya da eş değer nitelikte parçalarla aracın onarımını gerçekleştirmesi ve buna binaen onarım masraflarının tazminini talep etmesinin en tabi hakkı olduğunu, hasarlı araçta meydana gelen zararın tazmin edilmesi sırasında herhangi bir tedarik iskontosu uygulanmasının kabul edilemeyeceğini, asıl olan gerçek zararın tazmin edilmesi olduğunu, davalı … şirketinin hasar bedelini iskontosuz haliyle tazmin etmesi gerektiğini, Sigorta şirketi tarafından müvekkilinin zararının tam ve eksiksiz şekilde karşılanması … sisteminden ekspertiz raporu düzenlenmesi için talepte bulunulduğunu odaya kayıtlı bağımsız ekspertiz hizmeti veren … Sigorta Ekspertiz Hiz. Ltd. Şti. tarafından araçla ilgili hasar raporu düzenlendiğini, ekte sundukları rapordan da görüleceği üzere müvekkilin uğradığı zararın fazlasıyla büyük olduğunu, sigorta şirketi tarafından uğranılan zararın giderilmeyerek müvekkilinin mağdur edildiğini, davalı tarafın asıl yükümlülüğünün ZMMS poliçesi kapsamında meydana gelen gerçek zararı tazmin gerekliliği olduğunu, bu sebeple aracın ne kadar maliyetle onarıldığının önem taşımadığını, Asıl olan aracın onarılmasının değil, zararın giderilmesi olduğunu, bu kapsamda herhangi bir fatura ibralarına da gerek bulunmadığını, belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL hasar tazminatı bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … şirketinden poliçe limitleri dahilinde tahsilini, 440,78-TL ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; olayda davacı tarafın, araç hasarı zararı yönünden talep konusunu belirlendiğini ve fakat davasını yine de belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğini, davacının belirsiz alacak davası açmakta menfaati bulunmadığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca davanın esasına girmeden doğrudan ve usülen reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve bakiye poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkil şirket nezdinde ZMMS ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin bu poliçedeki maddi zararlara ilişkin teminat limitinin ise kaza tarihi itibariyle araç başına 50.000,00-TL olduğunu, kazada sigortalının kusurlu olduğunu gösteren bilgi ve belge olmadığından tazminat ödemesi yapmadıklarını, aksine bir kararda dosyanın kusur bilirkişisine tevdi edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, araç hasarı talebine ilişkin karşı yanın yokluklarında aldırmış olduğu tespit raporu veya faturalar varsa bunun kabulünün mümkün olmadığını, fahiş hesaplamanın yer aldığını, herhangi bir amortismanın mahsup edilmediğini ve iskonto uygulanmadan hesaplamanın yapıldığını, raporun/faturanın hükme esas alınmaması gerektiğini, bu konuda mahkemece yeni bir rapor tanzim ettirilmesini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı yanın avans faiz talebine itiraz ettiklerini, mağdur aracın müvekkil şirket ile arasındaki ilişkinin ticari bir nitelik arz etmemekte ve tazminat talebinin de haksız fiilden kaynaklandığını, sigortalı aracın kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığından davanın reddine, aksi halde kusur tespitinde bulunulmasını, hasar tazminatı talebinin cevap dilekçemizde belirttiğimiz ve re’sen gözetilecek nedenlerle esastan reddini, ret taleplerimizin kabul edilmemesi halinde; kabul anlamına gelmemek kaydı ile, araç hasarı yönünden yukarıda belirttiğimiz gibi bilirkişi incelemesi yapılmasına ve tarafların kusur durumu ile bakiye teminat limiti gözetilerek hüküm kurulmasını, makul gider kapsamında olmayan ekspertiz ücreti ve kusur bilirkişisi ücreti taleplerinin taleplerinin reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-… nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu 01/03/2022 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakları, yapılan başvuru sonucunda açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar,
3-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
4-01/03/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
5-… ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
6-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
7-Bilirkişi heyetinin 19/12/2022 tarihli raporları,
8-Davacı vekilinin 17/02/2023 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 01/03/2022 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan hasar bedelinin belirlenmesi ve belirlenecek hasar bedelinin davalıdan tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
Türkiye Noterler Birliğine müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı … şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Davalı … nezdinde dava dışı … Trafik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen T-…-0-0 numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin incelenmesinde, poliçenin 03/04/2021 ile 03/04/2022 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigorta teminatının maddi hasar yönünden araç başına 43.000,00-TL olduğu görülmektedir.
Davalı vekili tarafından davanın belirsiz alacak davası olarak açılması açısından davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, yerleşik Yargıtay İçtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları göz önünde bulundurulduğunda davaya konu trafik kazasının gerçekleşmesinde kazaya karışan araçların kusur oranlarının ve davacıya ait araçta oluşan hasar ve değer kaybı miktarlarının hesaplanmasının teknik bilirkişilerce yapılabileceği, tarafın teknik bilirkişiler vasıtasıyla belirlenebilecek hususları kendi başına belirleyerek dava açmasının kendisinden beklenemeyeceği, bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceği göz önünde bulundurularak, davalı vekilinin hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin zamanaşımı itirazının ise, dava konusu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72/1. maddesinde tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağının, ancak, tazminatın ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağının düzenlendiği, dava konusu haksız fiilin 01/03/2022 tarihinde vuku bulduğu, bu kapsamda zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarihte ve henüz dolmadığı anlaşılmakla reddi yönünde ara karar tesis edilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir trafik alanında uzman bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 01/03/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, davalı … nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, … plakalı araca ait tramer kaydı ve sair deliller göz önünde bulundurularak, … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı araç sürücülerinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle dava konusu olan ve 01/03/2022 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri hususu ile trafik kazası sonucunda … plakalı araçta oluşan hasarın mahiyeti ile hasar miktarının ne kadar olduğu, ekspertiz raporunda belirtilen tamirat işlemlerinin hasar ile uyumlu olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenece raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 19/12/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, sürücüsü tespit edilemeyen … plakalı araç sürücünün, sürüşünü hava ve yol şartlarına uymadan seyredip, kazadan kaçınmak için aktif davranışlarda bulunmadığından dolayı kazanın oluşumunda etken olduğunu, park halinde işletme halinde olmayan … plakalı … otomobil sürücüsü atfi kabil kural ihlalinden bulunmadığından dolayı kazanın oluşumunda etken olmadığını, tazminata konu … plakalı, 1992 model, … S 1.6 marka aracın hasar onarım bedelinin, kaza tarihi itibarıyla 3.450,00-TL yedek parça, 50,00-TL işçilik olmak üzere toplam 3.936,23-TL + kdv olmak üzere 4.785,75-TL olduğunu, aracın rayiç değerinin ortalama 50.000,00-TL civarlarında olduğundan anılı onarım bedeline göre onarımının ekonomik olacağını, perte gerek olmadığını, hasar ile kazanın uyumlu olduğunu, değişecek parça bedellerinin makul rayiç değerler olduğunu, özel eksper raporundaki sol ön ve sol arka kapı değişimine (araçta oluşan hasarın niteliği, kapsamı dikkate alındığında) hasarla uyumlu görülmediğini mütalaa etmişlerdir.
Davacı vekilinin bilirkişi heyetinin 19/12/2022 havale tarihli raporlarına karşı itirazlarının, hasarın yandan geçerken sürtme izi şeklinde olduğu, kapı saçlarında derinlemesine hasar çizik olmadığı, aracın kaportası üzerinde boya tabakasında hasar olduğu, bu tip bir hasarına sol ön kapı ve sol arka kapının değişimini gerektirecek nitelikte olmadığı, hasarın yüzeysel şekilde sac üzerinde olduğu, anılı parçalar yüzeyinde derinlemesine olmayan basit bir doğrultma ve düzeltme sonrasında boyama yapma ile hasarın giderilebileceği nitekim … Servisi adlı tamirhanenin iş emri formundaki tespitinin de bu yönde olduğu dikkate alındığında kapıların değişimine yer ve gerek olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bilirkişi heyetinin 19/12/2022 havale tarihli raporlarına karşı itirazlarının ise, davalı … şirketinin davacıya ait araçta oluşan hasarın onarım bedelinden ibaret gerçek zarardan sorumlu olduğu, gerçek zarar bedelinin yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları uyarınca iskonto uygulanmaksızın ve KDV bedeli dahil olarak hesaplandığı, kusur durumunun hakim tarafından takdir edileceği, alınan raporda yapılan kusur tespit ve belirlemelerinin yeterli olduğu anlaşılmakla reddine karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekilinin 17/02/2023 havale tarihli dava değer artırım dilekçesi ile dava değerini hasar bedeli yönünden 4.785,75-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği ve arttırılan dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırdığı görülmüştür.
Dava açılmadan önce davacı tarafça sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının davalı … şirketine 07/04/2022 tarihi itibariyle usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, sigorta şirketinin rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 20/04/2022 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü kanaatine varılmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde; ”Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.
Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiş olup, avukatlık ücretinin kapsadığı işlere yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. maddesinde ise ‘Arabuluculuk, Uzlaşma Ve Her Türlü Sulh Anlaşmasında Ücret’ hususunda; ”1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 7.200,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.080,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.080,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek bu Tarifeye göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine her ne kadar davacı vekilince dava dilekçesinde, arabuluculuk vekalet ücretinin hüküm altına alınması talep edilmiş ise de, yukarıda yer verilen kanun ve tarife hükümleri kapsamında, avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olduğunun, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukatın ücrete hak kazanacağının, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceğinin, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücretin mahsup edilmesi ile bu tarifeye göre belirleneceğinin düzenlendiği, avukatın müvekkili olan tarafın yargılama sonucunda vekili olan avukata ödeyeceği vekalet ücretinin, anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti kapsamında ödemesi gereken vekalet ücreti miktarının mahsup edilmesi neticesinde hesaplanacak bakiye bedelden ibaret olduğu dikkate alındığında, yapılan yargılama neticesinde ödenecek vekalet ücreti açısından avukatın müvekkili olan tarafa anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin ek bir külfet olarak yüklenmediği, müvekkili tarafından ödenecek sonuç vekalet ücreti içerisinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin de yer aldığı, belirtilen sebepler dahilinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin, yargılama sonucunda hüküm altına alınan vekalet ücretinden hariç tutulduğuna dair herhangi bir düzenlemenin yer almadığı, aksine arabuluculuk vekalet ücretinin, avukatın yargılama sonucunda hak edeceği vekalet ücreti içerisinde yer alacağının düzenlendiği, ilgili kanun ve mevzuat hükümleri kapsamında avukatın müvekkiline yüklenmeyen arabuluculuk vekalet ücretinin karşı taraftan tahsilinin talep edilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gibi iyi niyet kurallarına da aykırılık teşkil edeceği ve hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak, taraf vekilleri lehine arabuluculuk vekalet ücreti talep edilmesinin usul ve yasa hükümlerine uygun olmadığı kanaatine varılarak, talebin reddi doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, … nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu 01/03/2022 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakları, yapılan başvuru sonucunda açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 01/03/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, bilirkişi heyetinin 19/12/2022 tarihli raporları, davacı vekilinin 17/02/2023 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi, ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 01/03/2022 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan hasar bedelinin belirlenmesi ve belirlenecek hasar bedelinin davalıdan tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının … plaka sayılı araç sürücüsünün 5733/7. sokak içerisinde seyir halinde iken No:4 önünde park halinde bulunan … plaka sayılı aracın sol yan kısımlarına çarpması neticesinde meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacıya ait araçta hasar meydana geldiği, araçta oluşan hasarın onarım bedelinin kaza tarihi itibariyle 4.785,75-TL olduğu, davacı vekilinin 17/02/2023 havale tarihli dava değer artırım dilekçesi ile dava değerini hasar bedeli yönünden 4.785,75-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği ve arttırılan dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırdığı, dava açılmadan önce davacı tarafça sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının davalı … şirketine 07/04/2022 tarihi itibariyle usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, sigorta şirketinin rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 20/04/2022 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, belirtilen gerekçeler ile davacı tarafın iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla kısmen ispatladığı anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Hasar bedeli tazminatı talebinin KABULÜNE, 4.785,75-TL maddi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 20/04/2022 Tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Şirketinden alınarak davacı …’a verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 326,91-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 80,70-TL harç ve 80,03-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 166,18-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 44,00-TL elektronik tebligat, 31,00-TL tebligat, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti, 80,70-TL peşin harç, 80,70-TL başvurma harcı ve 80,03-TL tamamlama harcı ile 440,78-TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 2.402,21-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.785,75-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı vekilinin arabuluculuk vekalet ücreti talebinin REDDİNE,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2023

Katip …..
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)