Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/525 E. 2023/20 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/525
KARAR NO : 2023/20
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/06/2022
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/01/2022 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile, yolun sağında hiçbir emniyet tedbiri almadan lastik değişimi yapılan ve sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı araca çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kazada ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin kazada kusursuz olduğunu, … plakalı aracın kaza tarihinde davalı şirket nezdinde sigortalı olduğunu bu nedenlerle fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL geçici iş göremezlik ve 100,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın öncelikle esastan reddine, temerrüte düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkil şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama gideri ve faize karar verilmemesine, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusuru oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasına, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-… Arabuluculuk Bürosunun 2022/2297 Dosya 2022/41738 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi nezdinde bulunan 28/01/2022 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan … TC Kimlik numaralı …’ya ait olarak düzenlenen tedavi evrakları,
3-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde bulunan dava dışı …’a ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, … tarafından 28/01/2022 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle şirkete yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığını gösterir tebligat evrakları, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödeme evrakları,
4-Türkiye Noterler Birliği nezdinde dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği 28/01/2022 tarihi ve mevcut durum itibariyle … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil ve ruhsat belgeleri,
5-İzmir … İl Müdürlüğü nezdinde …’ya ait olarak bulunan iş yeri sicil dosyası, hizmet döküm cetveli, davaya konu 28/01/2022 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle yaralanan …’ya maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin kayıt ve belgeler,
7-Trafik alanında uzman bilirkişinin 20/10/2022 havale tarihli raporu,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 28/01/2022 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası neticesinde … plakalı motosiklette sürücü konumunda iken yaralanan …’nın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin ne kadar olduğunun belirlenmesi ile oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı ve geçici iş göremezlik (iyileşme) süresince çalışamaması sebebiyle davacı …’nın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin hesaplanması neticesinde, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedellerinin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta Anonim Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde; ”Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada öngörülen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde de bu süre 2 yıl olarak öngörülmüştür. Kaza sonucu dava açarak zararlarının giderilmesini isteyecek kişiler bu iki yıllık süre içinde dava açmak zorundadır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Burada bir istisna vardır. O da eğer failin trafik kazası ile sonuçlanan eylemi aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan daha uzun zaman aşımı süresine uzar. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesinde ”Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
İş Hukukunda ve Sosyal Güvenlik Hukukunda “sürekli iş göremezlik” olarak adlandırılan bedensel zararlara “kalıcı sakatlık” denildiği gibi, Yargıtay kararlarında ve Adli Tıp Kurumu raporlarında “beden gücü kaybı” veya “çalışma gücü kaybı” ya da “meslekte kazanma gücü kaybı” da denilmektedir. Sürekli iş göremezlik durumu kendi içinde sürekli kısmi iş göremezlik ve sürekli tam iş göremezlik olarak ikiye ayrılmaktadır.
Sürekli kısmi iş göremezlik hâline giren kişi çalışmasını sürdürebilir ise de, yaşıtlarına ve aynı durumda olanlara göre (sakatlığı oranında daha fazla güç ve çaba harcayacağından), kazançlarında bir azalma olmasa bile (sakatlığı oranında) tazminat isteme hakkı bulunduğu kabul edilmektedir.
Sürekli tam iş göremezlik, beden gücünün bütünüyle yitirilmesi durumudur. Bu durumdaki kişi artık çalışamayacak ve kazanç elde edemeyecektir. Bu nedenle tazminat yüzde yüz oranı üzerinden hesaplanacak, giderek başkasının yardımıyla yaşamını sürdürmesi zorunluluğu varsa, ayrıca tazminata bakıcı giderleri de eklenecektir.
Geçici iş göremezlik tazminatı ise, haksız fiil neticesinde yaralanan kişinin, yaralanması neticesinde gördüğü veya göreceği tedavi süresince, sağlıklı iken elde ettiği ancak yaralanması sebebiyle tedavisi tamamlanana kadar mahrum kaldığı gelirlerinden ibarettir. Geçici iş göremezlik tazminatı açısından hak talep edilebilmesi için, bahsedildiği üzere kişinin gelir getirici bir işte çalışması ve yaralanması neticesinde tedavi süresinde gelirlerinden mahrum kalması şarttır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. 14/04/2016 günü yapılan ve 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile;
6704 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi değiştirilmiş, değişik; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un 4. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
”g)Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h)İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
ı)Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler”in de teminat dışı olduğu düzenlenmiştir.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya muhteviyatına kazandırılmıştır.
Türkiye Noterler Birliği müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Davacının tedavi gördüğünü belirttiği hastanelere müzekkere yazılarak, dava konusu trafik kazasında yaralanması çerçevesinde davacı açısından düzenlenen tedavi evrakları celp edilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın trafik alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, dosyanın trafik alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 28/01/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, davalı … Sigorta Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait tescil belgeleri, soruşturma dosyası ile varsa içeriğinde yer alan kusur raporu ve sair deliller göz önünde bulundurularak, dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle dava konusu olan ve 28/01/2022 tarihinde meydana gelen trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri hususu belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, trafik alanında uzman bilirkişi 20/10/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak; … plakalı motosiklet sürücüsü …’nın yer işaretlerine uymayıp, seyir istikametinde bankette ilerleyerek sağdan geçme (sollama) yaptığından dolayı kazanın oluşumunda etken olduğunu, duraklama halindeki … plakalı otomobil sürücüsünün atfı kabil kural ihlalinde bulunmadığından dolayı kazanın oluşumunda etken olmadığını mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin trafik alanında uzman bilirkişinin 20/10/2022 havale tarihli raporuna karşı itirazlarının, dava konusu trafik kazasının saat 15:20 sıralarında mücavir alan dışı 120 km hız tahditli üç şeritli, 10.5 şerit, 13.5 platform genişlikli, düz ve eğimsiz bölünmüş yolun olduğu mahalde, yol kaplamasının asfalt olduğu ve yolun kuru olduğu, kazanın gündüz vakti, havanın bulutlu ve görüşün açık olduğu anda gerçekletiği, … plakalı araç sürücüsü davacı …’nın trafik kazası, arıza hâlleri, acil yardım, kurtarma, kar mücadelesi, kazaincelemesi, genel güvenlik ve asayişin sağlanması gibi durumlar için özgülenmiş ve harici durumlarda kullanılması yasak olan, yaya yolu ayrılmamış karayolunda, taşıt yolu kenarı ile şev başı veya hendek iç üst kenarı arasında kalan ve olağan olarak yayaların ve hayvanların kullanacağı, zorunlu hallerde de araçların faydalanabileceği kısım olarak tanımlanan banket üzerinde ilerlediği sırada, herhangi bir tedbir almadan sağ ön lastiğinin patlaması sebebiyle lastik tamiri yapan … yönetimindeki … plakalı aracın arka sol kısmına motosiletinin ön kısımları ile çarpması neticesinde meydana geldiği, bahsedildiği üzere her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücüsü herhangi bir tedbir almadan banket üzerinde zorunlu bir halde duraksama yapmış ise de, bahsi geçen alanın trafiğe kapalı alan olduğu ve araçların bu alandan ilerlemesinin yasak olduğu, ayrıca görüşün açık olduğu gündüz vakti trafiğe kapalı alanda ilerleyen davacının davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araca arkadan çarptığı, ilgili yasal mevzuat hükümleri ile yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına göre arkadan çarpma hallerinde, arkadan çarpan araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olarak kabul edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücüsünün zorunlu durumunda banket üzerinde herhangi bir tedbir almadan duraksaması idari açıdan trafik para cezasına konu olabilecek ise de kazanın oluşumu açısından … plakalı araç sürücüsüne atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı kanaatiyle reddine karar verilmiştir.
28/01/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı ile trafik alanında uzman bilirkişinin 20/10/2022 havale tarihli raporu ve kazanın meydana geliş şekilde dikkate alınarak mahkememizce resen yapılan değerlendirme neticesinde, dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsü davacı …’nın %100 oranında asli ve tam kusuru neticesinde meydana geldiği kabul olunmuş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Davacının ücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması sebebiyle geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının tespiti amacıyla … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine yazılan müzekkereye, davacının belirlenen muayene gününde müracaat etmediğinden muayenesinin gerçekleştirilememesi sebebiyle bila ikmalen cevap verilmesi ve mahkememizce yapılan kusur oranı kabulü çerçevesinde davacının maluliyet raporu alınması amacıyla yeniden hastaneye sevk edilmesine gerek görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları,… Arabuluculuk Bürosunun 2022/2297 Dosya 2022/41738 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi nezdinde bulunan 28/01/2022 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan …’ya ait olarak düzenlenen tedavi evrakları, … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde bulunan dava dışı …’a ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, … tarafından 28/01/2022 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle şirkete yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığını gösterir tebligat evrakları, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödeme evrakları, Türkiye Noterler Birliğin nezdinde dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği 28/01/2022 tarihi ve mevcut durum itibariyle … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil ve ruhsat belgeleri, İzmir … İl Müdürlüğü nezdinde bulunan …’ya ait iş yeri sicil dosyası, hizmet döküm cetveli, davaya konu 28/01/2022 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle yaralanan …’ya maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin kayıt ve belgeler, Trafik alanında uzman bilirkişinin tanzim etmiş olduğu 20/10/2022 havale tarihli bilirkişi raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın 28/01/2022 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası neticesinde … plakalı motosiklette sürücü konumunda iken yaralanan …’nın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin ne kadar olduğunun belirlenmesi ile oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı ve geçici iş göremezlik (iyileşme) süresince çalışamaması sebebiyle davacı …’nın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin hesaplanması neticesinde, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedellerinin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta Anonim Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının saat … sıralarında mücavir alan dışı 120 km hız tahditli üç şeritli, 10.5 şerit, 13.5 platform genişlikli, düz ve eğimsiz bölünmüş yolun olduğu mahalde, yol kaplamasının asfalt olduğu ve yolun kuru olduğu, kazanın gündüz vakti, havanın bulutlu ve görüşün açık olduğu anda gerçekletiği, … plakalı araç sürücüsü davacı …’nın trafik kazası, arıza hâlleri, acil yardım, kurtarma, kar mücadelesi, kazaincelemesi, genel güvenlik ve asayişin sağlanması gibi durumlar için özgülenmiş ve harici durumlarda kullanılması yasak olan, yaya yolu ayrılmamış karayolunda, taşıt yolu kenarı ile şev başı veya hendek iç üst kenarı arasında kalan ve olağan olarak yayaların ve hayvanların kullanacağı, zorunlu hallerde de araçların faydalanabileceği kısım olarak tanımlanan banket üzerinde ilerlediği sırada, herhangi bir tedbir almadan sağ ön lastiğinin patlaması sebebiyle lastik tamiri yapan … yönetimindeki … plakalı aracın arka sol kısmına motosiletinin ön kısımları ile çarpması neticesinde meydana geldiği, 28/01/2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı ile trafik alanında uzman bilirkişinin 20/10/2022 havale tarihli raporu ve kazanın meydana geliş şekilde dikkate alınarak mahkememizce resen yapılan değerlendirme neticesinde, dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsü davacı …’nın %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu sonucuna ulaşıldığı, kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceği anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken harç davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırıldığından, başkaca karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/01/2023

Katip …

Hakim ,..

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.