Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/526 E. 2022/944 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/526 Esas
KARAR NO : 2022/944

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2022
KARAR TARİHİ : 24/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Şirinoğlu faktoring anonim şirketi tarafından kötü niyetli olarak icra takibi açılmış olduğu, bahse konu olan 16.04.2022 tarihli … nolu çekin çalıntı bir çek olduğu, Bioset.. şirketi tarafından bu çeke yönelik ödeme yasağı alındığı, çek iptali davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği, Bioset.. şirketiyle ticari ilişkilerinden kaynaklı olarak kesilmiş bir çek olduğunun her türlü delille ispat edilecek neticede olduğu ve devam eden bir ticaretlerinin olduğu, davalı ve diğer cirantaların çalıntı çekle işlem yaptıkları ve aralarında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığı, davalı tarafından ödeme yasağı görülmüş olmasına rağmen kötü niyetli olarak İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile çekin icra takibine konulduğu, bahsi geçen çekten ötürü müvekkilin herhangi bir borcu bulunmadığı, takibe dayanak çekte müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulü ile takibin müvekkil yönünden durdurulmasına ve iptaline, dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına, haksız olan alacaklı-davalının asıl alacağının %20′ sinden aşağı olmamak üzere tazminata, alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde yer verdiği iddiaların mesnetsiz olduğu, her türlü hukuki yarardan yoksun olduğu, zira öncelikle davacı yan tarafından taraflarına yöneltilmiş bir husumetin mevzu bahis olmadığı, çekte keşideci konumunda bulunan davacı yanın ikame ettiği davasında çekin kendi tarafından borca karşılık keşide edildiğine dair beyanı karşısında çekte imzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince çekteki imza lehtara ait olmasa dahi ciro silsilesinde yer alan ciranta ve diğer keşidecinin sorumluluğunun devam edeceğinin izahtan vareste olduğu, ödemeden men yasağının takibe girişilmesi önünde engel bulunduğu iddiasının abesle iştigal olduğu, müvekkil şirketin tüm mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde faktoring işlemini gerçekleştirdiği, ispat yükünün davacıda olup, davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran şahsın kötüniyetli ve iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerektiği, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Uyuşmazlığın, davacı tarafça keşide edilen davaya konu çekte dava dışı lehtarın cirosunda bulunan imzası ve kaşesi taklit edilmek suretiyle sahte olduğundan çalıntı olduğu iddiasıyla davacının bu çek nedeniyle sorumlu olmadığı ve menfi tespiti hususlarında toplandığı görülmüştür.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrasında yukarıdaki düzenlemeye paralel olarak ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı belirtilmiştir. Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, İzmir 13.İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ………. Esas sayılı dosyası, Büyükçekmece C.Başsavcılığı’nın….. soruşturma sayılı dosyası UYAP üzerinden getirtilerek incelenmiş, İzmir 13.İcra Hukuk Mahkemesi’nde davacı tarafından davalı aleyhine açılan icra takibi borca itiraz davasının 06/10/2022 tarihinde takipsiz bırakılmakla işlemden kaldırıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 01/07/2022 tarihli ara kararı ile davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin İ.İ.K’nun 72(3) maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş olup, dosyamıza yatırılan teminat yada sunulan teminat mektubu olmadığından tedbir uygulanmamıştır.
TTK’nın 687. maddesi gereğince, “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” düzenlemesi ile 792.maddesinde, hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması gerektiği düzenlemesi mucibince takip dayanağı çekin keşidecisi olan davacının çekin lehdara verildiği ve lehdarın çeki çaldırdığı yönünde ileri sürdüğü defilerin lehtar ile kendi arasındaki şahsi ilişkiye dayalı defiler olduğu, çekin son yetkili hamili alacaklıya karşı bu şahsi defilerin ileri sürülebilmesi için çekin kötü niyetle iktisap edilmiş veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunduğuna dair delilin bulunması gerektiği, buna dair dosya kapsamında herhangi bir delilin bulunmadığı, davacı tarafından ileri sürdüğü iddiaların ispat edilemediği anlaşılmakla davanın, kötü niyet tazminatının, para cezası talebinin reddine, aynı zamanda davacı tarafça teminat yatırılmadığı ve tedbir uygulanmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatının da reddine karar vermek gerekmiştir. (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi Dosya No: 2022/79 Karar No: 2022/1171)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın peşin harç olarak alınan 375,71-TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 295,01-TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK.nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili taraflara iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2.maddesi gereğince hesap ve takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2022

Katip…
e-imza

Hakim …
e-imza