Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/50 E. 2022/50 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/50
KARAR NO : 2022/50

DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

Mahkememizin …/… Esas sayılı dosyasının 13/01/2022 tarihli ara kararı doğrultusunda yapılan tefrik işlemi uyarınca mahkememizin 2022/50 Esasına kaydedilen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili …/… Esas sayılı dosyada sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 08/06/2020 tarihinde …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile müvekkilin sevk ve idaresindeki … plakalı aracına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda …’ün kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracının kaza nedeniyle pert işlemi gördüğünü, davalı sigorta şirketi tarafından 08/06/2020 tarihinde 18.000,00-TL ödeme yapıldığını, bu hasar ödemesinin müvekkilinin zararını karşılamadığını, müvekkilinin kaza nedeniyle şeker hastalığına yakalandığını, dizinde ağrılar oluştuğunu ve yürüme zorluğunun halen devam ettiğini, psikiyatri tedavisi gördüğünü ve antidepresan ilaçları kullandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL sigorta bedelinin 08/06/2020 tarihinden ve 100,00-TL geçici iş göremezlik ile sabit izlerden kaynaklanan beden gücü ve efor kaybı, 100,00-TL kalıcı iş göremezlik ile sabit izlerden kaynaklanan beden gücü ve efor kaybının 16/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili …/… Esas sayılı dosyada sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; sigorta şirketinin merkezinin İstanbul olduğunu, İzmir’de de müvekkili şirketin bölge müdürlüğü olmadığını, ayrıca kazanın vuku bulduğu yerin Foça olduğundan yetkili mahkeme İzmir Ticaret Mahkemesi olmadığını, davacı taraf müvekkil şirkete yapmış olduğu başvuruda eksik evrak ile başvuru yapmış olduğundan Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca işbu davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere sigorta poliçesi bir zenginleşme aracı olmadığını, sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığını, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranının tespit edilmesi bakımından adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesinden rapor alınması gerektiğini, kaza ile davacının maluliyeti arasındaki illiyet bağının ve davacının kazadan kaynaklanan maluliyetinin tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kuruluna sevk edilerek erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkındaki yönetmeliğe göre rapor tanzim edilmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasının genel şartlarda belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yapılması gerektiğini, davacı tarafa söz konusu kaza sebebiyle sosyal güvenlik kurumlarından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, hasara ilişkin bedel müvekkil şirketçe davacı tarafa ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/…Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi,
3-Hasar dosyası,
4-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
5-08/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
6-… ve… plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
7-Davacıya ait tedavi evrakları,
8-Trafik alanında uzman ve otomotiv alanında uzman bilirkişi heyetinin 26/03/2021 havale tarihli raporu ve 12/11/2021 havale tarihli ek raporu,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 08/06/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan hasar bedeli ile dava konusu trafik kazasında yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin ne kadar olduğu, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ve belirlenecek hasar bedeli ile sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminat bedelinin ise davalı …’den tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları ; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde; “Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde; ”Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde; ”Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yetki itirazının ileri sürülmesi usulü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesinde; “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde belirlenmiştir.
Yerleşik ve güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları çerçevesinde, tazminat talebi ile sigorta şirketine yöneltilen davalarda, davalı sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu kararlaştırılmış bulunmaktadır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında, her ne kadar ön inceleme duruşmasında davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin yetki ilk itirazı yönünden davaya konu uyuşmazlığın, 08/06/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan hasar bedeli ile dava konusu trafik kazasında yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin ne kadar olduğu, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ve belirlenecek hasar bedeli ile sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminat bedelinin ise davalı …’den tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda dava konusu 08/06/2020 tarihli trafik kazasının … İli, … ilçesinde meydana geldiği, bununla beraber zarar gören sıfatını haiz davacı …’ın yerleşim yeri adresinin ‘… Mahallesi, …/… Sokak, No:…/…, …/…’ olduğu, ayrıca 23.07.2004 Tarih 25531 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu uyarınca Torbalı İlçesi İzmir Büyükşehir Belediye hudutları içerisine alındığından ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24/03/2005 tarih 188 sayılı ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarını yeniden belirleyen ilke kararı gereğince tarih belirtilmeksizin Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu Ağır Ceza Merkezlerinde oluşturulan müstakil Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin yalnız Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde Ağır Ceza Mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine karar verildiği göz önünde bulundurulduğunda, mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin yetki ilk itirazının reddine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olunmasına karar verilmiş ise de, dava konusu trafik kazasının vuku bulduğu yerin Foça ilçesi olduğu, davacı ile davalı …’ün yerleşim yerlerinin Foça ilçesinde bulunduğu, davalı … Sigorta Anonim Şirketinin şirket merkezinin İstanbul İlinde olduğu, davalı … Sigorta Anonim Şirketinin İzmir İlinde Bölge Müdürlüğünün bulunmadığı, bu kapsamda ihtiyari dava arkadaşlığına tabi dava açısından davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden mahkememizin yetkili olmadığı anlaşılmakla ilgili ara karardan rücu edilmesine, 28/01/2021 tarihli duruşmada davalı davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin yetki ilk itirazı hakkında kurulan ara karardan rücu edilmesi çerçevesinde, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı da bulunduğu dikkate alınarak, davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden açılan davanın …/… Esas sayılı asıl dosyadan tefriki yapılarak, mahkememizin en son sıra esasına kaydedilmiştir.
Açıklanan gerekçeler dahilinde, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin süresinde ve usulüne uygun olarak sunmuş olduğu cevap dilekçesinde davalı sigorta şirketinin adresi itibariyle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki ilk itirazında bulunduğu, bu kapsamda mahkememizin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde yer alan yetkili mahkemelerden biri olmadığı, davalı sigorta şirketinin İzmir İlinde Ege Bölge Müdürlüğünün de bulunmadığı, davacının yetkisiz mahkemede dava açması neticesinde birden fazla yetkili mahkemenin bulunduğu durumlarda seçimlik hakkın davalıya geçeceği, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde usulüne uygun şekilde belirttiği yetki ilk itirazında yetkili mahkeme olarak davalı sigorta şirketinin yerleşim yeri mahkemesi olan İstanbul Mahkemelerini seçtiği, belirtilen sebeplerle uyuşmazlığın çözümü noktasında davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu kanaati hasıl olmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/…Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 08/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … ve… plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, davacıya ait tedavi evrakları, trafik alanında uzman ve otomotiv alanında uzman bilirkişi heyetinin 26/03/2021 havale tarihli raporu ve 12/11/2021 havale tarihli ek raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 08/06/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan hasar bedeli ile dava konusu trafik kazasında yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin ne kadar olduğu, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ve belirlenecek hasar bedeli ile sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminat bedelinin ise davalı …’den tazmini ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının vuku bulduğu yerin Foça ilçesi olduğu, davacı ile davalı …’ün yerleşim yerlerinin Foça ilçesinde bulunduğu, davalı … Sigorta Anonim Şirketinin şirket merkezinin İstanbul İlinde olduğu, davalı … Sigorta Anonim Şirketinin İzmir İlinde Bölge Müdürlüğünün bulunmadığı, bu kapsamda ihtiyari dava arkadaşlığına tabi dava açısından davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden mahkememizin yetkili olmadığı, davacının yetkisiz mahkemede dava açması neticesinde birden fazla yetkili mahkemenin bulunduğu durumlarda seçimlik hakkın davalıya geçeceği, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde usulüne uygun şekilde belirttiği yetki ilk itirazında yetkili mahkeme olarak davalı sigorta şirketinin yerleşim yeri mahkemesi olan İstanbul Mahkemelerini seçtiği, belirtilen sebeplerle uyuşmazlığın çözümü noktasında davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmakla, usul ekonomisi ilkesi gözetilmek ve yargılamanın en kısa sürede etkin bir şekilde sonuçlandırılması gerektiği dikkate alınarak takdiren dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesi ve 19/2. maddesi hükmü gereğince İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşıldığından, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince, tarafların yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edebileceklerinin, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri durumunda dosyanın yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, tarafların yokluklarında dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.